Büyüme beklentiyi aştı: Tüketim patladı, tarım dondu
Türkiye ekonomisi 2024 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 4,8’lik büyüme kaydederek piyasa beklentilerinin üzerine çıktı. Özellikle hanehalkı tüketimindeki artış ve büyük ölçüde inşaat sektöründen kaynaklanan yatırımlar, büyümenin ana motoru oldu.

Böylece, ekonomik aktörler üzerinde parasal sıkılaşmanın yarattığı baskıya rağmen, ülke ekonomisi güçlü bir ivme sergiledi.
Ekonomistler, Türkiye’nin ikinci çeyrek büyümesinin yüzde 4 civarında gerçekleşeceğini öngörüyordu. Ancak açıklanan veriler, bu beklentilerin biraz üzerinde, yüzde 4,8’lik bir büyümeye işaret etti.
Bu oran, hem iç talebin canlılığını hem de yatırımların görece güçlü seyrini ortaya koydu. Özellikle finansal piyasalarda yaşanan dalgalanmalar ve parasal sıkılaşma politikalarının ekonomiyi frenlemesi beklenirken, ortaya çıkan tablo birçok analist açısından sürpriz niteliği taşıdı.
Hanehalkı Tüketimi Büyümeye Güçlü Katkı Sağladı
İkinci çeyrek büyümesinin en önemli bileşenlerinden biri hanehalkı tüketimi oldu. Vatandaşların tüketim harcamalarında gözlenen hızlanma, ekonominin çarklarının dönmesinde kritik bir görev aldı.
Enflasyonun yüksek seyretmesine ve kredi maliyetlerinin artmasına rağmen, özellikle dayanıklı tüketim mallarında ve gıda harcamalarında belirgin bir artış yaşandı. Bu durum, toplumun tüketim eğilimlerinin güçlü kalmaya devam ettiğini ortaya koyuyor.
Tüketimdeki bu artışın arkasında, gelir politikaları, ücret artışları, sosyal transferler ve seçim döneminde uygulanan desteklerin etkili olduğu yorumları yapılıyor.
Ayrıca, kredi kartı kullanımındaki genişleme de vatandaşların harcama kapasitesini artıran faktörler arasında sayılabilir.
İnşaat ve Yatırımların Görevi
Büyüme üzerinde bir diğer belirgin etki, yatırımların, özellikle de inşaat sektörüne dayalı sabit sermaye yatırımlarının katkısı oldu.
Konut talebinin görece canlı seyretmesi, kamu altyapı projelerinin devam etmesi ve özel sektörün bazı büyük ölçekli girişimleri inşaat sektörünü destekledi.
Makine-teçhizat yatırımlarında da belli bir toparlanma gözlendi. Bu gelişme, Türkiye’nin sanayi üretim kapasitesini artırma çabasının devam ettiğini gösteriyor.
Ancak uzmanlar, yatırımların niteliğinin uzun vadeli sürdürülebilir büyüme için kritik olduğunun altını çiziyor.
Yani sadece inşaata dayalı bir büyümenin yeterli olmayacağı, üretken sektörlere yönelen yatırımların daha kalıcı katkı sağlayacağı sık sık dile getiriliyor.
Sanayi Üretimindeki Artış
Türkiye ekonomisinin ikinci çeyrekteki büyümesini destekleyen bir başka unsur da sanayi üretimindeki artış oldu. Özellikle imalat sanayiinde ihracata yönelik üretimin hız kazanması, büyümeyi güçlendirdi.
Küresel talepte yaşanan dalgalanmalara rağmen, Türkiye’nin dış pazarlarda rekabet gücünü koruduğu görülüyor.
Enerji, otomotiv, beyaz eşya ve tekstil gibi alanlarda üretim hacimlerinin artması, sanayi sektörünün toparlanma eğiliminde olduğuna işaret etti.
Bu gelişme, hem istihdam açısından hem de ihracat gelirleri bakımından ekonomiye olumlu katkılar sundu.
Parasal Sıkılaşmaya Rağmen Gelen Büyüme
Büyüme rakamlarının dikkat çekici yönlerinden biri, parasal sıkılaşma politikalarına rağmen ekonominin hız kesmeden yoluna devam etmesi oldu.
Merkez Bankası’nın faiz artırımları ve kredi koşullarını zorlaştırıcı önlemlerine rağmen, ikinci çeyrekte tüketim ve yatırımlar güçlü seyretti.
