Dövize duvar: TL için yeni ekonomi hamlesi
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), ekonomik istikrarı güçlendirmek ve Türk Lirası'na (TL) olan güveni artırmak amacıyla yeni bir makroihtiyati adımı daha hayata geçirdi.

Son dönemde küresel ölçekte artan risklerin ve finansal piyasalardaki dalgalanmaların etkisiyle, para politikası duruşunu sıkı tutmaya devam eden TCMB, TL’ye geçişi teşvik etmek adına kısa vadeli değişken faizli mevduatlara yönelik yeni bir enstrüman sundu. Bu yeni düzenleme ile kısa vadeli TL mevduatlara TÜFE (Tüketici Fiyat Endeksi) koruması getirildi.
TL Mevduatlara Enflasyon Koruması
TCMB’nin son açıkladığı kararla birlikte, artık kısa vadeli değişken faizli TL mevduatlar için TÜFE’ye endeksli bir getiri imkanı sunuluyor.
Bu adım, yüksek enflasyon ortamında TL tasarruflarını cazip hale getirmeyi ve Türk Lirası’na olan talebi artırmayı amaçlıyor.
Uygulama, özellikle bireysel ve kurumsal yatırımcıların tasarruf tercihlerinde TL lehine bir dönüşüm sağlamayı hedefliyor.
Yeni sistem kapsamında, değişken faizli mevduatlar belirli bir referans TÜFE oranına bağlı olarak getiri sağlayacak.
Böylece yatırımcılar, enflasyon karşısında tasarruflarının değer kaybetmesinden korunmuş olacak. Bu durum aynı zamanda, enflasyonla mücadelede uzun vadeli fiyat istikrarı hedefiyle uyumlu bir strateji olarak öne çıkıyor.
Kur Korumalı Mevduat’tan (KKM) Çıkışa Hız Verilecek
Merkez Bankası’nın attığı bu adım yalnızca TL’ye geçişi desteklemekle kalmıyor; aynı zamanda bir süredir azaltılması hedeflenen Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarından çıkışı da teşvik etmeyi amaçlıyor.
Son aylarda düşüş hızı yavaşlayan KKM bakiyelerinde daha belirgin bir azalma sağlanması, para politikasının etkinliği açısından kritik görülüyor.
TCMB, KKM'nin ekonomi üzerindeki potansiyel yan etkilerini minimize etmek ve kur üzerindeki baskıları azaltmak için bu yeni enstrümanla bir geçiş köprüsü kuruyor.
Enflasyona endeksli TL mevduatlar, KKM'nin sunduğu döviz kuru korumasının yerini kısmen alarak, daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir finansal mimarinin inşasına katkı sağlamayı amaçlıyor.
TL’ye Geçiş Stratejisi Genişliyor
TCMB’nin para politikası çerçevesinde uzun süredir vurguladığı "TL’ye geçişin teşvik edilmesi" yönündeki stratejisi, bu yeni uygulamayla daha somut bir zemine oturuyor.
Enflasyonun yüksek seyrettiği bir dönemde, yatırımcıların TL tasarruflarında reel getiri beklentisi artarken, enflasyona endeksli ürünler bu beklentiyi karşılamaya aday olarak görülüyor.
Bankacılık sektörü açısından da bu yeni araç, ürün çeşitliliğini artırarak müşterilere daha fazla alternatif sunma fırsatı yaratıyor.
Mevduat portföylerinde çeşitlilik sağlayan bu uygulama, aynı zamanda vade yapısının dengelenmesine de katkı sağlayabilir.
Kısa vadeli değişken faizli hesaplara olan ilginin artması, finansal sistemde vade uyumunu da destekleyebilir.
Son haftalarda dünya genelinde risklerin artması, finansal piyasalarda belirsizliklerin yoğunlaşmasına neden oldu.
Bu durum, gelişmekte olan ülkeler başta olmak üzere, para birimleri ve sermaye hareketleri üzerinde baskı yaratıyor.
Türkiye ise bu tür dışsal şoklara karşı daha dirençli bir yapı kurmak amacıyla para politikasında sıkılığı sürdürme kararlılığını ortaya koydu.
Geçen hafta gerçekleştirilen Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında faiz oranlarında bir değişiklik yapılmazken, karar metninde sıkı duruşun devam edeceği ve gerektiğinde ilave adımlar atılabileceği vurgulandı.
TÜFE korumalı mevduat uygulaması, bu kararlılığın bir parçası olarak değerlendirilirken, TL’ye yönelimi destekleyen tamamlayıcı bir araç konumuna getirildi.
