Borç zinciri kırılıyor: Şirketler yapılandırma seferinde

Türkiye ekonomisinin içinden geçtiği mevcut sıkı para politikası döneminde, yüksek faiz oranları ve enflasyonist baskılar, hem bireysel tüketiciler hem de ticari kuruluşlar açısından finansal planlamaları zorlaştırıyor.

Borç zinciri kırılıyor: Şirketler yapılandırma seferinde

Bankacılık sektörü kaynaklarından edinilen bilgilere göre, yalnızca bireyler ve küçük işletmeler değil; aynı zamanda büyük ölçekli şirketler de borç yüklerini yönetebilmek adına bankalarla yeniden yapılandırma görüşmeleri yapıyor.

Öne çıkan eğilim ise oldukça net: Borçları kapatmak yerine, vade uzatarak nakit akışını koruma stratejisi giderek yaygınlaşıyor.

Merkez Bankası’nın uyguladığı sıkı para politikaları doğrultusunda faiz oranlarının yükselmesi, krediye erişimi oldukça zorlaştırdı.

Artan fonlama maliyetleri, şirketlerin yatırım ve harcama kararlarını ertelerken; bireyler açısından da tüketim alışkanlıklarında ciddi değişikliklere yol açtı.

Finansmana ulaşmak güçleşirken, mevcut borçların yükü de daha ağır hissedilir hale geldi. Bu nedenle hem bireyler hem de şirketler, mevcut kredi ve borç yapılarını yeniden gözden geçirme ihtiyacı duyuyor.

Borç tsunamisi: Devler yapılandırma kuyruğunda

Kredi ve Kredi Kartı Borçlarında Yeniden Yapılandırma Talebi Yükseliyor

Özellikle son aylarda kredi kartı borçlarındaki artış ve bireysel kredilerin geri ödeme performansındaki zayıflama, bankacılık sektörünün dikkatini çekmiş durumda.

Merkez Bankası ve BDDK tarafından yapılan düzenlemelerle birlikte, bireylerin borçlarını yeniden yapılandırmalarına olanak tanıyan sınırlar esnetildi.

Bu sayede daha geniş bir kesim, ödeme vadelerini uzatarak ya da faiz oranlarını düşürerek borçlarını yeniden düzenleyebiliyor.

Ancak burada dikkat çeken bir unsur var: Yeniden yapılandırma talepleri sadece ödeme kolaylığı arayışını değil, aynı zamanda stratejik bir finansal davranışı da yansıtıyor.

Bireyler, mevcut ekonomik koşullarda borç ödemektense eldeki nakdi korumayı daha akılcı bir tercih olarak görüyor.

Borç tsunamisi: Devler yapılandırma kuyruğunda

Şirketlerde Nakit Akışı Önceliği: Vade Uzatım Talepleri Artıyor

Küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ’ler) için de benzer bir tablo söz konusu. Artan maliyetler, daralan kâr marjları ve azalan tüketici talebi, işletmelerin günlük nakit yönetimini daha dikkatli yapmasını zorunlu kılıyor.

Bankacılık sektörü temsilcilerine göre, KOBİ’lerden gelen yeniden yapılandırma taleplerinin önemli bir kısmı, kısa vadeli borçların uzun vadeye yayılması yönünde.

Bu yapılandırma eğilimi, yalnızca KOBİ’lerle sınırlı değil. Büyük ölçekli holdingler ve dev şirketler de bu süreçte bankaların kapısını çalıyor.

Özellikle döviz cinsinden borçlanmış olan büyük şirketler, kur dalgalanmalarının getirdiği baskı nedeniyle borç vadesini uzatmak istiyor.

Böylece hem kısa vadeli likidite sorunlarını aşmayı hem de önümüzdeki dönem için nakit rezervlerini güçlü tutmayı hedefliyorlar.

Borç tsunamisi: Devler yapılandırma kuyruğunda

Bankaların Tutumu: Seçici Yaklaşım Devrede

Her ne kadar birçok birey ve şirket yeniden yapılandırma için başvuruda bulunsa da, bankaların bu taleplere nasıl yaklaştığı da önemli bir mesele.

Sektör temsilcilerine göre, bankalar bu talepleri değerlendirirken oldukça seçici davranıyor. Özellikle kredi geri ödeme performansı iyi olan, finansal yapısı güçlü ve faaliyetlerini sürdürebilir şekilde yürüten şirketler öncelikli olarak değerlendiriliyor.

Ayrıca, yeniden yapılandırma taleplerinde sadece vadelerin uzatılması değil, aynı zamanda faiz oranlarının düşürülmesi, anapara ödemesinin ötelenmesi gibi farklı talepler de gündeme geliyor. Bu durum, bankalar açısından risk yönetimini daha da karmaşık hale getiriyor.

