Gıda fiyatları düştü, Faiz indi: Dezenflasyonda ince ayar dönemi

Küresel finans dünyasının önemli aktörlerinden Citigroup, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) son Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında aldığı faiz indirimi kararına ilişkin dikkat çekici bir değerlendirme yayımladı.

Bankanın kıdemli ekonomistleri İlker Domaç ve Gültekin Işıklar tarafından hazırlanan analizde, TCMB’nin politika faizini 15 baz puan düşürerek %44,5 seviyesine çekmesinin “piyasa beklentilerinin üzerinde” olduğu vurgulandı.

Citigroup, bu ölçekte bir indirimin ekonomik koşullar ve mevcut enflasyon görünümü göz önüne alındığında daha güçlü bir gerekçe ile desteklenmesi gerektiğine dikkat çekti.

Raporda, Türkiye ekonomisinin son dönemdeki enflasyon eğilimi, finansal istikrarın seyri, küresel faiz ortamı ve iç talep dinamikleri analiz edilirken, Merkez Bankası’nın para politikasında hata payının artık oldukça sınırlı olduğuna işaret edildi.

Citigroup, özellikle fiyat istikrarının yeniden tesis edilmeye çalışıldığı böylesi bir dönemde atılacak her adımın çok net ve güçlü argümanlarla açıklanmasının önemini vurguladı.

Beklenenden Büyük İndirim ve Gerekçe İhtiyacı

Citigroup ekonomistleri, TCMB’nin 15 baz puanlık indiriminin teknik olarak büyük bir değişim gibi görünmese de, mevcut şartlar altında “piyasa iletişimi açısından önemli bir adım” niteliği taşıdığını belirtti.

Enflasyonun yüksek seyrettiği ve kur tarafında zaman zaman yukarı yönlü baskıların hissedildiği bir ortamda, Merkez Bankası’nın faiz indirimlerine başlaması, piyasalar tarafından “erken adım” şeklinde yorumlandı.

Citigroup raporunda, özellikle enflasyonun hâlen düşüş trendine tam olarak oturmadığı bir aşamada gerçekleştirilen bu indirimin, para politikasının kararlılığına ilişkin soru işaretleri yaratabileceği ifade edildi.

Domaç ve Işıklar, bu sebeple Merkez Bankası’nın böylesi bir kararı alırken iletişim dilinin daha güçlü olması gerektiğini, hangi ekonomik göstergelerin faiz indiriminin önünü açtığının daha net şekilde belirtilmesinin piyasa belirsizliğini azaltacağını vurguladı.

Raporda, “TCMB’nin, piyasanın güvenini koruyabilmesi için politika değişikliklerini gerekçelendirmede daha şeffaf ve detaylı bir tutum benimsemesi önem arz etmektedir” ifadeleri yer aldı.

Hata Payı Çok Azaldı Uyarısı

Citigroup, Türkiye’nin makroekonomik görünümünde son dönemde atılan adımların genel olarak rasyonelleşme çabası ile uyumlu olduğunu, mali disiplin ve yapısal dönüşüm politikalarının önem kazandığını hatırlattı.

Ancak raporda, tüm bu çabalara karşın ekonomi yönetiminin karşı karşıya olduğu risklerin hâlâ yüksek seviyede olduğuna dikkat çekildi.

Türkiye’de enflasyonun çok yüksek seviyelere ulaştığı bir dönemin ardından gerileme sürecine girmesi, para politikası açısından bir fırsat penceresi yaratsa da, ekonomistlere göre bu pencere oldukça dar. Citigroup analizinde, “Merkez Bankası’nın, enflasyonla mücadele sürecinde yapacağı en küçük yanlı adımın dahi büyük sonuçlar doğurabileceği bir döneme girildi” denildi.

Bu çerçevede, TCMB’nin politika faizinde atacağı her indirimin, ekonomik dengelerde yaratabileceği olası etkilerin titizlikle değerlendirilmesi gerektiği ifade edildi.

Raporda ayrıca, Türkiye’de iç talebin hâlâ güçlü seyretmesi, ücret artışlarının enflasyon beklentileri üzerindeki etkisi ve enerji fiyatlarına ilişkin riskler gibi unsurların dikkatle izlenmesi gerektiği hatırlatıldı.

