Türkiye ekonomisinden güçlü büyüme!
Türkiye ekonomisine ilişkin 2025 yılının üçüncü çeyrek büyüme verileri kamuoyuyla paylaşıldı.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) sonuçlarına göre, ekonomi bu dönemde yıllık bazda yüzde 3,7 oranında büyüyerek küresel belirsizliklere rağmen pozitif seyrini sürdürdü.
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış verilere göre ise Türkiye ekonomisi bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 1,1 oranında büyüme kaydetti.
Bu performans, büyümenin hız kesmeden devam ettiğine işaret ederken; ekonomistlerin beklentilerinin sınırlı ölçüde altında kaldı.

Türkiye Ekonomisi 2025 Üçüncü Çeyrekte Büyümesini Sürdürdü
Piyasalarda yapılan anket ve tahminlerde, ekonomistlerin yılın üçüncü çeyreğine ilişkin büyüme beklentisi ortalama yüzde 3,97 seviyesinde bulunuyordu.
Açıklanan yüzde 3,7’lik büyüme rakamı, beklentilerin bir miktar altında kalsa da genel görünümde güçlü iç talep, ihracat artışı ve hizmet sektöründeki canlılığın ekonomiyi desteklediği gözlemlendi.

Önceki Dönemlerle Karşılaştırma
Büyüme oranlarını son dönemlerle karşılaştırdığımızda, Türkiye ekonomisinin istikrarlı bir yükseliş eğilimi sergilediği dikkat çekiyor.
2024 yılının üçüncü çeyreğinde ekonomi yıllık bazda yüzde 2,8 oranında büyürken, 2025’in ikinci çeyreğinde bu oran yüzde 4,8 gibi oldukça güçlü bir seviyeye yükselmişti.
Üçüncü çeyrekte açıklanan yüzde 3,7’lik artış, önceki çeyreğe kıyasla hız kesmiş gibi görünse de, büyümenin sürdürülebilirliğinin korunduğunu ortaya koyuyor.
Uzmanlar, ikinci çeyrekteki yüksek büyüme oranının geçici teşviklerin ve sezonluk etkilerin katkısıyla gerçekleştiğini, üçüncü çeyrekte ise ekonominin daha dengeli ve kalıcı bir büyüme patikasına girdiğini ifade ediyor.
Özellikle özel tüketim harcamalarındaki artış, sanayi üretimindeki toparlanma ve turizm gelirlerinin büyümeye önemli katkı sağladığı vurgulanıyor.

Sektörel Katkılar Öne Çıktı
Üçüncü çeyrek verilerine bakıldığında, büyümenin en güçlü itici unsurları arasında hizmet sektörü, ticaret, ulaştırma, turizm ve inşaat faaliyetleri yer aldı.
Yaz aylarının da etkisiyle turizm hareketliliği ve ulaştırma hizmetlerindeki artış, hizmetler grubunun büyümeye en fazla katkı veren sektörler arasında bulunmasını sağladı. Restoran ve konaklama hizmetleri, liman ve hava taşımacılığı faaliyetleri canlı seyretti.
Sanayi sektörü de ihracat pazarlarındaki toparlanma sayesinde büyümeye destek verirken, özellikle otomotiv, beyaz eşya ve makine imalatındaki üretim artışları öne çıktı.
Buna karşılık tarım sektöründe mevsimsel dalgalanmalar ve iklim koşullarına bağlı rekolte değişimleri nedeniyle büyüme sınırlı kaldı.
İnşaat sektörü ise kentsel dönüşüm projeleri ve altyapı yatırımlarının etkisiyle pozitif katkı sunmaya devam etti.
Kamu destekli projeler ve konut talebindeki görece canlılık, sektörün büyümeye katkısını artıran faktörler arasında gösterildi.

