1 Ağustos alarmı: Trump’ın tarife hamlesine AB’den misilleme resti
Avrupa Birliği (AB), ABD Başkanı Donald Trump’ın yeniden göreve gelmesi durumunda uygulamaya koyabileceği yeni ticaret politikalarına karşı sert bir tutum takınabileceğinin sinyallerini verdi.

AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, ABD'nin Avrupa menşeli ürünlere yüzde 30 oranında gümrük vergisi uygulaması halinde, Birliğin bu adımı karşılıksız bırakmayacağını ve uygun ekonomik önlemlerle karşılık vereceğini açıkladı.
Transatlantik Ticarette Yeni Bir Gerilim Kapıda mı?
AB ile ABD arasındaki ticari ilişkiler, son yıllarda hem iş birliği hem de zaman zaman gerilimlerle şekillenmişti.
Şimdi ise Trump’ın Kasım 2024 seçimlerinde yeniden Beyaz Saray’a dönme ihtimaline karşı, Brüksel tedbirli davranıyor.
Von der Leyen, yaptığı açıklamada, ticaretin uluslararası kurallara dayalı bir sistem içerisinde yürütülmesi gerektiğini vurgularken, herhangi bir tek taraflı ve haksız tarife artışının AB tarafından cevapsız kalmayacağını belirtti.
“Eğer ABD, Avrupa ürünlerine yüzde 30 oranında tarife uygulama yoluna giderse, biz de karşı önlemleri hayata geçiririz. Ticaretin kurallarını birlikte koymalıyız, dayatma ile değil,” dedi.
Trump’ın Vergi Planı Ne Anlama Geliyor?
Donald Trump, seçim kampanyası sürecinde sıkça dile getirdiği gibi, Amerikan sanayisini korumak ve yerli üretimi teşvik etmek amacıyla, ithalat ürünlerine genel bir tarife uygulama planını gündeme getirmişti.
Bu kapsamda, Çin başta olmak üzere, Almanya, Fransa ve İtalya gibi Avrupa ülkelerinden ithal edilen ürünlerin fiyatlarının artması söz konusu olacak.
Trump’ın önerdiği sistemde, AB’den gelen mallara ortalama yüzde 30 oranında gümrük vergisi uygulanması öngörülüyor.
Ekonomi çevreleri, böyle bir uygulamanın, sadece AB’yi değil küresel tedarik zincirlerini de derinden etkileyeceği konusunda uyarıyor.
Özellikle otomotiv, havacılık, teknoloji ve tarım gibi sektörlerde ciddi dengesizlikler ortaya çıkabileceği belirtiliyor.
Almanya gibi ihracata dayalı ekonomiler ise böyle bir tarife uygulamasından doğrudan ve olumsuz yönde etkilenme riski taşıyor.
AB’nin Muhtemel Yanıtları
Brüksel, olası bir gümrük vergisi hamlesine karşı çok yönlü bir strateji geliştiriyor. AB Komisyonu kaynakları, Trump yönetiminde olası tarife artışlarına karşı “karşılıklı önlemler paketi” hazırladıklarını ifade ediyor.
Bu kapsamda, ABD menşeli tarım ürünlerinden otomotiv parçalarına, teknoloji ürünlerinden enerji ithalatına kadar birçok alanda tarife artışı, kota uygulamaları ve ek düzenlemeler planlanıyor.
Von der Leyen’in açıklamaları, AB’nin sadece savunmada kalmayacağını, gerektiğinde aktif misilleme adımları atabileceğini gösteriyor.
Nitekim 2018 yılında, Trump yönetiminin çelik ve alüminyuma getirdiği tarifelere karşılık olarak AB de ABD’den ithal edilen motosiklet, viski ve denim ürünlerine ek vergiler koymuştu. Aynı yaklaşımın yeni dönemde daha organize ve kapsamlı şekilde yürürlüğe sokulabileceği konuşuluyor.
Ticaret Savaşları Yeniden mi Başlayacak?
Küresel ekonomi hâlihazırda pandemi sonrası toparlanma sürecini tam anlamıyla tamamlayamamışken krizler tedarik zincirlerini zaten zorlamaktayken, olası bir ABD-AB ticaret savaşı, dünya ekonomisini yeni bir belirsizlik sarmalına sürükleyebilir.
Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), büyük ekonomiler arasında korumacılığın artmasının küresel büyümeyi tehdit edeceği yönünde defalarca uyarılarda bulunmuştu.
Uzmanlar, Trump’ın yeniden seçilmesi durumunda ABD’nin çok taraflı ticaret sisteminden uzaklaşıp daha korumacı bir çizgiye kayacağını, bunun da AB başta olmak üzere birçok büyük ticaret ortağını zor durumda bırakacağını öngörüyor.
Ayrıca, Çin ile olan ekonomik çekişmenin daha da sertleşmesi halinde, Avrupa’nın iki büyük ekonomik güç arasında denge kurmakta daha da zorlanacağı düşünülüyor.
