Küresel ekonomi haziranda kırılma noktasında

2025 yılının Haziran ayı, küresel finans piyasaları açısından kritik bir dönemeç olacak.

Küresel ekonomi haziranda kırılma noktasında

Dünyanın en etkili merkez bankaları olarak kabul edilen ABD Merkez Bankası (Fed), Avrupa Merkez Bankası (ECB), İngiltere Merkez Bankası (BoE) ve Japonya Merkez Bankası (BoJ) bu ay gerçekleştirecekleri toplantılarla para politikalarında yön belirleyecek.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ise, geçtiğimiz ay uyguladığı sert faiz artışlarının ardından piyasalarda dikkatle takip edilecek önemli kararlar alacak.

Bu yazıda, hem uluslararası arenadaki büyük merkez bankalarının hem de Türkiye’nin para politikalarına ilişkin beklentiler ve olası etkiler detaylı şekilde ele alınacaktır.

Merkez bankalarında kritik haziran

ABD Merkez Bankası

Fed, dünyanın en büyük ekonomisi olarak para politikalarıyla küresel piyasalara yön vermeye devam ediyor.

Haziran ayında yapılacak Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısı, faiz artışları ve ekonomik büyüme arasındaki hassas dengeyi koruma çabaları açısından büyük önem taşıyor.

ABD’de enflasyon hala Fed’in hedefinin üzerinde seyretmekte. Bu nedenle faiz artırımlarının devam edip etmeyeceği, yatırımcılar tarafından merakla bekleniyor.

Faizlerde olası artışlar, hem doların değerini hem de uluslararası sermaye akışlarını yakından etkileyebilir. Öte yandan Fed, ekonomik büyümeyi yavaşlatmadan fiyat istikrarını sağlamanın yollarını arıyor.

Merkez bankalarında kritik haziran

Avrupa Merkez Bankası

ECB ise Euro Bölgesi’nde enflasyonun yüksek seyrini sürdüğü bir dönemde para politikalarını şekillendiriyor.

Enerji fiyatları ve tedarik zincirindeki aksamalar enflasyonist baskıları artırırken, ECB Haziran toplantısında faiz kararları ve varlık alım programlarıyla ilgili kritik adımlar atabilir.

ECB’nin, ekonomik toparlanmayı desteklerken aynı zamanda fiyat istikrarını sağlama hedefi, kararların hem finansal piyasalarda hem de ekonomik büyüme üzerinde etkili olmasına neden oluyor.

Merkez bankalarında kritik haziran

İngiltere Merkez Bankası

BoE, Brexit sonrası ekonomik belirsizliklerin ve enflasyonun etkisiyle sıkı para politikasını sürdürüyor. İngiltere ekonomisi, yüksek enflasyon ve yavaşlayan büyüme arasında bir denge kurmaya çalışırken, merkez bankası Haziran’da faiz oranlarını yeniden gözden geçirecek.

BoE’nin faiz artışı yapması, sterlin üzerinde değer kazanımı sağlayabilir ancak kredi maliyetlerini yükselterek ekonomik büyümeyi frenleyebilir.

Merkez bankalarında kritik haziran

Japonya Merkez Bankası

Japonya’da ise enflasyon ve büyüme oranları diğer gelişmiş ekonomilere kıyasla daha sakin seyrediyor. BoJ’un para politikasında genişlemeci duruşunu koruması bekleniyor.

Ancak küresel piyasalardaki belirsizlikler ve Japon yeni üzerindeki baskılar, merkez bankasının para politikası kararlarında esnek davranmasını gerektirebilir.

BoJ’un Haziran toplantısında alacağı kararlar, hem Asya piyasalarında hem de küresel finansal dengelerde etkili olacak.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın Son Hamlesi ve Beklentiler

Türkiye’de geçtiğimiz Nisan ayında TCMB, politika faizini 350 baz puan artırarak yüzde 46’ya yükseltmişti.

Bu sert faiz artırımı, özellikle yüksek enflasyon ortamında fiyat istikrarını sağlama ve Türk Lirası’nın değer kaybını durdurma amaçlı önemli bir adım olarak değerlendirilmişti. Ancak bu artışın ekonomiye yansımaları ve piyasalardaki etkileri hala tartışma konusu.

Haziran ayında TCMB’nin izleyeceği para politikası stratejisi, ekonomi yönetiminin enflasyonla mücadelede ne kadar kararlı olduğunu gösterecek.

Faizlerde daha fazla artış mı olacak, yoksa bir duraklama dönemi mi yaşanacak sorusu, finansal piyasalarda gündemin en önemli maddesi.

Ayrıca, TCMB’nin para politikası kararları yurt içi kredi koşullarını, tüketici güvenini ve yatırım ortamını doğrudan etkilediğinden, alınacak her karar dikkatle analiz ediliyor.

Para Politikalarının Ekonomiye ve Piyasalara Etkileri

Merkez bankalarının alacağı kararlar sadece ülkelerindeki ekonomik görünümü değil, küresel finansal dengeleri de etkiliyor.