Bunun nedeni olarak, ekonomideki yüksek enflasyon ortamının tüketicileri gelecekte daha yüksek fiyatlarla karşılaşmadan önce harcama yapmaya yöneltmesi gösteriliyor.
Aynı şekilde, bazı sektörlerde yatırımcıların da beklenen maliyet artışlarını öne çekmek için yatırımlarını hızlandırdığı ifade ediliyor.
Ekrem İmamoğlu’nun Tutuklanması ve Finansal Sarsıntı
Ekonomideki bu gelişmeler, aynı zamanda siyasi gündemle de iç içe ilerledi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınıp tutuklanması, piyasalarda önemli bir dalgalanma yaratmıştı.
Bu gelişmenin ardından döviz kurlarında sert yükselişler, borsada satış baskısı ve yabancı yatırımcıların risk algısında artış yaşandı.
Siyasi belirsizliklerin ekonomik göstergeler üzerinde kısa vadeli etkiler yaratması olağan kabul edilse de, Türkiye ekonomisinin ikinci çeyrekteki büyüme performansı bu tür şoklara karşı görece dirençli olduğunu ortaya koydu.
Büyümenin Sürdürülebilirliği Tartışmaları
Her ne kadar yüzde 4,8’lik büyüme güçlü bir performans olarak görülse de, ekonomistler büyümenin sürdürülebilirliği konusunda temkinli davranıyor.
Yüksek enflasyon, işsizlik oranları, dış ticaret açığı ve finansman ihtiyacı gibi yapısal sorunlar halen önemli riskler barındırıyor.
Özellikle enflasyonla mücadele için uygulanan sıkı para politikasının önümüzdeki çeyreklerde iç talebi yavaşlatabileceği düşünülüyor.
Ayrıca, küresel ekonomideki belirsizlikler ve riskler de Türkiye’nin büyüme performansını etkileyebilecek dış faktörler arasında yer alıyor.
Önümüzdeki Döneme Dair Beklentiler
Uzmanlara göre, yılın geri kalanında büyüme hızında kısmi bir yavaşlama görülebilir. Bunun temel nedeni, parasal sıkılaşmanın zamanla daha güçlü etkilerinin hissedilecek olması.
Ancak ihracatın toparlanması, turizm gelirlerinin artması ve bazı stratejik sektörlere yapılacak yatırımlar, bu yavaşlamayı sınırlayabilir.
Ayrıca, ekonomik istikrarın sağlanması için yapısal reformların hayata geçirilmesinin önemine vurgu yapılıyor.
Eğitimden teknolojiye, enerji dönüşümünden vergi reformuna kadar birçok alanda atılacak adımlar, uzun vadeli büyüme potansiyelini güçlendirecek unsurlar olarak değerlendiriliyor.
Türkiye ekonomisi, 2024 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 4,8 büyüyerek beklentilerin üzerinde bir performans sergiledi.
Hanehalkı tüketimi ve yatırımlar bu büyümenin lokomotifi olurken, sanayi üretimi de sürece katkı sundu. Finansal dalgalanmalara ve parasal sıkılaşmaya rağmen ortaya çıkan bu tablo, ekonominin dayanıklılığını gösterdi.
Bununla birlikte, enflasyon, dış finansman ihtiyacı ve siyasi belirsizlikler gibi riskler büyümenin sürdürülebilirliği açısından dikkatle izlenmesi gereken konular olarak öne çıkıyor.
Önümüzdeki dönem, Türkiye ekonomisinin hem iç dinamikler hem de küresel gelişmeler karşısında nasıl bir yol izleyeceğini belirleyecek kritik bir süreç olacak.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), bu yılın ikinci çeyreğine ilişkin büyüme rakamlarını revizyonlarla açıkladı.
Verilerde yapılan güncellemeler, özellikle turizmin katkısının öne çıktığını, inşaat sektöründe ise deprem konutları ve kentsel dönüşümle gelen ivmenin büyümeyi hızlandırdığını ortaya koydu.
Buna karşın tarımda, ilk çeyrekte başlayan daralma ikinci çeyrekte yaşanan büyük don felaketi ile derinleşti.
Uzmanlara göre açıklanan büyüme oranı, Merkez Bankası’nın öngördüğü “ılımlı büyüme” patikasına uyum sağlarken, faiz indirimlerinde hızlı adımların atılmayacağına yönelik beklentileri de artırıyor.
