BOJ’dan sıkılaşma sinyali: Faiz sabit, tahvil alımı azalıyor
Japonya Merkez Bankası (BoJ), Haziran ayı para politikası toplantısında beklentilere paralel olarak politika faizinde herhangi bir değişikliğe gitmeyerek mevcut seviyeyi koruma kararı aldı.
Bu kararla birlikte BoJ, son dönemde başlattığı para politikasında normalleşme sürecini aceleye getirmeden, daha ihtiyatlı ve kademeli bir şekilde sürdürme niyetinde olduğunu da ortaya koymuş oldu.
Banka ayrıca, varlık alım programı çerçevesinde uyguladığı devlet tahvili alımlarını azaltma planını hızlandırmak yerine, bu süreci yavaşlatmayı tercih etti.
Bu karar, BoJ’un finansal piyasalardaki istikrarı gözeterek, para politikasında olası dalgalanmaların önüne geçmeyi hedeflediğini gösteriyor.
Faiz Oranı Sabit Kaldı
BoJ’un politika yapıcıları, referans faiz oranını yüzde 0 ile yüzde 0,1 aralığında tutmaya devam etti. Bu karar, 2024 yılının ilk çeyreğinde gerçekleştirdiği sürpriz faiz artırımının ardından izlenen “ölçülü normalleşme” yaklaşımının devamı niteliğinde.
Hatırlanacağı üzere, Japonya Merkez Bankası yaklaşık on yıldır uyguladığı negatif faiz politikasını Mart ayında sonlandırarak, faiz oranlarını sıfırın üzerine çıkarmıştı.
Bu adım, BoJ’un uzun yıllar süren ultra gevşek para politikasından kademeli bir dönüş yapma çabasının ilk somut göstergesi olmuştu.
Ancak banka, bu ilk faiz artırımının ardından atılacak adımlarda dikkatli olunması gerektiğini birçok kez vurgulamıştı.
Haziran toplantısında alınan karar da bu yaklaşımı teyit ediyor. Japonya ekonomisinde toparlanmanın kırılgan yapısı ve enflasyon dinamiklerindeki belirsizlikler, BoJ’un temkinli bir strateji benimsemesine neden oluyor.
Tahvil Alımında Kademeli Geri Çekilme
BoJ’un bilançosunu büyüten en önemli unsurlardan biri olan devlet tahvili alım programı konusunda da önemli bir açıklama yapıldı.
Banka, şu ana kadar izlediği sabit hızda tahvil alımı yaklaşımını gevşetmeyi planlasa da, bu sürecin aceleye getirilmeyeceğini duyurdu.
Açıklamada, "Devlet tahvili alım miktarlarının azaltılması yönünde bir plan hazırlanacak ve bu plan, bir sonraki para politikası toplantısında detaylandırılarak duyurulacaktır" ifadesi yer aldı.
Bu açıklama, BoJ’un tahvil piyasalarında ani likidite değişimlerine neden olmamak adına, azaltım sürecini dikkatli bir şekilde yöneteceğini ortaya koyuyor.
Ekonomistler, bu yaklaşımın yatırımcıların güvenini korumak açısından önemli olduğunu değerlendiriyor. Tahvil alımlarındaki hızlı bir düşüş, Japon tahvil getirilerinde ani artışlara neden olabileceği gibi, finansal istikrarsızlık riskini de beraberinde getirebilir.
Bu nedenle BoJ’un “önce iletişim, sonra eylem” anlayışıyla hareket etmesi, piyasalar tarafından olumlu karşılandı.
Aylık Rapor: Ekonomik Görünümde Değişiklik Yok
Toplantının ardından yayınlanan aylık ekonomik görünüm raporunda, Japon ekonomisine dair temel değerlendirmelerde herhangi bir değişikliğe gidilmediği görüldü.
