TCMB enflasyon tahminini yükseltti, piyasalar yakından izliyor
Almanya merkezli Deutsche Bank, Türkiye ekonomisine ilişkin 2026 büyüme öngörüsünü paylaştı. Deutsche Bank Türkiye Ekonomisti Yiğit Onay, Türkiye’nin önümüzdeki dönemde sert bir ekonomik yavaşlama yaşamayacağını belirtti.
Onay’a göre, ülke ekonomisi 2025 yılında yüzde 3,5 civarında büyüme kaydederken, 2026’da büyüme oranının yüzde 4 seviyelerine ulaşması bekleniyor.

Türkiye ekonomisi son yıllarda hem iç hem de dış faktörlerden kaynaklanan dalgalanmalarla karşı karşıya kaldı.

Özellikle enflasyon, döviz kurları ve küresel ekonomik gelişmeler, büyüme beklentilerini şekillendiren temel etkenler arasında öne çıktı.

Deutsche Bank’ın analistleri, Türkiye’nin bu karmaşık ekonomik ortamda görece istikrarlı bir büyüme performansı sergilemesini bekliyor.

Yiğit Onay, açıklamasında, 2025 yılı için büyüme hızının ılımlı ancak sürdürülebilir bir seviyede olacağını vurguladı.

Ekonomist Onay, Türkiye ekonomisinde görülen bu istikrarın bir dizi iç ve dış faktörün etkisiyle gerçekleştiğini ifade etti.