Citigroup, söz konusu faktörlerin hiçbiri henüz politika faizinin hızlı ve agresif şekilde aşağı çekilmesini destekleyecek düzeyde olmadığından, TCMB’nin daha temkinli bir yaklaşım benimsemesi gerektiğini belirtti.

Gelecek Döneme Yönelik Beklentiler

Citigroup’un değerlendirmesinde, Merkez Bankası’nın gelecek aylarda da faiz indirimlerine devam edip etmeyeceğinin, özellikle enflasyonun eğilimi, kurdaki oynaklık ve kredi büyümesi gibi kritik göstergeler tarafından belirleneceği aktarıldı.

Ekonomistler, eğer dezenflasyon süreci kalıcı ve güçlü bir zemine oturursa, TCMB’nin kademeli faiz indirimlerine devam edebileceğini söyledi.

Ancak bunun için öncelikle fiyatlama davranışlarında belirgin bir iyileşme, beklentilerde güçlü bir düzelme ve finansal kırılganlıklarda azalma görülmesinin şart olduğu vurgulandı.

Aksi durumda, erken veya hızlı atılacak faiz indirimlerinin, önceki yıllarda yaşanan makroekonomik dengesizliklerin yeniden ortaya çıkmasına neden olabileceği belirtildi.

Citigroup, bu nedenle TCMB’nin “aşamalı, öngörülebilir ve veriye dayalı” bir politika çerçevesi oluşturmasının piyasaların beklentilerini yönetmede kritik bir görev alacağını ifade etti.

Temkinli Adımlar Şart

Citigroup’un raporu, Türkiye’nin ekonomik dönüşüm sürecinin hassas bir aşamada olduğu mesajını yineliyor.

Merkez Bankası’nın atacağı her politika adımı, yerli ve yabancı yatırımcılar tarafından dikkatle izleniyor. Bu ortamda, faiz indirimlerinin güçlü verilerle desteklenmesi ve kararların şeffaf şekilde anlatılması, para politikasının kredibilitesini korumak açısından hayati önem taşıyor.

Citigroup ekonomistleri, TCMB’nin kısa vadeli politik baskılardan uzak durarak, tamamen veriye dayalı ve iletişim kanalları güçlü bir para politikası sürdürmesi gerektiğini belirterek değerlendirmelerini sonlandırdı.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), politika faizini yüzde 39,5 seviyesinden yüzde 38’e indirerek beklentilerin üzerinde bir adım atmıştı.

Ekonomistlerin ortalama tahmini 100 baz puanlık daha sınırlı bir indirim yönündeyken, Para Politikası Kurulu’nun (PPK) karar metninde özellikle son dönemde olumlu bir tablo çizen enflasyon verilerinin altı çizildi. Bankanın açıklamasında, son aylarda fiyat baskılarındaki yavaşlamanın politika indirimi için alan yarattığı mesajı öne çıktı.

Enflasyon Beklentileri Gündemin Odak Noktasında

Citi’nin ekonomistleri, Türkiye’de son dönemde görülen enflasyondaki iyileşmenin büyük ölçüde gıda fiyatlarında yaşanan gerilemeden kaynaklandığını belirtiyor.

Analistlere göre gıda kalemi, uzun zamandır Merkez Bankası’nın kontrolü dışında gerçekleştiği düşünülse de Kasım ayındaki düşüş, genel enflasyon seyrini kayda değer biçimde etkilemiş görünüyor.

Ancak uzmanlar, enflasyondaki bu kısa vadeli iyileşmenin yeterli olmadığı görüşünde. Raporda, “Türkiye ekonomisinde beklentilerin hâlâ tam anlamıyla çıpalanmadığı, enflasyon görünümünün kırılganlığını koruduğu bir ortamda daha güçlü ve kapsamlı bir gerekçelendirme yapılmalıydı” değerlendirmesinde bulunuldu.

Citi ekonomistleri, 2026 yılına gelindiğinde Merkez Bankası’nın ilave bir faiz gevşemesi sürecine girmesinin beklendiğini; ancak bunun dezenflasyon sürecinin güvenilirliğini daha kritik bir noktaya taşıyacağını vurguluyor.

Piyasa aktörleri, fiyat istikrarına ilişkin atılan adımları ve politika tutarlılığını daha sıkı bir gözle izleyecek. Bu nedenle, para politikasında “sapma” olarak değerlendirilebilecek alanın oldukça daraldığına dikkat çekiliyor.

