Reel kesimde güven kırılganlaştı: Endeks 100,2’ye geriledi
Türkiye’de reel sektörün eğilimlerini ve beklentilerini yansıtan önemli göstergelerden biri olan Reel Kesim Güven Endeksi (RKGE), Eylül 2025 verileriyle birlikte yeniden gündeme geldi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından yayımlanan verilere göre, endeksin hem mevsimsellikten arındırılmamış hem de mevsimsellikten arındırılmış sonuçlarında dikkat çekici gelişmeler yaşandı.
TCMB’nin verilerine göre, mevsimsellikten arındırılmamış RKGE Eylül ayında bir önceki aya kıyasla 0,4 puanlık bir düşüş gösterdi ve 100,2 seviyesinde gerçekleşti.
Böylelikle endeks, iki ay önceki Temmuz ayı seviyelerine geri dönmüş oldu. Ağustos ayında 100,6 seviyesinde ölçülen güven endeksindeki bu hafif gerileme, reel sektör temsilcilerinin ekonomik koşullara dair temkinli bir yaklaşım sergilediğini ortaya koydu.
Ekonomistler, bu düşüşün özellikle iç talepteki yavaşlamanın yanı sıra küresel piyasalardaki belirsizliklerden kaynaklanabileceğine dikkat çekiyor.
Özellikle dış ticaret dengesi, kur oynaklıkları ve küresel enerji fiyatlarındaki değişimlerin reel sektör güvenini etkilediği ifade ediliyor.
Mevsimsellikten Arındırılmış Endeks Yükseldi
Öte yandan, aynı dönemde mevsimsellikten arındırılmış RKGE (RKGE-MA) farklı bir tablo ortaya koydu. Eylül 2025’te söz konusu endeks bir önceki aya göre 0,2 puanlık artış kaydederek 100,8 seviyesine yükseldi.
Bu durum, reel sektörün kısa vadeli dalgalanmalar dışarıda bırakıldığında nispeten daha olumlu bir beklenti içinde olduğunu gösteriyor.
Mevsimsellikten arındırılmış veriler, aylık bazdaki olağan dalgalanmaların etkisini minimize ettiği için, reel sektörün gerçek eğilimlerini daha net bir şekilde ortaya koyuyor.
Dolayısıyla Eylül ayında kaydedilen bu sınırlı artış, ekonomik aktörlerin genel beklentilerinde büyük bir bozulma olmadığını ve güvenin korunduğunu işaret ediyor.
Endeksin 100 Seviyesi Ne İfade Ediyor?
RKGE’nin 100 puanlık eşik değeri, reel sektörün ekonomiye olan güveninde nötr bir seviyeyi temsil ediyor.
Yani endeksin 100’ün üzerinde seyretmesi, güvenin pozitif olduğunu; 100’ün altında kalması ise güvenin olumsuz yönde algılandığını ortaya koyuyor.
Eylül 2025 itibarıyla hem mevsimsellikten arındırılmamış hem de arındırılmış endeksin 100 seviyesinin üzerinde kalması, reel sektörün ekonomiye dair beklentilerinde kötümser bir tablo bulunmadığını gösteriyor.
Ancak mevsimsellikten arındırılmamış verilerdeki düşüş, ekonomideki kırılganlıklara ve bazı sektörlerdeki daralmaya işaret eden önemli bir uyarı niteliği taşıyor.
Reel Sektör Güvenini Etkileyen Faktörler
Uzmanlara göre reel sektör güvenini etkileyen birçok iç ve dış unsur bulunuyor. İç talepteki hareketlilik, finansmana erişim koşulları, faiz oranları ve kur oynaklıkları işletmelerin yatırım ve üretim kararlarında belirleyici görev alıyor.
Bununla birlikte, küresel ekonomik gelişmeler de Türkiye’deki reel sektörün güven algısını doğrudan etkiliyor.
Dünya genelinde ticaret hacmindeki yavaşlama, riskler, enerji ve hammadde fiyatlarındaki dalgalanmalar, ihracat odaklı sektörlerde temkinli bir yaklaşımı beraberinde getiriyor.
