Kredi notunda kritik yıl: Türkiye 2026’ya odaklandı

Dünyanın önde gelen iki büyük derecelendirme kuruluşu olan Standard & Poor’s (S&P) ve Moody’s, Türkiye’nin kredi notu ve görünümüne ilişkin 2026 yılı için planlanan gözden geçirme tarihlerini kamuoyuyla paylaştı.

Böylece, önümüzdeki yıl Türkiye ekonomisine ilişkin yapılacak resmi not değerlendirmelerinin zamanlaması büyük ölçüde netleşmiş oldu.

Daha önce Scope Ratings, Capital Intelligence ve Fitch Ratings tarafından açıklanan takvimlerin ardından S&P ve Moody’s’in de duyurularını yapmasıyla birlikte, yatırımcılar ve piyasa aktörleri açısından Türkiye’nin kredi notu sürecine dair belirsizlikler önemli ölçüde azaldı.

Açıklanan bu tarihler, hem ekonomi yönetiminin politikalarının yakından izleneceği kritik dönüm noktalarını hem de uluslararası yatırımcıların karar alma süreçlerinde dikkate alacağı önemli referans zamanlarını işaret ediyor.

Türkiye’nin 2026 Kredi Notu Değerlendirme Takvimi Netlik Kazandı

Kredi derecelendirme kuruluşları tarafından belirlenen bu gözden geçirme tarihleri, ülkelerin ekonomik performanslarının, mali disiplinlerinin, para politikalarının ve yapısal reform süreçlerinin kapsamlı biçimde değerlendirildiği dönemleri temsil ediyor.

Kredi Derecelendirme Takvimlerinin Önemi

Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomiler açısından bu değerlendirmeler, sermaye akımları, borçlanma maliyetleri ve yatırımcı algısı üzerinde doğrudan etkili olabiliyor.

2026 yılına ilişkin takvimin erkenden açıklanması, piyasa aktörlerine öngörülebilirlik sağlarken, ekonomi yönetiminin de bu tarihler öncesinde hangi başlıkların öne çıkacağına dair stratejik planlamalar yapmasına olanak tanıyor.

Standard & Poor’s: 2026 İçin İki Kritik Tarih

Standard & Poor’s (S&P), Türkiye için 2026 yılına ait kredi notu değerlendirme takvimini açıklayan son kuruluşlardan biri oldu.

Kurumun yayımladığı programa göre, Türkiye’ye ilişkin iki ayrı kredi notu değerlendirmesi yapılması planlanıyor.

S&P’nin 2026 yılı içindeki ilk değerlendirmesi 17 Nisan 2026 tarihinde gerçekleştirilecek. Bu değerlendirme, yılın ilk çeyreğinde izlenen makroekonomik gelişmelerin, enflasyonla mücadele sürecinin ve mali disiplin adımlarının sonuçlarını yansıtması açısından önem taşıyor.

İkinci değerlendirme ise 16 Ekim 2026 tarihinde yapılacak. Yılın ikinci yarısına denk gelen bu rapor, büyüme performansı, bütçe dengeleri, dış finansman koşulları ve para politikası duruşunun sürdürülebilirliği gibi unsurların daha net biçimde analiz edilmesine imkân sağlayacak.

Moody’s: Ocak ve Temmuz Aylarında Gözden Geçirme

Moody’s de 2026 yılı için Türkiye’ye yönelik kredi notu ve görünüm değerlendirme tarihlerini kamuoyuna duyurdu.

Kurumun açıklamasına göre, ilk değerlendirme 23 Ocak 2026 tarihinde yapılacak. Bu tarih, yılın başında ekonomi politikalarının yönü ve önceki yılın kapanış verilerinin etkileri açısından kritik bir dönemi temsil ediyor.

Moody’s’in ikinci gözden geçirmesi ise 24 Temmuz 2026 tarihinde planlanmış durumda. Yaz aylarında yapılacak bu değerlendirme, özellikle enflasyon eğilimi, cari denge görünümü ve finansal istikrar başlıklarında oluşan tabloyu yansıtması bakımından yakından takip edilecek.

