İstanbul simidi coğrafi işaretle tescillendi
Son günlerde bazı medya organlarında İstanbul’da simit üretimi için İstanbul Ticaret Borsası’ndan (İSTİB) izin alınması gerektiğine dair haberler yer aldı. Bu haberler, simit üreticileri ve tüketiciler arasında kafalarda soru işaretleri oluşturdu.
Konuyla ilgili olarak İstanbul Ticaret Borsası Başkanı Ali Kopuz açıklamalarda bulundu ve doğru bilgiyi kamuoyuyla paylaştı.

Başkan Kopuz, İstanbul’da simit üretmek için borsadan herhangi bir izin alınmasına gerek olmadığını net bir şekilde vurguladı.

Buna göre, İstanbul’da faaliyet gösteren fırınlar, simit üreticileri veya yeni simit girişimcileri, üretimlerini serbestçe gerçekleştirebiliyor.

İstanbul Ticaret Borsası’nın yetki alanının, genel simit üretimi üzerine izin verme şeklinde olmadığı ifade edildi.

Kopuz’un açıklamasına göre, yalnızca belirli bir durum söz konusu: Coğrafi işaretli “İstanbul Simidi” üretimi yapmak isteyenler, borsaya başvurarak gerekli izin ve belge sürecini tamamlamalı.
Coğrafi işaret, bir ürünün belirli bir yöreyle özdeşleştiğini ve o bölgenin geleneksel üretim yöntemleri ile özelliklerini taşıdığını kanıtlayan resmi bir belgedir. İstanbul Simidi de bu kategoriye dahil edilen ürünler arasında yer alıyor.
Bu bağlamda, İstanbul Simidi üretmek isteyen girişimciler, yalnızca simit yapmakla kalmayıp aynı zamanda coğrafi işaretli simidin standartlarına uygun üretim yapacaklarını belgelemek zorundalar. Bu süreç, kalite ve geleneksel üretim yöntemlerinin korunması açısından büyük önem taşıyor.
Ali Kopuz’un açıklamalarına göre, coğrafi işaret başvurusu yapan üreticiler, simidin üretiminde kullanılan malzemelerden pişirme yöntemlerine kadar belirlenen kriterlere uymak zorunda.
Örneğin, İstanbul Simidi’nin geleneksel formunu koruması, kullanılan susamın kalitesi ve hamurun hazırlanış şekli gibi ayrıntılar, coğrafi işaretli simit için standart olarak belirlenmiş durumda.
Bu kurallar, tüketicilerin simidi diğer simitlerden ayırt edebilmesini ve ürünün özgünlüğünü garanti altına almayı amaçlıyor.
Borsadan izin alınmasını gerektiren durumun yalnızca coğrafi işaretli simit üretimi ile sınırlı olduğuna dikkat çeken Kopuz, “İstanbul’da simit üretmek için bizden izin alınmasına kesinlikle gerek yok. Her fırın kendi kapasitesi ve kendi üretim planlamasına göre simit üretebilir” dedi.
Bu açıklama, özellikle küçük ölçekli simit üreticileri ve yeni girişimciler için rahatlatıcı bir haber olarak değerlendiriliyor.
Geleneksel İstanbul Simidi, sadece bir yiyecek olmanın ötesinde, İstanbul’un kültürel ve gastronomik değerlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Bu nedenle, coğrafi işaretin varlığı hem kültürel mirasın korunmasını sağlıyor hem de yerli üreticilerin haklarını güvence altına alıyor.
Borsanın bu noktada devreye girmesi, standartların belirlenmesi ve kontrol mekanizmasının sağlanması açısından kritik öneme sahip.
Öte yandan, medyada yer alan bazı haberler, konunun yanlış anlaşılmasına yol açtı. Bazı kaynaklar, İstanbul’daki tüm simit üreticilerinin borsadan izin almak zorunda olduğunu öne sürerken, Kopuz’un açıklaması bunun aksini gösteriyor.
Bu yanlış anlaşılmalar, üreticiler arasında gereksiz endişe yaratmış durumda. Borsa yetkilileri, üreticilerin bu tür bilgiler karşısında yanlış yönlendirilmemesi için doğru bilgiyi kamuoyuna açıklamakta kararlı.
Borsanın açıklamaları, sadece üreticileri değil tüketicileri de yakından ilgilendiriyor. Çünkü coğrafi işaretli İstanbul Simidi’nin standartlara uygun üretimi, tüketicilere güvenilir ve kaliteli bir ürün sunuyor.