İç talep dinamiklerinin güçlü seyretmesi ve ihracat performansının istikrarlı olması, büyümeyi destekleyen başlıca unsurlar olarak gösterildi.
Ayrıca, hükümetin uyguladığı makroekonomik politikaların ve para politikalarındaki ayarlamaların da ekonomik aktiviteyi dengede tuttuğu belirtildi.
Deutsche Bank’ın projeksiyonlarına göre, Türkiye’nin 2026 yılı büyüme rakamı yüzde 4 civarında olacak, bu da ekonomide ciddi bir yavaşlama riskinin düşük olduğunu ortaya koyuyor.
Analistler, küresel ekonomik ortamın Türkiye ekonomisini etkilemeye devam edeceğini, ancak ülke ekonomisinin dayanıklılığının 2025 ve 2026 yıllarında öne çıkacağını belirtiyor.
Döviz kurlarındaki dalgalanmaların ve uluslararası piyasadaki belirsizliklerin büyüme üzerinde sınırlı etkiler yaratabileceği öngörülüyor.
Onay, açıklamasında ayrıca, ihracatın ve sanayi üretiminin büyümeyi desteklemeye devam edeceğini ve iç tüketim talebinin dengeli seyrinin ekonomik toparlanmayı güçlendireceğini ifade etti.
Deutsche Bank’ın raporunda, Türkiye ekonomisinin önümüzdeki dönemde yüzde 4 civarında bir büyüme ile istikrarlı bir seyir izlemesi beklendiği vurgulandı.
Bu oran, Türkiye için son yıllarda gözlemlenen yüksek dalgalanmaların ardından ekonomik görünüm açısından olumlu bir işaret olarak değerlendiriliyor.
Uzmanlar, büyüme rakamlarının sürdürülebilir seviyelerde seyretmesinin, yatırım ortamının güçlenmesine ve ekonomik güvenin artmasına katkı sağlayacağını belirtiyor.
Deutsche Bank’ın Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmesi, önümüzdeki iki yıl için ılımlı ve istikrarlı bir büyüme öngörüsünü ortaya koyuyor.
Yiğit Onay’ın açıklamalarına göre, 2025 yılı yüzde 3,5, 2026 yılı ise yüzde 4 civarında bir büyüme ile Türkiye, ciddi ekonomik sarsıntılardan uzak, dengeli bir ekonomik seyir izleyebilir.
Bu durum, hem yatırımcılar hem de politika yapıcılar açısından ekonominin mevcut performansını sürdürmesi açısından önemli bir gösterge olarak öne çıkıyor.
TCMB’den Enflasyon Hamlesi: 2025 Tahmini Yükseldi
Deutsche Bank Türkiye Ekonomisti Yiğit Onay, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) son Enflasyon Raporu’nda 2025 yılı enflasyon tahmin aralığını yüzde 31–33 seviyelerine yükseltmesini yorumladı.
Onay, bu adımın para politikasında erken bir gevşeme algısı oluşmasını önlemek için bilinçli bir tercih olduğunu belirtti.
2026 Hedefi Korundu, Güvercin Mesaj Önlendi
“2026 yılı için belirlenen yüzde 16’lık enflasyon hedefi henüz çok yeni. Hem Orta Vadeli Program’da (OVP) hem de yatırımcı iletişimlerinde kabul edilmişken, yıl bitmeden bu hedefin yukarı çekilmesi güvercin bir mesaj yaratabilirdi” dedi.
2026 Hedefi Korundu, Güvercin Mesaj Önlendi
Onay’a göre 2026 hedefinin korunması, Hazine ve Maliye Bakanlığı’na yönetilen ve yönlendirilen fiyatlarda beklenen enflasyonun dikkate alınması gerektiğine dair bir sinyal niteliği taşıyor.
Onay, “Kamu fiyat ayarlamaları, gerçekleşen enflasyona dayanmadığında beklentileri bozuyor. TCMB, dezenflasyon sürecinde maliye politikasından daha güçlü destek bekliyor” ifadelerini kullandı.
Ekonomide Sert Soğuma Beklenmiyor
Ekonomide sert bir yavaşlama beklemediklerini vurgulayan Onay, bu görüşünü birkaç önemli faktöre dayandırdı: Gelecek yıl dış talebin toparlanması, hedefli kredi ve teşvik paketlerinin destekleyici etkisi, bütçe açığında ilave mali sıkılaşmaya ihtiyaç duyulmaması ve değerli metallerin yarattığı varlık etkisi.
Bu çerçevede Onay, “Olumsuz bir arz şoku olmadığı sürece ekonomide hızlı bir soğuma beklemiyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
Sektörlerde Ayrışma: Tekstil Zayıf, Savunma ve Yüksek Teknoloji Dirençli
Sektörel bazda ise tekstil ve giyimde zayıflığın öne çıktığını, buna karşılık inşaat, hizmetler, yüksek teknoloji ve savunma sanayi sektörlerinin daha dirençli bir performans sergilediğini belirtti.
Tahvil Piyasasında Fırsatlar ve Kritik İletişim
TCMB Başkanı Fatih Karahan’ın tahvil portföyüne ilişkin açıklamalarını da değerlendiren Onay, piyasada yeterince fiyatlanmamış kritik bir unsur bulunduğunu dile getirdi.
İkinci çeyrekte yapılan tahvil alımlarıyla menkul kıymet portföyünün bilanço oranının yüzde 3’e yaklaştığını, şu an ise bu oranın yüzde 2’nin biraz altına gerilediğini ifade etti. Onay, “Yani artırma için hâlâ alan mevcut” dedi.
TCMB’nin bu açıklamalarının, Hazine’nin yönetilen ve yönlendirilen fiyat ayarlamalarında beklenen enflasyona daha fazla odaklanmasını teşvik ettiğini söyleyen Onay, iletişimin dolaylı olarak tahvil piyasası için olumlu bir sinyal taşıdığını vurguladı.
Yılbaşından bu yana tahvil piyasasında fiyatlamaların zayıf kalmasını ise dezenflasyonun yavaşlaması, faiz indirimine yönelik belirsizlik ve Ocak ayında açıklanan yüksek borçlanma programıyla ilişkilendirdi. Ancak mevcut seviyelerin hâlâ tahvil piyasası açısından cazip olduğunu ifade etti.
Enflasyonun Kalıcı Olarak Düşmesi Oyun Değiştirici Olacak
Uzun vadede enflasyonun kalıcı olarak yüzde 20’nin altına inmesinin “oyun değiştirici” bir eşik olacağını belirten Onay, yatırımcıların hâlihazırda ağırlıklı olarak kısa vadeli carry trade pozisyonlarında bulunduğunu, enflasyon ve kur istikrarı açısından olumlu bir görünümün sürmesi durumunda carry’den tahvile geçişin hızlanabileceğini söyledi.
Finans dışı şirketlerin döviz açık pozisyonunun 185 milyar dolara yükselmesine de değinen Onay, riskin artmış olsa da makro ölçekte hâlâ yönetilebilir seviyede olduğunu ifade etti.
2024 Mart–2025 Mart döneminde döviz cinsi kredi kullanımının belirgin şekilde arttığını, sonrasında TCMB’nin yabancı para kredi limitlerine yönelik düzenlemeleriyle ivmenin yavaşladığını belirtti.
Kredilerin yaklaşık yüzde 50’sinin Euro cinsinden olması, Euro/Dolar paritesindeki hareketlerin kur riski üzerinde ek baskı yarattığını gösteriyor.
Reel Sektörün Döviz Açığı Artıyor, Risk Yönetilebilir
Onay, “Reel sektörün döviz açık pozisyonunun milli gelire oranı yüzde 12 seviyesinde. 2018’de bu oran yüzde 25’leri görmüştü; dolayısıyla risk geçmiş dönemin oldukça altında ve yönetilebilir durumda” dedi.
Ayrıca önümüzdeki dönemde şirketlerin yurt dışından doğrudan borçlanmalarında hızlanma olması durumunda TCMB’nin bu alana müdahale edebileceğini ekledi.