Enflasyon şaşırttı, beklentiler değişti

Türkiye ekonomisinde bu haftanın en önemli gündem maddelerinden biri Merkez Bankası’nın alacağı faiz kararı oldu. Piyasalarda ve ekonomi çevrelerinde gözler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 11 Eylül Perşembe günü açıklayacağı faiz kararına çevrilmiş durumda.

Enflasyon şaşırttı, beklentiler değişti

Özellikle enflasyonun son dönemde beklentileri aşan seyri, faiz politikasına ilişkin öngörüleri de önemli ölçüde değiştirdi.

Enflasyondaki yukarı yönlü sürpriz, para politikasında daha sıkı bir adım atılabileceği ihtimalini güçlendirdi.

Ekonomistler ve kurumlar, TCMB’nin önümüzdeki toplantısında hangi yönde karar alacağına dair farklı senaryolar üzerinde duruyor.

Ancak genel beklenti, fiyat istikrarını sağlamak amacıyla faizlerin mevcut seviyelerde bırakılmayacağı yönünde.

Gözler Merkez’de: Kritik faiz kararı

Enflasyondaki Yükseliş Beklentileri Değiştirdi

Temmuz ve Ağustos aylarında açıklanan enflasyon verileri, piyasa tahminlerinin üzerinde geldi. Bu gelişme, Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadele için daha kararlı bir duruş sergilemesi gerektiği görüşünü kuvvetlendirdi.

Özellikle gıda fiyatlarındaki artış, hizmet sektöründeki maliyet baskıları ve kur oynaklığı enflasyonu yukarı çekerken, bu durum para politikasında ek sıkılaşma beklentisini artırdı.

Ekonomistler, TCMB’nin orta vadeli hedeflere ulaşabilmesi için enflasyondaki yukarı yönlü riskleri dengeleyici önlemler almak zorunda kalabileceğini belirtiyor.

Bu çerçevede, faiz artışının yalnızca kısa vadeli bir adım değil, aynı zamanda piyasalara güven verme aracı olabileceği ifade ediliyor.

Gözler Merkez’de: Kritik faiz kararı

Kurumların Tahminleri Farklılaşıyor

Yerli ve yabancı birçok kurum, Merkez Bankası’nın eylül toplantısına dair farklı faiz tahminleri paylaştı. Bazı kuruluşlar, TCMB’nin politika faizini 250 baz puan artırabileceğini öngörürken, daha temkinli yorum yapan analistler ise faizlerin sabit tutulabileceği ihtimalini de göz ardı etmiyor.

Uluslararası yatırım bankalarının raporlarında ise Türkiye’nin yüksek enflasyon dinamikleri karşısında daha güçlü bir faiz adımı atması gerektiği vurgulanıyor.

Bazı analistler, 500 baz puana kadar çıkabilecek bir faiz artışının bile masada olabileceğini ifade ediyor. Ancak bu senaryo, iç talep ve büyüme üzerindeki olası olumsuz etkileri nedeniyle daha düşük bir ihtimal olarak değerlendiriliyor.

Gözler Merkez’de: Kritik faiz kararı

Piyasaların Merkez’den Beklentisi

Yurt içi piyasalarda ise genel beklenti, Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadele kararlılığını gösterecek ölçülü bir faiz artışına gideceği yönünde.

Özellikle son dönemde kurda yaşanan dalgalanmaların ve enflasyonist baskıların azaltılabilmesi için faizlerin bir miktar daha yükseltilmesi gerektiği görüşü hakim.

Borsa İstanbul’da işlem gören yatırımcılar, faiz kararının piyasalara yön verecek en önemli unsur olduğunu dile getiriyor.

Tahvil piyasasında da faiz artışına yönelik fiyatlamaların şimdiden başladığı görülüyor. Döviz piyasasında ise karar öncesi temkinli bir hareketlilik dikkat çekiyor.

Gözler Merkez’de: Kritik faiz kararı

Faiz Kararı Ekonominin Seyrini Belirleyecek

TCMB’nin 11 Eylül’de açıklayacağı karar, yalnızca kısa vadeli piyasa beklentilerini değil, aynı zamanda orta ve uzun vadeli ekonomik dengeleri de etkileyecek.

Faizlerde atılacak adım, enflasyon beklentilerinin yönünü belirlerken, aynı zamanda yatırımcı güveni ve dış finansman akışları açısından da kritik bir rol üstlenecek.

Ekonomi uzmanları, Merkez Bankası’nın alacağı kararın yalnızca rakamsal bir değişiklikten ibaret olmayacağını, aynı zamanda iletişim stratejisinin de büyük önem taşıdığını vurguluyor.

Bu nedenle TCMB’nin, karar sonrası yapacağı açıklamalarda fiyat istikrarına yönelik kararlılığını güçlü bir şekilde ortaya koyması bekleniyor.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın 11 Eylül’deki toplantısı hem yurt içi hem de küresel piyasalarda yakından takip edilecek.

Enflasyonun beklentileri aşması, piyasalardaki faiz tahminlerini yeniden şekillendirdi ve olası bir faiz artışı ihtimalini kuvvetlendirdi.

Karar günü yaklaşırken, ekonomistler ve yatırımcılar tek bir sorunun cevabını arıyor: TCMB enflasyonla mücadelede ne kadar güçlü bir adım atacak?

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 11 Eylül’de açıklayacağı faiz kararı, hem finansal piyasalar hem de yatırımcı çevreleri açısından kritik bir dönüm noktası olarak görülüyor.

Özellikle son dönemde enflasyonun tahminlerin üzerinde gerçekleşmesi, piyasalarda faiz indirim beklentilerinde değişikliğe yol açtı.

