Sanayide istihdam eriyor: 2 yılda 216 bin kayıp
Türkiye’de sanayi sektöründe uzun süredir gözlenen istihdam kaybı 2025 yılının ilk yarısında da devam etti. Özellikle imalat sanayinde iş gücü sayısındaki düşüş dikkat çekici boyutlara ulaştı.

Zayıf iç talep, ihracat pazarlarındaki daralma ve küresel ekonomik belirsizlikler, sanayide çalışan sayısının gerilemesine yol açan temel faktörler olarak öne çıkıyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve sektör temsilcilerinin aktardığı verilere göre, sanayi istihdamı en yüksek seviyesine Ağustos 2023’te ulaştı.
Bu dönemde 5,1 milyon kişi sanayi sektöründe istihdam ediliyordu. Ancak sonraki aylarda süregelen daralma, çalışan sayısının hızla gerilemesine neden oldu.
Haziran 2025 itibarıyla sanayide toplam istihdam 4 milyon 890 bine düştü. Böylece yaklaşık 214 bin kişilik kayıp yaşandı. Bu rakam, sanayi istihdamının 2021 yılı sonundaki seviyesine geri döndüğünü gösteriyor.
İmalat Sanayi Ön Planda
İstihdamdaki kaybın en yoğun yaşandığı alan imalat sanayi oldu. Verilere göre, imalat sektöründe yaklaşık 215 bine varan bir azalış meydana geldi.
Bu durum, hem iç pazarda tüketim eğilimlerinin zayıflaması hem de dış pazarda Türk sanayi ürünlerine olan talebin azalmasından kaynaklanıyor.
İmalat, sanayi istihdamı içinde en büyük paya sahip olduğu için yaşanan gerileme tüm sektörün görünümünü doğrudan etkiliyor.
İç ve Dış Talepte Zayıflama
Uzmanlara göre istihdam kaybının temel nedeni, hem iç hem de dış talepteki yetersizlik. Yurt içinde yüksek enflasyon, hane halklarının alım gücünü sınırlarken dayanıklı tüketim mallarına olan talebi düşürdü.
Otomotiv, beyaz eşya ve elektronik gibi imalatın lokomotif sektörlerinde satışlar gerilerken, firmalar üretim kapasitelerini kısmak zorunda kaldı.
Dış pazarda ise Avrupa’daki resesyon riski, Türkiye’nin en önemli ihracat pazarlarında talep daralmasına yol açtı.
Özellikle Almanya, Fransa ve İtalya gibi ülkelerdeki ekonomik yavaşlama, Türk sanayi ürünlerine olan talebi zayıflattı.
İhracat siparişlerindeki azalış, üretim hacminin daralmasına ve istihdam kayıplarının artmasına neden oldu.
İşten Çıkarmalar Devam Edebilir
Sanayide yaşanan gerilemenin yakın zamanda duracağına dair güçlü bir sinyal bulunmuyor. Sektör temsilcileri, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) finansman sorunlarıyla boğuştuğunu ve talep daralmasının süreceğine yönelik beklentilerin yüksek olduğunu belirtiyor. Bu koşullar altında işten çıkarmaların yılın ikinci yarısında da devam etmesi olası görünüyor.
Uzun Vadeli Etkiler
İstihdam kaybının sadece kısa vadeli bir sorun olmadığını vurgulayan uzmanlar, sanayide iş gücü azalmasının üretim kapasitesi ve verimlilik üzerinde de kalıcı olumsuz etkiler yaratabileceğini dile getiriyor.
Özellikle nitelikli iş gücünün kaybedilmesi, firmaların yeniden büyüme sürecine girdiklerinde ihtiyaç duyacakları yeteneklere ulaşmasını zorlaştırabilir. Bu da sanayinin toparlanma süresini uzatabilir.
Çözüm Arayışları
Ekonomi çevreleri, istihdam kayıplarını önlemek için kapsamlı önlemlerin alınması gerektiği görüşünde birleşiyor.
İç talebin canlandırılması amacıyla enflasyonla mücadele politikalarının desteklenmesi, ihracat pazarlarının çeşitlendirilmesi ve özellikle katma değeri yüksek sektörlere yönelik teşviklerin artırılması öneriler arasında öne çıkıyor.
Ayrıca sanayide dijitalleşme, yeşil dönüşüm ve Ar-Ge yatırımlarının hızlandırılması, istihdamın yeniden artışa geçmesinde kritik rol oynayabilir.
Sanayi sektörü Türkiye ekonomisinin bel kemiğini oluştururken, istihdam kayıplarının sürmesi hem büyüme hem de sosyal refah açısından ciddi bir risk teşkil ediyor.
Ağustos 2023’ten bu yana 214 bin kişinin işini kaybetmesi, sektörün içinde bulunduğu zorlu tabloyu ortaya koyuyor.
Özellikle imalat sanayinde yoğunlaşan bu kayıpların önüne geçilmediği takdirde, işsizlik oranlarının yükselmesi ve üretim kapasitesinin daha da daralması kaçınılmaz görünüyor.
Sanayinin yeniden güç kazanabilmesi için hem iç tüketimi canlandıracak hem de dış pazarlarda Türkiye’nin rekabet gücünü artıracak politikalara ihtiyaç duyuluyor.
Aksi halde istihdamdaki düşüşün kalıcı hale gelmesi ve üretim yapısında derin yaralar açması ihtimali gündemde kalmaya devam edecek.
Türkiye ekonomisinde enflasyonla mücadele kapsamında uygulanan programın en belirgin etkilerinden biri sanayi sektöründe gözlemlenmeye devam ediyor.