Raporda, ülke ekonomisinin genel olarak “ılımlı bir toparlanma süreci” içinde olduğu ifade edilirken, tüketici harcamaları ve ihracatın yavaş da olsa toparlanma sinyalleri verdiği belirtildi.
Bununla birlikte, enflasyonun seyriyle ilgili olarak dikkat çekici tespitler de yer aldı. BoJ, tüketici fiyatlarındaki artışın orta vadede yüzde 2 hedefi civarında kalabileceğini öngörürken, bu beklentinin gerçekleşmesinin ücret artışlarına bağlı olduğu vurgulandı.
Özellikle büyük şirketlerin 2025 mali yılı için açıkladığı maaş zamlarının enflasyon hedeflerinin sürdürülebilirliği açısından kritik görev alacağı ifade edildi.
Piyasaların Tepkisi
BoJ’un politika faizini değiştirmeme ve tahvil alımında ani bir azaltıma gitmeme kararları, finansal piyasalar tarafından büyük ölçüde öngörülmüştü.
Bu nedenle piyasa tepkileri oldukça sınırlı kaldı. Japon Yeni, kararın ardından dolar karşısında yatay bir seyir izlerken, Nikkei 225 endeksi de gün içinde pozitif bölgede işlem gördü.
Bazı analistler, BoJ’un parasal sıkılaşmaya dair net bir zaman çizelgesi sunmamasını, enflasyonla mücadelede kararlılığın sınırlı olduğu şeklinde yorumladı.
Ancak çoğu uzman, Japon ekonomisinin mevcut koşullarında hızlı sıkılaşmanın riskli olacağı konusunda hemfikir.
BoJ’un Stratejik Duruşu: Temkinli ve Kademeli
BoJ’un son kararları, merkez bankasının parasal normalleşme sürecine geçerken yaşadığı ikilemleri gözler önüne seriyor.
Bir yandan yıllardır süren ultra gevşek politikaların makroekonomik dengesizliklere yol açtığı bir dönemin ardından, bu politikaların terk edilmesi gerekiyor.
Öte yandan, Japonya’nın yapısal sorunları düşük büyüme hızı, demografik zorluklar ve ücret baskıları sert bir para politikası dönüşümünü zorlaştırıyor.
Bu nedenle BoJ’un yaklaşımı, yalnızca iç ekonomik dinamikleri değil, aynı zamanda küresel finansal koşulları da gözeten çok boyutlu bir politika setine işaret ediyor.
ABD ve Avrupa merkez bankalarının faizleri uzun süre yüksek seviyelerde tutmaya devam ettiği bir ortamda, BoJ’un daha yavaş ve uyumlu bir çıkış stratejisi izlemesi dikkat çekici bulunuyor.
Geleceğe Yönelik Beklentiler
Bir sonraki para politikası toplantısında BoJ’un tahvil alım miktarlarının azaltılmasıyla ilgili somut planları kamuoyuyla paylaşması bekleniyor.
Bu süreçte piyasa yönlendirmelerinin etkili bir şekilde yapılması, hem finansal istikrarın korunması hem de para politikasının güvenilirliğinin sürdürülmesi açısından hayati önem taşıyor.
Uzmanlar, eğer enflasyon göstergeleri yukarı yönlü sürprizler sunmaya devam ederse, BoJ’un yıl sonuna doğru ikinci bir faiz artırımını değerlendirebileceğini belirtiyor.
Ancak bu tür bir adımın, ekonomik büyüme ve tüketici harcamaları gibi temel göstergelere sıkı sıkıya bağlı olacağı konusunda uyarıyorlar.
Japonya Merkez Bankası, Haziran toplantısında faiz oranlarını sabit tutarak ve tahvil alım programındaki geri çekilme sürecini zamana yayacağını belirterek, para politikasında dengeli bir geçiş süreci izlemeyi sürdürdüğünü ortaya koydu.
Bu yaklaşım, kırılgan toparlanma sürecindeki Japon ekonomisinin ihtiyaçlarına uygun bir strateji olarak değerlendiriliyor.