Faiz oranlarındaki değişimler, döviz kurları, hisse senedi piyasaları, tahvil faizleri ve hatta emtia fiyatlarında dalgalanmalara neden olabiliyor.

Örneğin, Fed’in faiz artırımı doların güçlenmesine yol açarken, gelişmekte olan ülkelerin para birimleri üzerinde baskı oluşturabilir.

Bu durum Türkiye gibi gelişmekte olan piyasalarda sermaye çıkışlarına ve ekonomik dalgalanmalara yol açabilir.

ECB ve BoE’nin faiz kararları ise Euro ve Sterlin gibi majör para birimlerinin küresel piyasalardaki konumunu belirliyor.

Avrupa ve İngiltere ekonomilerindeki para politikası kararları, yatırımcıların risk iştahını ve sermaye hareketlerini doğrudan etkiliyor. Japonya’nın düşük faiz politikası ise Asya bölgesinde farklı dinamiklerin oluşmasına neden oluyor.

Türkiye açısından ise TCMB’nin para politikası, yüksek enflasyonun dizginlenmesi ve ekonominin istikrara kavuşması için kritik önemde.

Faiz artırımları tüketici ve üretici maliyetlerini yükseltebilir, ancak enflasyonun kontrol altına alınması uzun vadede ekonomik büyüme için elzem. Bu dengeyi sağlamak, Türkiye’nin finansal istikrarı için en önemli hedeflerden biri.

Merkez Bankaları Haziran’da Piyasaları Yönlendirecek

Haziran ayı merkez bankaları açısından oldukça hareketli geçecek. ABD, Avrupa, İngiltere ve Japonya merkez bankalarının politika kararları, global ekonominin gidişatını ve finansal piyasaların yönünü belirleyecek.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın geçen ay aldığı agresif faiz artırımının ardından atacağı yeni adımlar ise yurt içi piyasalarda belirleyici olacak.

Yatırımcılar, ekonomistler ve karar vericiler, bu merkez bankalarının açıklamalarını ve aldıkları kararları yakından takip ederek ekonomik dengeleri ve riskleri analiz edecek.

Para politikalarındaki her değişiklik, hem ülkelerin ekonomik performansını hem de uluslararası sermaye akışlarını şekillendireceği için, Haziran ayı finansal dünyada kritik bir dönüm noktası olacak.

Haziran ayına girilirken, küresel ekonominin seyrini etkileyebilecek gelişmeler art arda gelirken, merkez bankaları kritik para politikası toplantılarına hazırlanıyor.

ABD’nin karşılıklılık esasına dayalı tarifelerinin yasal geçerliliğinin tartışmalı hale gelmesi ve süregelen ticaret müzakerelerine ilişkin artan şüpheler, belirsizlikleri derinleştiriyor.

Geçtiğimiz hafta ABD Uluslararası Ticaret Mahkemesi, eski Başkan Donald Trump döneminde uygulamaya konulan bazı gümrük tarifelerinin yasal sınırların ötesine geçtiğine hükmederek bu uygulamaların yürürlüğünü durdurma kararı almıştı.

Ancak Trump yönetiminin bu karara itiraz ederek temyiz başvurusu yapmasının ardından, Federal Temyiz Mahkemesi, kararın yürürlükte kalmaması yönündeki talebi değerlendirerek, geçici olarak uygulamayı askıya aldı.

Bu gelişmeler ışığında, dünyanın önde gelen merkez bankalarının Haziran ayında gerçekleştireceği toplantılar yatırımcıların ve piyasa aktörlerinin odağına yerleşmiş durumda. Ticaret politikaları üzerindeki belirsizlik, para politikası kararlarını daha karmaşık hale getiriyor.

Haziran Takvimi Kanada ile Başlayacak

Ayın ilk önemli para politikası kararı 4 Haziran’da Kanada Merkez Bankası’ndan (BoC) gelecek. Nisan ayında yaptığı son toplantıda faiz oranını yüzde 2,75 seviyesinde sabit bırakan BoC, daha önce yedi toplantı boyunca sürdürdüğü faiz indirim serisini durdurmuştu.

BoC’un son politika metninde, ABD’nin ticaret stratejilerindeki belirsizliklerin riskleri artırdığı ve bunun ekonomik büyüme beklentilerini olumsuz etkilediği vurgulanmıştı. Aynı zamanda enflasyon beklentilerinin yükseldiğine dikkat çekilmişti.

Haziran ayı toplantısı, ABD tarifelerine yönelik yasal belirsizlik sonrası yapılacak ilk merkez bankası kararı olması nedeniyle piyasalarca yakından izlenecek.

Para piyasalarındaki mevcut fiyatlamalar, BoC’un faiz oranlarını bu ay da sabit tutacağı yönünde güçlü bir beklenti içeriyor.

Fed ve Powell’ın Mesajları Kritik Olacak

ABD’de artan hukuki ve ticari belirsizliklerin gölgesinde, Haziran ayında yapılacak olan Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısı ve sonrasında Fed Başkanı Jerome Powell’ın yapacağı açıklamalar, küresel piyasalar için belirleyici olabilir.