Ayrıca, hükümetin uyguladığı maliye ve para politikaları da reel sektörün beklentilerinde kritik önem taşıyor. Özellikle kredi maliyetlerinin seyrinin, şirketlerin yatırım iştahını doğrudan etkilediği biliniyor.
Temmuz Seviyelerine Dönüş ve Yatırımcıların Beklentileri
Mevsimsellikten arındırılmamış verilerin Temmuz seviyesine gerilemesi, reel sektörün yaz aylarındaki beklentilerine geri döndüğünü ortaya koydu.
Bu durum, yatırımcıların kısa vadede daha dikkatli ve riskten kaçınan bir strateji izlediğine işaret ediyor. Ancak mevsimsellikten arındırılmış endeksteki artış, uzun vadede güven algısının sürdüğünü gösteriyor.
Piyasa analistleri, önümüzdeki aylarda açıklanacak verilerin özellikle iç talep ve ihracat rakamlarıyla birlikte değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. Ekim ve Kasım aylarındaki sonuçlar, yılın son çeyreğine dair daha net bir çerçeve çizecek.
Eylül 2025’te açıklanan Reel Kesim Güven Endeksi verileri, reel sektörün ekonomiye dair güveninde hem temkinli hem de umutlu bir tabloyu bir arada yansıtıyor.
Mevsimsellikten arındırılmamış verilerde görülen düşüş, kısa vadeli zorlukların varlığına işaret ederken; mevsimsellikten arındırılmış endeksteki artış, sektörün genel beklentilerinde ciddi bir bozulma olmadığını ortaya koyuyor.
Bu tablo, reel sektörün belirsizliklere rağmen ekonomiye duyduğu güveni koruduğunu, ancak risklere karşı da tedbirli bir yaklaşım sergilediğini gösteriyor.
Önümüzdeki dönemde alınacak ekonomik kararlar, hem güven endeksinin seyrini hem de reel sektörün yatırım iştahını doğrudan etkileyecek.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), reel sektörün ekonomik eğilimlerini ortaya koyan İktisadi Yönelim Anketi’nin 2025 yılı Eylül ayı sonuçlarını kamuoyu ile paylaştı.
Açıklamaya göre, söz konusu anket imalat sanayinde faaliyet gösteren 1821 iş yerinden toplanan yanıtların ağırlıklandırılması ve toplulaştırılmasıyla elde edildi.
Elde edilen veriler, reel kesimin mevcut duruma ve geleceğe ilişkin beklentilerinde yaşanan değişimleri ayrıntılı biçimde ortaya koydu.
Endeksin Genel Görünümü
Anket kapsamında hesaplanan Reel Kesim Güven Endeksi (RKGE), mevsimsellikten arındırılmamış haliyle bir önceki aya kıyasla 0,4 puanlık bir gerileme göstererek 100,2 seviyesinde gerçekleşti.
TCMB’nin açıklamasında, endeksi oluşturan alt göstergeler incelendiğinde bazı kalemlerin endeksi yukarı yönde desteklediği, bazılarının ise aşağı yönde baskıladığı ifade edildi.
Özellikle sabit sermaye yatırım harcamaları, son üç aydaki toplam sipariş miktarı ve mevcut toplam siparişlere yönelik değerlendirmeler, endeks üzerinde artış yönlü katkı yaptı.
Buna karşılık, mevcut mamul mal stokları, gelecek üç aydaki üretim hacmi, ihracat siparişleri, istihdam beklentileri ve genel gidişata ilişkin değerlendirmeler endeksi aşağı çekti.
Son Üç Aya İlişkin Değerlendirmeler
Katılımcıların son üç aya yönelik gözlemleri incelendiğinde, üretim hacminde artış bildirenlerin oranında belirgin bir güçlenme görüldü.
Buna karşın, ihracat siparişlerinde azalış bildirenlerin oranı da yükseldi ve bu eğilimin bir önceki aya göre daha netleştiği dikkat çekti.
İç piyasa siparişlerinde ise azalış yönlü eğilim devam etmekle birlikte, bu alandaki olumsuz seyrin biraz zayıfladığı gözlendi.
