Velilere zam şoku: Kayıt yenileme ücreti bir yılda ikiye katlandı
Son yıllarda özel eğitim kurumlarının ücret politikaları, hem veliler hem de kamuoyunda ciddi tartışmalara neden olmaya başladı.

Ekonomik şartların zorlaştığı bir dönemde, birçok özel okulun eğitim-öğretim ücretlerine yaptığı yüksek oranlı artışlar, ailelerin bütçesini sarsarken, devlet kurumlarının da bu konuda harekete geçmesine yol açtı.
Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK), bu soruna yönelik olarak önemli bir adım attı ve Milli Eğitim Bakanlığı'na (MEB) özel okulların ücret artışlarının denetlenmesi konusunda tavsiyelerde bulundu.
Türkiye genelinde binlerce öğrenci özel okullarda eğitim görüyor. Devlet okullarındaki kapasite sorunları, bazı bölgelerdeki kalite farkı ve kişisel tercihler, velileri özel eğitime yöneltiyor.
Ancak son dönemde bu tercihi sürdürmek giderek zorlaşıyor. Özel okul ücretlerindeki fahiş artışlar, birçok ailenin belini bükmüş durumda.
Kamu Denetçiliği Kurumu’na gelen yoğun başvurular, özel eğitim kurumlarının ücret politikalarının kamu nezdinde ciddi bir sorun haline geldiğini gözler önüne serdi.
Veliler, her yıl yapılan zamların makul seviyeleri çoktan aştığını, bazen %100'ü bulan artış oranlarıyla karşılaştıklarını belirtiyor.
Kimi zaman erken kayıt yaptıran velilere farklı, geç kayıt yaptıranlara farklı fiyatlar uygulanması da şikâyet konuları arasında yer alıyor.
KDK’dan MEB’e Net Mesaj: Denetim Artmalı
Kamu Denetçiliği Kurumu, bu kapsamda yaptığı değerlendirmeler sonucunda Milli Eğitim Bakanlığı'na gönderdiği tavsiye raporunda, özel öğretim kurumlarının ücret artışlarının daha sıkı bir şekilde denetlenmesi gerektiğini vurguladı.
KDK'nın raporunda, mevcut düzenlemelerin özel okullar tarafından yeterince dikkate alınmadığı, bu durumun da hem rekabet hem de eğitimde fırsat eşitliği açısından sorun oluşturduğu belirtildi.
Kurum, özel okulların yıllık zam oranlarını belirlerken kullandıkları kriterlerin şeffaf olmadığını ve yeterince denetlenmediğini ifade ederek, bu alanda daha sıkı yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunu dile getirdi.
KDK, MEB'in özel okullardan aldığı fiyat listelerinin daha aktif bir şekilde kontrol edilmesi ve gerektiğinde yaptırımlar uygulanması yönünde çağrıda bulundu.
Mevzuatta Ne Var, Ne Eksik?
Mevcut yönetmeliklere göre, özel okulların yapabileceği yıllık ücret artışı, bir önceki yılın enflasyon oranı ve bazı ek maliyet kalemleri dikkate alınarak hesaplanıyor.
Ancak bu hesaplamanın nasıl yapıldığı ve hangi denetim mekanizmalarının işlediği konusu, hem veliler hem de uzmanlar açısından belirsizlik taşıyor.
Bazı özel okullar, çeşitli adlar altında aldığı “katkı payı”, “servis bedeli”, “kayıt yenileme ücreti” veya “ek etkinlik ücreti” gibi kalemlerle, velilerin toplam mali yükünü artırıyor. Bu da mevzuatın bazı alanlarda açık kapılar barındırdığını ve suistimale açık olduğunu gösteriyor.
KDK, bu noktada yalnızca yıllık ücret artışlarının değil, tüm ek ücret kalemlerinin de MEB tarafından kapsamlı biçimde denetlenmesi gerektiğinin altını çizdi.
Ayrıca, velilerin şeffaf ve erişilebilir bilgiye ulaşmasının sağlanması gerektiği, okulların ücret politikalarının kamuoyuna açık ve anlaşılır biçimde sunulmasının önem taşıdığı vurgulandı.
Eğitimde Fırsat Eşitliği Tehlikede
Özellikle büyük şehirlerdeki bazı köklü özel okulların ücretleri, yıllık bazda bir ailenin toplam gelirine yaklaşabiliyor. Bu durum, eğitimde fırsat eşitliğini ciddi biçimde zedeliyor.