Diğer Kuruluşlar da Takvimlerini Açıklamıştı

S&P ve Moody’s’ten önce, Türkiye’yi izleyen diğer uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları da 2026 yılına ilişkin değerlendirme takvimlerini açıklamıştı.

Scope Ratings ve Capital Intelligence, yılın farklı dönemlerinde Türkiye’ye yönelik kredi notu gözden geçirmeleri yapacaklarını duyurmuş, Fitch Ratings ise dün itibarıyla 2026 takvimini kamuoyuyla paylaşmıştı.

Bu gelişmeler, Türkiye’nin kredi notuna ilişkin sürecin çok boyutlu ve yıl boyunca farklı zaman dilimlerinde izleneceğini ortaya koyuyor.

Türkiye’nin Mevcut Kredi Notu Seviyeleri

Kredi notu takvimlerinin açıklanmasının ardından, Türkiye’nin hâlihazırda hangi not seviyelerinde bulunduğu da yeniden gündeme geldi.

Son yıllarda Türkiye’nin kredi notunda yaşanan gelişmeler, ekonomi politikalarında atılan adımların uluslararası kuruluşlar tarafından nasıl değerlendirildiğini göstermesi açısından dikkat çekici.

Moody’s, 2023 yılında Türkiye için herhangi bir not değerlendirmesi yapmayarak süreci pas geçmişti. Ancak 2024 yılında önemli bir değişim yaşandı. Kuruluş, Türkiye’nin B3 seviyesinde bulunan kredi notunun görünümünü önce pozitife çevirdi.

Ardından notu iki kademe birden artırarak B1 seviyesine yükseltti ve pozitif görünümü korudu. Bu sürecin devamında Moody’s, 2025 yılında Türkiye’nin kredi notunu Ba3 seviyesine yükseltti. Bu artış, yatırım yapılabilir seviyeye bir adım daha yaklaşıldığı şeklinde yorumlandı.

S&P’nin Türkiye’ye Yönelik Son Değerlendirmeleri

Standard & Poor’s cephesinde de son yıllarda Türkiye’ye yönelik daha olumlu bir tablo ortaya çıktı. S&P, 2023 yılının sonunda Türkiye’nin kredi notu görünümünü pozitife çevirdi.

Bu adımın ardından 2024 yılında not artışları geldi. Kuruluş, 2024’te Türkiye’nin kredi notunu önce B’den B+ seviyesine, ardından aynı yıl içinde bir kez daha yükselterek BB- seviyesine çıkardı.

Bu artışlar, özellikle para politikasında ortodoks adımlara dönüş ve mali disiplin vurgusunun uluslararası piyasalarda karşılık bulduğunu gösterdi.

Fitch Ratings’in Son Görünümü

Fitch Ratings, Türkiye’ye ilişkin son kredi notu değişikliğini Eylül 2024’te gerçekleştirmişti. Kuruluş, Türkiye’nin kredi notunu “B+”dan “BB-”ye yükseltirken, not görünümünü “durağan” olarak belirlemişti.

Fitch, 2025 yılının Şubat ve Temmuz aylarında yaptığı değerlendirmelerde ise Türkiye’nin kredi notunda ve görünümünde herhangi bir değişikliğe gitmedi. Bu durum, mevcut not seviyesinin korunmasına yönelik temkinli bir yaklaşım olarak değerlendirildi.

2026 Değerlendirmeleri Neden Kritik?

2026 yılında yapılacak kredi notu değerlendirmeleri, Türkiye açısından yalnızca mevcut not seviyelerinin korunup korunmayacağını değil, aynı zamanda yatırım yapılabilir seviyeye doğru ilerlemenin devam edip etmeyeceğini de gösterecek.

Enflasyonla mücadele, mali disiplin, yapısal reformlar ve dış finansman koşulları gibi başlıklar, bu değerlendirmelerde belirleyici olmaya devam edecek.

Açıklanan takvimler, hem ekonomi yönetiminin hem de yatırımcıların ajandasını şekillendirirken, Türkiye ekonomisinin uluslararası algısı açısından da önemli sinyaller verecek.