TCMB faizi sabit tuttu, gözler Temmuz’da
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), merakla beklenen haziran ayı Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısının ardından politika faizine ilişkin kararını kamuoyuyla paylaştı. Piyasaların genel beklentisine paralel olarak, Merkez Bankası politika faizinde herhangi bir değişikliğe gitmedi.

Böylece, bir haftalık repo faiz oranı yüzde 46 seviyesinde sabit tutuldu. Açıklanan kararla birlikte, para politikasında istikrarın korunması yönünde mevcut duruşun sürdürüldüğü görülüyor.
Kurul, sadece politika faizini değil, gecelik vadeli borç alma ve borç verme oranlarında da herhangi bir değişikliğe gitmedi.
Bu kapsamda, gecelik borç alma faizi yüzde 44, gecelik borç verme faizi ise yüzde 49 olarak sabit kaldı. Ayrıca Merkez Bankası geç likidite penceresi çerçevesinde uyguladığı borç verme faiz oranını da değiştirmeyerek yüzde 52 düzeyinde bıraktı.
Enflasyonda Ana Eğilimde Yavaşlama Dikkat Çekiyor
Karar metninde dikkat çeken en önemli başlıklardan biri, enflasyona dair yapılan değerlendirmeler oldu. TCMB, mayıs ayında enflasyonun ana eğiliminde bir gerileme kaydedildiğini ifade etti.
Bununla birlikte, elde edilen öncü verilerin haziran ayında da bu yavaşlamanın sürdüğüne işaret ettiğini vurguladı.
Enflasyonun temel dinamiklerine yönelik bu açıklamalar, fiyat istikrarının sağlanması adına uygulanan sıkı para politikasının etkilerinin görülmeye başlandığını düşündürüyor.
Merkez Bankası, parasal sıkılaştırma adımlarının gecikmeli etkilerinin enflasyon üzerindeki baskıyı azaltmaya başladığını belirtirken, özellikle iç talepteki dengelenmenin de fiyatlar üzerinde olumlu bir etki yarattığını ifade etti.
Kurul ayrıca, döviz kuru gelişmeleri, ücret ayarlamaları ve vergi düzenlemelerinin enflasyon üzerindeki etkilerini yakından izlediğini bildirdi.
Parasal Duruşta Kararlılık Mesajı
TCMB'nin yayımladığı karar metninde, mevcut parasal duruşun enflasyonun ana eğilimindeki kalıcı düşüşü destekleyecek düzeyde olduğu vurgulandı.
Para politikası kararlarının enflasyondaki düşüşü kalıcı hale getirmek amacıyla alındığı belirtilerek, enflasyon beklentilerindeki iyileşmenin de bu süreci desteklediği ifade edildi.
Banka, dezenflasyon sürecinin sürekliliğini sağlamak adına, politika faizinin gerektiği sürece bu seviyelerde kalacağını ve gerekmesi hâlinde ilave sıkılaştırma adımlarının da devreye alınabileceğini vurguladı. Bu yaklaşım, Merkez Bankası’nın fiyat istikrarı konusundaki kararlılığının altını çiziyor.
PPK karar metninde sadece iç ekonomik gelişmelere değil, aynı zamanda küresel çaptaki risk unsurlarına da dikkat çekildi.
Özellikle Orta Doğu’da yaşanan gelişmelerin Türkiye ekonomisi üzerindeki potansiyel etkileri değerlendirilirken, İsrail ile İran arasında artan gerilim ve zaman zaman çatışmaya dönüşen olaylara da atıf yapıldı.
TCMB, bu risklerin uluslararası enerji ve emtia fiyatları üzerinden Türkiye’ye olan yansımalarının yakından takip edildiğini belirtti.
Bu açıklamalar, Türkiye’nin dış şoklara karşı kırılganlığının azaltılması adına yürütülen politika çerçevesinin, küresel risk ortamını da göz önünde bulundurarak şekillendirildiğini gösteriyor.
Yatırımcı ve Piyasa Beklentileriyle Uyumlu Bir Karar
Ekonomistler ve finans çevreleri, Merkez Bankası’nın bu ay faiz oranını değiştirmeyeceği yönünde birleşmişti.