Önümüzdeki aylarda BoJ’un atacağı adımlar, yalnızca Japonya değil, küresel piyasalarda da yakından izlenmeye devam edecek.
Japonya Merkez Bankası (BOJ), 17 Haziran 2025 tarihinde sona eren iki günlük para politikası toplantısının ardından, beklentilere paralel olarak politika faiz oranını değiştirmeme kararı aldı.
Kısa vadeli faiz oranını %0,5 seviyesinde sabit tutan banka, aynı zamanda tahvil alımlarına ilişkin mevcut planı da sürdürme kararı aldı.
Ancak banka, önümüzdeki mali yıldan itibaren tahvil alımlarını daha yavaş bir hızda azaltarak, para politikasında normalleşme yönünde dikkatli ve tedbirli bir yaklaşım benimsediğine işaret etti.
Faizler Değişmedi, Beklentiler Karşılandı
BOJ'un politika yapıcıları, piyasaların yakından takip ettiği bu toplantıda kısa vadeli faiz oranını %0,5 seviyesinde koruma kararını oybirliğiyle aldı.
Bu karar, küresel piyasa aktörleri ve analistlerin beklentileriyle uyumlu olarak değerlendirildi. Faiz oranlarının sabit tutulması, bankanın henüz ekonomik toparlanmanın ve enflasyon dinamiklerinin istenilen düzeye ulaşmadığı görüşünü sürdürdüğünü ortaya koyuyor.
Tahvil Alımlarında Gelecek Yıl Kademeli Yavaşlama
Toplantının ardından yapılan açıklamada Japonya Merkez Bankası, mevcut tahvil alım planının Mart 2026’ya kadar geçerli olduğunu ve bu plana dokunulmayacağını belirtti. Bununla birlikte banka, 2026 mali yılından itibaren uygulanacak yeni bir tahvil alım planını da duyurdu.
Yeni plana göre, BOJ 2026 mali yılı kapsamında tahvil alımlarını daha temkinli bir biçimde azaltmayı hedefliyor.
Buna göre banka, 2026'nın Nisan ayında başlayacak mali yıl boyunca, her çeyrekte tahvil alımlarını 200 milyar yen azaltacak.
Bu kademeli azalma süreciyle birlikte, Mart 2027 itibarıyla BOJ'un toplam tahvil alım hacminin yaklaşık 2 trilyon yene kadar düşürülmesi planlanıyor.
Bu adım, BOJ’un para politikasını yavaş yavaş normalleştirme yönünde bir strateji izlediğini ve piyasalarda ani dalgalanmalardan kaçınmak istediğini ortaya koyuyor.
Ekonomik Değerlendirme: Ilımlı Toparlanma Devam Ediyor
BOJ, faiz kararı ile birlikte yayımladığı aylık ekonomik değerlendirme raporunda Japon ekonomisine ilişkin genel görünümde herhangi bir değişikliğe gitmedi.
Raporda, “Japon ekonomisi ılımlı bir şekilde toparlanma sürecini sürdürüyor” ifadesi yinelendi. Bu ifade, BOJ’un mevcut ekonomik verileri olumlu ama ihtiyatlı bir şekilde değerlendirdiğini gösteriyor.
Ekonomik toparlanmanın başlıca nedenleri arasında, tüketici harcamalarındaki artış, iş gücü piyasasındaki iyileşme ve ihracat kalemlerinde gözlenen toparlanma bulunuyor.
Ancak, banka bu toparlanmanın kırılgan olduğunu ve küresel gelişmelere açık bir şekilde bağımlı olduğunu da vurguladı.
Enflasyon Beklentileri Ilımlı Artış Eğiliminde
BOJ, raporunda enflasyon dinamiklerine dair değerlendirmelerde de bulundu. Banka, enflasyon beklentilerinde ılımlı bir yükseliş gözlendiğini belirtti.
