Şimşek’ten tarıma 700 milyar TL’lik destek hamlesi
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye ekonomisinin geleceğine yön veren Orta Vadeli Program (OVP) çerçevesinde, hükümetin en önemli ekonomik hedeflerinden birinin enflasyonla kalıcı ve etkin bir şekilde mücadele olduğunu vurguladı.

Şimşek, özellikle vatandaşların günlük yaşamını doğrudan etkileyen hayat pahalılığı sorununa karşı kararlı adımlar atıldığını ve enflasyonun yeniden tek haneli seviyelere çekilmesinin temel öncelik haline geldiğini ifade etti.
Bakan Şimşek, son bir yıl içerisinde uygulamaya konulan politikaların ve alınan makroekonomik tedbirlerin meyvelerini vermeye başladığını belirtti.
Enflasyonda yukarı yönlü baskıların kontrol altına alınması için atılan adımlar neticesinde, artık kesintisiz bir dezenflasyon sürecinin yaşandığını kaydetti.
Bu sürecin, ekonomideki fiyat istikrarını sağlama hedefi doğrultusunda büyük bir önem taşıdığını belirten Şimşek, kalıcı refah için enflasyonun sürdürülebilir biçimde tek hanelere indirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Enflasyonla Mücadele: Kararlı Adımlar, Somut Sonuçlar
Son yıllarda yaşanan küresel ekonomik dalgalanmalar, pandemi sonrası toparlanma süreci, emtia fiyatlarındaki dalgalanmalar ve pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de enflasyon oranlarında ciddi artışlar yaşanmıştı.
Hükümetin ve ekonomi yönetiminin bu tabloyu tersine çevirmek amacıyla attığı adımlar arasında para politikalarının sıkılaştırılması, mali disiplinin yeniden tesis edilmesi ve yapısal reformların uygulanması yer aldı.
Şimşek, bu bağlamda OVP’nin sadece kısa vadeli bir program olmadığını, aynı zamanda orta ve uzun vadede sürdürülebilir ekonomik istikrarı sağlamayı hedefleyen kapsamlı bir yol haritası olduğunu belirtti.
Enflasyonla mücadele konusunda Türkiye’nin önemli mesafeler kat ettiğini ifade eden Şimşek, “Fiyat istikrarı olmadan sürdürülebilir büyümeden, kalıcı refahtan bahsedemeyiz. Bu nedenle enflasyonla mücadelede kararlıyız,” dedi.
Dezenflasyon Süreci: Politika Uyumu ve Güven
Mehmet Şimşek, Türkiye’nin dezenflasyon sürecine dair güven verici bir çerçeve çizdi. Son bir yıldır Merkez Bankası ile uyumlu bir şekilde sürdürülen ekonomik politikaların etkili sonuçlar vermeye başladığını vurguladı.
Para ve maliye politikalarında uygulanan eşgüdümlü adımlar sayesinde, fiyat artışları kademeli olarak yavaşlatılırken, beklentilerin de yeniden çıpalanması sağlandı.
Bakan, "Kamu maliyesi tarafında harcamaların etkin kontrolü, gelir artırıcı tedbirler ve vergi tabanının genişletilmesi gibi adımlarla bütçe disiplini korunurken; Merkez Bankası'nın kararlı adımları sayesinde piyasalarda güven yeniden tesis ediliyor," ifadelerini kullandı.
Ayrıca, uygulanan yapısal reformlar sayesinde ekonomik zeminin sağlamlaştığını ve dış kırılganlıkların azaltıldığını belirtti.
Yatırım Ortamı ve Fiyat İstikrarı İlişkisi
Şimşek, enflasyonun yalnızca tüketicilerin alım gücünü değil, aynı zamanda yatırım ortamını da doğrudan etkilediğine dikkat çekti. Fiyatlardaki istikrarsızlık, uzun vadeli yatırım planlarını zorlaştırırken, kur oynaklığı ve maliyet belirsizliği gibi unsurlar da iş dünyasında öngörülebilirliği azaltıyor.