Son dönemde enflasyonun tepe noktasına ulaşmış olabileceğine yönelik sinyaller, piyasaların TCMB’nin mevcut faiz seviyesini koruyacağına olan inancını pekiştirmişti.
Bu bağlamda açıklanan karar, piyasaların beklentileriyle tam bir uyum içinde oldu ve finansal istikrarın desteklenmesine katkı sağladı.
Borsa İstanbul'da kararın açıklanmasının ardından sınırlı bir volatilite gözlemlendi. Döviz kurlarında ise önemli bir hareketlilik yaşanmadı.
Bu durum, piyasaların TCMB'nin kararını öngördüğünü ve para politikasındaki yönlendirmelere güvendiğini gösteriyor.
Dezenflasyon Hedefi Çerçevesinde Para Politikası
TCMB, daha önce yayımladığı yıl sonu enflasyon tahminlerini yüzde 38 seviyesinde tutmuş, enflasyonun 2025 yılı ortalarından itibaren tek haneli rakamlara yaklaşmasını hedeflemişti.
Para Politikası Kurulu, bugünkü açıklamasında da bu hedef doğrultusunda uygulanan sıkı para politikası duruşunun korunacağını ve gerektiğinde ilave adımlar atılabileceğini yineledi.
Ayrıca, fiyat istikrarının kalıcı olarak sağlanmasının sadece faiz aracıyla değil, makro ihtiyati önlemler ve yapısal reformlarla desteklenmesi gerektiği yönündeki mesajlar da yinelendi.
Bu, para politikasının tek başına yeterli olmayabileceğini, maliye politikalarıyla da koordinasyonun önemini ortaya koyuyor.
Denge ve İstikrar Ön Planda
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın haziran ayı toplantısında faiz oranlarını sabit bırakması, hem mevcut ekonomik göstergeler hem de piyasa beklentileri dikkate alındığında sürpriz olmayan bir gelişme olarak değerlendirildi.
Enflasyonda ana eğilimin yavaşlaması, iç talepteki dengelenme ve küresel risklerin izlenmesi gibi unsurlar, TCMB’nin temkinli duruşunu koruduğunun göstergesi oldu.
Para politikasındaki sıkı duruşun devam etmesi, enflasyonla mücadelede kararlılık mesajı verirken, ekonomik aktörlerin de önlerini görmesini kolaylaştıracak bir çerçeve sunuyor.
Önümüzdeki aylarda enflasyon verilerinin seyri ve Merkez Bankası’nın bu gelişmelere nasıl tepki vereceği, para politikasının yönü açısından belirleyici olmaya devam edecek.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Para Politikası Kurulu (PPK) tarafından alınan haziran ayı faiz kararı açıklandı.
Buna göre, TCMB, bir hafta vadeli repo ihale faizi olan politika faizini yüzde 46 seviyesinde sabit bıraktı. Ekonomistlerin beklentisi de bu yöndeydi; piyasalar bankadan herhangi bir faiz değişikliği beklemiyordu.
Kurul ayrıca gecelik faiz oranlarında da herhangi bir değişikliğe gitmedi. Buna göre, Merkez Bankası'nın gecelik borç verme faizi yüzde 49, borçlanma faizi ise yüzde 44,5 düzeyinde sabit tutuldu.
Enflasyon Eğiliminde Gerileme Dikkat Çekiyor
Karar metninde dikkat çeken başlıklardan biri de enflasyonun seyri oldu. TCMB, mayıs ayında enflasyonun ana eğiliminde düşüş yaşandığını ve haziran ayı öncü verilerinin de bu düşüşün devam ettiğine işaret ettiğini belirtti.
Enflasyondaki bu ivme kaybı, para politikasındaki mevcut duruşun korunmasında etkili bir unsur olarak değerlendiriliyor.
Ayrıca ikinci çeyrek verilerinin, iç talepte belirgin bir yavaşlamayı ortaya koyduğu ifade edildi. Bu durum, Merkez Bankası'nın fiyat istikrarı hedefini destekleyen önemli gelişmelerden biri olarak ön plana çıkıyor.
Riskler ve Küresel Gelişmeler Yakından İzleniyor
Kurul metninde uluslararası gelişmelere de yer verildi. İsrail ile İran arasında yaşanan çatışmaların bölgesel etkilerine ve bunun yaratabileceği risklere vurgu yapıldı.
