Türkiye ekonomisi 2026’ya güçlü ve istikrarlı giriyor
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), Türkiye ekonomisine ilişkin 2025 büyüme tahminini yukarı yönlü revize etti. Banka, daha önce yüzde 2,8 olarak açıkladığı büyüme beklentisini yüzde 3,1 seviyesine yükseltti.
Bu artış, Türkiye ekonomisinde olumlu bir görünümün sinyalini verirken, 2026 yılı için EBRD’nin büyüme tahmininde herhangi bir değişiklik yapılmadığı gözlemlendi.
EBRD tarafından yayımlanan son raporda, Türkiye ekonomisine dair yapılan değerlendirmelerde piyasa oynaklığı ve ekonomik belirsizliklerin risk unsuru olmaya devam ettiği vurgulandı.
Banka, 2025 yılı için büyüme tahminini artırmasına rağmen, ekonomik risklerin tamamen ortadan kalkmadığını ve bu durumun yatırım ve ticaret ortamını etkileyebileceğini belirtti.
Türkiye Ekonomisinde İstikrar Sinyalleri
Türkiye ekonomisi, son yıllarda yaşanan iç ve dış ekonomik dalgalanmalara rağmen 2024 yılında belirli bir toparlanma süreci yaşamıştı.
EBRD’nin güncel raporu, bu toparlanmanın 2025 yılında da devam edebileceğine işaret ediyor. Banka, tüketici harcamalarındaki artış, ihracat performansındaki olumlu seyir ve bazı sektörlerdeki üretim kapasitesinin genişlemesini, 2025 yılı büyüme tahminini yukarı çeken temel faktörler olarak öne çıkardı.
Raporda ayrıca, Türkiye ekonomisindeki bazı yapısal sorunlara da değinildi. EBRD, enflasyonun kontrol altına alınması, döviz kuru dalgalanmalarının yönetimi ve sürdürülebilir yatırım ortamının oluşturulması gibi alanlarda atılacak adımların ekonomik büyümenin istikrarını destekleyeceğini belirtti.
Banka, bu alanlarda sağlanacak ilerlemelerin hem yatırımcı güvenini artıracağını hem de uzun vadeli ekonomik büyüme potansiyelini güçlendireceğini vurguladı.
2026 Büyüme Tahmini Sabit Kaldı
EBRD’nin revize ettiği büyüme tahmini, özellikle küresel ekonomik koşullar ve iç piyasa dinamikleri göz önüne alındığında dikkat çekici bir yükseliş olarak değerlendiriliyor.
Banka, dünya ekonomisinde süregelen belirsizlikler, enerji fiyatlarındaki dalgalanmalar ve uluslararası ticaret ortamındaki riskler gibi faktörlerin Türkiye ekonomisini doğrudan etkileyebileceğini belirtiyor.
Bu nedenle, 2026 yılına dair büyüme tahmininde herhangi bir değişiklik yapılmaması, önümüzdeki dönemde dikkatli bir izleme gerekliliğine işaret ediyor.
2025 yılı için yukarı yönlü revizyon, Türkiye ekonomisinin bazı göstergelerde beklenenden daha olumlu performans sergilediğini ortaya koyuyor.
Tüketici harcamalarındaki toparlanma ve ihracattaki artış, bankanın büyüme beklentisini yükseltmesinde önemli görev aldı.
Ayrıca, hükümetin uyguladığı ekonomik politikalar ve yatırım teşvikleri de büyüme dinamiklerini destekleyen diğer unsurlar arasında gösterildi.
Banka, raporunda piyasa oynaklığına dikkat çekerek, finansal piyasaların ve yatırım ortamının belirsizlikten etkilenmeye devam ettiğini belirtti.
Döviz kurlarındaki dalgalanmalar, faiz oranlarındaki değişimler ve küresel ekonomik koşullar, Türkiye ekonomisinin kırılgan yönleri arasında sıralandı.
