Enflasyonla kararlı mücadele: Şimşek programın temelini açıkladı
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye ekonomisinin son aylarda hem içeriden hem de dışarıdan gelen çeşitli şoklarla karşı karşıya kaldığını, ancak bu zorlu sürecin etkili bir şekilde yönetildiğini ve ekonomi politikalarında yeniden olumlu bir sürece girildiğini açıkladı.

Şimşek, özellikle vergi politikalarına yönelik kamuoyunda yapılan eleştirileri değerlendirerek, alınan tüm tedbirlerin temel amacının “vergide adaletin” sağlanması olduğunu vurguladı.
“Çok kazanandan daha fazla, az kazanandan daha az vergi alınması gerektiği prensibiyle hareket ediyoruz,” ifadelerini kullanan Bakan, uygulanan politikaların toplumun tüm kesimlerine adil bir şekilde yansıtılmasına büyük özen gösterdiklerinin altını çizdi.
Ekonomik Şoklara Rağmen Yol Haritasında Sapma Yok
Bakan Şimşek, yaptığı açıklamada son birkaç ayın ekonomi açısından oldukça çetin geçtiğini söyledi. Hem küresel piyasalardaki dalgalanmalar hem de yurt içindeki gelişmelerin, ekonomik dengeleri zaman zaman zorladığını belirtti.
Ancak bu süreçte sergilenen disiplinli ve rasyonel duruş sayesinde olumsuz etkilerin büyük ölçüde bertaraf edildiğini dile getiren Şimşek, "Bu zorlu dönemde ekonomi yönetimi olarak proaktif bir strateji izledik. Piyasalara güven vermeye ve öngörülebilirliği artırmaya öncelik verdik. Attığımız her adım belirli bir plan ve çerçeve dahilinde oldu," dedi.
Şimşek, uygulanan ekonomik programın temelinin mali disiplin, yapısal reformlar ve para politikasında sıkı duruş olduğunu hatırlattı.
Bu üç sütunun, Türkiye ekonomisinin orta ve uzun vadede daha sağlam temeller üzerine inşa edilmesini sağlayacağını ifade etti.
"Ekonomik göstergeler yavaş yavaş toparlanıyor. Finansal piyasalar sakinleşiyor, yatırımcı güveni artıyor. Bunlar bizim doğru yolda olduğumuzun göstergesidir," şeklinde konuştu.
Vergi Politikalarında Yeni Dönem
Vergi sistemine yönelik yapılan değişikliklerin kamuoyunda çeşitli tartışmaları beraberinde getirmesi üzerine değerlendirmede bulunan Bakan Şimşek, vergilendirme yaklaşımının temelinde adalet ve eşitlik olduğunu vurguladı.
“Vergide adalet sağlanmadan, sağlıklı bir ekonomik yapı kurmak mümkün değildir. Bu nedenle attığımız her adım bu prensibi güçlendirmeye yöneliktir,” dedi.
Vergi sisteminin, gelir dağılımını dengelemede ve sosyal adaleti sağlamada önemli bir araç olduğunu belirten Şimşek, “Amacımız dar gelirli vatandaşlarımızı korumak, yüksek gelir grubuna ise daha fazla katkı yaptırmaktır. Bu hem ekonomik hem de vicdani bir sorumluluktur,” ifadelerini kullandı.
Bakan, vergi kaçağı ile mücadelenin de hız kazanacağını belirterek, kayıt dışı ekonomiyle mücadelede teknolojinin daha etkin kullanılacağını söyledi.
Dijitalleşme, denetim kapasitesinin artırılması ve yeni nesil analiz yöntemlerinin kullanılmasının, vergi tabanını genişleteceğini ve yükün daha adil dağılmasını sağlayacağını belirtti.
Vergide Yükü Adil Dağıtmak Zorundayız
Bakan Şimşek, Türkiye’deki vergi gelirlerinin ağırlıklı olarak dolaylı vergilerden oluştuğunu ve bunun uzun vadede sürdürülebilir olmadığını ifade etti.
