TCMB’nin faiz hamlesi: Morgan Stanley’den haziran indirimi ihtimali
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) para politikasına ilişkin kararları, hem ülke ekonomisi hem de küresel piyasalarda yakından takip ediliyor.

Bu noktada, ABD merkezli köklü yatırım bankası Morgan Stanley’in ekonomistleri, TCMB’nin Haziran ayındaki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında politika faizinde indirime gitme olasılığını değerlendirdi.
Bankanın yaptığı analizler ve ekonomik göstergelere dayanarak sunduğu görüşler, Türkiye ekonomisi için önemli bir dönüm noktası olabileceğine işaret ediyor.
Faiz Kararları ve TCMB’nin Stratejisi
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, özellikle son yıllarda enflasyonla mücadele, döviz kuru istikrarı ve ekonomik büyüme hedefleri doğrultusunda sıkı bir para politikası izlemişti.
Faiz oranları, enflasyonun kontrol altına alınmasında temel araçlardan biri olarak kullanıldı. Ancak küresel ekonomik koşullar, iç talep dinamikleri ve finansal piyasaların gelişimi, Merkez Bankası’nın karar alma sürecini karmaşıklaştırıyor.
Morgan Stanley ekonomistleri, TCMB’nin para politikasında yumuşama sinyalleri vermeye başladığını belirtiyor.
Özellikle son dönemde enflasyonun düşüş eğilimine girmesi ve dış şokların etkisinin azalması, faiz indirimi için uygun zemin oluşturuyor.
Haziran ayı PPK toplantısında politika faizinde indirime gidilmesi halinde, bunun ekonomiye yansımalarının çok yakından izleneceği ifade ediliyor.
Morgan Stanley’in Ekonomik Analizi ve Beklentileri
Morgan Stanley’in Türkiye ekonomisi üzerine çalışan uzmanları, TCMB’nin Haziran ayında politika faizini düşürmesi ihtimalini çeşitli makroekonomik göstergelere dayandırıyor.
Öncelikle, enflasyonun yılbaşından bu yana yavaşlaması ve çekirdek enflasyon göstergelerindeki olumlu gelişmeler dikkat çekiyor. Bu durum, para politikasında sıkı duruşun gevşetilmesine imkan tanıyor.
Ayrıca, dış ekonomik koşulların da faiz indirimi kararında etkili olacağı belirtiliyor. ABD Merkez Bankası’nın (Fed) ve diğer gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikalarındaki değişiklikler, gelişmekte olan ülkelerin para politikalarını yakından etkiliyor.
Morgan Stanley ekonomistleri, küresel likiditenin artması ve finansal koşulların yumuşamasıyla birlikte TCMB’nin de faiz indirimine gidebileceğini öngörüyor.
Türkiye’nin Makroekonomik Görünümü
Türkiye ekonomisi, son yıllarda çeşitli iç ve dış risklerle karşı karşıya kaldı. Yüksek enflasyon, döviz kurlarındaki oynaklık ve küresel ekonomik dalgalanmalar, ekonomik karar alıcılar için zorlu bir ortam yarattı. Ancak son dönemde açıklanan ekonomik veriler, bazı olumlu sinyaller veriyor.
Özellikle ihracat gelirlerinin artması, turizm gelirlerinin toparlanması ve tüketici güven endeksinde iyileşme, ekonomik büyümeye destek sağlıyor.
Bununla birlikte, iç talepteki yavaşlama ve küresel ekonomik belirsizlikler, TCMB’nin kararlarını dikkatli biçimde değerlendirmesine yol açıyor. Morgan Stanley, bu ortamda faiz indiriminin ekonomiye canlılık kazandırabileceği görüşünde.
TCMB’nin Politika Faizi ve Enflasyon İlişkisi
Para politikasının temel hedeflerinden biri olan enflasyonun kontrol altında tutulması, Türkiye için özellikle kritik bir konu.
TCMB, son dönemde enflasyonla mücadelede sıkı para politikası uygulayarak yüksek faiz oranlarını tercih etti.
Ancak bu strateji, ekonomik büyüme üzerinde baskı yaratırken finansal piyasalarda da dalgalanmalara yol açtı.