Tüketiciler, “İstanbul Simidi” etiketiyle sunulan ürünleri satın aldıklarında, hem geleneksel tariflere uygun üretim yapıldığını hem de belirlenen kalite standartlarının korunduğunu biliyor.
Ayrıca, coğrafi işaret başvurusu yapan üreticiler için bu sürecin tamamlanması, ürünün pazarlanabilirliğini de artırıyor.
Çünkü coğrafi işaret, sadece kalite ve geleneksel yöntemlerin garantisi değil, aynı zamanda ürünün tescillenmiş marka değeri olarak da işlev görüyor.
Bu nedenle, İstanbul Simidi üreticileri için bu başvuru süreci hem üretim hem de pazarlama açısından önemli bir avantaj sağlıyor.
İstanbul Ticaret Borsası’nın açıklaması, hem simit üreticileri hem de tüketiciler için kafa karışıklığını ortadan kaldırıyor.
İstanbul’da simit üretmek isteyen herkes, borsadan izin almak zorunda değil. Ancak coğrafi işaretli İstanbul Simidi üretmek isteyenler, standartlara uygun üretim yapabilmek için borsaya başvurarak gerekli izinleri almak durumunda. Bu sayede hem geleneksel simit kültürü korunuyor hem de üreticilerin hakları güvence altına alınıyor.
İstanbul’un simit kültürü, sadece yerel halk için değil, şehrin gastronomik kimliği için de büyük önem taşıyor. İstanbul Simidi’nin coğrafi işaretli üretimi, bu kültürün gelecek nesillere aktarılmasını sağlarken, aynı zamanda yerli üreticilere değerli bir avantaj sunuyor.
İstanbul Ticaret Borsası, bu süreçte hem üreticileri bilgilendiriyor hem de kalite standartlarının korunmasına katkı sağlıyor.
İstanbul’da simit üretmek isteyenler için borsadan izin alma zorunluluğu yok. Ancak İstanbul Simidi olarak tescillenmiş coğrafi işaretli simit yapmak isteyenler için borsa, başvuru ve denetim süreçlerini yürütüyor.
Bu yaklaşım, hem üretim özgürlüğünü hem de geleneksel değerlerin korunmasını birlikte güvence altına alıyor. Böylece İstanbul Simidi, sadece bir yiyecek değil, aynı zamanda şehrin kültürel bir simgesi olarak yoluna devam ediyor.
İSTİB tarafından yapılan açıklamada görüşlerine başvurulan Kopuz, İstanbul Simidinin coğrafi işaret tescil sürecine ilişkin önemli bilgiler paylaştı.
Kopuz, borsanın uzun ve titiz çalışmalar neticesinde İstanbul Simidinin coğrafi işaret tescilini Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan aldığını hatırlatarak, bu tescilin 8 Ekim 2025 tarihli ve 1782 numaralı belgeyle resmi olarak gerçekleştiğini ifade etti.
Bu tescil, İstanbul simidinin sadece İstanbul’a özgü bir ürün olduğunu ve üretim, kalite ve standartlarının korunmasını sağlayacak bir mahreç işareti kazandığını gösteriyor.
İstanbul Simidine Coğrafi İşaret Tesciliyle Standart ve Kalite Güvencesi
Kopuz, coğrafi işaretlerin amacının ürünlerin özgünlüğünü ve kalitesini güvence altına almak olduğunu vurguladı.
Ayrıca, bu tür tescillerin ürünlere ekonomik katma değer sağladığını ve üreticiler için önemli bir avantaj oluşturduğunu belirtti.
“Coğrafi işaret sistemi, hem üretici hem tüketici hem de kültürel mirasın sahibi olan toplum için fayda sağlar” diyen Kopuz, İstanbul Simidinin standartlarının belirlenmesinde üreticilerle yapılan iş birliğinin altını çizdi.
Kopuz, konuyla ilgili olarak şunları dile getirdi: “Asırlardır İstanbul’da üretilen simidin günümüzdeki üretim standartlarını belirlemek amacıyla fırınlarla bir araya geldik. Bu standartlar, simidin hem kullanılan malzemeler hem de pişirme yöntemlerini kapsıyor. Tüm bu kriterleri belirledikten sonra Türk Patent ve Marka Kurumu’na başvuruda bulunduk. Böylece İstanbul Simidinin kendine özgü özellikleri ve kalitesi resmiyet kazanmış oldu.”
