Avrupa'dan 150 milyar euroluk 'SAFE' kapısı!

Türkiye, AB'nin 150 milyar euroluk Avrupa Güvenlik Eylemi (SAFE) mekanizmasına katılma niyetini resmi olarak bildirdi. Savunma sanayii alanında atılan stratejik adım, Ankara'nın hem AB’ye üyelik sürecindeki konumunu güçlendirecek hem de NATO ittifakındaki rolünü pekiştirecek.

Avrupa'dan 150 milyar euroluk 'SAFE' kapısı!

Türkiye, Avrupa Birli­ği'nin (AB) savunma sanayii alanında de­rinlemesine entegrasyon ve stratejik özerklik hedefle­ri doğrultusunda oluşturdu­ğu 150 milyar euroluk Avru­pa Güvenlik Eylemi (SAFE) mekanizmasına dahil olma kararlılığını netleştirdi. Da­ha önce de aynı girişimlerde bulunan Türkiye, SAFE çer­çevesinde AB ile ikili anlaş­ma imzalama niyetini res­men bildirerek süreci somut­laştırdı.

DÜNYA Gazetesi'nin res­mi kaynaklardan edindiği bilgiye göre, Türkiye'nin ta­lepleri arasında SAFE kap­samındaki ortak tedarik pro­jelerine katılım koşullarının iyileştirilmesi yer alıyordu. Katılım koşullarının iyileş­tirilmesinin ardından Tür­kiye'nin ikili anlaşma imza­lama niyetini bildirmesiyle, 150 milyar euroluk devasa fırsatın kapısı aralanmış ol­du. Söz konusu gelişme, Tür­kiye'nin savunma sanayii ka­pasitesini uluslararası are­nada güçlendireceği gibi, AB-Türkiye ilişkilerinde de yeni bir sayfa açılması anla­mına geliyor.

Güvenlik mimarisini şekillendiriyor

Avrupa Güvenlik Eylemi, AB'nin savunma sanayii ka­pasitesini artırmak ve strate­jik özerkliğini güçlendirmek amacıyla oluşturuldu. Rus­ya-Ukrayna Savaşı sonrası Avrupa güvenlik mimarisini yeniden şekillendirme çaba­larının bir parçası olarak ka­bul edilen SAFE tüzüğü, yak­laşık iki aylık müzakerelerin ardından AB Konseyi tarafın­dan onaylandı. SAFE'in te­mel amacı, AB'nin 2030 yılı­na kadar ortak savunma ka­biliyetini artırmak, tedarik zincirlerini güvence altına almak ve üye ülkeler arasın­da savunma alanında koordi­nasyonu güçlendirmek.

Üretimi teşvik edecek

Geliştirilen yeni mekaniz­ma ile ulusal planlar ve talep­ler doğrultusunda ilgili üye ülkelere 150 milyar euroya kadar kredi sağlanması he­defleniyor.

Krediden faydalanmak is­teyen üye devletlerin, en az iki katılımcı ülkeyi kapsayan ortak satın alımlar gerçekleş­tirerek kredi koşullarını sağ­laması bekleniyor. Özellikle ABD'nin Ukrayna'ya yaptığı askeri yardımın kesilebile­ceği endişeleri ve Avrupa'nın savunma bağımlılıklarını azaltma ihtiyacı, SAFE me­kanizmasını daha da kritik hale getiriyor. Uygulama; mü­himmat, drone ve anti-drone sistemleri, hava savunma, as­keri hareketlilik ve elektro­nik savaş gibi stratejik alan­larda ortak tedarik ve üreti­mi teşvik ederek Avrupa'nın savunma sanayii üssünü güç­lendirmeyi amaçlıyor.