Rapora göre, hem tüketici hem de piyasa aktörleri, gelecek dönemde enflasyonun belirli bir artış eğilimi göstereceği yönünde beklenti içinde.
Ancak BOJ, bu artışın büyük oranda geçmişte yaşanan ithal fiyat artışlarının ve son dönemdeki gıda fiyatlarındaki yükselişlerin etkisiyle sınırlı kalacağını öngörüyor.
Bu etkenlerin etkilerinin zamanla hafiflemesiyle birlikte enflasyonda daha istikrarlı bir görünümün oluşması bekleniyor.
Dolayısıyla banka, fiyat istikrarını sağlamak adına faiz artışlarına hızla yönelme konusunda ihtiyatlı davranmayı sürdürüyor.
Dış Ekonomik Gelişmelere Dair Belirsizlikler
BOJ’un dikkat çektiği bir diğer önemli unsur ise küresel ticaret politikalarındaki belirsizlikler oldu. Açıklamada, dünya genelinde ticaret politikalarının nasıl şekilleneceği ve diğer ülkelerin ekonomik faaliyetlerinin bu gelişmelere nasıl yanıt vereceğinin öngörülemez olduğu ifade edildi.
Bu çerçevede, BOJ özellikle küresel ekonomik dalgalanmaların, finansal piyasalar ve döviz kurları üzerindeki etkilerine karşı dikkatli olunması gerektiğini vurguladı.
Özellikle Amerika Birleşik Devletleri ve Çin arasındaki ticaret ilişkileri, gelişmeler ve enerji fiyatlarındaki oynaklık gibi unsurlar, Japonya ekonomisi açısından dışsal risk unsurları olarak değerlendiriliyor.
BOJ’un Temkinli Duruşu Sürüyor
Genel hatlarıyla bakıldığında, Japonya Merkez Bankası'nın bu toplantıdaki kararları, agresif para politikası değişikliklerinden uzak durarak tedbirli bir yol haritası çizmeye devam ettiğini gösteriyor.
Banka, ekonomik toparlanmanın sürdüğünü ancak bunun henüz yeterince güçlü ve istikrarlı olmadığı görüşünde. Bu nedenle faiz oranlarında ve tahvil alımlarında ani değişikliklere gitmekten kaçınıyor.
Tahvil alımlarının kademeli olarak azaltılması, uzun vadede BOJ’un bilançosunu küçültmeyi ve para politikasını daha sürdürülebilir bir zemine oturtmayı hedeflediğini gösteriyor.
Ancak bu süreç oldukça dikkatli yönetilmek zorunda, zira Japonya uzun süredir ultra gevşek para politikalarıyla ekonomisini destekliyordu ve bu politikaların tersine çevrilmesi, piyasa istikrarını doğrudan etkileyebilir.
Japonya Merkez Bankası’nın son toplantısından çıkan sonuçlar, hem piyasalara hem de kamuoyuna “istikrarlı ama ihtiyatlı” bir mesaj verdi.
Faiz oranlarının sabit tutulması ve tahvil alımlarının kademeli şekilde azaltılması, ekonomideki toparlanmanın desteklenmeye devam edeceğini ancak aynı zamanda aşırı likidite politikalarından adım adım uzaklaşılacağını işaret ediyor.
Bundan sonraki süreçte, BOJ’un para politikasında daha somut değişikliklere gitmesi büyük ölçüde iç talepteki güçlenmeye, enflasyonun sürdürülebilir şekilde hedeflere yaklaşmasına ve küresel piyasalardaki istikrar düzeyine bağlı olacak.
Uzmanlar, BOJ’un politika duruşunun Japon yeni üzerindeki etkilerini, özellikle dolar/yen paritesindeki dalgalanmalar üzerinden yakından izlemeye devam ediyor.
Önümüzdeki aylarda açıklanacak ekonomik göstergeler ve BOJ’un gelecek toplantılarda vereceği sinyaller, Japonya’nın para politikasının gidişatını daha net ortaya koyacak.