Bu nedenle fiyat istikrarının sağlanması, sadece vatandaşların refahını artırmakla kalmayıp, aynı zamanda yatırım ortamını iyileştirerek sürdürülebilir büyümeyi destekleyen bir unsur olarak değerlendiriliyor.
Şimşek, “Ekonomiye duyulan güvenin artması, doğrudan yabancı yatırımların hız kazanması ve iş dünyasının uzun vadeli planlar yapabilmesi için enflasyonun kontrol altına alınması elzemdir,” diye konuştu.
OVP’nin Hedefleri: Sadece Enflasyon Değil, Yapısal Reformlar da Ön Planda
Orta Vadeli Program sadece fiyat istikrarını değil, aynı zamanda makroekonomik istikrarı güçlendirmeyi, cari açığı azaltmayı, kamu maliyesinde dengeyi sağlamayı ve üretim yapısını iyileştirmeyi de hedefliyor.
Bakan Şimşek, enflasyonla mücadele stratejisinin bu bütüncül yaklaşım içinde değerlendirildiğini ve tek başına bir sonuç elde etmenin mümkün olmadığını vurguladı.
Şimşek, “Kayıt dışılıkla mücadele, vergi reformu, kamuda tasarruf, üretken yatırımların teşviki ve dijital dönüşüm gibi başlıklar da OVP’nin temel sütunları arasında yer alıyor.
Bu politikalarla birlikte fiyat istikrarı ve ekonomik büyüme hedeflerimiz birbirini tamamlayıcı hale geliyor,” ifadelerine yer verdi.
Toplumun Desteği ve Sabır Vurgusu
Enflasyonla mücadele sürecinde toplumun tüm kesimlerinin sabırlı ve bilinçli davranmasının önemine de değinen Şimşek, özellikle geçiş dönemlerinde yaşanabilecek bazı zorlukların farkında olduklarını ifade etti.
Ancak bu sürecin sonunda hem tüketici hem de üretici açısından daha öngörülebilir bir ekonomik ortamın ortaya çıkacağını söyledi.
Bakan Şimşek, “Vatandaşımızdan bir miktar sabır ve destek bekliyoruz. Attığımız adımların etkisi zamanla daha net hissedilecek. 2025 yılından itibaren enflasyonda belirgin düşüşler ve kalıcı tek haneli oranlar hedefleniyor,” diyerek kamuoyuna güven verdi.
Uluslararası Kurumlarla Uyum ve Güven
Şimşek’in açıklamalarında dikkat çeken bir diğer unsur ise Türkiye’nin uluslararası ekonomik kurumlarla olan ilişkilerine dair verdiği güven mesajları oldu.
Şimşek, OVP çerçevesinde uluslararası normlara uygunluk, yatırımcı güveninin artırılması ve şeffaflık ilkelerinin benimsendiğini belirtti.
Türkiye'nin ekonomik performansına yönelik uluslararası değerlendirmelerin de bu çabaları desteklediğini söyledi.
Ayrıca, Türkiye’nin kredi notunun yükselmesi, risk priminin düşmesi ve portföy yatırımlarındaki artış gibi göstergelerin, atılan adımların küresel piyasalarda da olumlu karşılandığını gösterdiğini ifade etti.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yaptığı açıklamalar, Türkiye'nin ekonomi politikalarında istikrar, disiplin ve reform odaklı bir yaklaşımı benimsediğini bir kez daha ortaya koydu.
Enflasyonun tek haneli seviyelere indirilmesi, sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal bir öncelik olarak konumlanıyor.
Bu süreçte kararlı uygulamalar, geniş kapsamlı yapısal reformlar ve toplumun desteği ile hedeflere ulaşılması amaçlanıyor.