İlk Çeyrek Rakamı Yukarı Revize Edildi
TÜİK’in açıkladığı verilere göre Türkiye ekonomisi, yılın ikinci çeyreğinde cari fiyatlarla geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 43,7 büyüyerek 14 trilyon 578 milyar 556 milyon TL’ye ulaştı.
Gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYH) ABD doları bazındaki karşılığı ise 377 milyar 622 milyon dolar oldu. Ayrıca, ilk çeyreğe ilişkin büyüme oranı da yukarı yönlü güncellendi; daha önce yüzde 2 olarak açıklanan büyüme yüzde 2,3’e revize edildi.
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış veriler de ikinci çeyrekte ekonominin bir önceki çeyreğe göre yüzde 1,6 büyüdüğünü gösteriyor.
Bu oran, piyasa beklentilerinin oldukça üzerinde gerçekleşti. Zira ekonomistler ikinci çeyrekte çeyreklik büyümeyi yalnızca yüzde 0,5 civarında öngörüyordu. Böylece Türkiye ekonomisi, hem yıllık hem de çeyreklik bazda beklentileri aşan bir performans sergiledi.
Vatandaşın Tüketimi Büyümeyi Taşıdı
Harcamalar cephesinde en dikkat çekici gelişme, vatandaşın tüketim eğiliminde yaşandı. İlk çeyrekte belirgin şekilde yavaşlayan hanehalkı harcamaları, ikinci çeyrekte artan parasal sıkılaşmaya rağmen yeniden ivme kazandı. TÜİK verilerine göre tüketim harcamaları yüzde 5,1 arttı ve büyümeye 3,42 puanlık katkı sağladı.
Böylece büyümenin en önemli kalemi bir kez daha hanehalkı tüketimi oldu. Devletin tüketim harcamaları ise yüzde 5,2 oranında geriledi ve büyümeyi 0,65 puan aşağı çekti. Bu durum, uygulanan tasarruf politikaları ve sıkı mali disiplinin somut yansıması olarak değerlendiriliyor.
Yatırımlarda Özellikle İnşaat İvmesi
Toplam yatırımlar tarafında ikinci çeyrekte yüzde 8,8’lik güçlü bir artış yaşandı. Bu artış, büyümeye 2,22 puan katkı sağlayarak son yılların en yüksek yatırım katkılarından birini ortaya koydu.
İnşaat sektöründe yüzde 11,6’lık büyüme, yatırımların ana lokomotifi olurken; makine ve teçhizat yatırımlarında da yüzde 9,3’lük artış dikkat çekti.
Deprem sonrası yeniden yapılanma ve kentsel dönüşümün hızlanması, inşaat yatırımlarındaki yükselişin temel nedeni olarak öne çıkıyor.
Ancak yatırımların sadece inşaata değil, makine ve teçhizat tarafına da yayılması, ekonominin orta vadeli büyüme potansiyeli açısından olumlu değerlendiriliyor.
Dış Ticarette Negatif Katkı
İkinci çeyrekte dış ticaret büyümeye negatif yansıdı. İhracat yüzde 1,7 artarak büyümeye 0,39 puan katkı sağlarken; ithalattaki yüzde 8,8’lik artış ekonomiyi 1,76 puan aşağı çekti.
Böylece dış ticaretin net etkisi eksi 1,37 puan oldu. Küresel ticarette artan korumacılık önlemleri, ve ticaret savaşları ihracatın hızını sınırlarken, iç talebin güçlü seyretmesi ithalatı artırdı. Buna rağmen stoklardaki artış büyümeye 1,2 puan pozitif katkı verdi.
Tarımda Alarm Zilleri
Üretim tarafına bakıldığında, tarım sektöründeki daralma öne çıkıyor. İlk çeyrekte küçülmeye başlayan tarım, ikinci çeyrekte yaşanan don felaketi nedeniyle yüzde 3,5 geriledi.
Bu daralma, büyümeyi 0,13 puan aşağı çekti. Uzmanlara göre tarımdaki bu olumsuz tablo, yalnızca büyüme rakamlarını aşağı çekmekle kalmıyor; aynı zamanda gıda arzı ve enflasyon açısından da ciddi riskler barındırıyor.
Önümüzdeki dönemde tarım sektöründe üretim kayıplarının devam etmesi, hem fiyat istikrarı hem de tüketici harcamaları üzerinde baskı oluşturabilir.
