Dolar 39 TL’yi aştı, Merkez Bankası'ndan faiz indirimi sinyali
Küresel piyasaların dalgalı seyrine rağmen Türk Lirası karşısında güç kazanan dolar, haftanın son işlem gününe 39 TL'nin üzerine çıkarak başladı. Sabah saatlerinde dolar kuru 39,02 TL seviyesinden işlem görürken, euro/TL paritesi ise 44,12 TL’den alıcı buldu.

Döviz piyasalarında yaşanan bu yukarı yönlü hareketlenmeler, ekonomik aktörler tarafından dikkatle takip edilirken, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ise yıl sonuna dair enflasyon tahmininde herhangi bir değişikliğe gitmedi.
Merkez Bankası'ndan Sürpriz Yok: Enflasyon Tahmini Değişmedi
TCMB, 2025 yıl sonuna ilişkin enflasyon tahminini bir önceki raporda belirttiği gibi yüzde 24 seviyesinde korudu.
Para Politikası Kurulu (PPK) tarafından yapılan açıklamada, mevcut ekonomik göstergelerin ve küresel piyasalardaki gelişmelerin dikkate alınarak tahminlerin revize edilmediği belirtildi.
Bu karar, piyasa beklentilerine paralel bir adım olarak yorumlandı. Uzmanlar, Merkez Bankası'nın enflasyonla mücadele kapsamında sıkı para politikasına devam ettiğini, ancak orta vadeli gevşeme adımlarını da değerlendirdiğini ifade ediyor.
Faiz İndirimi Sinyali: Gevşeme Opsiyonları Masada
Merkez Bankası’nın açıklamalarında dikkat çeken bir diğer unsur ise faiz politikasında yön değişikliğine işaret eden ifadeler oldu. Son aylarda uygulanan sıkılaştırıcı para politikası neticesinde faiz oranları yüksek seviyelere ulaşmıştı.
Ancak son PPK toplantısında yapılan değerlendirmelerde, belirli koşullar altında faiz indirimi olasılığının gündeme alınabileceği mesajı verildi.
Ekonomik verilerde kalıcı iyileşme ve enflasyonda belirgin düşüş sağlandığı takdirde, para politikasında kademeli bir gevşeme süreci başlatılabileceği vurgulandı.
Bu açıklamalar, özellikle reel sektör ve finansal piyasalarda olumlu karşılandı. Uzmanlar, faiz indirimi yönünde bir adımın tüketici talebini canlandırabileceğini, ancak bunun için enflasyonda kalıcı bir gerilemenin ön şart olduğunu dile getiriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan KGF Vurgusu
Ekonomi gündemini meşgul eden bir diğer önemli açıklama ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan geldi.
Erdoğan, yaptığı değerlendirmede, finansmana erişimde zorluk yaşayan küçük ve orta ölçekli işletmelere (KOBİ) yönelik desteklerin artırılabileceğini belirtti. Bu çerçevede Kredi Garanti Fonu’nun (KGF) yeniden devreye sokulabileceği mesajını verdi.
KGF, geçmişte özellikle pandemi döneminde işletmelere sağlanan kefalet desteğiyle önemli bir görev almıştır.
Şimdi ise, ekonomik büyümeyi desteklemek ve üretim kapasitesini artırmak amacıyla yeni bir KGF paketi üzerinde çalışıldığı ifade ediliyor. KOBİ’lerin krediye erişimlerinin kolaylaştırılması, yatırımların önünün açılması ve istihdamın artırılması hedefleniyor.
Küresel Piyasalarda Dolar Zayıflıyor
Yurtiçindeki döviz hareketliliği kadar, küresel piyasalarda yaşanan gelişmeler de dolar kurunun yönü üzerinde belirleyici olmaya devam ediyor.
Özellikle ABD’de açıklanan son ekonomik verilerin, Amerikan Merkez Bankası (FED) üzerindeki faiz baskısını hafiflettiği görülüyor.
Enflasyonun beklentilerin altında kalması ve işsizlik oranında sınırlı artış yaşanması, FED’in faiz artırım sürecini durdurabileceği beklentilerini artırdı.
Bu gelişmelerin etkisiyle dolar, küresel para birimleri karşısında değer kaybetmeye başladı. Euro, sterlin ve yen karşısında zayıflayan dolar endeksi, son haftaların en düşük seviyelerine geriledi.
Buna karşın, ABD hisse senedi endekslerinde ise yükseliş eğilimi göze çarpıyor. Nasdaq, Dow Jones ve S&P 500 endeksleri, yatırımcıların risk iştahındaki artış sayesinde değer kazanıyor.