Samimiyet testi niteliğinde

Türkiye'nin SAFE meka­nizmasına dahil olma giri­şimleri, hem AB hem de NA­TO için stratejik bir önem taşıyor. Resmi kaynaklar, Türkiye'nin ve Türk firma­larının SAFE planına tat­minkâr biçimde dahil edilip edilmeyeceğinin, AB açısın­dan bir "samimiyet testi" ni­teliği taşıyacağını belirti­yor. Avrupa'nın en güçlü or­dularından birine sahip olan Türkiye'nin, muharebe sa­hasında kendini kanıtlamış savunma ürünleriyle SAFE Mekanizması'na azami şe­kilde dahil olabilmesini sağ­layacak teknik ve anlaşmaya dayalı zeminin tesisi için ça­balarını sürdürmeye karar­lı olduğu vurgulanıyor. Tür­kiye'nin katılımı, Avrupa çapında rekabetçiliğin sağ­lanması, tedarikçiler için fi­yat avantajının korunması, verimli üretim süreçleri ve son kullanıcılara teslim süre

süre­lerinin azaltılması açısından büyük önem taşıyor. Özellikle NATO üyesi olup AB üyesi ol­mayan müttefiklerin sürecin dışında tutulmaması gerek­tiği, NATO'nun AB üyesi olan ve olmayan Avrupalı mütte­fikleri arasında silahlı kuv­vetlerin birlikte çalışabilirli­ğinin korunmasının SAFE'in başarısı için belirleyici olaca­ğı ifade ediliyor.

Ankara'nın kararlılığı net

SAFE çerçevesinde üçün­cü ülkelerin katılımı belir­li koşullara bağlı. AB fonla­rından yararlanmak için sa­tın alınacak silah sisteminin değerinin en az yüzde 65'inin AB üyesi bir ülkede, Ukray­na'da ya da bir Avrupa Eko­nomik Alanı/Avrupa Serbest Ticaret Birliği ülkesinde üre­tilmesi gerekiyor. Kalan yüz­de 35'lik kısım dünyanın her­hangi bir üçüncü ülkesinden gelebilirken, bazı üçüncü ül­keler blokla mevcut bir Gü­venlik ve Savunma Ortaklığı­na (SDP) sahip olmaları du­rumunda yüzde 65'e kadar katılım sağlayabiliyor. Türki­ye'nin bu yöndeki girişimle­ri, mevcut koşulların kendisi için daha elverişli hale geti­rilmesi talebini içeriyor.

An­kara, mevcut potansiyeliyle Avrupa savunmasının gele­ceğinde yer almak için karar­lılığını net biçimde ortaya ko­yuyor. Türkiye'nin bu girişi­mi, sadece savunma sanayii alanında değil, aynı zamanda AB ile ilişkilerin genel seyrin­de de olumlu bir ivme kazan­dırabilir. İkili anlaşma görüş­melerinin ilerleyen süreçte nasıl şekilleneceği merakla beklenirken, bu adımın Avru­pa güvenlik mimarisinin ge­leceğinde Türkiye'nin rolünü pekiştireceği aşikâr.

SAFE mekanizması katılım koşulları

-AB fonlarından yararlanmak için satın alınacak silah sisteminin en az yüzde 65’i AB üyesi bir ülkede, Ukrayna’da veya Avrupa Ekonomik Alanı (AEA)/Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) ülkelerinde üretilmeli.

-Kalan yüzde 35’lik kısım, dünyanın herhangi bir üçüncü ülkesinden tedarik edilebilir.

-Blokla mevcut bir Güvenlik ve Savunma Ortaklığı (SDP) bulunan üçüncü ülkeler, üretim oranlarında yüzde 65’e kadar katkı sağlayabilir.

-Krediden yararlanmak isteyen ülkeler, en az iki katılımcı ülkeyi kapsayan ortak satın alımlar yapmak zorunda.

-Katılım için tedarik zinciri güvenliğini ve stratejik özerkliği destekleyecek plan ve projeler öncelikli olarak değerlendiriliyor.

Türkiye’nin talepleri

-SAFE kapsamındaki ortak tedarik projelerine katılım koşullarının iyileştirilmesi.

-Türk savunma sanayii firmalarının, AB içindeki üretim projelerine daha geniş erişim sağlaması.

-NATO üyesi olup AB üyesi olmayan ülkelerin süreç dışında bırakılmaması ve birlikte çalışabilirliğin korunması.

-Türkiye’nin savunma ürünlerinin SAFE kredilendirme sürecinde öncelikli olarak dikkate alınması.

-Mevcut üretim ve ihracat kapasitesine göre daha esnek üretim payı oranlarının tanınması.

Kaynak: Dünya