Sanayide Katma Değerli Üretim
Sanayi sektörü, ikinci çeyreğin sürpriz yapan alanlarından biri oldu. Sanayi üretimi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 6,1 artış gösterirken, büyümeye 1,15 puan katkı sağladı. İmalat sanayisinde ise yüzde 7’lik büyüme ile 1,12 puanlık katkı dikkat çekti.
Ekonomistler, bu performansın özellikle katma değeri yüksek üretimden kaynaklandığını düşünüyor. Parasal sıkılaşmanın ve küresel ticaret gerilimlerinin damga vurduğu bir dönemde sanayideki bu canlılık, üçüncü çeyrek için de umut verici bir sinyal olarak görülüyor.
İnşaatta Deprem Sonrası Hızlanma
İnşaat sektörü ikinci çeyrekte yüzde 10,9 büyüyerek ekonomiye 0,6 puan katkı sundu. Şubat 2023 depremleri sonrası başlatılan yeniden inşa projeleri ve İstanbul’da hız kazanan kentsel dönüşüm bu büyümenin en önemli faktörleri oldu.
Sektördeki bu ivmenin önümüzdeki dönemde diğer illere de yayılması ve büyümeye katkının daha da artması bekleniyor.
Turizmin Katkısı Arttı
Revizyonla birlikte “ticaret, ulaştırma, konaklama ve yiyecek hizmetleri” başlığı altında değerlendirilen hizmetler sektöründe büyüme yüzde 5,6 oldu.
Bu kalemin büyümeye katkısı ise 1,46 puanla oldukça yüksek gerçekleşti. Özellikle turizmin canlılığı, hem üretim hem de harcama tarafında büyümeyi destekledi.
Finans ve sigorta sektöründe ilk çeyrekte görülen daralmanın ardından ikinci çeyrekte yüzde 2,6 büyüme kaydedildi.
Bilgi ve iletişimde yüzde 7,1’lik artış 0,24 puan katkı sağlarken; gayrimenkul hizmetleri yüzde 2,6’lık büyüme ile 0,25 puan destek verdi. Kamu yönetimi, sağlık ve sosyal hizmetler ise yüzde 1,2 küçülerek büyümeyi 0,12 puan aşağı çekti.
İşgücü Ödemelerinde Gerileme
İşgücü ödemelerinin gayrisafi katma değer içerisindeki payı, yılın ikinci çeyreğinde yüzde 38,4 olarak ölçüldü.
Bu oran geçen yıl aynı dönemde yüzde 38,8’di. Yılın ilk çeyreğinde asgari ücret artışının etkisiyle bu oran yüzde 42,9’a kadar çıkmıştı. Net işletme artığı ve karma gelirin payı ise geçen yıl yüzde 39,5 iken bu yıl yüzde 40,2’ye yükseldi.
Uzmanlardan Yorumlar
QNB Baş Ekonomisti Erkin Işık, revizyonların geçmiş yıllar büyümesinde sınırlı değişiklik yarattığını vurguladı. Işık’a göre ikinci çeyrekte en yüksek katkı 3,4 puan ile hanehalkı tüketiminden geldi.
İç talebin güçlü seyrettiğini, yatırımların desteğinin de arttığını belirten Işık, dış talebin ise büyümeyi sınırladığını söyledi.
Merkez Bankası’nın enflasyon raporunda öngördüğü çıktı açığına değinen Işık, yeni veri setine göre ikinci çeyrekte çıktı açığının denge seviyesine geldiğini, üçüncü çeyrekte ise negatif bölgeye ancak sınırlı bir şekilde geçebileceğini ifade etti.
Bu nedenle Merkez Bankası’nın 11 Eylül’deki Para Politikası Kurulu toplantısında faiz indirimlerini yavaşlatabileceğini ya da makroihtiyati tedbirleri sıkılaştırabileceğini öngördü.
Tüketimde beklenen yavaşlamanın sınırlı kaldığını, faiz indirimleri ve döviz kurlarındaki istikrarın dayanıklı mal tüketimini yeniden canlandırabileceğini söyledi.
Gönençler’e göre yılın ikinci yarısında yüzde 3-3,5 civarında bir büyüme olasılığı yüksek. Böylece yıllık büyümenin de yüzde 3,5 civarında gerçekleşmesi bekleniyor.