Avrupa’nın Birlik İçinde Yanıt Arayışı
Avrupa Birliği içerisinde, ABD ile ilişkiler konusunda her zaman tam bir görüş birliği sağlanamasa da, ekonomi söz konusu olduğunda üye ülkeler genellikle ortak hareket etme eğiliminde.
Almanya, Fransa ve İtalya gibi büyük ekonomiler, Trump’ın vergi tehditlerine karşı birlikte yanıt verilmesi gerektiğini savunuyor. AB Konseyi’nden gelen açıklamalar da, olası yaptırımlara karşı "tek ses" olunacağı yönünde.
Avrupa Parlamentosu’nun bazı üyeleri ise Trump’ın bu tür tehditlerinin sadece ekonomik değil, siyasi sonuçları olabileceğine dikkat çekiyor.
ABD’nin AB ile olan ilişkilerinde sergileyeceği yaklaşım, sadece ticari değil, NATO gibi askeri iş birliklerini de etkileyebilir.
Diplomasi Kapıları Kapanmış Değil
Von der Leyen, konuşmasında tüm bu sert mesajlara rağmen diplomasi kapılarının hâlâ açık olduğunu ve AB’nin her zaman diyalogdan yana olduğunu da vurguladı. “Biz tehdit değil iş birliği arıyoruz. Ancak ortaklığa zarar verecek her adıma karşı hazırlıklıyız.
Ekonomik çıkarlarımızı ve üreticilerimizi korumak için gerekli tüm araçlara sahibiz,” ifadelerini kullandı. AB tarafı, özellikle Biden yönetimiyle son yıllarda yeniden inşa edilen transatlantik bağların korunmasından yana. Ancak Trump’ın başkanlığa dönmesi halinde, bu bağların ciddi bir stres testinden geçeceği açık.
Karşılıklı Ekonomik Denge Arayışı
Önümüzdeki aylarda ABD seçimlerinin sonucu, AB-ABD ekonomik ilişkilerinin geleceği açısından kritik önem taşıyor.
Eğer Trump yeniden seçilirse, gümrük tarifeleri üzerinden bir güç gösterisine girişmesi ihtimali yüksek. Ancak Avrupa Birliği de bu tür baskılara karşı, ekonomik ve diplomatik araçlarla karşı koymaya hazır olduğunun mesajını açıkça veriyor.
Küresel ekonomi yeni krizleri kaldıracak durumda değilken, büyük güçler arasındaki ticaret politikaları yalnızca sınır ötesi ekonomik ilişkileri değil, aynı zamanda küresel barışı ve istikrarı da doğrudan etkileyebilir.
Bu nedenle, hem AB’nin hem de ABD’nin önümüzdeki dönemde sergileyeceği tavır, dünya ekonomisinin yönünü belirlemede önemli bir görev alacak gibi görünüyor.
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Amerika Birleşik Devletleri'nin AB ürünlerine yönelik yeni gümrük tarifesi kararının ardından yaptığı açıklamada, iki taraf arasında hâlihazırda devam eden görüşmelerin olumlu sonuçlanmaması durumunda AB’nin karşılık vermeye hazır olduğunu belirtti.
Von der Leyen, tarifelerle ilgili uzlaşma arayışlarının süreceğini ancak bir mutabakata ulaşılamaması halinde Birliğin çıkarlarını korumak adına orantılı misilleme önlemlerinin uygulanabileceğini vurguladı.
ABD Başkanı Donald Trump'ın 1 Ağustos’tan itibaren Avrupa’dan ithal edilen tüm ürünlerde geçerli olmak üzere yüzde 30 oranında ek gümrük vergisi getireceğini açıklamasının ardından yaşanan bu gelişme, transatlantik ticaret ilişkilerinde yeni bir gerilim dalgası başlattı. Trump'ın bu kararı, AB tarafında ciddi ekonomik ve diplomatik yankılar uyandırdı.
Trump’tan Gümrük Tarifeleriyle İlgili Resmi Mektup
Von der Leyen, Başkan Trump’ın Avrupa Birliği’ne gönderdiği ve revize edilmiş yeni gümrük vergisi oranları ile uygulanacağı tarihleri içeren resmi mektubu aldıklarını doğruladı.
Bu mektupta, 1 Ağustos itibarıyla AB menşeli tüm ürünlere uygulanacak olan yüzde 30’luk ek tarifenin, mevcut sektörel tarifelere ek olarak devreye gireceği ifade ediliyor.
AB Komisyonu Başkanı, söz konusu uygulamanın sadece Avrupa ekonomisini değil, aynı zamanda Amerikan işletmelerini ve tüketicilerini de olumsuz etkileyeceğine dikkat çekti.
Von der Leyen, bu tür tek taraflı adımların, Atlantik’in her iki yakasında da faaliyet gösteren şirketleri doğrudan ilgilendiren karmaşık tedarik zincirlerini ciddi biçimde sekteye uğratabileceğini dile getirdi.
