Reel sektörde alarm: Güven endeksi 100'ün altına indi
Türkiye ekonomisinin üretici cephesindeki güven düzeyini gösteren önemli göstergelerden biri olan Reel Kesim Güven Endeksi (RKGE), Mayıs ayında belirgin bir düşüş gösterdi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından düzenli olarak yayımlanan endeks, bir önceki aya kıyasla 1,8 puanlık bir azalma ile 101,4 seviyesinde ölçüldü.
Nisan ayında bu rakam 103,2 olarak kayıtlara geçmişti. Endeksin 100 seviyesinin üzerinde kalması, her ne kadar genel bir iyimserliği işaret etse de, düşüş eğiliminin hız kazanması, reel kesimde temkinli bir havanın hakim olmaya başladığını gösteriyor.
Endeks Ne Anlama Geliyor?
Reel Kesim Güven Endeksi, imalat sanayisinde faaliyet gösteren firmaların mevcut durumu ve geleceğe ilişkin beklentilerini ölçen bir göstergedir.
TCMB tarafından aylık bazda açıklanan bu endeks, firmaların üretim hacmi, sipariş düzeyi, istihdam planları ve genel ekonomik değerlendirmeleri gibi birçok bileşeni içeriyor.
Endeksin 100'ün üzerinde seyretmesi, ekonomide güvenin olumlu olduğunu; 100'ün altına düşmesi ise kötümser bir algının ağırlık kazandığını ifade eder.
Mayıs ayında endekste görülen gerileme, reel kesimin beklentilerinde temkinli bir havanın oluştuğuna işaret ediyor.
Özellikle küresel ekonomik dalgalanmalar, iç piyasada yaşanan belirsizlikler ve maliyet baskıları gibi faktörler, güven endeksini olumsuz etkileyen başlıca unsurlar arasında yer alıyor.
Alt Kalemlerde Gözlenen Değişimler
RKGE'nin detaylarına bakıldığında, endeksin alt bileşenlerinde de karışık bir seyir gözleniyor. Mevcut toplam sipariş miktarı, gelecek üç aya ilişkin üretim hacmi beklentisi ve genel gidişata yönelik değerlendirmelerde düşüşler dikkat çekiyor.
Öte yandan bazı kalemlerde, özellikle ihracat siparişlerinde hafif bir toparlanma gözlemlendiği ifade ediliyor. Ancak bu artışlar, genel güven algısındaki azalmayı telafi etmeye yetmedi.
Üreticilerin kısa vadeli beklentilerinde oluşan bu bozulma, yatırım ve istihdam planlarına da yansıyabilir. Nitekim bazı sektör temsilcileri, belirsizlik ortamı nedeniyle yeni yatırımları ertelediklerini ve mevcut kapasiteyi korumaya yönelik bir strateji izlediklerini ifade ediyor.
Yılın İlk Yarısında Güven Dalgalı Seyretti
2025 yılının ilk yarısında RKGE, genel olarak dalgalı bir seyir izledi. Ocak ve Şubat aylarında sınırlı artışlar görülürken, Mart ayında durağan bir tablo ortaya çıktı.
Nisan ayında yaşanan iyileşmenin ardından Mayıs ayındaki bu gerileme, reel sektördeki iyimserliğin sürdürülebilir olmadığına işaret ediyor.
Uzmanlar, yılın ikinci yarısında ekonomik politikaların yönü, enflasyonla mücadele süreci ve döviz kurlarındaki seyir gibi unsurların güven endeksi üzerinde belirleyici olacağını vurguluyor.
Uzmanlardan Değerlendirmeler
Ekonomistler, güven endeksindeki düşüşün hafife alınmaması gerektiği görüşünde birleşiyor. Reel kesimin ekonomik karar alma süreçlerinde güven düzeyinin son derece kritik olduğuna dikkat çeken uzmanlar, özellikle yatırım kararlarında güven endeksinin önemli bir gösterge olarak öne çıktığını belirtiyor.
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ayşe Kılıç, konuyla ilgili değerlendirmesinde şu ifadeleri kullandı:
“Reel kesim güvenindeki düşüş, üretim sektöründe temkinli bir yaklaşımın güçlendiğini gösteriyor. Özellikle finansmana erişim zorlukları ve kur oynaklığı gibi faktörler, firmaların geleceğe dönük planlarını etkiliyor. Endeks 100’ün üzerinde kalsa da düşüş trendi dikkatle izlenmeli.”
Sektörel Dağılımda Dikkat Çeken Noktalar
Endeksin alt kırılımları, sektör bazında farklı eğilimlerin gözlemlendiğini ortaya koyuyor. Özellikle gıda ve tekstil sektörlerinde güven düzeyinin daha hızlı bir şekilde düştüğü belirtiliyor.
Bu sektörlerde üretim maliyetlerinin artması ve tüketici talebinde gözlenen duraksama, firmaların beklentilerini olumsuz etkiliyor.
Makine ve otomotiv gibi yüksek katma değerli sektörlerde ise daha istikrarlı bir güven düzeyi korunmuş görünüyor.
