Zincir kahve markaları maliyet baskısı altında
Kahve, dünya genelinde milyarlarca insanın günlük yaşamının vazgeçilmez bir parçası. Ancak son dönemde kahve tutkunlarını ve endüstriyi yakından ilgilendiren önemli bir gelişme yaşanıyor: kahve fiyatları tüm zamanların en yüksek seviyelerine yaklaşmış durumda.

Özellikle ABD’de uygulanan gümrük vergileri ve dünyanın en büyük kahve üreticisi olan Brezilya’da yaşanan kuraklık, bu fiyat artışında belirleyici unsurlar olarak öne çıkıyor.
New York’ta Intercontinental Exchange (ICE) üzerinden işlem gören kahve vadeli işlemlerindeki yükseliş, piyasalarda endişeleri artırırken, kahve üreticileri ve tüketicileri için de ciddi sonuçlar doğuruyor.
Küresel Piyasalarda Kahve Talebi
Kahve, petrolün ardından dünya ticaretinde en çok işlem gören ikinci ürün konumunda. Bu durum, kahve fiyatlarındaki dalgalanmaların yalnızca üretici ülkeleri değil, aynı zamanda ithalatçı ülkeleri ve tüketicileri de doğrudan etkilemesine yol açıyor.
Pandemi sonrası toparlanan küresel ekonomiyle birlikte kahve talebinde artış yaşanmış olsa da, arz tarafındaki sorunlar fiyatların dengesini bozuyor.
Son dönemde özellikle Avrupa ve Kuzey Amerika’da kahve tüketiminde gözle görülür bir artış yaşandı. Restoranlar ve kafelerin yeniden açılmasıyla kahve talebi yeniden zirveye çıkarken, artan talep karşısında sınırlı arz fiyatların daha da yükselmesine neden oluyor.
Brezilya’da Kuraklığın Etkisi
Kahve üretiminde dünyanın lider ülkesi olan Brezilya, küresel arzın yaklaşık üçte birini tek başına sağlıyor.
Ancak 2025 yılına girerken, özellikle eylül ayında yaşanan şiddetli kuraklık, kahve hasadını ciddi şekilde olumsuz etkiledi.
Kahve ağaçları, normalde verimli olması gereken dönemde yeterli su alamadığı için ürün kalitesi ve miktarı düştü.
Brezilya’da iklim koşullarının giderek öngörülemez hale gelmesi, kahve piyasalarında uzun vadeli belirsizlik yaratıyor.
Uzmanlar, kuraklık ve iklim değişikliğinin önümüzdeki yıllarda daha da sık görüleceğini ve bu durumun kahve arzını kalıcı biçimde etkileyebileceğini vurguluyor.
ABD Gümrük Vergilerinin Görevi
Kahve fiyatlarındaki yükselişin bir diğer önemli nedeni de ABD’nin uyguladığı gümrük vergileri. Dünyanın en büyük kahve tüketicisi ülkelerden biri olan Amerika Birleşik Devletleri, ithalat maliyetlerinin artmasıyla fiyatların yükselmesine zemin hazırlıyor.
Vergiler, kahve ithalatçılarını zor durumda bırakırken, bu maliyet artışı doğrudan tüketici fiyatlarına yansıyor.
Kahve zincirleri ve perakendeciler, artan maliyetleri fiyatlarına yansıtarak kahve severleri daha yüksek fiyatlarla karşı karşıya bırakıyor.
Özellikle popüler kahve zincirlerinde tüketicilerin ödediği fiyatların birkaç ay öncesine göre ciddi oranda arttığı görülüyor.
Vadeli İşlemlerde Rekor Yükseliş
New York’taki Intercontinental Exchange’de işlem gören kahve vadeli fiyatları, son haftalarda hızlı bir tırmanış göstererek tüm zamanların en yüksek seviyelerine yaklaştı.
Vadeli işlemler, piyasaların gelecekteki beklentilerini yansıttığı için yatırımcıların ve ticaret şirketlerinin kahve arzındaki sıkıntıları ciddi biçimde değerlendirdiğini ortaya koyuyor.
Bu artış, sadece büyük kahve ithalatçıları ve perakendeciler için değil, küçük ölçekli kahve satıcıları için de büyük bir baskı yaratıyor.
Kahve zincirleri bir şekilde fiyatları müşterilere yansıtabilirken, küçük işletmelerin bu maliyet artışını yönetmesi çok daha zor hale geliyor.
