Faiz dalgası geliyor: Fed’in İlk adımı Ekim’de mi atılacak?

ABD Merkez Bankası’nın (Fed) önümüzdeki aylarda faiz indirimine gidip gitmeyeceği piyasaların merakla takip ettiği ana gündem maddelerinden biri olmaya devam ediyor.

Faiz dalgası geliyor: Fed’in İlk adımı Ekim’de mi atılacak?

Özellikle eylül ayı toplantısında olası bir faiz indirimi beklentisi konuşulurken, TD Securities’in analizine göre bu ihtimal masada kalmaya devam etse de asıl hareketin ekim ayında gerçekleşme ihtimali daha yüksek.

TD Securities’in baş ABD makro stratejisti Oscar Munoz’un değerlendirmelerine göre, Fed’in faiz politikasında rotayı gevşemeye çevirmesi için bazı temel ekonomik şartların tam anlamıyla yerine gelmesi gerekiyor.

Munoz, bu şartların henüz olgunlaşmadığını vurgularken, eylül ayında küçük bir adım atılabileceğini; ancak faiz indirimi döngüsünün başlaması açısından ekim ayının daha güçlü bir aday olduğunu ifade ediyor.

Piyasalar alarmda: Fed Ekim'de Rotayı değiştiriyor mu?

Fed'in Politika Duruşu: Sabırlı ve Veriye Dayalı

Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC), 2022 yılından itibaren agresif bir şekilde uyguladığı sıkı para politikası çerçevesinde, faiz oranlarını 20 yılın en yüksek seviyelerine kadar çıkardı.

Enflasyonu kontrol altına almak amacıyla yapılan bu faiz artışlarının ardından, son dönemlerde gelen enflasyon ve istihdam verileri piyasalar tarafından dikkatle analiz ediliyor.

Munoz’a göre, Fed'in para politikasında yön değişikliği yapmadan önce görmek istediği bazı göstergeler hâlâ yeterince güçlü değil.

Özellikle enflasyonda kalıcı bir düşüş trendinin teyit edilmesi ve iş gücü piyasasında daha belirgin bir yavaşlama yaşanması, Fed’in elini rahatlatacak unsurlar arasında yer alıyor. TD Securities’e göre, Fed’in “sabırlı kalma” stratejisi hâlâ geçerliliğini koruyor.

Piyasalar alarmda: Fed Ekim'de Rotayı değiştiriyor mu?

Eylül Ayı Toplantısı: Belirsizlikler Devam Ediyor

Piyasalar, eylül ayında yapılacak FOMC toplantısında bir faiz indirimi olasılığına hâlâ belirli bir ihtimal tanıyor.

Ancak TD Securities’in analizleri, bu tarihte bir indirim kararının alınması için henüz erken olabileceğine işaret ediyor.

Oscar Munoz, "Eylül ayında Fed’in veri akışına bağlı olarak esneklik gösterebileceğini, ancak net bir indirim kararı için daha fazla kanıta ihtiyaç duyduğunu" belirtiyor.

Munoz’a göre, eğer yaz aylarında enflasyonun düşmeye devam ettiği net bir şekilde görülürse, Fed eylül ayında sürpriz bir indirim yapabilir.

Ancak bu, daha çok öncü bir hamle olacak ve genel bir faiz indirim döngüsünün başlangıcından ziyade bir "ayarlama" olarak değerlendirilecektir.

Piyasalar alarmda: Fed Ekim'de Rotayı değiştiriyor mu?

Ekim Ayı: İndirim İçin Daha Uygun Zaman

TD Securities’in öne çıkardığı en önemli noktalardan biri, ekim ayının faiz indirimi için daha yüksek bir olasılık taşıması.

Bu beklentinin arkasında yatan temel neden, Fed’in veri setlerini analiz etmek için daha fazla zamana sahip olacak olması. Ayrıca yaz döneminin ardından ekonomiyle ilgili daha net sinyaller alınacağı düşünülüyor.

Munoz, "Ekim ayında enflasyonun belirgin şekilde gerilemiş olması, büyüme ivmesinde yavaşlama sinyalleri ve istihdam piyasasında daha yumuşak bir tablo oluşması, Fed’i faiz indirimine yöneltebilir" diyor.

Ekim ayına kadar elde edilecek verilerin, para politikasında yön değişikliği yapılmasına olanak tanıyacak bir zemin hazırlaması bekleniyor.

Piyasalar alarmda: Fed Ekim'de Rotayı değiştiriyor mu?

Faiz İndirimi Döngüsü Ne Zaman Başlayacak?