Mevcut siparişlerin mevsim normallerinin altında olduğunu bildiren firmaların oranı, geçen aya kıyasla azaldı. Bu durum, siparişlerdeki zayıf seyrin bir miktar toparlandığına işaret ediyor.
Bununla birlikte, mamul mal stokları tarafında farklı bir tablo ortaya çıktı: Stok seviyelerinin mevsim normallerinin altında olduğunu belirtenlerin oranı azalırken, stokların normallerin üzerinde olduğunu bildirenlerin oranı arttı. Böylece stok değerlendirmelerinde dengeler tersine döndü.
Gelecek Üç Aya Yönelik Beklentiler
İşletmelerin gelecek üç aya dair beklentilerinde görece daha temkinli bir yaklaşım öne çıktı. Üretim hacmi, ihracat ve iç piyasa siparişlerinde artış bekleyenlerin oranı azaldı. Bu durum, reel kesimin yakın dönemde talepte güçlü bir ivme öngörmediğine işaret ediyor.
İstihdam beklentilerinde ise dikkat çekici bir dönüşüm yaşandı. Önceki aylarda artış yönünde seyreden istihdam beklentileri, bu kez azalış bekleyenler lehine döndü. Yani firmalar, önümüzdeki üç ayda iş gücü talebinde daralma yaşanabileceğini öngörüyor.
Buna karşın, gelecek on iki aya yönelik sabit sermaye yatırım harcaması beklentileri güçlendi. Bu da uzun vadede yatırım iştahının tamamen kaybolmadığını, ancak kısa vadede üretim ve istihdamda temkinli bir yaklaşım benimsendiğini gösteriyor.
Maliyet ve Fiyat Beklentileri
Firmaların maliyetlere ve fiyatlara ilişkin değerlendirmelerinde de dikkat çekici değişimler yaşandı. Son üç ayda ortalama birim maliyetlerin arttığını bildirenlerin oranı yüksek kalmaya devam etse de bu eğilimin bir miktar zayıfladığı belirtildi. Benzer şekilde, gelecek üç ayda maliyet artışı bekleyenlerin oranı da geriledi.
Satış fiyatlarına yönelik beklentilerde de benzer bir tablo gözlendi. Önümüzdeki üç ayda satış fiyatlarının artacağını öngörenlerin oranı azalırken, fiyat artışı beklentilerindeki bu zayıflama reel sektörün talep koşullarındaki belirsizlikleri fiyatlama davranışlarına yansıttığını ortaya koydu.
Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) Beklentisi
Reel kesimin yıllık bazda Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) beklentilerinde de düşüş yaşandı. Ankete göre, 12 ay sonrasına ilişkin yıllık ÜFE beklentisi, bir önceki aya kıyasla 0,9 puan gerileyerek yüzde 34,5 seviyesine indi.
Bu, firmaların maliyet baskılarının orta vadede bir miktar hafifleyeceği yönünde bir öngörüye sahip olduklarını gösteriyor.
Eylül 2025 anket sonuçları, reel sektörün kısa vadede daha temkinli bir duruş sergilediğini ortaya koyuyor.
Özellikle ihracat ve iç piyasa siparişlerinde yaşanan yavaşlama, üretim ve istihdam beklentilerini olumsuz etkilerken, uzun vadeli yatırım eğiliminin korunması dikkat çekici.
Maliyetlerdeki artış beklentilerinin görece zayıflaması ve yıllık ÜFE öngörüsündeki düşüş ise fiyatlama davranışlarında bir dengelenme ihtimaline işaret ediyor.
Buna karşın, stok seviyelerindeki yükseliş ve siparişlerdeki kırılganlık, reel sektörün talep tarafında hâlen belirsizliklerle karşı karşıya olduğunu gösteriyor.
TCMB tarafından açıklanan Reel Kesim Güven Endeksi, reel sektörün ekonomiye bakışındaki temkinli iyimserliği yansıtıyor.
Kısa vadede zayıflayan üretim ve istihdam beklentilerine karşın, uzun vadede yatırım iştahının canlı kalması, ekonomide dengelenme sürecinin önümüzdeki aylarda da yakından takip edileceğini ortaya koyuyor.