AB’nin Ticaret Politikalarındaki Şeffaflık ve Açıklık Vurgusu
Von der Leyen açıklamasında, Avrupa Birliği'nin küresel ticarette en açık ve adil uygulamalara sahip ekonomilerden biri olduğunu hatırlattı.
AB’nin, her zaman ticari ihtilafların diyalog ve müzakere yoluyla çözülmesine öncelik verdiğinin altını çizen von der Leyen, "Biz müzakere edilmiş bir çözüm arayışına her zaman bağlı kaldık. Bugün de bu duruşumuzdan taviz vermiyoruz," dedi.
ABD ile mevcut gümrük vergisi krizine ilişkin teknik görüşmelerin sürdüğünü aktaran von der Leyen, 1 Ağustos'a kadar diplomatik yollarla bir çözüme ulaşmak için yoğun çaba harcadıklarını belirtti.
Ancak buna rağmen, eğer ABD tarafı geri adım atmazsa, Avrupa Birliği'nin kendi çıkarlarını korumak adına gerekli tüm tedbirleri almakta kararlı olduğunu da sözlerine ekledi.
Orantılı Karşı Önlemler Masada
Von der Leyen, açıklamasında herhangi bir ticaret savaşından yana olmadıklarını ifade etse de, AB’nin uluslararası ticaret kurallarına uygun şekilde orantılı karşı önlemler alma hakkını saklı tuttuğunu belirtti.
"Bizim için öncelik yapıcı bir çözümdür. Ancak bu mümkün olmazsa, Birlik olarak kendi ekonomik menfaatlerimizi ve sanayimizi korumak adına kararlılıkla adım atarız," diyerek, olası misilleme senaryolarının sinyalini verdi.
AB'nin bu süreçte tüm seçenekleri değerlendirdiğini belirten von der Leyen, Birliğin gerekirse Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) nezdinde de resmi girişimlerde bulunabileceğini ima etti.
AB’nin daha önce benzer tarifelere karşılık olarak ABD'den ithal edilen bazı ürünlere gümrük vergisi getirdiği hatırlandığında, bu açıklama olası bir ticaret savaşının işaretlerini taşıyor.
Trump’ın Daha Önceki Gümrük Vergisi Uygulamaları
Trump yönetimi, göreve geldiği günden bu yana korumacı ticaret politikalarıyla dikkat çekiyor. Daha önce de AB ülkelerinden ithal edilen çelik ve alüminyuma yüzde 50, otomobil sektörüne yüzde 25, diğer bazı ürün gruplarına ise yüzde 10 oranında gümrük vergileri uygulanmıştı. Bu uygulamalar, özellikle Almanya gibi sanayi devi ülkeler için büyük ekonomik baskılar yaratmıştı.
Yeni açıklanan yüzde 30’luk tarife ise önceki uygulamalardan çok daha geniş kapsamlı olması nedeniyle Avrupa tarafında büyük endişelere neden olmuş durumda.
Bu karar, sadece belirli sektörleri değil, AB ülkelerinden gelen tüm ürünleri kapsayacak şekilde uygulanacak ve Avrupa’daki üreticilerin rekabet gücünü ciddi biçimde zayıflatacak.
AB Komisyonu Müzakereleri Yürütüyor
Ticaret politikası, AB düzeyinde Komisyon tarafından yürütülüyor. Üye ülkeler bu alandaki yetkilerini Komisyona devretmiş durumda.
Bu nedenle, şu an ABD ile tarifeler konusunda yürütülen görüşmelerde Brüksel’deki Komisyon yetkilileri ABD Ticaret Temsilciliği ile doğrudan müzakere ediyor.
Komisyon, üye ülkelerle düzenli istişarelerde bulunarak ortak bir tutum geliştirmeye çalışıyor. Hem siyasi hem de ekonomik açıdan önemli olan bu görüşmelerde, Avrupa'nın birlik içerisinde hareket etmesi, müzakere sürecinin başarısı açısından belirleyici bir faktör olarak öne çıkıyor.
Ticari Gerilimler Küresel Ekonomiyi de Etkileyebilir
Uzmanlara göre, ABD ile AB arasındaki bu tür ticari çekişmeler sadece iki tarafı değil, küresel ekonomiyi de derinden etkileyebilir.
Tedarik zincirlerinin küreselleştiği bir dönemde, yüksek tarifelerin domino etkisi yaratarak dünya çapında maliyet artışlarına ve büyüme oranlarında yavaşlamalara yol açabileceği ifade ediliyor.
Özellikle pandemi sonrası toparlanma sürecinde olan Avrupa ekonomisi için bu tür belirsizliklerin olumsuz yansımaları olabilir.
AB'nin dijitalleşme, yeşil dönüşüm ve sanayi politikaları gibi önemli reformlara odaklandığı bu dönemde, dış ticaret kaynaklı krizlerin ekonomik istikrarı sarsabileceği belirtiliyor.