“Dolaylı vergilerdeki yüksek oranlar, düşük gelir grubunu orantısız şekilde etkiliyor. Bu nedenle dolaysız vergilerin payını artırmayı hedefliyoruz,” dedi.
Dolaysız vergi; gelir, servet ve kazanç üzerinden doğrudan alınan vergi türlerini kapsıyor. Şimşek, bu alandaki düzenlemelerin, hem vergi adaletini hem de gelir eşitliğini güçlendirmeye yönelik olduğunu dile getirdi.
“Çok kazanan, sistemin nimetlerinden daha fazla faydalanıyor. Dolayısıyla katkısı da daha yüksek olmalı. Bu, toplumsal huzurun korunması açısından da önemli,” şeklinde konuştu.
Kayıt Dışılıkla Mücadele Hızlanıyor
Bakan Şimşek, kayıt dışı ekonomiyle mücadelenin, vergi adaletinin sağlanmasında en önemli basamaklardan biri olduğunu belirtti.
Hükûmetin bu alanda kararlı bir tutum sergilediğini ve yeni dijital sistemlerin devreye alındığını ifade etti.
E-Fatura, e-Defter gibi uygulamalar sayesinde ticari faaliyetlerin şeffaflaştığını, vergi kaçırmanın ise zorlaştığını söyledi.
Ayrıca sahada yapılan denetimlerin artırıldığını, sektörel risk analizlerinin geliştirildiğini ve vergiye gönüllü uyumu teşvik edecek uygulamaların yaygınlaştırıldığını vurguladı.
Şimşek, “Vergi ödemeyen değil, vergisini düzenli ödeyen kazansın istiyoruz. Bu şekilde hem kamu gelirlerini artırıyor hem de haksız rekabeti engelliyoruz,” ifadelerini kullandı.
Uluslararası Gelişmeler Türkiye'yi Nasıl Etkiliyor?
Dış şoklara karşı da değerlendirmelerde bulunan Bakan Şimşek, küresel finans sistemindeki faiz artışları, emtia fiyatlarındaki dalgalanmalar ve risklerin Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeleri doğrudan etkilediğini söyledi.
Ancak Türkiye'nin dayanıklı bir ekonomi yapısına sahip olduğunu ve bu tür etkilere karşı önlem alabilecek kapasitede olduğunu vurguladı.
“Dünyadaki gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Riskleri öngörüp tedbir alıyoruz. Bu süreçte yatırımcılarla sürekli temas hâlindeyiz. Türkiye’nin potansiyelini anlatıyor, güven tesis ediyoruz,” dedi.
Vatandaşlara Mesaj: Her Kuruşun Hesabını Vereceğiz
Kamuoyuna doğrudan seslenen Bakan Şimşek, vatandaşların ödediği vergilerin, ülkenin kalkınması ve refahı için harcandığını vurguladı.
“Bütçe disiplini bizim kırmızı çizgimizdir. İsrafa asla izin vermiyoruz. Toplanan her kuruş vergi; eğitim, sağlık, altyapı ve sosyal destekler için kullanılmaktadır,” dedi.
Aynı zamanda, kamu harcamalarında şeffaflığın ve hesap verilebilirliğin artırıldığını ifade eden Şimşek, “Vatandaşlarımız bilsin ki harcadığımız her kuruşun hesabını vermeye hazırız. Bu bizim hem ahlaki hem de yasal sorumluluğumuzdur,” diyerek sözlerini tamamladı.
Bakan Mehmet Şimşek’in açıklamaları, Türkiye'nin ekonomik politikalarında sürdürülen reformların hem makroekonomik istikrarı sağlamak hem de toplumsal adaleti tesis etmek amacıyla şekillendiğini gösteriyor.