Ekonomi Politikalarında Yeni Dönem
2023 ortalarında başlayan yeni ekonomi politikası çerçevesiyle birlikte, Türkiye’de para ve maliye politikalarında daha öngörülebilir, rasyonel ve veriye dayalı bir yönetim anlayışı benimsenmişti. Bu kapsamda, sadeleşme adımları, şeffaflık vurgusu ve kademeli geçiş politikaları ön plana çıkıyor.
TÜFE’ye endeksli kısa vadeli mevduat ürünleri de bu dönüşüm sürecinin önemli bir parçası olarak dikkat çekiyor.
Enflasyon beklentilerinin yönetilmesi, tasarruf sahiplerinin yatırım kararlarını rasyonelleştirmesi ve dövizden TL’ye geçişin hızlanması, bu enstrümanın başarı kriterleri arasında yer alacak.
Bankalara da Yeni Yükümlülükler Gelebilir
Uzmanlar, bu yeni adımın bankacılık sektörü açısından bazı teknik düzenlemeleri de beraberinde getirebileceğine dikkat çekiyor.
Bankaların TÜFE’ye endeksli mevduat ürünlerini müşterilere sunarken, şeffaflık ilkesine uygun hareket etmeleri, getiri hesaplamalarını açık şekilde belirtmeleri ve risk uyarılarını eksiksiz yapmaları bekleniyor.
Ayrıca, bu tür ürünlerin muhasebeleştirilmesi, bilanço yönetimi ve risk ağırlıklandırması gibi konularda da Merkez Bankası’nın ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) ek düzenlemeler getirme ihtimali üzerinde duruluyor.
TL’ye Güveni Artırmaya Yönelik Yeni Bir Araç
TCMB’nin kısa vadeli değişken faizli TL mevduatlara TÜFE koruması getirmesi, enflasyonla mücadelede ve finansal istikrarın güçlendirilmesinde önemli bir adım olarak öne çıkıyor.
Bu uygulama, hem bireysel hem kurumsal tasarruf sahiplerine TL’de kalma konusunda daha fazla güven verirken, aynı zamanda KKM sisteminden çıkışı hızlandırarak döviz baskısını azaltma potansiyeli taşıyor.
Para politikasının etkinliğini artırmak, TL’ye olan talebi canlandırmak ve ekonomik dengelenme sürecini desteklemek adına bu tür yenilikçi araçların önümüzdeki dönemde çeşitlenerek devam etmesi bekleniyor.
Yatırımcılar açısından ise, enflasyon karşısında koruma sağlayan bu tür araçlar, finansal kararlarında yeni bir dönemin kapılarını aralayabilir.
Risklerin arttığı bir dönemde toplanan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Haziran ayındaki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında politika faizini sabit bırakma kararı aldı.
Bu kararla birlikte parasal sıkılaşma süreci devam ederken, TL’nin cazibesini artırmak amacıyla yeni makroihtiyati adımlar da hızla devreye alındı.
Toplantı sonrası gelen düzenlemeler, artan döviz talebine ve uluslararası tansiyonun yaratabileceği baskılara karşı Türk Lirası’na olan geçişi desteklemeyi hedefliyor.
Bankacılık sisteminin TL’ye yönlendirilmesine odaklanan bu yeni uygulamalar, özellikle bir aydan uzun vadeli değişken faizli TL mevduatların teşvik edilmesi ve enflasyona ya da TLREF’e endeksli mevduat türlerinin önünün açılmasıyla dikkat çekiyor. Ayrıca bankalar için belirlenen TL mevduat hedeflerinde artışa gidilerek, sektöre yeni yön veriliyor.
Politika Faizi Değişmedi, Ancak Önlemler Derinleşti
Haziran PPK toplantısında politika faizi sabit tutulurken, TCMB sıkı duruşunu korudu. Ancak piyasaya yön vermek amacıyla hemen ardından yayımlanan yeni makroihtiyati tedbirler, parasal aktarım mekanizmasının güçlendirilmesini ve TL’ye olan geçişin hızlandırılmasını amaçlıyor.
Cuma gecesi yayımlanan bu tedbir paketine göre; Gerçek kişi TL mevduat payı %60’ın altında olan bankalar için hedef oran artırılırken, %60-65 bandında olanlara ise her ay 0,4 puanlık artış hedefi getirildi. Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesapları için zorunlu karşılık oranı %33’ten %40’a çıkarıldı.
KKM hesaplarında uygulanan asgari faiz oranı, politika faizinin %50’sinden %40’ına düşürüldü. KKM’den TL mevduata dönüş için ayrı bir hedef kaldırılırken, toplam hedef korunmaya devam edildi.
1 ayı aşan vadelerde değişken faizli TL mevduat hesaplarının açılmasına imkan tanındı. TÜFE, ÜFE ve TLREF gibi göstergelere endeksli mevduatların her vadesi için zorunlu karşılık oranı %10 olarak belirlendi. Döviz mevduatları için TL cinsinden zorunlu karşılık oranı %4’ten %2,5 seviyesine indirildi.