Ekonomistler, mali disiplinin eşlik etmediği bir gevşemenin enflasyon beklentilerini yeniden bozabileceği uyarısında bulunuyor.

Sıkı Para Politikası Mesajı Güçlü Şekilde Korunuyor

Kasım ayında yıllık enflasyon, özellikle gıda fiyatlarında görülen düşüşün beklenenden daha kuvvetli olması sayesinde yüzde 31,1’e geriledi.

Bu seviye, piyasa tahminlerinin altında kalarak dezenflasyon sürecine ilişkin iyimserliği artırdı. Gıda fiyatlarındaki hareket, son yıllarda genellikle para politikasından bağımsız bir kalem olarak ele alınmış olsa da bu kez fiyatlardaki düşüş genel seyre olumlu katkı sağladı.

Buna karşın Merkez Bankası’nın 2025 sonu için enflasyon hedefi yüzde 16 düzeyinde bulunurken, piyasa katılımcıları anketinde ortaya çıkan medyan beklenti yüzde 23 olarak ölçülüyor.

Bu farklılık, beklentilerin hedefe doğru tam anlamıyla konsolide olmadığını ve para politikasının sıkılık derecesinin bir süre daha korunması gerektiğini işaret ediyor.

TCMB Başkanı Fatih Karahan, gün içerisinde yaptığı değerlendirmede hanehalkının enflasyon beklentilerinde kademeli bir iyileşme beklediklerini ifade etti.

Karahan, fiyat gelişmelerinin para politikasının geleceğine yön verirken temel belirleyici faktör olmaya devam edeceğini vurgularken şu ifadeleri kullandı: “Fiyat istikrarına yönelik elde ettiğimiz kazanımları önemli buluyoruz. Bu kazanımların kalıcı hale gelmesi için sıkı para politikası duruşumuzu kararlılıkla sürdüreceğiz.”

Karahan’ın açıklaması, faiz indiriminin orta vadeli gevşeme döngüsünün erken bir habercisi olarak görülmemesi gerektiğine işaret ediyor.

Önümüzdeki Dönem Ne Getirebilir?

Ekonomi çevrelerinde son dönemde tartışılan temel başlıklardan biri, enflasyonda görülen geçici rahatlamanın kalıcılığının ne kadar güçlü olacağı.

Gıda ve enerji gibi volatil kalemlerin yıllık enflasyona olumlu katkı yapması, manşet verinin hızlı bir şekilde düşmesine yol açsa da çekirdek enflasyonun seyri ve talep koşulları hâlâ Merkez Bankası’nın yakından izlediği alanlar arasında.

Özellikle iç talebin yüksek seyrini sürdürdüğü bir ortamda, fiyat istikrarının korunması için sıkı para politikası kadar makro ihtiyati önlemler ve mali disiplin uygulamaları da önem kazanıyor.

Ekonomistler, 2026 yılında beklenen genişleme sürecinin, ancak 2025 boyunca enflasyonda güçlü bir düşüş trendinin pekişmesi halinde mümkün olabileceğini aktarıyor.

Aksi takdirde, erken veya aşırı gevşeme adımlarının beklentileri yeniden bozarak fiyat istikrarı hedefine zarar verebileceği değerlendiriliyor.

TCMB’nin son faiz indirimi kararı, hem beklentilerin üzerindeki adım hem de karar metnindeki ton itibarıyla piyasalar tarafından dikkatle analiz edildi.

Kurum, bir yandan enflasyondaki olumlu gidişatı vurgularken diğer yandan para politikasında sıkı duruşun korunacağı mesajını yineleyerek iki yönlü bir iletişim stratejisi benimsedi.

Bu yaklaşım, enflasyonun düşüş trendinin sürdüğü ancak belirsizliklerin tamamen ortadan kalkmadığı bir dönemde denge arayışının sürdüğünü gösteriyor.

Dublör kullanıp kiraladığı eve çökmeye çalıştı! Sınırları belli, işte 'Yenişehir' planları! Bir spiker daha uyuşturucudan tutuklandı! Kriptocu milyonerler tek tek öldürülüyor! Rus oyuncudan Türk iş adamına 'yasak aşk' şantajı! Sabri Sarıoğlu'nun davası düştü!