Bu bağlamda EBRD, hem yatırımcıların hem de politika yapıcıların dikkatli bir yaklaşım benimsemesi gerektiğini vurguladı.
EBRD’nin raporuna göre, 2025 yılında büyüme beklentisinin yüzde 3,1’e yükseltilmesi, özellikle imalat ve hizmet sektörlerindeki iyileşme trendinden kaynaklanıyor.
Banka, bu sektörlerdeki üretim kapasitesinin artış göstermesinin, ekonomik büyüme üzerinde olumlu bir etki yarattığını belirtti. Ayrıca, ihracattaki yükselişin cari dengeye ve ekonomik istikrara katkı sağladığına dikkat çekildi.
Öte yandan, banka Türkiye ekonomisinin 2026 yılına dair büyüme tahminini değiştirmedi. Bu durum, EBRD’nin uzun vadeli görünümde hâlâ belirsizliklerin devam ettiğini ve ekonomik risklerin tamamen ortadan kalkmadığını düşündüğünü gösteriyor.
Banka, özellikle küresel ekonomik koşullar ve Türkiye’nin dış ticaret ilişkileri açısından dikkatli olunması gerektiğini vurguladı.
EBRD’nin Türkiye ekonomisi için 2025 yılı büyüme tahminini yukarı yönlü revize etmesi, kısa vadede olumlu bir ekonomik tabloya işaret ediyor.
Ancak bankanın vurguladığı piyasa oynaklığı ve belirsizlikler, ekonomik planlama ve yatırım kararlarında dikkatli olunması gerektiğini hatırlatıyor.
Türkiye ekonomisinin, yapısal reformlar ve sürdürülebilir büyüme adımları ile desteklenmesi, uzun vadeli istikrar ve büyüme hedeflerine ulaşmada kritik öneme sahip.
Banka, son raporunda Türkiye ekonomisinin mevcut potansiyelini, bölgesel ekonomik koşulların iyileşmesi ışığında değerlendirebileceğini belirtti.
Bununla birlikte, piyasalarda devam eden oynaklık ve belirsizliklerin hâlen önemli riskler oluşturduğunu vurguladı.
Uzmanlar, özellikle küresel ekonomik ortamın kırılganlığı ve artan finansal belirsizliklerin Türkiye’nin ekonomik görünümünü etkileyebileceğine dikkat çekiyor.
Bölgesel Ekonomilerde Yavaş Ama İstikrarlı Büyüme
EBRD’nin yayımladığı “Bölgesel Ekonomik Beklentiler” raporuna göre, Türkiye’nin 2026 yılı büyüme öngörüsü değişmeden yüzde 3,5 seviyesinde kaldı.
Bu tahmin, ülkenin güçlü sektörleri ve stratejik yatırımları sayesinde istikrarlı bir büyüme performansı gösterebileceğine işaret ediyor.
Raporda ayrıca, bölgedeki genel ekonomik seyir de değerlendirildi. EBRD’nin faaliyet gösterdiği bölgelerde, ekonomilerin 2025 yılında ortalama yüzde 3,1 oranında bir büyüme kaydetmesi beklenirken, 2026 yılında bu oranın yüzde 3,3’e yükselmesi öngörülüyor.
Ancak bu büyüme tahminleri, hâlen devam eden küresel gerilimler, Çin’den kaynaklanan artan rekabet ve sınırlı mali alan gibi baskı unsurları nedeniyle bazı risklerle karşı karşıya.
Türkiye özelinde ise raporda öne çıkan risk faktörleri arasında piyasa risk iştahındaki oynaklık ve sıkılaşan küresel finansman koşulları yer alıyor. Analistler, bu unsurların Türkiye ekonomisinin kısa vadeli finansal dengelerini etkileyebileceğini belirtiyor.
Suriye ve Kafkaslar’daki Gerilimlerin Azalması Fırsat Yaratıyor
Öte yandan, raporda dikkat çeken bir diğer önemli nokta, Suriye ve Kafkaslar’daki gerilimlerin hafiflemesi ile Avrupa Birliği ile yakınlaşmanın Türkiye için yeni fırsatlar yaratabileceği yönünde.