İklim Değişikliği ve Uzun Vadeli Riskler
Kahve fiyatlarındaki dalgalanmaların temelinde yalnızca kısa vadeli ekonomik ve ticari faktörler değil, aynı zamanda iklim değişikliği de yatıyor. Özellikle tropikal bölgelerde yetişen kahve bitkileri, sıcaklık ve yağış dengesine son derece duyarlı.
İklim krizinin etkisiyle yağış rejimlerinin değişmesi, kuraklıkların sıklaşması ve aşırı hava olaylarının artması, kahve üretimini kırılgan hale getiriyor.
Uzmanlar, önümüzdeki on yıllarda kahve yetiştiriciliğine uygun bölgelerin ciddi biçimde daralabileceğini öngörüyor.
Bu da kahve arzında daha kalıcı sorunlara yol açarak fiyatların uzun süre yüksek kalabileceği anlamına geliyor.
Tüketicilere ve Sektöre Yansımaları
Artan kahve fiyatları yalnızca çiftçileri ve ithalatçıları değil, aynı zamanda son tüketiciyi de doğrudan etkiliyor. Kahve, birçok ülke için sadece bir içecek değil, aynı zamanda sosyal hayatın bir parçası.
Ancak fiyatlardaki hızlı yükseliş, kahve tüketicilerinin alışkanlıklarını değiştirmesine neden olabilir. Daha önce günlük olarak birkaç kez kahve tüketen kişiler, maliyetlerden dolayı tüketimlerini azaltmak zorunda kalabilir.
Öte yandan, kahve zincirleri ve küçük kafeler de bu süreçte zorlanıyor. Artan maliyetler, işletmelerin kâr marjını daraltırken, bazı küçük işletmelerin kapanmasına bile yol açabilir. Büyük zincirler ise maliyet artışlarını fiyatlara yansıtarak ayakta kalmayı sürdürebilir.
Kahve fiyatlarının tüm zamanların en yüksek seviyelerine yaklaşması, küresel ekonomideki kırılganlıkları bir kez daha gözler önüne seriyor.
Brezilya’daki kuraklık, ABD’nin uyguladığı gümrük vergileri ve artan küresel talep, bu yükselişin en önemli nedenleri arasında yer alıyor.
Kısa vadede fiyatların düşmesi beklenmiyor; aksine, iklim değişikliği ve ekonomik belirsizlikler nedeniyle kahve fiyatlarının önümüzdeki dönemde daha da artabileceği öngörülüyor.
Kahve severler için bu, günlük alışkanlıkların maliyetli hale gelmesi anlamına gelirken, kahve üreticileri ve ticaret şirketleri içinse daha karmaşık bir piyasa ortamının habercisi niteliğinde.
Küresel kahve sektörünün geleceği, büyük ölçüde iklim politikalarına, ticaret anlaşmalarına ve üretim bölgelerindeki iklim koşullarına bağlı olacak.
Küresel gıda piyasalarında kritik bir ürün olan kahve, son haftalarda rekor seviyelere yaklaşan fiyatlarıyla dikkat çekiyor.
Özellikle Arabica türü kahve vadeli işlemleri, New York’ta işlem gören Intercontinental Exchange (ICE) piyasasında pound başına 4,24 dolara kadar yükseldi.
Bu seviye, son yedi ayın en yüksek fiyatı olarak kayıtlara geçti. Ayrıca bu artış, yılın başlarında ulaşılan ve tüm zamanların en yüksek seviyesi olan 4,29 dolara oldukça yakın bir noktada bulunuyor.
Kahve fiyatlarındaki bu keskin yükseliş, yalnızca üretici ülkeleri değil, aynı zamanda kahveyi ithal eden ve yoğun tüketen ülkeleri de yakından ilgilendiriyor.
Amerika Birleşik Devletleri’nde kahve, gıda enflasyonunu kalıcı olarak yüksek tutan ürünler arasında öne çıkıyor.
Gerek günlük tüketimdeki yaygınlığı gerekse büyük kahve zincirlerinin menülerindeki baskın rolü, kahveyi diğer birçok tarım ürününden farklı bir konuma taşıyor.
ABD’nin Vergi Politikaları Fiyatları Yükseltti
Fiyatlardaki hızlı artışın en önemli nedenlerinden biri, ABD yönetiminin ithalat politikalarında yaptığı değişiklikler oldu.
Temmuz ayının sonunda Trump yönetimi, Brezilya’dan yapılan kahve ithalatına – yeşil kahve çekirdekleri dahil olmak üzere – yüzde 50 oranında gümrük vergisi getirdi.
Dünyanın en büyük kahve üreticisi ve ihracatçısı olan Brezilya’dan gelen ürünlere uygulanan bu vergi, ICE’de işlem gören Arabica vadeli kontratlarının yaklaşık yüzde 50 oranında değer kazanmasına yol açtı.