Son dönemde Fed yetkililerinin, gümrük tarifelerinin enflasyonist baskıyı artıracağı ve ekonomik büyümeyi yavaşlatacağı yönündeki değerlendirmeleri dikkat çekmişti. Bu görüşlerin, mahkeme kararlarının ardından nasıl değişeceği ya da şekilleneceği merak konusu.

Toplantıda, ABD’nin gümrük politikalarının yol açtığı dalgalanmaların ekonomik projeksiyonlara nasıl yansıdığı da ele alınacak.

Piyasalarda Fed’in faiz oranlarını yüzde 4,25-4,50 aralığında sabit bırakacağına kesin gözüyle bakılırken, ilk faiz indirimi hamlesinin eylül ayında gelmesi ihtimali yaklaşık yüzde 81 olarak fiyatlanıyor.

Uzmanlar, ABD yönetimi ile Fed arasında yaşanabilecek olası görüş ayrılıklarının da önemli bir başlık olacağını belirtiyor.

Powell’ın, hükümetin korumacı ticaret anlayışına yönelik vereceği sinyaller, piyasalarda risk iştahını doğrudan etkileyebilir.

ECB’den İndirim, BoE’den Değişiklik Beklenmiyor

5 Haziran’da toplanacak Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB), üç temel politika faizinde 25 baz puanlık indirim yapması bekleniyor.

Bu kapsamda, mevduat faiz oranının yüzde 2,25’ten yüzde 2 seviyesine, refinansman oranının yüzde 2,40’tan yüzde 2,15’e, marjinal borç verme faiz oranının ise yüzde 2,35’ten yüzde 2,10’a düşürülmesi öngörülüyor.

İngiltere Merkez Bankası’nın (BoE) ise aynı ay içinde politika faizini yüzde 4,25 seviyesinde sabit tutacağı tahmin ediliyor.

Avrupa genelinde devam eden ekonomik durgunluk endişeleri ve sanayi üretimindeki gerileme, ECB’nin gevşeme yönünde adım atma motivasyonunu güçlendiriyor.

Nisan ayında Euro Bölgesi’nde TÜFE yıllık bazda yüzde 2,2 artarak ECB’nin yüzde 2’lik hedef seviyesine yakın seyretti.

ECB, ticaret gerginliklerinin finansman koşullarını olumsuz etkileyebileceği uyarısında bulunarak bu durumun büyüme üzerinde baskı oluşturabileceğini belirtmişti.

Hem ECB hem de BoE, ABD’deki tarifelere ilişkin süregelen hukuki süreçten kaynaklanan küresel belirsizliklerin etkisiyle orta vadeli projeksiyonlarında zor kararlarla karşı karşıya kalabilir.

BoJ Faiz Artışını Öteliyor

Japonya Merkez Bankası’nın (BoJ) Haziran ayında faiz artırımı yönünde bir adım atması beklenmiyor. Tokyo TÜFE verilerinin mayıs ayında yıllık bazda yüzde 3,4 oranında artması ve sanayi üretiminin nisan ayında yüzde 0,9 düşmesi, BoJ’un temkinli duruşunu destekliyor.

BoJ Başkanı Kazuo Ueda, gıda fiyatlarındaki artışın enflasyonu tetikleyebileceğine dikkat çekerek, bu durumun sürmesi halinde para politikasında ayarlamaya gideceklerini ifade etti.

Gıda enflasyonunun yanı sıra ücret artışları da BoJ’un kararlarında önemli bir belirleyici olmaya devam edecek.

Enflasyon beklentilerinin son 30 yılın en yüksek seviyelerinde, yüzde 1,5 ila yüzde 2 bandında olduğunu kaydetmişti. Ancak BoJ’un mevcut koşullarda ekim ayına kadar faiz artırımı yapmaması bekleniyor.

Yurt İçinde Gözler TCMB’de

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), nisan ayında politika faizini 350 baz puan artırarak yüzde 46 seviyesine yükseltmişti. 19 Haziran’da açıklanacak olan yeni faiz kararı, iç piyasalar için kritik önem taşıyor.

Başkan Fatih Karahan, Enflasyon Raporu toplantısında yaptığı açıklamada, 2025 yıl sonu için yüzde 24, 2026 için ise yüzde 12 enflasyon hedeflerini koruduklarını belirtmişti.

2027 yılında enflasyonun yüzde 8’e, orta vadede ise yüzde 5’e düşürülmesinin hedeflendiği vurgulanmıştı.

Uzmanlar, bu ayki toplantıdan çıkacak mesajların özellikle döviz kuru ve tahvil piyasaları üzerinde etkili olabileceğine işaret ediyor.

Haziran Takviminde Diğer Merkez Bankaları da Yer Alıyor

Bu ay ayrıca Rusya Merkez Bankası (CBR), İsveç Merkez Bankası (Riksbank), Macaristan Merkez Bankası (MNB) ve Çekya Merkez Bankası (CNB) gibi diğer ülkelerin merkez bankalarının kararları da yatırımcıların takibinde olacak.

Haziran ayı, merkez bankalarının yalnızca ekonomik göstergelerle değil, aynı zamanda hukuki risklerle de mücadele ettiği zorlu bir dönem olarak öne çıkıyor.