Bu gelişmeler, özellikle inşaat, lojistik ve savunma gibi uzun süredir güçlü konumda olan sektörlerin ekonomik katkısını artırabilir.
EBRD’den Türkiye’ye Rekor Yatırım: 2,6 Milyar Euro
EBRD’nin Türkiye’deki yatırımları da raporda detaylı olarak ele alındı. Banka, 2024 yılı içerisinde Türkiye’ye rekor düzeyde yatırım gerçekleştirdi ve toplamda 2,6 milyar Euro’luk bir yatırım rakamına ulaştı.
Bu artış, hem özel sektörün yeşil ve sürdürülebilir yatırımlara olan ilgisinin yükselmesi hem de Banka’nın Şubat 2023 depremlerinden etkilenen bölgelere yönelik desteğini sürdürmesiyle mümkün oldu.
Bu sayede EBRD, ülkedeki kümülatif yatırım miktarını 22,4 milyar Euro’nun üzerine çıkardı. Mevcut yatırım portföyü ise yaklaşık 8 milyar Euro seviyesinde bulunuyor ve önümüzdeki dönemde stratejik projelerle daha da büyümesi öngörülüyor.
Raporda ayrıca, Türkiye’nin ekonomik dayanıklılığının temelinde köklü sektörlerin güçlü yapısı ve uluslararası işbirliği kapasitesinin yattığına dikkat çekildi.
Özellikle savunma sanayi, lojistik ve inşaat sektörleri, hem iç talebi karşılayacak hem de dışa dönük yatırımlarla ülkenin ekonomik büyümesine katkı sağlayacak kapasiteye sahip.
Bu sektörler, bölgesel istikrarın sağlanması ve AB ile ekonomik ilişkilerin güçlenmesi durumunda daha yüksek performans gösterebilir.
Piyasa Oynaklığı ve Küresel Riskler Hâlen Masada
Banka, önümüzdeki dönemde Türkiye’nin ekonomik büyümesinin sürdürülebilir olması için makroekonomik dengelerin korunması, piyasa belirsizliklerinin yönetilmesi ve stratejik sektörlere yönelik yatırımların artırılmasının önemine işaret ediyor.
Yeşil ve Sürdürülebilir Yatırımlar Ön Planda
Yeşil ve inovatif projelere verilen önemin artması, hem özel sektör hem de kamu yatırımları açısından Türkiye’nin uzun vadeli büyüme potansiyelini güçlendirecek bir faktör olarak öne çıkıyor.
EBRD’nin raporunda vurgulanan bir diğer kritik nokta ise bölgesel işbirliğinin ekonomik büyüme üzerindeki etkisi.
Türkiye’nin coğrafi konumu ve bölgesel ticaret bağlantıları, ülkeye rekabet avantajı sağlarken, istikrarlı bir politik ve ekonomik ortam bu avantajı pekiştiriyor.
Banka, Türkiye’nin ekonomik güçlerini en verimli şekilde kullanabilmesi için hem iç piyasada hem de uluslararası alanda sürdürülebilir ve dirençli politikaların uygulanmasını öneriyor.
EBRD’nin raporu, Türkiye ekonomisinin 2026 yılına kadar istikrarlı bir büyüme patikasında olacağını gösterirken, küresel belirsizlikler ve finansal oynaklık gibi risklerin dikkatle yönetilmesi gerektiğini ortaya koyuyor.
Bölgesel İşbirliği Ekonomiyi Destekliyor
Banka’nın yatırımları, stratejik sektörlerdeki güçlü performans ve bölgesel işbirliği potansiyeli, Türkiye’nin ekonomik dayanıklılığını artıran unsurlar olarak öne çıkıyor.
Bu bağlamda, Türkiye’nin hem yerel hem de uluslararası yatırımlar açısından cazip bir ekonomi olmaya devam etmesi bekleniyor.