Piyasalarda Belirsizlik: Riskler Devam Ediyor
Türkiye’de döviz kurundaki artış, ithalat maliyetlerini artırırken, enflasyon üzerindeki baskıyı da artırma potansiyeli taşıyor.
Uzmanlara göre, dövizdeki bu yükselişin kalıcı hale gelmesi durumunda, maliyet enflasyonu üzerinden genel fiyat seviyelerinde yeni bir yukarı yönlü hareketlenme yaşanabilir.
Bu nedenle, TCMB'nin önümüzdeki süreçte nasıl bir politika izleyeceği, hem iç piyasalar hem de yabancı yatırımcılar açısından belirleyici olacak.
Özellikle yaz aylarında turizm gelirlerinin döviz arzını artırması beklenirken, dış ticaret dengesi ve rezerv gelişmeleri de yakından izleniyor.
Ekonomik Beklentiler: Dengelenme Süreci Zorlayıcı Olabilir
Ekonomistlerin ortak görüşü, Türkiye ekonomisinin 2025 yılında zorlu ama yönetilebilir bir dengelenme sürecine girdiği yönünde.
Döviz kurlarındaki oynaklık, enflasyonist baskılar ve küresel riskler, ekonomi yönetimini temkinli adımlar atmaya zorluyor.
Özellikle mali disiplinin korunması, yapısal reformların hızlandırılması ve yatırım ortamının iyileştirilmesi gibi alanlarda atılacak adımlar, ekonominin seyrini doğrudan etkileyecek.
TCMB’nin yıl sonu için yüzde 24 olarak belirlediği enflasyon hedefi, mevcut piyasa koşulları altında ulaşılması güç bir hedef olarak değerlendiriliyor.
Ancak sıkı para politikası ve mali disiplinin kararlılıkla sürdürülmesi halinde bu hedefe yaklaşılması mümkün görülüyor.
Ekonomide Yeni Bir Döneme Giriş
Dolar kurunun 39 TL’nin üzerine çıkması, Türkiye ekonomisinde yeni bir denge arayışının işaret fişeği olarak yorumlanabilir.
Merkez Bankası’nın enflasyon tahminini sabit tutması ve faiz indirimi yönünde ilk sinyallerin verilmesi, önümüzdeki dönemde politika adımlarının daha esnek hale gelebileceğini gösteriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kredi Garanti Fonu’na ilişkin açıklamaları ise, reel sektöre yönelik desteklerin devam edeceği mesajını veriyor.
Bu adımlar, ekonominin üretim kapasitesini artırmak ve istihdamı güçlendirmek açısından kritik öneme sahip.
Küresel piyasalarda doların değer kaybı yaşaması da Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomiler için fırsatlar barındırıyor.
Ancak bu fırsatların değerlendirilebilmesi için, istikrarlı bir ekonomi yönetimi ve güçlü yapısal reform adımlarına ihtiyaç duyuluyor.
2025 yılının Mayıs ayının son işlem gününe girilirken, döviz kurlarında yukarı yönlü hareketler dikkat çekiyor.
Dolar/TL kuru, haftanın son gününde 39 liranın üzerinde işlem görerek güne 39,02 TL seviyesinden başladı.
Euro ise aynı dakikalarda 44,12 TL’den alıcı buldu. Küresel para piyasalarındaki gelişmelerin yanı sıra yurt içindeki para politikası dinamikleri de kur üzerindeki etkisini sürdürüyor.
Merkez Bankası İkinci Enflasyon Raporunu Yayımladı
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), yılın ikinci Enflasyon Raporu’nu kamuoyuna sundu. TCMB Başkanı Dr. Fatih Karahan, raporun sunumunda 2025 yılı sonu için yüzde 24 düzeyindeki enflasyon tahminini koruduklarını açıkladı.
Karahan, 2026 yılı için yüzde 12, 2027 yılı için ise yüzde 8 oranındaki enflasyon hedeflerinin sabit bırakıldığını vurguladı.
Orta vadeli görünümde ise TCMB'nin nihai hedefi, enflasyonun yüzde 5 seviyesinde istikrar kazanması. Başkan Karahan, “Enflasyonun 2027’de tek haneli seviyelere, yüzde 8 düzeyine düşmesinin ardından, fiyat istikrarını sağlamak amacıyla yüzde 5 hedefinde kalıcı bir dengeyi öngörüyoruz” dedi.
Faiz Politikası: İndirim İhtimali Masada
Raporun sunumunun ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Karahan, faiz politikasına ilişkin önemli mesajlar verdi.
Bir gazetecinin olası faiz indirimlerine yönelik sorusuna, “Enflasyonun ana eğiliminde belirlediğimiz patikaya uygun bir seyir devam ettiği sürece, faiz indirimleri gündeme gelebilir” şeklinde yanıt verdi.