Şimşek’in çizdiği tablo, Türkiye’nin ekonomik geleceği açısından umut verici bir çerçeve sunarken, enflasyonla mücadelenin sadece kısa vadeli değil, uzun vadede de refahı güvence altına alacak bir strateji olduğunun altını çiziyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bu yıl dördüncüsü gerçekleştirilen Ziraat Bankası Tarım Ekosistemi Buluşması’nda yaptığı konuşmada, tarım sektörüne verilen desteğin büyüklüğüne ve bu alanın stratejik önemine dikkat çekti.
Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen etkinlikte konuşan Şimşek, organizasyonun hayırlı sonuçlar getirmesini temenni ederek, tarımın hem Türkiye hem de küresel ölçekte kritik bir sektör olduğunu vurguladı.
Tarımın milli gelir içindeki payının zaman içinde azaldığını, ancak bunun sektördeki önemin azaldığı anlamına gelmediğini belirten Şimşek, bu düşüşün esasen verimlilik artışlarıyla ilgili olduğunu ifade etti.
Küresel ölçekte gıda güvenliğinin ön plana çıktığı bir dönemde, tarımın arz güvenliğini sağlamak açısından vazgeçilmez olduğunu söyleyen Bakan, bu kapsamda hükümetin bütçeden en büyük payı tarım desteklerine ayırdığını dile getirdi.
700 Milyar TL’yi Aşan Sübvansiyonlu Kredi Desteği
2025 yılı bütçesi kapsamında tarıma 706 milyar TL kaynak ayrıldığını açıklayan Şimşek, bu desteğin önemli bir kısmının finansmana erişimi kolaylaştırmaya yönelik olduğunu belirtti.
Ziraat Bankası aracılığıyla çiftçilere sübvansiyonlu krediler sunulduğunu hatırlatan Bakan, 2025 yılı itibarıyla 1,2 milyon çiftçiye toplamda 700 milyar TL’yi aşan uygun faizli kredi sağlanacağını söyledi.
Bu kredilerde faiz yükünün ortalama %70’ini devletin üstlendiğini ifade eden Şimşek, bu destekle çiftçilerin daha kolay üretim yapabildiğini dile getirdi.
Aynı zamanda esnaf ve ihracatçılara da ciddi destekler sağladıklarını belirten Şimşek, esnaf kredilerinde maliyetin %50’sinin devlet tarafından karşılandığını, benzer şekilde ihracatçılara kullandırılan kredilerde de desteğin %50 seviyelerinde olduğunu belirtti.
Yem ve Gübrede KDV Kaldırıldı: 115 Milyar TL’lik Maliyet
Tarım sektörünün temel girdi kalemlerinden biri olan yem ve gübrede KDV’nin tamamen kaldırıldığını belirten Şimşek, bu düzenlemenin 2024 yılı itibarıyla devlete maliyetinin 115 milyar TL olduğunu açıkladı.
Tarımsal üretimin artırılması ve çiftçinin yükünün hafifletilmesi amacıyla bu türden vergi teşviklerine önem verdiklerini vurguladı.
Ayrıca doğal afetlere karşı çiftçilerin korunması için Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM) kapsamında önemli desteklerin sürdüğünü belirten Bakan, sigorta primlerinin %70’inin devlet tarafından karşılandığını söyledi.
Ancak çiftçilerin bu konuda yeterince bilinçli olmadığını dile getiren Şimşek, son zirai don olayında üreticilerin yalnızca %30’unun sigorta yaptırmış olmasının düşündürücü olduğunu belirtti.
Bu nedenle, özellikle iklim değişikliğinin etkilerinin daha sık hissedildiği günümüzde sigorta yaptırmanın önemine dikkat çekti.
Dezenflasyon Süreci Devam Ediyor: Yıllık Enflasyon 3,5 Yılın En Düşüğünde
Konuşmasının devamında Orta Vadeli Program’ın (OVP) ekonomik etkilerine de değinen Şimşek, enflasyonla mücadele kapsamında önemli mesafeler kat ettiklerini ifade etti.