Veliler, çocuklarını iyi bir okulda okutmak için maddi olarak zorlanırken, özel okulların ticari kaygılarla hareket etmesi, eğitim hizmetinin kamu yararından uzaklaşmasına neden oluyor.
KDK, bu bağlamda eğitimde adaletin sağlanabilmesi için özel okul ücretlerinin kontrol altına alınmasının elzem olduğunu vurguladı.
Devletin eğitime müdahalesi yalnızca kamu okullarıyla sınırlı kalmamalı; özel kurumların da kamu çıkarına hizmet etmesi gerektiği belirtildi.
Hukuki Yaptırımlar Gündemde Olabilir
Kamu Denetçiliği Kurumu'nun hazırladığı bu kapsamlı tavsiye raporu sonrası, Milli Eğitim Bakanlığı'nın nasıl bir yol izleyeceği merakla bekleniyor.
Uzmanlar, bu sürecin sonunda özel öğretim kurumlarına yönelik yeni bir yasal düzenleme yapılabileceğini ya da mevcut yönetmeliklerde revizyona gidilebileceğini öngörüyor.
Bazı hukukçular, özel okulların belirlediği ücretlerin tüketici haklarını ihlal ettiğini ve bu konuda Ticaret Bakanlığı’nın da devreye girmesi gerektiğini savunuyor.
Özellikle velilere sözleşme öncesinde yeterli bilgilendirme yapılmaması veya fiyatlarda tek taraflı değişikliklerin yapılması gibi durumlar, tüketici hukukuna aykırı olarak değerlendiriliyor.
Daha Erişilebilir ve Adil Bir Eğitim Sistemi Mümkün mü?
Özel okullarda yaşanan bu fiyat artışı krizi, eğitim sisteminin daha geniş ve derin bir reform ihtiyacını da gözler önüne seriyor.
Devletin, sadece kamu okullarında değil, özel sektör eliyle sunulan eğitim hizmetlerinde de etkin bir denetim mekanizması kurması, toplumda giderek büyüyen gelir eşitsizliğinin eğitim üzerindeki etkisini azaltabilir.
Kamu Denetçiliği Kurumu’nun bu adımı, özel eğitim sektöründe daha adil, şeffaf ve hesap verebilir bir yapı oluşturulması yönünde önemli bir fırsat sunuyor.
Bundan sonraki süreçte, hem Bakanlık hem de özel okullar cephesinden gelecek adımlar, Türkiye'deki eğitim sisteminin geleceğini doğrudan etkileyecek nitelikte olacak.
Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK), özel eğitim kurumlarının hem kademe başlangıç ücretlerine hem de eğitim dışı hizmetler kapsamında sundukları yemek, servis, kurs, kırtasiye gibi kalemlere yönelik yüksek oranlı fiyat artışlarına karşı Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) düzenleyici adımlar atılması yönünde tavsiyede bulundu.
KDK tarafından yapılan değerlendirmeye göre, özel bir eğitim kurumunda öğrenim gören öğrencinin 2023 yılı için kayıt yenileme bedeli 169 bin TL olarak belirlenmişti.
Ancak bu tutar, 2024-2025 eğitim öğretim yılı için tam 350 bin TL’ye çıkarıldı. Bu olağanüstü artış, bir velinin KDK’ye yaptığı başvuruyla gündeme geldi.
Başvuruda, eğitim-öğretim ücretlerine ilişkin MEB mevzuatında belirlenen azami zam oranlarının aşıldığı ifade edilirken, özellikle eğitim dışı hizmetlerde uygulanan fahiş fiyat artışlarına dikkat çekildi.
Yapılan inceleme sonucunda, okulun temel eğitim ücreti mevzuata uygun olarak artırılmış olsa da; yemek, servis, kırtasiye, takviye kurs gibi destek hizmetlerinde yaklaşık %236 oranında zam uygulandığı tespit edildi.
KDK: Eğitim Dışı Hizmetlerde Denetim Eksikliği Var
KDK, yalnızca eğitim hizmetlerine değil, okulların sunduğu yan hizmetlere de odaklandığı kararında, bu tür hizmetlerin fiyatlandırılmasının kontrolsüz biçimde ticarileştiğine dikkat çekti.