Bu açıklama, para politikasında mevcut sıkı duruşun sürdürüleceği ancak uygun şartlar oluştuğunda gevşeme adımlarının atılabileceği anlamına geliyor.
TCMB Başkan Yardımcısı Dr. Cevdet Akçay da faiz konusunda veri odaklı bir yaklaşım izleneceğini ifade etti.
“Faiz gevşemesi konusunda opsiyonlarımız bulunuyor. Ancak bu kararları alırken temel ilkemiz, ekonomik veriler ve enflasyon görünümüne bağlı kalmak olacak” diyerek, Merkez Bankası'nın ihtiyatlı duruşunu koruyacağını belirtti.
Ekonomistlerden İlk Yorumlar
Ekonomist Uğur Gürses, TCMB’nin enflasyon tahminlerinde "iyimser" kaldığını savunarak, yapılan açıklamaların ilerleyen dönemde faiz indirimlerine kapı aralayabileceğini söyledi.
Gürses’e göre, Merkez Bankası'nın söylemleri, piyasalarda sıkı para politikasının yılın ikinci yarısında yumuşayabileceği beklentilerini kuvvetlendirdi.
Sıkı Politika Reel Sektörde Tepki Çekiyor
TCMB’nin uyguladığı sıkı para politikası ve bankalara yönelik kredi sınırlandırmaları, reel sektör temsilcileri arasında eleştirilere yol açtı. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ'ler), krediye erişimde yaşanan zorluklardan şikâyetçi.
Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ekonomik canlanmayı sağlamak için Kredi Garanti Fonu’nun (KGF) yeniden devreye alınabileceğini belirtti.
Erdoğan, “Kredi musluklarının kapalı olduğu bu dönemde, tulumbaya suyu dökmekte fayda var. Kredi Garanti Fonu vasıtasıyla reel sektörü destekleyecek adımlar atmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Bu açıklama, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Merkez Bankası arasında kredi politikalarında daha dengeli bir yaklaşım arayışının işareti olarak değerlendiriliyor. KGF'nin yeniden devreye alınması, piyasada kredi akışını bir miktar rahatlatabilir.
Döviz Rezervleri Artış Eğiliminde
Merkez Bankası Başkanı Karahan, döviz rezervlerine ilişkin sorulara da açıklık getirdi. Karahan, son dönemde uluslararası piyasalarda Türkiye ekonomisine ilişkin risk algısının azalmasıyla birlikte TCMB rezervlerinde toparlanma yaşandığını söyledi.
“Piyasalarda daha sakin bir atmosfer oluştu. Bu da rezervlerimizin yeniden artış eğilimine girmesini sağladı” diye konuştu.
Uzmanlar, rezerv artışının sürdürülebilir olması için dış finansman kaynaklarına erişimin devam etmesi ve cari açıkta kalıcı iyileşmenin sağlanmasının kritik olduğuna dikkat çekiyor.
Küresel Gelişmeler: Dolar Değer Kaybederken ABD Endeksleri Yükseliyor
Küresel döviz piyasalarında ise ABD Doları'nın zayıfladığı bir tablo göze çarpıyor. Dolar Endeksi, yüzde 0,33 oranında düşüş kaydederek değer kaybını sürdürdü. Bu gelişme, Dolar’ın diğer para birimleri karşısındaki gücünde bir zayıflamaya işaret ediyor.
Öte yandan, ABD borsalarında olumlu bir hava hakim. ABD vadeli endeksleri haftayı yükselişle kapatma eğiliminde.
Bu yükselişin arkasındaki en büyük etkenlerden biri, ABD ekonomisine yönelik kaygıların kısmen azalması oldu.
Özellikle enflasyonun kontrollü seyrine ilişkin gelen veriler, yatırımcı güvenini artırırken, faiz artışlarına ilişkin endişelerin hafiflemesi borsa endekslerinde yukarı yönlü hareketi destekledi.
Tüm bu gelişmeler, Türkiye ekonomisinde para politikalarının geleceğine dair önemli ipuçları sunuyor. Merkez Bankası’nın sıkı para politikası kararlılığını koruması ve aynı zamanda faiz indirimlerine yönelik alan bırakması, dikkatli ve esnek bir stratejinin benimsendiğini gösteriyor.
Önümüzdeki aylarda iç ve dış piyasalardaki gelişmeler, hem döviz kuru hem de faiz politikaları üzerinde belirleyici olacak.
Özellikle enflasyonun seyri, Merkez Bankası'nın yılın ikinci yarısında nasıl bir yol izleyeceğini netleştirecek.
Reel sektörün desteklenmesi yönünde atılacak adımlar ise ekonomik aktivitenin yeniden canlanmasına katkı sunabilir.