Sanayi çarkları daha hızlı dönüyor
Türkiye’de reel sektörün nabzını tutan göstergelerden biri olan kapasite kullanım oranı (KKO), eylül ayında dikkat çekici bir toparlanma sinyali verdi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından açıklanan verilere göre, sanayi sektöründe faaliyet gösteren imalatçı firmaların kapasite kullanım oranı bir önceki aya kıyasla 0,5 puan artış göstererek yüzde 74 seviyesine ulaştı.
Böylece, ağustos ayında kaydedilen ve son 5 yılın en düşük seviyesi olarak kayıtlara geçen orandan sonra, kapasite kullanımında yukarı yönlü bir ivme başlamış oldu.
Ağustos ayında açıklanan KKO verisi, sanayi çevrelerinde ciddi endişelere yol açmıştı. Çünkü oran, 2018 yılından bu yana görülen en düşük seviyeye gerileyerek, iç ve dış talepteki daralmayı ve küresel ekonomideki zorlukların Türkiye sanayisine yansımasını açık bir şekilde ortaya koymuştu.
Eylül ayı verisi ise, her ne kadar hâlâ tarihsel ortalamaların altında olsa da, ekonomideki durgunluk işaretlerinin bir miktar hafiflediğine işaret ediyor.
Kapasite kullanım oranındaki artış, özellikle üretim cephesinde işletmelerin yeniden daha fazla makine ve iş gücüyle faaliyet göstermeye başladığını gösteriyor.
Bu gelişme, sanayi üretiminde eylül ve sonraki aylara ilişkin beklentilerin daha iyimser bir çerçevede ele alınmasına zemin hazırlıyor.

Kapasite Kullanım Oranı Neyi Gösterir?
Ekonomik analizlerde sıkça kullanılan KKO, sanayi işletmelerinin mevcut makine, teçhizat ve insan kaynağını hangi ölçüde kullandığını ortaya koyan önemli bir gösterge.
Oranın yükselmesi, firmaların artan talebe karşılık verebilmek için daha fazla üretim yaptığını, dolayısıyla ekonomide canlanma eğiliminin güçlendiğini gösteriyor. Düşmesi ise, talep yetersizliğine veya firmaların üretim kapasitelerini kullanmakta zorlandıklarına işaret ediyor.
Türkiye’de kapasite kullanım oranı son yıllarda küresel ekonomik koşullar, kur dalgalanmaları, enerji maliyetlerindeki artış ve iç talepteki daralma gibi unsurlardan ciddi şekilde etkileniyor.
Bu nedenle, tek başına bir ayda yaşanan değişim kesin yön tayini için yeterli görülmese de, eğilimin yukarı yönlü olması piyasalar açısından moral verici bir unsur olarak değerlendiriliyor.

Sanayi Sektörünün Genel Görünümü
Eylül ayında kaydedilen artış, özellikle imalat sanayiinde üretim faaliyetlerinin yeniden toparlanmaya başladığına işaret ediyor.
Tekstil, gıda, kimya, otomotiv ve metal ana sanayi gibi Türkiye’nin lokomotif sektörlerinde kısmi bir hareketlilik gözleniyor.
Özellikle otomotiv ve beyaz eşya gibi iç ve dış talebe daha duyarlı sektörlerde kapasite kullanımının artması, ihracat performansına da olumlu yansıyabilir.
Bununla birlikte, uzmanlar kapasite kullanımındaki toparlanmanın kalıcı olup olmayacağını görmek için önümüzdeki birkaç ayın kritik olduğuna dikkat çekiyor.
Çünkü küresel ekonomide belirsizlikler devam ediyor; enerji fiyatları ve lojistik maliyetleri hâlâ sanayiciler üzerinde baskı yaratıyor.
Ayrıca Avrupa’daki ekonomik yavaşlama, Türkiye’nin ihracatının büyük bölümünü gerçekleştirdiği pazarların daralmasına neden olabilir.