Her ne kadar eylül ya da ekim ayında tek seferlik bir faiz indirimi gündeme gelebilse de, TD Securities’e göre Fed’in tam kapsamlı bir faiz indirimi döngüsüne girmesi için hâlâ birden fazla şartın karşılanması gerekiyor.

Bunların başında, çekirdek enflasyonun Fed’in hedeflediği seviyeye kalıcı şekilde yaklaşması geliyor. Ayrıca, tüketici harcamalarında zayıflama, istihdam piyasasında denge kaybı ve büyümede ivme kaybı gibi faktörler de bu süreçte belirleyici olacak.

Munoz, bu konuda “Fed’in politika değişikliğini destekleyecek bir makro ekonomik ortam henüz tam anlamıyla oluşmuş değil” diyerek, merkez bankasının temkinli duruşunu sürdüreceğine işaret ediyor.

Piyasa Tepkileri ve Beklentiler

Finansal piyasalarda ise TD Securities’in bu öngörüsü dikkatle izleniyor. Tahvil piyasaları, faiz indirimi beklentileri doğrultusunda hareket etmeye başlamış durumda. Özellikle kısa vadeli Hazine tahvillerinde faiz oranlarının düşme eğiliminde olduğu gözlemleniyor.

Hisse senedi piyasaları ise olası bir faiz indiriminin ekonomik aktiviteyi destekleyeceği beklentisiyle zaman zaman pozitif tepkiler veriyor.

Ancak analistler, yatırımcıların aşırı iyimser olmaması gerektiği konusunda uyarıyor. Fed’in henüz "rahat bir politika alanı" yaratmadığı ve alınacak her kararın veriye dayalı olacağı vurgulanıyor.

Beklentiler ve Gerçeklik Arasında Dengeli Bir Duruş

Genel tabloya bakıldığında, TD Securities’in değerlendirmesi Fed’in yakın dönemde faiz indirimi yapabileceği ihtimalini göz ardı etmiyor; ancak bunun belirli ekonomik koşulların oluşmasına bağlı olduğu net bir şekilde ortaya konuyor.

Eylül ayı hâlâ olasılıklar arasında yer alsa da, ekim ayı indirimi daha muhtemel bir senaryo olarak öne çıkıyor.

Oscar Munoz’un açıklamaları, Fed’in politika kararlarının rastlantısal değil, veriye dayalı ve dikkatli analizlerle alındığını bir kez daha hatırlatıyor.

Bu nedenle önümüzdeki haftalarda açıklanacak enflasyon, istihdam ve büyüme verileri, yalnızca eylül ya da ekim ayında alınacak faiz kararları için değil, aynı zamanda uzun vadeli para politikası yönelimi açısından da kritik bir önem taşıyor.

TD Securities’in mevcut değerlendirmelerine göre, ABD işgücü piyasasında yaşanan yavaşlama sürecinin öngörülenden daha uzun sürebileceği beklentisi ağırlık kazanmış durumda.

Bu doğrultuda, Federal Rezerv’in (Fed) faiz indirimlerine yeniden başlayacağı en olası toplantının Ekim ayında gerçekleşeceği yönünde bir temel senaryo ortaya koyuluyor.

TD'nin analizleri, mevcut ekonomik dinamikler ve işgücü piyasasındaki kırılganlığın belirginleşmeye başlamasıyla birlikte, para politikasında bir değişim sinyalinin gittikçe netleştiğine işaret ediyor.

Temmuz Ayı İstihdam Raporu: Kritik Bir Dönüm Noktası

Geçtiğimiz hafta cuma günü açıklanan Temmuz ayı istihdam verileri, ABD işgücü piyasasında yumuşama eğiliminin hız kazandığını gösterdi.

Bu raporda, istihdam artışlarının önceki aylara göre daha ılımlı seyrettiği ve işsizlik oranında kayda değer bir değişim yaşanmadığı gözlemlendi.

Özellikle saatlik kazançlardaki artış hızının yavaşlaması, işgücü piyasasındaki talep baskısının azalmaya başladığını gösteren önemli sinyallerden biri olarak değerlendiriliyor.

Bu durum, piyasaların Fed’in para politikası konusunda daha erken aksiyon alabileceği beklentilerini artırdı.

Tahvil piyasalarında oluşan fiyatlamalar, Eylül ayında bir faiz indirimi olasılığını yüzde 90 gibi yüksek bir seviyeye taşımış durumda.

Bu fiyatlama, yalnızca Eylül ayı için değil, yılın geri kalanı boyunca Fed’in ilave gevşeme adımları atabileceğine dair güçlü bir beklentiyi de yansıtıyor.