Son bir yıldır kesintisiz olarak süren dezenflasyon süreciyle birlikte, Mayıs ayı itibarıyla yıllık enflasyonun son 3,5 yılın en düşük seviyesine gerilediğini belirtti.
Temel mallarda enflasyonun %20’ye kadar düştüğünü, genel enflasyonun ise %35 civarında olduğunu aktaran Şimşek, yıl sonuna kadar bu oranın %20’li seviyelere ineceğine inandıklarını söyledi.
Vatandaşların enflasyon beklentilerinin de giderek iyileştiğine dikkat çeken Bakan, son dönemde açıklanan verilerin halkın da bu mücadeleye inanmaya başladığını gösterdiğini ifade etti.
Konut Arzı Hayat Pahalılığıyla Mücadelede Anahtar Görev Alıyor
Hayat pahalılığıyla mücadelenin sadece para ve maliye politikalarıyla sınırlı olmadığını vurgulayan Şimşek, özellikle kira fiyatlarının baskılanması için konut arzının artırılmasının öncelikli hedeflerinden biri olduğunu belirtti.
Deprem bölgelerinde konut inşasına ağırlık verildiğini, sosyal konut üretiminin seferberlik düzeyinde ele alındığını söyledi.
Kiranın, hane halkı bütçesi üzerindeki en büyük yüklerden biri olduğunu vurgulayan Bakan, bu nedenle konut politikalarının enflasyonla mücadelede hayati önem taşıdığını kaydetti.
Enerji ve Tarımda Dönüşüm, Cari Açığın Azaltılmasına Katkı Sağlıyor
Tarımda gıda arzını artırmak adına sulama altyapısına ve arazi toplulaştırma projelerine hız verildiğini aktaran Şimşek, enerjide dönüşümün de başka bir öncelik alanı olduğunu dile getirdi.
Enerji maliyetlerinin üretim üzerindeki etkisine değinen Bakan, hane halklarının kullandığı elektriğin %55’inin, doğalgazın ise %65’inin devlet tarafından sübvanse edildiğini hatırlattı.
Orta Vadeli Program sayesinde dış dengede önemli iyileşmeler yaşandığını belirten Şimşek, cari açığın milli gelire oranla %1 ila %1,5 seviyelerine indiğini ve bunun da Türkiye ekonomisinin dış şoklara karşı direncini artırdığını ifade etti.
Türkiye Ekonomisi Şoklara Karşı Daha Dayanıklı
Şimşek, Türkiye’nin son aylarda çeşitli ekonomik şoklarla karşı karşıya kaldığını, ancak bu süreci başarıyla yönettiğini belirtti.
Mayıs ayı itibarıyla rezervlerde yeniden artış yaşandığını ve ülkenin risk priminde gözle görülür bir düşüş yaşandığını açıklayan Bakan, bu gelişmelerin finansal koşulları iyileştireceğini ifade etti.
Türkiye’nin orta ve uzun vadede sanayi, tarım, dijitalleşme ve yeşil dönüşüm odaklı bir kalkınma modeliyle cari fazlaya geçmeyi hedeflediğini söyleyen Şimşek, bu hedefin gerçekleşeceğine dair güçlü bir inançları olduğunu vurguladı.
Yüksek ve Sürdürülebilir Büyüme Temel Hedef
Konuşmasının sonunda, temel ekonomik hedefin sürdürülebilir ve yüksek büyüme olduğunu yineleyen Şimşek, küresel belirsizliklerin giderek azaldığını ve Türkiye’nin uyguladığı program sayesinde benzer ekonomilerden pozitif yönde ayrışacağını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde uygulanan yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı kalkınma modelinin Türkiye'nin güçlü yönlerini daha görünür kılacağını belirten Bakan, ülkenin imalat, tarım ve hizmet sektörlerinde bölgenin üretim üssü konumunu daha da pekiştireceğini ifade etti.