Beklentiler ve Değerlendirmeler
Ekonomistler, eylül ayında gelen veriyi olumlu bir sinyal olarak görmekle birlikte, sanayi üretiminde güçlü ve sürdürülebilir bir canlanma için daha geniş çaplı ekonomik istikrara ihtiyaç olduğunu belirtiyor.
Özellikle iç talebin canlanması, finansmana erişimin kolaylaşması ve girdi maliyetlerinin kontrol altına alınması, kapasite kullanım oranının önümüzdeki dönemde yukarı yönlü eğilimini koruması açısından kritik önem taşıyor.
Bir başka dikkat çekici nokta ise, son dönemde uygulanan sıkı para politikası. Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadele kapsamında aldığı önlemler, kısa vadede iç talebi sınırlayıcı etki yaratsa da, orta vadede fiyat istikrarının sağlanması sanayi sektörünün öngörülebilirliğini artırarak yatırımların hızlanmasına katkıda bulunabilir.
Bu çerçevede, sanayicilerin yatırım iştahının yeniden canlanması kapasite kullanımını daha kalıcı şekilde yukarı taşıyabilir.
Eylül ayında kapasite kullanım oranında gözlenen 0,5 puanlık artış, sanayi sektöründe dipten dönüş sinyali olarak değerlendiriliyor. Ağustos ayında kaydedilen 5 yılın en düşük seviyesinden sonra gelen bu toparlanma, hem üretici hem de yatırımcı kesimlerde temkinli de olsa umutları artırmış durumda. Ancak kalıcı bir iyileşme için iç ve dış ekonomik koşulların dengelenmesi, girdi maliyetlerinin düşürülmesi ve finansal koşulların sanayi işletmelerini destekleyecek şekilde düzenlenmesi gerekiyor.
Kapasite kullanımındaki artış, şimdilik sınırlı olsa da, Türkiye ekonomisinin dayanıklılığını ve üretim gücünü yeniden ortaya koyan bir işaret olarak önem taşıyor. Önümüzdeki dönemde açıklanacak yeni veriler, bu yükselişin geçici bir dalgalanma mı yoksa daha uzun soluklu bir toparlanmanın başlangıcı mı olduğunu gösterecek.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından açıklanan verilere göre, imalat sanayinde kapasite kullanım oranı (KKO) 2025 yılının eylül ayında bir önceki aya kıyasla artış kaydetti. Böylece, ekonominin üretim cephesindeki seyrine ilişkin önemli bir gösterge olan KKO, eylül ayında sınırlı da olsa yukarı yönlü bir ivme yakalamış oldu.

Mevsimsel Etkilerden Arındırılmış Veriler
TCMB’nin düzenli olarak yayımladığı İktisadi Yönelim Anketi (İYA) sonuçlarına göre, mevsimsel etkilerden arındırılmış kapasite kullanım oranı (KKO-MA), eylül ayında bir önceki aya kıyasla 0,2 puanlık artış göstererek yüzde 73,8 seviyesine ulaştı.
Bu oran, imalat sanayinde kapasitenin ne kadarının fiilen kullanıldığını ortaya koyuyor. Başka bir ifadeyle, Türkiye’deki sanayi işletmeleri ellerindeki üretim kapasitesinin yaklaşık dörtte üçünü kullanmaya devam ediyor.
Kapasite kullanım oranının artış göstermesi, üretim cephesinde talebin kısmen de olsa canlılığını koruduğuna işaret ediyor.
Bu durum, özellikle iç talebin yanı sıra dış pazarlara yapılan ihracatın üretim hacmini desteklemeye devam ettiğini düşündürüyor.

Mevsimsel Etkilerden Arındırılmamış KKO
Diğer yandan, mevsimsel etkilerden arındırılmamış kapasite kullanım oranı (KKO) ise bir önceki aya göre 0,5 puan artış göstererek yüzde 74 seviyesine çıktı. Bu veri, yaz aylarının bitişi ve eylül ayında sanayi üretimindeki dengelenme sürecinin devam ettiğini ortaya koyuyor.
Mevsimsellikten arındırılmış ve arındırılmamış oranların birbirine yakın seyretmesi, imalat sanayinde dönemsel dalgalanmaların bu ay sınırlı kaldığını gösteriyor.