Bu sektörlerin büyük ölçüde ihracat odaklı çalışması, dış talepteki görece canlılığın olumlu etkileriyle destekleniyor.
Geleceğe Dair Beklentiler
Endeksin Mayıs ayı verileri, önümüzdeki dönemde ekonomik aktörlerin daha temkinli hareket edeceğini gösteriyor.
Özellikle makroekonomik istikrarın sağlanması, enflasyon beklentilerinin düşürülmesi ve faiz oranlarının öngörülebilir bir seyir izlemesi gibi faktörler, güvenin yeniden artmasında belirleyici olacak.
TCMB’nin para politikasındaki duruşu, yılın ikinci yarısında reel kesim güveni üzerinde en çok etkili olacak unsurların başında geliyor.
Para politikasındaki sıkılık, finansman maliyetlerini artırırken; enflasyondaki düşüş süreci güveni destekleyebilir.
Ancak bu sürecin dengeli yönetilmesi, üretim sektörünün sürdürülebilirliğini sağlamak açısından büyük önem taşıyor.
Güvenin Kırılganlığı Sürmeye Devam Ediyor
Mayıs ayında yaşanan 1,8 puanlık düşüş, endeksin hala iyimser seviyelerde seyretmesine rağmen, üretim cephesinde bir kırılganlık oluştuğuna işaret ediyor.
Güven endeksindeki bu gerileme, ekonomik aktörlerin belirsizliklere karşı daha tedbirli hareket ettiğini ve gelecek döneme ilişkin planlarında daha temkinli davrandığını ortaya koyuyor.
RKGE’nin seyri, yalnızca üreticilerin beklentilerini değil, aynı zamanda genel ekonomik performansa yönelik sinyaller açısından da önemli bir gösterge olarak takip ediliyor.
Bu nedenle, gerek ekonomi yönetiminin adımları gerekse küresel gelişmeler, reel kesimin güven düzeyinin yönünü belirlemeye devam edecek.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından açıklanan 2025 yılı Mayıs ayı Reel Kesim Güven Endeksi (RKGE) verileri, reel sektördeki ekonomik güvenin bir önceki aya kıyasla azaldığını ortaya koydu.
Mevsimsellikten arındırılmış Reel Kesim Güven Endeksi (RKGE-MA), Nisan 2025’e göre 2,2 puanlık düşüşle 98,6 seviyesine geriledi.
Bu düşüş, reel sektör temsilcilerinin ekonomiye olan güveninde yaşanan temkinli duruşu gözler önüne sererken, endeksin kritik eşik değeri olan 100'ün altında kalması sektörde kötümser beklentilerin hakim olduğunu gösteriyor.
Endeksi Etkileyen Unsurlar
Merkez Bankası tarafından yapılan değerlendirmeye göre, RKGE-MA'yı oluşturan anket sorularına verilen yanıtların analizinde, bazı göstergeler olumlu sinyaller verirken, bazı başlıklar ise endekse aşağı yönlü baskı uyguladı.
Ankete katılan reel sektör temsilcilerinin, genel ekonomik gidişat ve önümüzdeki üç ayda toplam istihdamda artış beklentisi, endeksi yukarı çekici unsurlar olarak öne çıktı.
Özellikle istihdam alanında iyileşme beklentisi, sektörün bazı alanlarında yatırım ve büyüme niyetinin sürdüğüne işaret ediyor.
Ancak diğer göstergelerde tablo bu kadar olumlu değil. Son üç ayda gerçekleşen toplam sipariş miktarına yönelik değerlendirmeler, mevcut mamul mal stok düzeyleri, önümüzdeki üç aya ilişkin ihracat sipariş tahminleri, sabit sermaye yatırımları, mevcut toplam siparişlerin durumu ve üretim hacmine yönelik beklentiler gibi pek çok unsur, endekse düşüş yönünde etki yaptı.
Bu veriler, işletmelerin üretim ve yatırım faaliyetlerinde temkinli davrandığını, geleceğe dönük beklentilerin de önceki aya göre zayıfladığını gösteriyor.
Mevsimsellikten arındırılmamış Reel Kesim Güven Endeksi ise Mayıs ayında bir önceki aya göre 1,8 puanlık düşüşle 101,4 olarak hesaplandı.
Her ne kadar bu seviye psikolojik eşik olan 100'ün üzerinde kalmış olsa da, bir önceki aya göre yaşanan düşüş reel kesimdeki genel hava açısından dikkat çekici.
Bu sonuçlar, sektörde güvenin zayıflamakta olduğunu; ancak hala umutlu bir kesimin varlığını da yansıttığı şeklinde yorumlanabilir.
Mevsimsellikten arındırılmış ve arındırılmamış veriler arasındaki fark, dönemsel etkilerin bazı sektörlerde güveni desteklediğini gösterse de, genel eğilimin aşağı yönlü olduğu net biçimde ortaya çıkıyor.
Üretim ve Siparişlerde Dalgalı Seyir
TCMB açıklamasında, son üç aya ilişkin üretim hacmindeki değişimle ilgili verilerde dikkat çeken bir nokta da vurgulandı: Üretimde artış bildiren işletmelerin oranı artmış durumda. Bu durum, üretimin belirli sektörlerde hızlandığına işaret ediyor.