TL Mevduata Dönüş Stratejisi Hızlanıyor
TCMB’nin bu adımları, piyasada son haftalarda artan döviz talebini kırmayı ve yatırımcıları tekrar TL’ye yönlendirmeyi amaçlıyor.
Uzmanlar, özellikle bireylerin döviz talebini sınırlamaya yönelik artan TL mevduat hedeflerini bu bağlamda önemli buluyor. KKM sisteminden çıkış da, bu önlemlerle birlikte daha hızlı hale getirilmeye çalışılıyor.
BDDK verilerine göre, 13 Haziran ile biten haftada KKM hesaplarındaki bakiye 517,5 milyar TL’ye gerileyerek toplam mevduatın yalnızca %2,5’ini oluşturdu. Ancak son dönemde bu düşüş hız kesmişti. Yeni önlemler, KKM’deki azalmayı yeniden ivmelendirmeyi amaçlıyor.
Değişken Faizli Mevduatlar Gündemde
Yeni paket içerisinde belki de en dikkat çeken başlık, değişken faizli TL mevduatlar oldu. Bu ürünler daha önce 2019 yılında kamu bankaları tarafından piyasaya sunulmuş ancak yüksek enflasyon ortamında yeterli ilgiyi görmemişti. O dönemde 92-370 gün vadeli enflasyona endeksli mevduatlar sunulmuştu.
TCMB şimdi bu ürünlerin yeniden canlandırılması için adım attı. En az 3 ay vade şartı 1 aya indirilirken, hem kısa vadeli hem de uzun vadeli seçeneklerle değişken faizli ürünlerin yaygınlaşmasının önü açıldı.
Ayrıca bu tür ürünler için belirlenen %10’luk sabit zorunlu karşılık oranı, mevcut TL mevduatlara kıyasla (1-3 ay vadede %17) önemli bir avantaj sunuyor. Bankaların bu avantajı değerlendirmesi ve söz konusu ürünleri öne çıkarması bekleniyor.
Fonlardan TL’ye Geçiş Hedefleniyor
Para piyasası fonlarının yükselişte olduğu bir dönemde, TCMB’nin TL mevduatı cazip hale getirecek adımlar atması dikkat çekiyor.
Uzmanlar, bu hamlelerin yatırımcıları fonlardan TL mevduata yönlendirmeyi ve olası jeopolitik ya da finansal şoklarda TL’nin istikrarını korumayı amaçladığını vurguluyor.
Döviz Cephesinde Normalleşme Adımı
Paket kapsamında yer alan bir diğer önemli değişiklik de döviz mevduatlarındaki zorunlu karşılık oranının %4’ten %2,5’e düşürülmesi oldu.
Bu adım piyasalarda bir normalleşme sürecinin sinyali olarak yorumlandı. Söz konusu düzenlemenin döviz mevduat faizlerinde artışa neden olabileceği değerlendiriliyor.
Merkez Bankası verilerine göre, yıl başından bu yana yurtiçinde yerleşiklerin döviz tevdiat hesaplarında, parite etkisinden arındırılmış şekilde, 14,5 milyar doların üzerinde artış yaşandı.
Mart ayında yaşanan siyasi gelişmeler, özellikle Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması sonrası, bu artış trendini hızlandırdı.
Mayıs ayının sonlarında bir miktar gerileme görülse de 13 Haziran haftasında döviz mevduatları 2,9 milyar dolar artarak yeniden yükselişe geçti.
İran-İsrail arasında yükselen tansiyon da döviz piyasalarında hareketlilik yarattı. Bu süreçte Merkez Bankası’nın döviz kurlarındaki oynaklığı sınırlamak için önemli miktarda döviz satışı gerçekleştirdiği belirtildi.
TL’ye Yönelik Stratejik Bir Yeniden Yapılanma
TCMB’nin haziran ayındaki adımları, sadece para politikası açısından değil, aynı zamanda stratejik yönlendirme açısından da dikkat çekici.
Dövize olan talebi sınırlandırmak, TL’yi cazip hale getirmek ve yatırımcı davranışlarını yönlendirmek adına kapsamlı bir düzenleme seti sunulmuş durumda.
Özellikle enflasyon ortamında yatırımcıları TL’de tutmanın giderek zorlaştığı bir ortamda, değişken faizli mevduatlar ve enflasyona endeksli yeni ürünler bankalar tarafından daha fazla kullanılacak gibi görünüyor.
TCMB, bu hamlelerle sadece bugünü değil, aynı zamanda belirsizliklere karşı dayanıklı bir finansal yapı inşa etmeyi hedefliyor.