Borç tsunamisi: Devler yapılandırma kuyruğunda

Nakit Pozisyonunu Koruma: Yeni Dönemin Finansal Refleksi

Uzmanlara göre, içinde bulunulan ekonomik koşullar, borç ödeme refleksinden çok nakit pozisyonunu koruma refleksini ön plana çıkarıyor.

Artan belirsizlik ortamında, her türlü ödeme yükümlülüğünü ertelemek ya da yapılandırmak, hem bireyler hem de kurumlar için bir tür "finansal sigorta" işlevi görüyor.

Nakitin değerinin her zamankinden fazla olduğu bir dönemde, eldeki kaynakları mümkün olduğunca uzun süre elde tutmak, risk yönetiminin temel stratejisi haline gelmiş durumda.

Bu eğilim, yalnızca bugünün ekonomik sorunlarına bir yanıt değil, aynı zamanda geleceğe yönelik belirsizliklere karşı da bir önlem olarak görülüyor.

Ekonomik Görünüm: Kısa Vadede Rahatlama Zor

Ekonomistler, faiz oranlarının bir süre daha yüksek kalacağına ve enflasyonist baskıların kısa vadede kayda değer bir düşüş göstermeyeceğine dikkat çekiyor.

Bu durum, mevcut yapılandırma ve vade uzatma taleplerinin önümüzdeki aylarda da artarak süreceği anlamına geliyor.

Özellikle yıl sonuna doğru finansal bilanço düzenlemeleri, vergi yükümlülükleri ve yeni yatırım planları, şirketlerin nakit ihtiyacını artırabilir.

Bu nedenle, bankalarla yapılacak yapılandırma görüşmelerinin daha fazla çeşitlilik göstereceği; yeni ödeme planları, teminat yapıları ve faiz oranlarının daha esnek hale gelebileceği bir dönem kapıda olabilir.

Borçların Ertelenmesi Yaygınlaşıyor, Nakit Kral Konumunda

Türkiye’de ekonomik aktörlerin büyük çoğunluğu şu anda “borç ödeyerek temizlik yapmak” yerine “nakitte kalmak” gibi daha savunmacı bir finansal pozisyon tercih ediyor.

Hem bireyler hem de şirketler, likiditeyi önceliklendirirken, borçların ertelenmesi ve yapılandırılması kaçınılmaz hale geliyor.

Bu yeni dönemde borç yönetimi, yalnızca ödeme gücüne değil; stratejik planlamaya ve riskleri minimize etmeye dayanıyor.

Özellikle büyük ölçekli şirketlerin dahi bu sürece dahil olması, Türkiye ekonomisinde borç dinamiklerinin yeniden şekillendiğini gösteriyor.

“nakit kraldır” anlayışı, içinde bulunduğumuz dönemin en belirgin ekonomik gerçeği haline gelmiş durumda.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Temmuz ayında politika faizinde indirime giderek yeni bir para politikası sürecine adım atsa da, kredi kısıtlamalarında herhangi bir gevşeme yapmadı.

Özellikle son dönemde hem bireysel hem de ticari kredilerde uygulanan sıkı sınırlamalar ve yüksek faiz oranları, şirketlerin finansmana erişimini ciddi anlamda zorlaştırıyor.

Uzmanlar, KOBİ’lerin mevcut kredi limitlerine ulaştığını ve mali yapı ile teminat koşullarının yeni kredi kullanımı için yeterli olmadığını ifade ediyor.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) bireysel krediler ve kredi kartı borçlarına yönelik yapılandırmalarda esneklik sağladığı bilinirken, ticari krediler için henüz benzer bir adım atılmış değil.

Ancak bankalar, bu alanda bir boşluk oluşmaması adına kendi inisiyatifleriyle, hem küçük ve orta ölçekli işletmelerle (KOBİ’ler) hem de büyük ve dev holdinglerle borç yapılandırması üzerine görüşmeler yürütüyor.

Şirketler Yapılandırma Arayışında, Bankalar Kapıyı Kapamıyor

Bankacılık sektörü kaynaklarından edinilen bilgilere göre, şu an şirketlerin büyük kısmı nakit akışlarını rahatlatmak ve operasyonel esneklik kazanmak amacıyla borç yapılandırma sürecine yönelmiş durumda.

Finansal kaynaklara yakın bir yetkili, bu süreçte şirketlerin borçlarını ödemektense nakdi ellerinde tutmayı tercih ettiğini, bu nedenle borçlarını yeniden yapılandırmanın onlar için cazip hale geldiğini vurguladı.

Sadece bireysel müşteriler değil, aynı zamanda ticari işletmelerin de borç yapılandırması talebiyle bankaların kapısını çaldığını belirten kaynak, aralarında bazı büyük şirketlerin de bulunduğu müşterilerin taleplerinin geri çevrilmediğini söyledi.

Özellikle ekonomik ağırlığı yüksek olan büyük şirketlerin taleplerinin geri çevrilmesinin, zincirleme ekonomik riskler yaratabileceğini belirten kaynak, bankaların bu sebeple yapılandırma taleplerine olumlu yanıt verdiğini ifade etti.