Genel büyüme verileri ve makroekonomik göstergeler, sanayi üretimine yönelik etkinin görece sınırlı kaldığını ortaya koysa da, sektör temsilcilerinin beklenti ve taleplerine yönelik sesler son dönemde giderek daha güçlü duyulmaya başlandı.
Özellikle üretim tarafında yaşanan sıkışmaların istihdam boyutuna yansıması, sanayiciler açısından endişe verici bir tablo oluşturuyor.
Son haftalarda, sanayi sektöründe işten çıkarmaların gündeme gelebileceğine dair kaygılar daha yüksek sesle dile getirilirken, resmi istatistikler de bu endişeleri doğrular nitelikte.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yayımladığı veriler, 2023 yılı Ağustos ayından itibaren kısa süreli bir toparlanma dışında sanayi istihdamında düzenli bir gerileme yaşandığını gösteriyor. Üstelik bu düşüşün ağırlıklı olarak imalat sanayiinde yoğunlaştığı dikkat çekiyor.
Sanayi İstihdamında Zirveden Düşüşe
Türkiye’de sanayi istihdamı, pandemi döneminde bazı sektörlerde yaşanan canlılığın da etkisiyle hızlı bir yükseliş trendine girmiş ve 5 milyonun üzerine çıkarak tarihi bir seviyeye ulaşmıştı.
Ancak bu ivme uzun soluklu olmadı. 2023 ortalarından itibaren başlayan gerileme, yaz aylarında görülen kısmi iyileşmelere rağmen kalıcı bir düşüş trendine dönüştü.
Ağustos 2023 itibarıyla toplam sanayi istihdamı 5 milyon 100 bin seviyesine, imalat sanayii istihdamı ise 4 milyon 800 bin kişiye kadar yükselmişti.
Bu rakam, sanayi istihdamında son dönemin zirve noktası olarak kayıtlara geçti. Fakat bu tarihten itibaren istihdamda düzenli bir azalma süreci başladı ve 2025 yılının Haziran ayı sonu itibarıyla sanayi istihdamı 4 milyon 895 bine geriledi. Böylece yaklaşık iki yıllık dönemde sanayi sektöründe 216 bin 379 kişilik bir istihdam kaybı yaşandı.
İmalat Sanayiinde Kayıp Daha Büyük
Sanayi istihdamındaki bu düşüşün asıl kaynağı ise imalat sanayii oldu. İstihdam yapısı, toplam sanayi eğilimiyle paralellik gösterdi ve gerilemenin neredeyse tamamı imalattan kaynaklandı.
2023 Ağustos ayında 4 milyon 761 bin kişiye ulaşan imalat istihdamı, 2025 Haziran ayında 4 milyon 546 bin kişiye kadar düştü.
Bu süreçte imalat tarafında yaşanan istihdam kaybı 214 bin 379 kişi olarak gerçekleşti. Yani sanayideki toplam düşüşün neredeyse tamamı imalat sektöründe yaşandı.
Aslında 2024 yılının Temmuz ayında 4 milyon 755 bin kişiyle Ağustos 2023 seviyesine yakın bir iyileşme görülmüş, imalat tarafında tablonun korunabileceği yönünde bir beklenti doğmuştu.
Ancak takip eden aylarda sürecin devam etmesiyle birlikte kayıplar daha belirgin hale geldi. TÜİK verileri, hem sanayi genelinde hem de imalat özelinde istihdamın 2021 yılının sonundaki seviyelere geri döndüğünü ortaya koyuyor.
Dezenflasyon Programı ve Beklentiler
Türkiye’nin enflasyonla mücadele kapsamında uyguladığı dezenflasyon programı, parasal sıkılaştırma ve iç talepte kontrollü bir yavaşlamayı beraberinde getirdi.
Politika yapıcıların öngörülerine göre, bu durumun sanayi sektöründe üretim ve büyüme tarafında sınırlı bir daralma yaratacağı, fakat istihdamda büyük çaplı kayıplara yol açmayacağı tahmin edilmişti.
Hatta işsizlik oranlarında belirgin bir artış yaşanmayacağı yönünde beklentiler ön plandaydı. Bugün gelinen noktada, bu tahminlerin büyük ölçüde geçerliliğini koruduğu söylenebilir.
Ancak imalat başta olmak üzere sanayi odaklı istihdamdaki azalma eğilimi, gelecekte daha dikkatli bir şekilde takip edilmesi gereken kritik bir gösterge haline geldi.
Gelecek Dönem İçin Öncelikler
Sanayi sektöründeki istihdam kayıpları, yalnızca sayısal verilerden ibaret değil; aynı zamanda üretim kapasitesi, ihracat potansiyeli ve verimlilik üzerinde de etkiler yaratma riski taşıyor.
İmalat sanayii Türkiye’nin ihracatında ana lokomotif konumunda bulunduğundan, bu alanda yaşanan istihdam daralmaları, orta vadede dış ticaret dengesini de etkileyebilir.
Önümüzdeki dönemde, istihdamı destekleyecek adımların gündeme alınması ve sanayi odaklı politikaların daha güçlü bir şekilde hayata geçirilmesi, hem ekonomik büyümenin sürdürülebilirliği hem de toplumsal refah açısından önem taşıyor.
dezenflasyon süreci kapsamında sanayi istihdamında yaşanan daralma öngörülen sınırlar içinde kalsa da, imalat sektörünün merkezde yer aldığı bu düşüş eğilimi, ekonominin genel dengeleri açısından daha yakından izlenmeyi gerektiriyor.