Ayrıca küresel ticarette artan korumacılığın, Türkiye ekonomisi ve dezenflasyon süreci üzerindeki potansiyel etkilerinin dikkatle takip edildiği ifade edildi.
Politika Metnindeki İfade Değişikliği Dikkat Çekti
Bu toplantı metninde önceki dönemlere kıyasla önemli bir ifade değişikliği dikkat çekti. Daha önceki karar metinlerinde "Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır" ifadesi yer alırken, bu kez "tüm para politikası araçları etkili şekilde kullanılacaktır" cümlesine yer verildi.
Bu değişiklik, bazı çevrelerce Merkez Bankası’nın ilerleyen dönemde faiz indirimi sinyali verebileceği şeklinde yorumlandı.
Para Politikası Kararlılıkla Sürdürülüyor
Yapılan açıklamada, para politikasının temel hedefinin fiyat istikrarı olduğunun altı çizilirken, enflasyonda kalıcı bir düşüş sağlanana kadar sıkı para politikası duruşunun sürdürüleceği belirtildi.
Yurt içi talepteki dengelenme süreci, Türk lirasının reel olarak değer kazanması ve enflasyon beklentilerinde görülen iyileşme, para politikasının etkinliğini artıran unsurlar arasında gösterildi.
Ayrıca maliye politikaları ile sağlanan koordinasyonun da dezenflasyon sürecine destek verdiği ifade edildi.
Adımlar Enflasyon Odağında Atılacak
Kurul, para politikasında atılacak her adımın enflasyon görünümüne bağlı olarak şekillendirileceğini ve toplantı bazlı, temkinli bir yaklaşımla karar verileceğini vurguladı.
Politika faizinin belirlenmesinde, enflasyonun gerçekleşmeleri, ana eğilimdeki seyri ve piyasa beklentileri temel alınacak.
Kurulun temel hedefi, enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlamak olarak belirtildi. Bu doğrultuda, tüm para politikası araçlarının gerektiğinde kararlılıkla kullanılacağı ifade edildi.
Likidite Koşullarında Yakın Takip Sürecek
Kredi ve mevduat piyasalarındaki gelişmeler yakından takip edilmeye devam edilecek. Parasal aktarım mekanizmasının verimli çalışabilmesi adına, öngörü dışı gelişmeler olması durumunda makroihtiyati tedbirlerle destek sağlanacağı belirtildi.
TCMB, likidite yönetiminde etkinliğin korunmasına önem verileceğini, bu amaçla likidite araçlarının gerektiği şekilde devreye alınacağını kaydetti.
Veriye Dayalı ve Şeffaf Politika Vurgusu
Karar metninde öne çıkan bir diğer unsur ise TCMB'nin karar süreçlerinde öngörülebilirlik, veri odaklılık ve şeffaflık ilkelerine bağlı kalacağı yönündeki güçlü vurguydu.
Bu yaklaşım, piyasa güveninin tesisi ve sürdürülmesi açısından kritik öneme sahip olarak değerlendiriliyor.
Nisan Kararında Sürpriz Yaşanmıştı
Hatırlanacağı üzere, Nisan ayında gerçekleştirilen PPK toplantısında Merkez Bankası piyasa beklentilerinin aksine sürpriz bir faiz artırımına gitmişti.
O dönemde politika faizi 350 baz puanlık artışla yüzde 42,50 seviyesinden yüzde 46'ya yükseltilmişti. Bununla birlikte, gecelik borç verme faizi yüzde 46’dan yüzde 49’a, borçlanma faizi ise yüzde 41’den yüzde 44,5’e çıkarılmıştı. Bu adım, enflasyonla mücadelede kararlılık mesajı olarak değerlendirilmişti.
Sıradaki Toplantı Temmuz’da
Merkez Bankası'nın bir sonraki Para Politikası Kurulu toplantısı 24 Temmuz 2025 tarihinde yapılacak. Piyasalarda gözler bu toplantıya çevrilmiş durumda.
Enflasyon verileri ve ekonomik göstergeler doğrultusunda TCMB’nin faiz politikasında bir değişikliğe gidip gitmeyeceği yakından takip edilecek.