Zorlu Holding Örneği Dikkat Çekti

Yakın zamanda basında yer alan bilgilere göre, Zorlu Holding kısa vadeli borç yükünü azaltmak amacıyla kapsamlı bir borç yapılandırma süreci başlattı.

Holding, toplamda 1.3 milyar dolar tutarındaki kısa vadeli TL borcunu, vadesi 15 yıla kadar uzanan Euro bazlı kredilere dönüştürerek önemli bir stratejik adım attı.

Bu hamle sayesinde kısa vadeli borcun toplam borç içerisindeki oranı %60’tan %40 seviyesine çekildi. Ayrıca piyasadaki dalgalanmalara karşı önlem olarak yaklaşık 564 milyon dolar (500 milyon Euro) tutarında ek finansman da sağlandı.

Bu gelişme, özellikle benzer borç yükü taşıyan diğer büyük holdingler arasında da yapılandırma taleplerinin artmasına neden oldu.

Bir başka bankacılık sektörü temsilcisi, dev şirketlerin ekonomideki sistemik etkileri nedeniyle yapılandırma taleplerinin neredeyse kaçınılmaz hale geldiğini belirtti.

Aynı kaynak, bu şirketlerin kredi yapılandırma taleplerinin karşılanmaması durumunda, sistemik risklerin doğabileceğine dikkat çekti.

Vade Uzatımı Ön Planda, Bazı Durumlarda Borç Kesintisi de Var

Sektördeki başka bir kaynağa göre, her ne kadar dev şirketlerin büyük bir kısmından henüz yoğun bir borç yapılandırma talebi gelmemiş olsa da, bazı şirketlerle bu yönde görüşmeler halen devam ediyor.

Bu süreçte şirketlerin en fazla talep ettiği düzenleme ise vade uzatımı. Bazı görüşmelerde ise sadece vade uzatımıyla sınırlı kalınmayıp, borç tutarlarında indirime gidildiği durumlar da yaşandığı ifade ediliyor.

FYY Anlaşmalarında Artış, Banka İnisiyatifiyle Daha Fazlası Yapılıyor

Türkiye Bankalar Birliği’nin (TBB) verilerine göre, 2019 yılında uygulamaya alınan Finansal Yeniden Yapılandırma (FYY) çerçeve anlaşmaları, 2024 yılının ilk yarısında geçtiğimiz yıla kıyasla ciddi bir artış gösterdi.

Ancak sektör temsilcileri, asıl yapılandırmaların banka inisiyatifinde gerçekleştiğini ve FYY kapsamındaki anlaşmaların yalnızca görünen kısmı temsil ettiğini ifade ediyor.

TBB’nin haziran verilerine göre, yalnızca 100 milyon TL ve üzeri borcu bulunan 4 şirket için toplamda 849 milyon TL’lik borç yapılandırıldı.

Fakat aynı dönemde bir enerji şirketinin 6 milyar TL’yi aşan borcunun yeniden yapılandırılması, bu sürecin ölçeğini ortaya koyuyor.

2024’ün ilk altı ayında toplamda 12.6 milyar TL’lik borç yeniden yapılandırılırken, 2023’ün aynı döneminde bu rakam yalnızca 836 milyon TL idi. Bu artış, finansal baskıların şirketleri yapılandırmaya yönlendirdiğini net şekilde gösteriyor.

Mart 2025 dönemine ait TBB verilerine göre, Türkiye Bankalar Birliği üyesi bankaların bilançosunda yapılandırılmış ya da yeni bir ödeme planına bağlanmış kredilerin toplam tutarı yaklaşık 814.6 milyar TL’ye ulaşmış durumda.

Fitch’ten Uyarı: Likidite Riski Artıyor

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, geçen hafta yayımladığı değerlendirmede Türk sanayi şirketlerinin kredi notlarının 2025 yılı boyunca baskı altında kalacağını bildirdi.

Raporda, ekonomik büyümedeki yavaşlama, sıkı kredi koşulları, sektör bazlı zorluklar ve yüksek borçlanma maliyetlerinin likidite riskini artırdığı belirtildi.

Ayrıca Türk lirasındaki kademeli değer kaybının ithalata dayalı girdilerin ve döviz bazlı borçların maliyetini artırdığına vurgu yapan Fitch, yüksek enflasyonun hem tüketici alım gücünü azalttığını hem de işçilik maliyetlerini artırdığını ifade etti.

Arçelik ve Vestel gibi ihracata yönelik çalışan büyük sanayi firmalarının bu maliyet artışlarını fiyatlarına yansıtmakta zorlandıkları raporda açıkça yer aldı.

Fitch, ekonomik ve finansal dalgalanmaların en belirgin risk unsuru olduğunu ve Türkiye'deki para ve maliye politikalarının öngörülemezliğinin, şirketlerin uzun vadeli stratejik planlama yapmasını zorlaştırdığını vurguladı.