Coğrafi İşaret Denetimleri Başlıyor
Kopuz, İstanbul Simidinin coğrafi işaretini kullanmak isteyen üreticiler için bir denetim süreci başlatacaklarını açıkladı. Bu kapsamda, simit üretmek isteyen fırınların başvurularının kabul edildiğini belirten Kopuz, denetim sürecinin “İstanbul Ekmek Fırıncıları Sanatkarları ve Ekmek Satıcıları Esnaf Odası” ve “Fatih İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü” iş birliğiyle yürütüleceğini ifade etti. Denetimlerde, başvuru sahibi fırınların belirlenen standartlara uygun üretim yapıp yapmadıkları incelenecek. Standartlara uyan üreticiler, İstanbul Simidi coğrafi işaretini hem üretimlerinde hem de satış noktalarında kullanabilecek. Ayrıca, ürün etiketlerinde veya ambalajlarda bu tescilli isim kullanılarak, simidin özgün kimliği korunmuş olacak.
Yanlış Bilgilendirmelere Açıklık Getirildi
Kopuz, medyada ve sosyal medyada çıkan yanlış bilgilere de değinerek, bazı haberlerde İstanbul’da simit üretimi için İSTİB’den izin alınması gerektiğinin iddia edildiğini, ancak bunun doğru olmadığını açıkladı. “İstanbul’da simit üretmek için bizden izin almak zorunlu değildir.
Yalnızca coğrafi işaretli İstanbul Simidi üretmek isteyen üreticiler bize başvurmalıdır. Biz de partner kurumlarımızla giderek üretim süreçlerini, kullanılan malzemeleri ve pişirme yöntemlerini İstanbul Simidi standartlarıyla karşılaştıracağız. Standartlara uygun olanlar coğrafi işareti kullanma hakkına sahip olacak” dedi.
Kopuz, standartlara uygun üretim yapan tüm fırın, kafe veya pastanelerin simit üretmeye devam edebileceğini vurguladı.
İstanbul simidinin, kentin dünyaca ünlü sokak lezzetleri arasında özel bir yere sahip olduğuna dikkat çeken Kopuz, coğrafi işaret tescilinin bu kültürel mirası gelecek kuşaklara taşımak için önemli olduğunu söyledi.
“Coğrafi işaret sayesinde İstanbul Simidinin kalitesi korunacak ve daha geniş kitlelere ulaşması sağlanacak. Bu süreç, hem üreticilerin haklarını güvence altına alıyor hem de tüketicilere özgün ve kaliteli ürün sunuyor” ifadelerini kullandı.
İstanbul Simidinin Önemi ve Coğrafi İşaretin Katkısı
İstanbul Simidi, yüzyıllardır İstanbul sokaklarının vazgeçilmez lezzetlerinden biri olarak biliniyor. Geleneksel tarif ve üretim yöntemleri, şehrin kültürel ve gastronomik mirasının bir parçası haline gelmiş durumda.
Ancak, farklı şehirlerde veya uluslararası pazarda simit üretenlerin artması, İstanbul Simidi’nin özgün kimliğinin korunmasını zorlaştırabiliyor. İşte bu noktada coğrafi işaret tescili devreye giriyor.
Coğrafi işaret tescili, ürünün belirli bir coğrafyadan geldiğini ve belirlenen kalite standartlarına uygun olarak üretildiğini garanti ediyor.
İstanbul Simidi için yapılan tescil, kullanılan unun türünden, susamın kalitesine, hamurun hazırlanış ve pişirme tekniklerine kadar tüm ayrıntıları kapsıyor. Bu standartlar, üreticilerin aynı lezzeti ve kaliteyi her zaman sunmasını sağlıyor.
Kopuz, İstanbul Simidinin hem ticari hem de kültürel açıdan korunması için coğrafi işaretin önemine dikkat çekerek, “İstanbul Simidi artık hem marka değerini hem de kültürel mirasını resmi olarak koruma altına almış durumda. Üretici ve tüketici açısından bu büyük bir kazanım” dedi.
İstanbul Simidinin coğrafi işaret tescili, kentin simidini dünyada eşsiz bir lezzet olarak tanıtmanın yanı sıra, üretimde kalite standardını garanti altına alıyor.
Bu adım, hem İstanbul’un gastronomik mirasını korumak hem de simidin gelecek nesillere sağlıklı ve özgün şekilde aktarılmasını sağlamak için atılmış önemli bir adım olarak öne çıkıyor.