Morgan Stanley ekonomistlerine göre, enflasyondaki yavaşlama trendi TCMB’nin faiz indirimi kararını destekleyebilir.
Yine de faiz indiriminin hemen etkili olabilmesi için enflasyonun kalıcı olarak düşüş eğiliminde olması gerekiyor.
Bu nedenle, PPK’nın kararı sadece tek bir toplantıya bağlı olmaktan ziyade, ekonomideki genel eğilimlere göre şekillenecek.
Piyasa Tepkileri ve Beklentiler
Morgan Stanley’in açıklamaları, Türkiye finans piyasalarında da hareketlilik yarattı. Faiz indirimi beklentisi, Türk Lirası’nda değer kazancı ve hisse senedi piyasalarında olumlu yansımalar yaratabilir.
Ancak yatırımcıların kararları, aynı zamanda küresel risk algısına ve diğer makroekonomik gelişmelere de bağlı olacak.
Uzmanlar, TCMB’nin faiz indirimi kararı alması halinde bunun piyasalarda nasıl karşılanacağını dikkatle izliyor.
Faiz indirimlerinin ekonomide canlanma yaratması beklenirken, aynı zamanda enflasyon ve döviz kuru üzerindeki etkilerinin de yakından takip edilmesi gerekecek.
TCMB’nin İlerleyen Dönemdeki Para Politikası Vurgusu
Morgan Stanley ekonomistleri, TCMB’nin önümüzdeki dönemde daha esnek ve piyasa koşullarına duyarlı bir para politikası izleyeceğini düşünüyor.
Faiz kararlarının sadece enflasyon verilerine değil, aynı zamanda ekonomik büyüme, istihdam ve dış ticaret dengelerine göre şekillenmesi bekleniyor.
Bu kapsamda, Haziran ayındaki PPK toplantısının önemli bir dönemeç olduğu vurgulanıyor. TCMB’nin faiz indirimine gitmesi, ekonomik büyüme ve yatırım iştahını artırabilir.
Ancak bunun yanı sıra, finansal istikrarın korunması için politika yapıcıların dengeleyici adımlar atması gerekecek.
Morgan Stanley’den TCMB Faiz İndirimi Beklentisi
Özetle, Morgan Stanley ekonomistleri TCMB’nin Haziran ayındaki toplantısında politika faizinde indirime gitme olasılığını güçlü biçimde değerlendiriyor.
Enflasyondaki yavaşlama, küresel likidite koşullarının iyileşmesi ve Türkiye ekonomisindeki bazı olumlu göstergeler, bu kararın alınmasını destekleyen faktörler arasında yer alıyor.
Ancak faiz indiriminin etkili ve kalıcı olabilmesi için, Türkiye ekonomisinde enflasyonun kontrol altına alınması ve finansal piyasalarda istikrarın sağlanması kritik önemde.
Bu nedenle, TCMB’nin para politikası kararları, önümüzdeki dönem Türkiye ekonomisinin seyrini belirlemede anahtar rol oynayacak.
Morgan Stanley’in bu öngörüsü, hem yerli hem de yabancı yatırımcılar için önemli bir rehber niteliğinde. Piyasalar, TCMB’nin Haziran ayındaki kararını ve sonrası gelişmeleri yakından izlemeye devam edecek.
Morgan Stanley ekonomistleri Hande Küçük, Arnav Gupta ve David Cueva, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) Mayıs ayı enflasyon raporu sunumu sonrası yayımladıkları değerlendirme raporunda, TCMB’nin enflasyon tahmin aralığını değiştirmemesi ve bu hedefe ulaşma konusunda kararlı duruşunu sürdürmesinin altını çizdi.
Ekonomistler, TCMB’nin bu tutumunun piyasa açısından önemli bir sinyal taşıdığını belirtirken, son dönemde gözlemlenen bankalararası faiz oranlarındaki gevşemenin yanı sıra, Merkez Bankası’nın dün gerçekleştirdiği iletişimin de, Haziran ayında yapılacak Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında faizlerde değişiklik yapılabileceğine işaret ettiğini düşündüklerini ifade ettiler.