Anket Katılımcıları ve Kapsamı
TCMB’nin açıkladığı verilere temel oluşturan İktisadi Yönelim Anketi, sanayinin nabzını tutan en kapsamlı araştırmalardan biri olarak öne çıkıyor. 2025 yılının eylül ayında yapılan ankete, imalat sanayinde faaliyet gösteren 1821 iş yeri katıldı. Bu işletmelerin verdiği yanıtların toplulaştırılmasıyla kapasite kullanım oranı hesaplandı.
Katılımcılar arasında tekstil, gıda, kimya, otomotiv, elektronik, metal ve makine gibi birçok farklı alt sektörden firmalar yer aldı. Böylece açıklanan oran, yalnızca belirli bir alt sektörü değil, imalat sanayinin genelini yansıtıyor.

KKO Neden Önemli?
Kapasite kullanım oranı, ekonomik analizlerde kritik bir gösterge olarak kabul ediliyor. Çünkü bu oran, üretim faktörlerinin –özellikle sermaye ve işgücünün– ne ölçüde değerlendirildiğini ortaya koyuyor.
Oranın yüksek seyretmesi, sanayi işletmelerinin üretim kapasitelerini daha yoğun kullandığına, dolayısıyla talebin güçlü olduğuna işaret ederken; düşük seviyeler ise atıl kapasitenin arttığını, talep tarafında zayıflama yaşandığını gösteriyor.
Türkiye’de KKO oranının son yıllarda genellikle yüzde 75 seviyesinin altında seyretmesi, imalat sanayinde potansiyel üretim kapasitesinin bir kısmının kullanılmadığını ortaya koyuyor.
Bunun nedenleri arasında küresel ekonomik belirsizlikler, finansman maliyetlerindeki artış, iç talepteki dalgalanmalar ve dış ticarette yaşanan gelişmeler sıralanabilir.
Sektörel Beklentiler ve Ekonomi Politikaları
İmalat sanayinde kapasite kullanımındaki artış, her ne kadar sınırlı olsa da, sektördeki firmaların üretim eğilimlerini ve geleceğe yönelik beklentilerini de etkileyebilir.
Kapasite kullanım oranı, aynı zamanda yatırım kararları açısından da önem taşıyor. Oranın uzun süre yüksek seviyelerde kalması, işletmelerin yeni yatırımlara yönelmesine zemin hazırlarken, düşük oranlar yatırımların ertelenmesine neden olabiliyor.
Ekonomi yönetiminin uyguladığı para ve maliye politikaları da KKO üzerinde etkili. TCMB’nin faiz kararları, kredi koşulları, kur hareketleri ve küresel talep dinamikleri, imalat sanayinde üretim kapasitesinin kullanımını doğrudan etkileyen unsurlar arasında yer alıyor.
Küresel Konjonktürün Etkisi
2025 yılı itibarıyla dünya ekonomisinde büyüme görünümü sınırlı bir ivme sergiliyor. Küresel talepteki dalgalanmalar, enerji fiyatlarındaki oynaklık ve riskler, Türkiye gibi ihracata dayalı üretim yapan ülkeler için belirsizlikler yaratıyor.
Bu koşullara rağmen Türkiye imalat sanayinde kapasite kullanım oranının eylülde artış göstermesi, sektörün dirençli yapısını ortaya koyuyor.
Özellikle otomotiv ve makine sektörlerinde ihracata dayalı üretimin güçlü kalması, kapasite kullanımını destekleyen unsurlar arasında yer alıyor. Gıda ve tekstil sektörlerinde ise iç talebin devam eden katkısı dikkat çekiyor.
Türkiye’de imalat sanayinde kapasite kullanım oranı eylül ayında hem mevsimsel etkilerden arındırılmış hem de arındırılmamış verilerde artış kaydetti.
KKO-MA’nın yüzde 73,8, KKO’nun ise yüzde 74 olarak gerçekleşmesi, sanayi üretiminin dengeli bir seyir izlediğini ve işletmelerin kapasitelerini daha etkin kullanmaya başladığını gösteriyor.
Bu gelişme, ekonomik aktivitenin özellikle üretim cephesinde canlılığını koruduğuna işaret ediyor. Önümüzdeki dönemde kapasite kullanımındaki seyrin, hem iç talepteki gelişmeler hem de ihracat pazarlarındaki hareketliliğe bağlı olarak şekilleneceği değerlendiriliyor.