Ancak aynı dönemde iç piyasa siparişlerinde azalma olduğunu belirten firmaların oranında da yükselme var.
İhracat siparişlerinde artış belirtenlerin oranında ise zayıflama görülüyor. Bu iki eğilim, hem yurt içi hem de yurt dışı talepte genel bir durgunluğun sinyallerini veriyor.
Özellikle iç piyasadaki talep düşüşü, tüketici güveninin zayıfladığına ve harcama eğiliminin düşük seyrettiğine işaret ediyor. İhracat tarafında yaşanan ivme kaybı ise küresel pazarlarda yaşanan belirsizliklerin ve talep daralmasının yerli üreticilere yansımaya başladığını gösteriyor olabilir.
Stok Seviyelerinde Dikkat Çeken Değişim
Mayıs ayında stok seviyelerine ilişkin değerlendirmelerde de önemli bir dönüşüm yaşandı. Nisan ayında, firmalar mevcut mamul mal stoklarını mevsim normallerinin altında bildirirken, Mayıs’ta bu değerlendirme tersine döndü.
Artık stokların mevsim normallerinin üzerinde olduğu yönündeki görüşler ağır basıyor. Bu durum, üretimin talebe göre daha hızlı ilerlediğine ya da satışların yavaşladığına işaret edebilir.
Talep düşüşü nedeniyle oluşan stok birikimi, önümüzdeki dönemde üretim planlarında kısıntıya gidilebileceğinin sinyallerini veriyor.
Geleceğe Dair Beklentilerde Zayıflama
Ankette yer alan gelecek üç aya ilişkin değerlendirmeler, üretim hacmi, ihracat siparişleri ve iç piyasa siparişlerinde artış bekleyenlerin oranının azaldığını gösterdi.
Bu tablo, işletmelerin önümüzdeki çeyreğe dair daha temkinli bir duruş sergilemeye başladıklarını gösteriyor. İç ve dış taleple ilgili belirsizlikler, üretim hedeflerinin revize edilmesine neden olabilir.
İstihdam tarafında ise daha olumlu bir görünüm mevcut. Gelecek üç ayda istihdamın artacağı yönünde beklenti bildirenlerin oranında artış yaşandı. Bu durum, bazı sektörlerde büyüme ve kapasite artışı planlarının sürdüğüne işaret ediyor.
Öte yandan, sabit sermaye yatırımlarına ilişkin beklentiler zayıflamış durumda. Gelecek 12 aylık döneme yönelik yatırım harcaması beklentilerinde bir önceki aya kıyasla düşüş gözleniyor.
Bu, firmaların uzun vadeli yatırımlarda temkinli davrandığını ve belirsizliklerin yatırım iştahını azalttığını gösteriyor.
Maliyetler ve Fiyat Beklentileri Geriliyor
Son üç aya dair ortalama birim maliyetlerde artış olduğunu belirtenlerin oranı azalırken, önümüzdeki üç aya dair maliyet artışı beklentileri de zayıfladı.
Bu eğilim, maliyet baskılarının bir miktar hafiflediğini ya da maliyetlerin artık daha öngörülebilir hale geldiğini gösterebilir.
Aynı şekilde, gelecek döneme ait satış fiyatlarında artış bekleyenlerin oranında da azalma var. Bu durum, talep koşullarının fiyat artırmaya elverişli olmadığını ya da firmaların rekabet nedeniyle fiyat artışlarında temkinli davrandığını düşündürüyor.
Üretici Fiyat Endeksi Beklentisi Düşüyor
Merkez Bankası açıklamasında dikkat çeken diğer bir veri ise yıllık Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) beklentisindeki değişim oldu.
Ankete katılan firmaların gelecek 12 ay sonu itibarıyla yıllık ÜFE beklentisi bir önceki aya göre 0,5 puanlık düşüşle %38,4 seviyesine indi. Bu düşüş, firmaların enflasyon beklentilerinde sınırlı da olsa bir iyileşme olduğunu ortaya koyuyor.
Mayıs 2025 verileri, reel sektörün genel ekonomik gidişat hakkında daha temkinli bir görünüm sergilemeye başladığını ortaya koyuyor.
Özellikle siparişler, stoklar, üretim hacmi ve yatırım beklentileri gibi temel alanlarda yaşanan zayıflama, reel kesimin temkinli duruşunu destekliyor.
Bununla birlikte, istihdam tarafında gözlenen iyileşme ve üretim hacminde bazı sektörlerde yaşanan artışlar, tüm tabloyu karamsar hale getirmiyor.
Maliyet baskılarının azalması ve enflasyon beklentilerindeki düşüş, firmaların faaliyet ortamını bir nebze rahatlatabilir.
Önümüzdeki aylarda, iç ve dış talepteki gelişmeler, yatırım ortamı ve finansman koşullarındaki değişimlerin RKGE üzerinde belirleyici olacağı değerlendiriliyor.
Ekonomide istikrarın güçlendirilmesi adına atılacak yapısal adımlar, güven endeksinin tekrar yükselişe geçmesini sağlayabilir.