Raporda ayrıca, ABD dolarına yönelik içerideki talebin azalmaya başladığına, TCMB’nin net rezervlerinin artış eğilimine girdiğine ve enflasyonun düşüş trendini koruduğuna dikkat çekildi. Bu faktörlerin birleşimi, TCMB’nin faiz indirimi sürecini öne çekebileceği beklentisini güçlendirdi.
Özellikle Mayıs ayı enflasyon verilerinin olumlu gelmesi ve Kamu Garanti Fonu (KGF) destek paketinin sınırlı boyutlarda kalması koşuluyla, Morgan Stanley ekonomistleri ilk faiz indirimi beklentilerini Temmuz ayından Haziran ayına çekebileceklerini açıkladı.
TCMB’nin Sektörel Enflasyon Beklentilerinde Mayıs Ayı Raporu
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Mayıs 2025 dönemi için hazırladığı "Sektörel Enflasyon Beklentileri" raporunu yayımladı.
Bu rapor, ekonomik aktörlerin ve hane halkının önümüzdeki dönem enflasyonuna ilişkin beklentilerini ortaya koyması bakımından kritik öneme sahip.
Rapora göre, yıllık enflasyon beklentileri, piyasa katılımcıları ve reel sektör için hafif bir düşüş yaşarken, hane halkı açısından artış gösterdi.
Mayıs ayında piyasa katılımcılarının 12 ay sonrası için yıllık enflasyon beklentisi 0,5 puan azalarak yüzde 25,1 seviyesine geriledi.
Reel sektör temsilcilerinin beklentisi ise 0,7 puan düşerek yüzde 41’e indi. Buna karşın, hane halkı için enflasyon beklentisi 0,6 puan yükselerek yüzde 59,9’a çıktı.
Bu çarpıcı ayrışmanın dikkat çektiği önemli bir diğer nokta ise, gelecek 12 ayda enflasyonun düşeceğini umut eden hane halkı oranının önceki aya göre 0,6 puan artışla yüzde 27,8 seviyesine yükselmiş olması oldu.
Bu, vatandaşların ekonomik görünüm konusunda biraz daha iyimser bir beklenti içerisine girdiklerine işaret ediyor.
Morgan Stanley’nin Değerlendirmelerinden Öne Çıkanlar
Morgan Stanley ekonomistleri raporunda, TCMB’nin mevcut duruşunu korumasının ve enflasyon tahmin aralığını değiştirmemesinde, para politikasının güçlü ve öngörülebilir şekilde yönetilmesi açısından önemli bir sinyal olduğunu belirtti.
Bankalararası piyasadaki faiz oranlarındaki gevşemenin ise piyasa likiditesinin biraz daha rahatladığını gösterdiğini ve bunun da Haziran’daki PPK toplantısında faizlerde değişiklik yapılabileceğine dair beklentileri artırdığını vurguladılar.
Özellikle ABD doları karşısındaki yerel talepte görülen zayıflamanın, TCMB’nin net rezervlerinin güçlenmesine katkıda bulunduğu ve bunun enflasyon üzerinde aşağı yönlü baskı yaratmaya devam ettiğine dikkat çekildi.
Bu bağlamda, enflasyonun önümüzdeki aylarda daha da gerilemesi durumunda TCMB’nin faiz indirimine daha erken başlayabileceği düşünülüyor.
Morgan Stanley’nin raporunda, Mayıs ayı enflasyon verilerinin beklentilerin üzerinde olumlu gelmesi ve KGF paketinin sınırlı tutarda kalmasının, faiz indirimi beklentilerinin öne çekilmesi için önemli şartlar olduğu belirtildi.
Mevcut şartlar sağlanırsa, ekonomistler ilk faiz indirim beklentilerini Temmuz’dan Haziran ayına çekebileceklerini ifade ediyor.
Enflasyon Beklentilerinde Hane Halkı ve Reel Sektör Arasındaki Fark
TCMB’nin Mayıs 2025 Sektörel Enflasyon Beklentileri raporu, ekonomik aktörlerin ve vatandaşların enflasyon algısı ve beklentilerinde belirgin farklılıklar olduğunu ortaya koyuyor.