Kararda, ilkokuldan liseye kadar tüm kademelerin başlangıç ücretleriyle birlikte, özellikle ara sınıflarda da benzer uygulamalara başvurulduğu, bu nedenle düzenleyici mekanizmaların kapsamının genişletilmesi gerektiği vurgulandı.
Bu doğrultuda KDK, hem özel öğretim kurumlarının sunduğu eğitim dışı hizmetlerin fiyatlandırmasına hem de kademe başlangıç ücretlerinin belirlenmesine yönelik Milli Eğitim Bakanlığı’nın denetim yetkisinin etkinleştirilmesini, bu konuda açık ve bağlayıcı bir yönetmelik düzenlemesi yapılmasını önerdi.
İlgili Okul İçin İnceleme Talebi
KDK, başvuruya konu olan özel okulun da ayrıca mercek altına alınması gerektiğini belirtti. Bu çerçevede, okulun uyguladığı yüksek oranlı zam politikalarının yasal mevzuata ve kamu hizmeti ilkelerine uygun olup olmadığının değerlendirilmesi adına ilgili kurumlara inceleme yapılması yönünde tavsiye kararı iletildi.
Kararın Hukuki Dayanağı: Eğitim Kamu Hizmetidir
KDK’nin verdiği tavsiye kararının temel dayanağı, eğitim hizmetinin niteliğiyle ilgili anayasal ve yasal hükümler oldu.
Kararda, eğitim-öğretim faaliyetinin kamusal bir hizmet olduğu, bu hizmetin özel hukuk tüzel kişileri tarafından sunulsa dahi devletin gözetim ve denetim sorumluluğunun sürdüğü vurgulandı.
Özellikle Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği’nde, özel okulların eğitim ücretlerinde uygulayabileceği artış oranlarının açıkça belirlendiği, başvuruya konu olan okulun bu kurallara eğitim ücreti açısından uyduğu ancak eğitim dışı hizmetlerde belirlenen sınırların çok ötesine geçtiği belirtildi.
Yemek, kırtasiye, etüt, takviye kurs ve okul kıyafeti gibi hizmetlerde enflasyon oranının çok üzerinde yapılan artışlar, KDK’ye göre, tüketici haklarını ve kamu hizmeti anlayışını zedeleyen bir nitelik taşıyor.
Ticarileşme, Kamu Hizmetinin Ruhuna Aykırıdır
KDK, kararında özel okulların faaliyetlerini sadece birer ticari girişim olarak görmesinin tehlikelerine de değindi.
Eğitim hizmetinin piyasalaşmasının, kamu hizmeti anlayışıyla çelişebilecek bir tabloyu ortaya koyduğuna dikkat çekilerek, şu ifadelere yer verildi:
“Eğitim hizmetlerini yalnızca ekonomik kazanç sağlama aracı olarak değerlendirmek, kamu hizmeti yaklaşımından uzaklaşmak anlamına gelir. Anayasa ve ilgili yasal düzenlemeler, devletin eğitim hakkını koruma yükümlülüğünü öngörmektedir. Bu bağlamda, özel öğretim kurumlarının faaliyetleri piyasa dinamiklerinden ziyade kamu yararına uygun olarak şekillenmelidir.”
Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun 12. maddesi de kararın temel dayanakları arasında yer aldı. Bu maddede, özel okulların sadece kâr amacıyla hareket edemeyecekleri, kamu hizmeti sorumluluğunu gözetmeleri gerektiği açık bir şekilde ifade ediliyor.
MEB’e Net Mesaj: Yönetmelik Düzenlemesi Gerekli
KDK, mevcut yönetmeliklerin yalnızca eğitim ücreti ile sınırlı kalmaması gerektiğini, eğitim dışı hizmet kalemlerine de denetim mekanizmaları getirilmesi gerektiğini belirtti.
Böylece hem fiyat artışlarının ölçülü hale gelmesi hem de velilerin mağduriyet yaşamaması adına yasal boşlukların giderilmesi hedefleniyor.
KDK’nin tavsiye niteliğindeki bu kararının ardından, Milli Eğitim Bakanlığı’nın nasıl bir adım atacağı merak konusu.
Ancak karar, eğitim alanında kamu yararını önceleyen politikaların geliştirilmesi gerektiği yönünde önemli bir uyarı niteliği taşıyor.