Bu karar, Starbucks ve Dunkin’ Donuts gibi dev kahve zincirlerini doğrudan etkiledi. Çünkü bu markalar menülerinde ağırlıklı olarak Arabica kahve kullanıyor. Dolayısıyla kahve çekirdeği maliyetlerindeki her artış, zincirlerin fiyat politikalarına yansıyor ve tüketici tarafında da kahve fiyatlarının hızla yükselmesine neden oluyor.
Market Raflarındaki Kahve Daha Pahalı
ABD Çalışma İstatistikleri Bürosu tarafından yayımlanan son verilere göre, market raflarındaki kavrulmuş kahve fiyatları ağustos ayında bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 20,9 oranında artış gösterdi.
Bu oran, sadece kahve severlerin değil, genel olarak hane halkı bütçelerinin de üzerinde baskı oluşturan bir yükseliş anlamına geliyor.
Kahve, Amerikalı tüketicilerin günlük alışkanlıklarında önemli bir yere sahip. Sabahları işe gitmeden önce alınan bir bardak kahve ya da öğleden sonra içilen bir latte, birçok kişi için vazgeçilmez bir rutin.
Ancak fiyatlardaki hızlı yükseliş, bu rutinin maliyetini artırıyor. Özellikle düşük ve orta gelirli haneler, marketten alınan paketli kahvede bile ciddi bir fiyat farkıyla karşı karşıya kalıyor.
Brezilya’daki İklim Koşulları ve Küresel Tedarik
Fiyat artışlarının tek nedeni ABD’nin gümrük vergileri değil. Brezilya’daki olumsuz iklim koşulları da küresel arzı daraltıyor.
Özellikle eylül ayında yaşanan kuraklık, kahve üretiminde beklenen verimi düşürdü. Normal şartlarda dünya kahve ihracatının büyük kısmını karşılayan Brezilya, bu sezon hava koşullarından kaynaklanan üretim kaybı nedeniyle piyasaları istikrarsız bir hale getirdi.
Brezilya’daki kahve tarlalarında görülen uzun süreli yağışsız dönemler, ağaçların verimini düşürürken, üreticilerin maliyetlerini de artırıyor.
Bu durum, hem küresel piyasalarda kahve fiyatlarını yukarı çekiyor hem de ithalatçı ülkelerde tedarik zincirinin aksamasına neden oluyor.
Küresel Kahve Tüketimi ve Enflasyon Üzerindeki Etkiler
Kahve, yalnızca bireysel tüketicilerin günlük alışkanlıklarında değil, aynı zamanda küresel ölçekte restoran, otel ve kafe işletmeleri için de kritik bir ürün.
Kahve fiyatlarındaki artış, bu işletmelerin maliyetlerini artırırken menü fiyatlarına da doğrudan yansıyor. Özellikle zincir kahve mağazalarında kahve fiyatlarının yükselmesi, tüketici talebini de etkileyebilir.
Ekonomistler, kahvedeki fiyat artışının yalnızca ABD’de değil, Avrupa ve Asya’daki tüketici fiyat endekslerine de yansıdığını vurguluyor.
Bu nedenle kahve, dünya genelinde gıda enflasyonunun kalıcı olmasında rol oynayan temel ürünlerden biri haline gelmiş durumda.
Gelecek Dönem Beklentileri
Uzmanlar, kahve fiyatlarındaki seyrin önümüzdeki aylarda büyük ölçüde Brezilya’daki iklim koşullarına ve ABD’nin ticaret politikalarına bağlı olacağını belirtiyor.
Eğer kuraklık devam eder ve üretim yeniden düşerse, fiyatların yeni rekorlara ulaşması şaşırtıcı olmayacak.
Bununla birlikte ABD’nin ithalat vergilerinde yapacağı olası değişiklikler de piyasaların yönünü belirleyecek en önemli unsurlar arasında.
Kahve, milyonlarca insanın günlük yaşamının ayrılmaz bir parçası olmanın yanı sıra, küresel gıda piyasalarında fiyat dalgalanmalarıyla da öne çıkan bir ürün.
Yedi ayın zirvesine çıkan Arabica fiyatları, hem üretici ülkelerdeki iklim koşullarını hem de ithalatçı ülkelerdeki ticaret politikalarını yansıtan karmaşık bir tablo sunuyor.
Tüketici açısından bakıldığında ise kahve, yalnızca bir keyif ürünü değil; aynı zamanda artan gıda fiyatlarının somut bir göstergesi haline geliyor.