Piyasa katılımcıları ve reel sektör temsilcileri enflasyon beklentilerini hafifçe aşağı yönlü revize ederken, hane halkının beklentilerinde artış yaşanması, tüketici fiyatlarının daha yüksek seyredeceği endişesinin sürdüğünü gösteriyor.
Hane halkının yüksek enflasyon beklentisi, özellikle tüketici davranışları ve tasarruf eğilimleri üzerinde etkili olabilecek önemli bir gösterge.
Bu durum, talep yönlü baskıların devam edebileceğine işaret ederken, piyasa katılımcılarının daha temkinli ve iyimser bir perspektife sahip olması, finansal piyasalarda dengelerin korunması açısından olumlu.
Reel sektörün yıllık enflasyon beklentisindeki gerileme ise, üretim maliyetlerinde bir miktar rahatlama beklentisinin oluştuğuna veya piyasadaki fiyatlama davranışlarının daha kontrollü ilerleyebileceğine işaret ediyor.
Ancak yüzde 41 düzeyinde olan bu beklenti hâlâ oldukça yüksek seyrediyor ve maliyet baskılarının devam ettiğine işaret etmekte.
TCMB’nin Para Politikası Stratejisi ve İleriye Dönük Beklentiler
TCMB’nin enflasyon hedeflemesinde kararlılığını sürdürmesi ve tahmin aralığını değiştirmemesi, piyasa tarafından güçlü bir sinyal olarak algılanıyor.
Merkez Bankası’nın enflasyonu kontrol altına alma konusunda adımlarını özenle ve disiplinle atmaya devam edeceği mesajı, piyasa istikrarı açısından kritik.
Faiz kararlarının zamanlaması konusunda ise, ekonomi çevrelerinde artan bir beklenti bulunuyor. Morgan Stanley’nin analizinde, enflasyonun aşağı yönlü seyri ve rezerv artışı gibi olumlu gelişmelerin, TCMB’nin para politikasını gevşetmeye doğru adım atmasını hızlandırabileceği vurgulanıyor. Özellikle Haziran ayında yapılacak PPK toplantısının bu açıdan yakından izlenmesi gerektiği belirtiliyor.
Ekonomistler, faiz indirim sürecinin erken başlamasının finansal piyasalarda olumlu karşılanacağını, ancak bu sürecin enflasyon üzerinde kalıcı etkiler yaratacak şekilde dikkatle yönetilmesi gerektiğini ifade ediyor.
TCMB’nin bu dengeyi sağlamada başarılı olup olmayacağı, Türkiye ekonomisinin önümüzdeki dönemdeki performansı açısından belirleyici olacak.
Ekonomik Görünüm ve Piyasa Beklentileri
Mayıs 2025 dönemi enflasyon raporları ve piyasa analizleri, Türkiye ekonomisinin karmaşık bir geçiş sürecinde olduğunu ortaya koyuyor.
TCMB’nin politika duruşu ve piyasa beklentileri arasında hassas bir denge arayışı sürerken, ekonomik göstergeler enflasyonun aşağı yönlü eğilimini koruduğunu gösteriyor.
Morgan Stanley ekonomistlerinin değerlendirmeleri, Merkez Bankası’nın para politikası kararlarında piyasa koşullarına paralel hareket etme esnekliğine sahip olduğunu ve gerektiğinde faiz indirim sürecini erkene çekebileceğini ortaya koyuyor.
Bu gelişmeler, finansal piyasalarda iyimserlik yaratırken, reel sektör ve hane halkının yüksek enflasyon beklentileri, dikkatli bir para politikası yönetiminin gerekliliğini vurguluyor.
Türkiye ekonomisi için kritik öneme sahip Haziran ayı PPK toplantısı öncesinde, Mayıs ayı enflasyon verileri, TCMB’nin rezerv durumu ve yerel döviz talebindeki gelişmeler yakından izlenmeye devam edecek.
Bu süreçte, TCMB’nin atacağı adımlar ve piyasa tepkileri, Türkiye’nin ekonomik istikrarı ve büyüme beklentileri açısından belirleyici olacak.