Tahvil Piyasalarında Artan İyimserlik

İstihdam verilerindeki zayıflamanın ardından tahvil getirilerinde belirgin bir düşüş gözlendi. Özellikle kısa vadeli tahvillerde faizlerin geri çekilmesi, piyasaların daha erken bir faiz indirimi olasılığına güçlü biçimde inandığını gösteriyor.

Bu eğilim, yatırımcıların ekonomik büyüme görünümünde belirli ölçüde zayıflama beklediklerinin ve Fed’in bu duruma karşı para politikasını gevşeterek yanıt vereceğine olan inancının artmakta olduğunu ortaya koyuyor.

Tahvil piyasasının bu yöndeki eğilimleri, para piyasaları ve swap kontratları aracılığıyla Fed’in faiz patikasına dair beklentilerin de yeniden şekillenmesine neden oldu.

Mevcut durumda, yıl sonuna kadar en az iki faiz indirimi fiyatlanıyor; bu da toplamda 50 baz puanlık bir gevşeme anlamına geliyor.

Bazı analistler, ekonomik verilerdeki zayıflama trendinin sürmesi halinde, bu sayının daha da artabileceğini öngörüyor.

Fed'in Stratejik Bekleyişi ve Temkinli Yaklaşımı

Her ne kadar piyasalar erken bir faiz indirimi olasılığını güçlü şekilde fiyatlamış olsa da, Fed’in yetkilileri temkinli bir tutum sergilemeyi sürdürüyor.

Merkez Bankası yetkilileri, fiyat istikrarı hedefinin korunmasının ve enflasyonun sürdürülebilir şekilde hedefe yaklaşmasının birincil öncelikleri olduğunu sıkça vurguluyor.

Bu bağlamda, enflasyonun mevcut seviyelerden daha da geri çekilmesini ve yavaşlayan işgücü piyasasının bu sürece nasıl etki edeceğini dikkatle izleyecekleri ifade ediliyor.

TD Securities’in analizine göre, Fed’in Eylül toplantısında faiz indirimine gitmesi hâlâ olası olsa da, bankanın daha güçlü sinyaller ve veriler görmek isteyebileceği düşünülüyor.

Bu nedenle Ekim ayı toplantısı, ekonomik yavaşlamanın daha net şekilde hissedileceği ve Fed’in elindeki veri setinin daha sağlam olacağı bir zaman dilimi olarak öne çıkıyor.

Yılın Geri Kalanına Dair Beklentiler

Önümüzdeki aylarda açıklanacak ekonomik veriler, özellikle enflasyon, istihdam ve tüketici harcamaları gibi başlıca göstergeler, Fed’in karar alma sürecinde belirleyici görev alacak.

Temmuz ayı istihdam raporunun ardından oluşan algı, Fed’in yavaşlayan ekonomiye karşı tepkisiz kalmayacağı yönünde şekilleniyor.

Ancak merkez bankasının dikkatli ve aşamalı bir yaklaşım benimseyeceği, aceleci adımlardan kaçınacağı da genel beklenti.

TD'nin senaryosuna göre, Ekim ayında başlaması beklenen faiz indirimi süreci, yıl sonuna kadar bir ya da iki ilave adımla desteklenebilir.

Bu durum, toplamda 75 baz puanlık bir gevşeme patikasına işaret edebilir. Ancak bu beklentilerin gerçekleşmesi için hem enflasyonun istenen seviyelere yaklaşması hem de işgücü piyasasında istikrarlı bir soğuma eğiliminin teyit edilmesi gerekiyor.

Dengeli ve Veri Odaklı Bir Politika Süreci

Genel tabloya bakıldığında, ABD ekonomisinde bir yavaşlama sürecinin başladığına dair işaretler artıyor. Temmuz istihdam raporu bu süreci görünür kılarken, Fed’in para politikasında değişime gitme ihtimalini de gündeme taşıyor.

Tahvil piyasasının fiyatlamaları ve TD Securities’in analizleri, Ekim ayını faiz indirimlerinin başlaması için en olası dönemeç olarak gösteriyor.

Ancak Fed’in bu süreçte ani kararlar yerine veri odaklı ve kademeli bir strateji izlemeyi tercih edeceği açıkça görülüyor.

Bu nedenle önümüzdeki haftalarda açıklanacak ekonomik veriler, yalnızca piyasa fiyatlamaları açısından değil, aynı zamanda Fed’in gelecekteki politika adımları açısından da kritik öneme sahip olacak.

Her ne kadar piyasalar erken faiz indirimi yönünde beklenti içinde olsa da, Fed’in temkinli tutumu ve veri odaklı yaklaşımı göz önüne alındığında, Ekim ayı hâlâ daha gerçekçi bir senaryo olarak öne çıkıyor.