Ekonomi uzmanları ve uluslararası kuruluşlar, Merkez’in alacağı kararın piyasaların yönünü belirleyecek en önemli unsur olacağı görüşünde birleşiyor.

Son Kararda Faiz Yüzde 43’e Çekilmişti

TCMB Para Politikası Kurulu (PPK), 24 Temmuz’da gerçekleştirdiği toplantıda politika faizi olan bir hafta vadeli repo faizini 300 baz puan indirerek yüzde 43 seviyesine düşürmüştü.

Bu oran yıllık bileşik hesaplamada yüzde 53,5’e denk geliyor. Faiz indirimi, o dönemde piyasalar tarafından kademeli bir gevşeme adımı olarak yorumlanmıştı.

Ancak aradan geçen süreçte enflasyon verileri ve siyasi gelişmeler, bu kararlara ilişkin beklentileri yeniden şekillendirdi.

Enflasyondaki Sürpriz Tablo

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ağustos ayı enflasyonunu aylık yüzde 2,04, yıllık bazda ise yüzde 32,95 olarak açıkladı.

Buna paralel olarak İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) yayımladığı İstanbul Tüketici Fiyat Endeksi, ağustosta aylık yüzde 1,84, yıllık yüzde 40,83 artış kaydetti.

Öte yandan bağımsız araştırma grubu ENAG, aynı dönemde tüketici fiyatlarının aylık yüzde 3,23, yıllık ise yüzde 65,49 oranında arttığını hesapladı.

Bu üç farklı kaynaktan gelen veriler, enflasyonun beklentilerin üzerinde seyrettiğini gösterdi. Özellikle ENAG’ın hesaplamaları ile TÜİK’in resmi verileri arasındaki makas, ekonomi çevrelerinde tartışmalara neden oldu.

Ağustos ayında açıklanan veriler, yatırımcıların ve ekonomistlerin faiz kararına ilişkin beklentilerini de doğrudan etkiledi.

Siyasi Gelişmelerin Etkisi

Ekonomik göstergeler kadar siyasi gelişmeler de piyasalarda belirleyici rol oynuyor. Bu hafta CHP İstanbul İl Başkanlığı’na mahkeme kararıyla kayyum atanması, siyasi belirsizlik algısını artırdı.

Siyasi risklerin yükselmesi, özellikle yabancı yatırımcıların Türkiye piyasalarına bakışını da etkiliyor. Analistler, hem enflasyonun yukarı yönlü sürprizi hem de artan siyasi tansiyonun, TCMB’nin alacağı karar üzerinde baskı yarattığına dikkat çekiyor.

Ekonomistlerden Son Tahminler

11 Eylül’deki PPK toplantısı öncesinde yapılan anketler ve yayımlanan raporlar, ekonomistlerin genel olarak 200 baz puanlık bir indirim beklediğini ortaya koyuyor.

Ankete katılan 24 ekonomistin 18’i politika faizinin 200 baz puan düşürülerek yüzde 41’e çekileceğini öngörüyor.

Dört ekonomist ise 250 baz puan indirim beklerken, yalnızca iki ekonomist 300 baz puanlık indirim tahmininde bulunuyor.

Ekonomistlerin medyan beklentisi eylül ayı için 200 baz puan indirim yönünde şekillenmiş durumda. Yıl sonu politika faizi tahminlerinin medyanı ise yüzde 36,5 seviyesinde bulunuyor. Bazı anketlerde yıl sonu için öne çıkan medyan tahmin yüzde 37 olarak kaydedildi.

Küresel Bankaların Görüşleri

Uluslararası yatırım bankaları da Türkiye’ye ilişkin raporlarını güncelledi. ABD’nin önde gelen bankalarından JPMorgan, daha önce 300 baz puan olarak açıkladığı eylül indirimi beklentisini, ağustos enflasyonunun yüksek gelmesi ve siyasi risklerdeki artışı gerekçe göstererek 200 baz puana düşürdü. Morgan Stanley de benzer şekilde beklentisini 200 baz puana çekti.

İngiltere merkezli Barclays ise yayımladığı raporda TCMB’den 250 baz puanlık bir indirim beklediğini duyurdu.

Bankanın ekonomisti Ercan Ergüzel, hazırladığı raporda siyasi gelişmelerin ve enflasyon verilerinin piyasalar üzerindeki etkisine dikkat çekerek, “Beklenenden yüksek gelen enflasyona ve artan siyasi risklere rağmen Merkez Bankası’nın gevşeme planına devam etmesini bekliyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

Ergüzel ayrıca, carry trade tarafında yaşanan çıkışların 3 milyar dolar seviyesinde olduğunu, bu tutarın mart ayındaki siyasi çalkantılara kıyasla daha düşük kaldığını ifade etti.

Bu durumun, Merkez Bankası’nın politika değişikliğini daha sınırlı bir indirimle sürdürme ihtimalini artırdığına işaret ettiğini vurguladı.

Belirsizliklerin Gölgesinde Kritik Toplantı

Tüm bu veriler ışığında piyasa, 11 Eylül’de yapılacak toplantıya odaklanmış durumda. Enflasyonun yüksek seyrini sürdürmesi, siyasi risklerin artması ve küresel bankaların revize ettiği tahminler, Merkez Bankası’nın kararını daha da kritik hale getiriyor.

Faiz indiriminin boyutu, hem döviz kurları hem de iç piyasalar üzerinde doğrudan etkili olacak. Yatırımcılar ve ekonomi çevreleri, TCMB’nin atacağı adımın yalnızca kısa vadeli fiyatlamaları değil, aynı zamanda Türkiye ekonomisinin yıl sonuna kadar izleyeceği yönü de belirleyeceği konusunda hemfikir.