İç Talep ve Tüketim Harcamaları
Uzman değerlendirmelerine göre, üçüncü çeyrekte büyümeyi destekleyen en önemli unsurlardan biri iç talepteki artış oldu.
Hanehalkı harcamalarında gözlenen yükseliş, ekonomik büyümenin temel kaynaklarından biri olarak öne çıktı.
Özellikle dayanıklı tüketim mallarına yönelik talebin artması ve hizmet tüketiminin hız kazanması, büyümeye önemli katkılar sağladı.
Maaş artışları, kredi kullanımındaki sınırlı toparlanma ve yaz aylarında kapasite kullanım oranlarının yükselmesi, tüketici harcamalarının canlanmasına destek verdi.
Ancak kredi maliyetlerinin halen görece yüksek seviyelerde bulunması, tüketim artışını sınırlayan faktörlerden biri olarak değerlendirilmekte.

Dış Ticaret ve Küresel Gelişmeler
Dış ticaret tarafında, ihracat gelirlerinin büyümeye katkı sunduğu görülüyor. Avrupa pazarında yaşanan talep toparlanması ve Orta Doğu ile Afrika’ya yönelik ihracattaki artış, sanayi üretiminin hız kazanmasına katkıda bulundu.
İthalatta ise enerji fiyatlarındaki görece gerileme sayesinde dış ticaret açığının büyüme üzerindeki baskısı azaldı.
Küresel ekonomideki durgunluk risklerine rağmen Türkiye’nin ihracat pazarlarını çeşitlendirme çabaları, üçüncü çeyrek büyümesinin arkasındaki önemli unsurlar arasında yer aldı.

Ekonomistlerin Yıl Sonu Beklentileri
Büyüme performansına ilişkin değerlendirmeler sadece üçüncü çeyrekle sınırlı kalmıyor. Ekonomistlerin 2025 yılının tamamı için yaptıkları tahminlerin ortalamasına göre, Türkiye ekonomisinin yıl genelinde yüzde 3,49 oranında büyümesi bekleniyor.
Uzmanlar, yılın son çeyreğinde iç talepte sınırlı bir yavaşlama olabileceğini, ancak ihracat ve turizm gelirlerinin katkısıyla ekonomik büyümenin yıl sonuna kadar korunacağını öngörüyor.
Para politikasındaki sıkı duruşun tüketimi kısmen baskıladığı ancak enflasyonla mücadele sürecinde makroekonomik istikrarın öncelik taşıdığı ifade ediliyor.
Değerlendirme: Dengeli Büyüme Vurgusu
2025’in üçüncü çeyreğinde kaydedilen yüzde 3,7’lik büyüme, Türkiye ekonomisinin istikrarlı ve dengeli bir büyüme patikasında ilerlediğini ortaya koyuyor.
Beklentilerin bir miktar altında kalan oran, büyümenin hızında sınırlı bir yavaşlama olduğunu gösterse de ekonomik faaliyetlerin canlılığını sürdürdüğüne işaret ediyor.
Ekonomistler, önümüzdeki dönemde özellikle yapısal reformlar, yatırımların artırılması ve ihracata dayalı büyüme modelinin güçlendirilmesiyle daha sürdürülebilir bir ekonomik performans elde edilebileceğini belirtiyor.
Kısa vadede iç talepte yaşanabilecek dalgalanmalara karşı, dış ticaret ve hizmet gelirlerinin destekleyici olması bekleniyor.
TÜİK tarafından açıklanan veriler, Türkiye ekonomisinin 2025 yılının üçüncü çeyreğinde büyümesini sürdürdüğünü net biçimde ortaya koyuyor.
Yıllık yüzde 3,7’lik artış ve çeyreklik yüzde 1,1’lik büyüme, ekonominin küresel dalgalanmalara rağmen direnç gösterdiğini gözler önüne seriyor.
Beklentilerin hafif altında kalan rakamlar, büyümede dengelenme sürecine işaret ederken, yıl geneli için öngörülen yüzde 3,49’luk büyüme hedefi korunmaya devam ediyor.
Sektörel çeşitliliğin artması, hizmet sektöründeki canlılık ve ihracattaki toparlanma sayesinde Türkiye ekonomisinin 2025 yılını pozitif bir büyüme rakamıyla tamamlaması bekleniyor.
Önümüzdeki dönemde istihdam artışı, gelir dengesi ve enflasyonla mücadelede atılacak adımlar, ekonomik performansın seyrini belirleyecek başlıca unsurlar olarak öne çıkıyor.