Özellikle vergi politikalarındaki yeni yaklaşımlar, daha adil, şeffaf ve sürdürülebilir bir yapı kurma hedefine işaret ediyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye ekonomisinin son dönemde yaşadığı iç ve dış şoklara rağmen güçlü bir toparlanma sürecine girdiğini ifade ederek, uygulanan ekonomik programın etkinliğine vurgu yaptı.
Bakan Şimşek, yaşanan gelişmelerin ardından tekrar istikrar ortamına dönüldüğünü ve rezervlerin, borsa performansının, büyüme verilerinin ve bütçe disiplininin olumlu seyir izlediğini belirtti.
Bakan Şimşek, son birkaç ayda hem yurt içinde hem de uluslararası arenada birçok ekonomik ve siyasi gelişme yaşandığını, ancak bu sürecin kontrollü şekilde yönetildiğini belirtti.
Türkiye ekonomisinin tekrar pozitif bir ivmeye girdiğini kaydeden Şimşek, “İç ve dış şokların üst üste geldiği zorlu bir dönemde soğukkanlı davrandık ve gereken adımları zamanında attık. Bu süreci iyi yönettiğimizi düşünüyoruz” dedi.
Rezervlerde Toparlanma
Mart ayı ortasında Türkiye’nin brüt döviz rezervlerinin 170 milyar doların üzerine çıktığını hatırlatan Şimşek, son dönemde yaşanan dalgalanmalara rağmen rezervlerin tekrar bu seviyelere geldiğini söyledi.
Net rezervlerde de önemli bir iyileşme yaşandığını dile getiren Bakan, “Net rezervlerde üçte ikilik bir toparlanma söz konusu. Bu da süreci sağlam bir şekilde yönettiğimizin göstergesi” diye konuştu.
Borsa ve Risk Primindeki Gelişmeler
Borsa İstanbul’daki gelişmelere de değinen Şimşek, borsanın önceki seviyelerine büyük ölçüde geri döndüğünü ve yüzde 98 oranında bir toparlanma yaşandığını belirtti.
Türkiye’nin kredi risk primini gösteren CDS verilerinde ise önce 256 seviyesinden 300’e kadar bir yükseliş olduğunu, sonrasında ise tekrar 280 puan seviyelerine gerilediğini aktardı.
Büyüme ve Cari Açıkta Dengeli Seyir
Türkiye ekonomisinin büyümesinin olumlu şekilde devam ettiğini ifade eden Şimşek, cari açıkta ise beklenenin aksine önemli bir bozulma yaşanmadığını söyledi. Bu gelişmelerin, uygulanan ekonomik programın doğru yolda ilerlediğine dair güçlü sinyaller verdiğini dile getirdi.
Bütçede Disiplin Korunuyor
Bütçe disiplinine büyük önem verdiklerini vurgulayan Şimşek, harcama tarafında dikkatli adımlar atıldığını ve genel bütçe hedeflerinde büyük bir sapma beklenmediğini söyledi.
“Mevcut koşullara rağmen bütçede sınırlı bir sapma ihtimali dışında genel olarak program hedeflerine sadık kalındı” şeklinde konuştu.
Program Rüştünü Kanıtladı
Mart ayında hem siyasi hem de ekonomik açıdan sıkıntılı bir dönemden geçildiğini söyleyen Bakan, bölgede yaşanan savaşların Türkiye ekonomisine dolaylı etkilerine dikkat çekti.
“Petrol fiyatlarındaki dalgalanma, hava yolu ulaşımındaki aksaklıklar gibi pek çok faktör Türkiye’yi etkiledi. Ancak biz paniklemeden, uluslararası standartlara uygun adımlar attık. Programımız bu sınavdan başarıyla çıktı” dedi.
Reel Sektördeki Durum Abartıldığı Gibi Değil
Şimşek, reel sektördeki finansal bozulmaların kamuoyunda zaman zaman abartıldığını ifade etti. Konkordato ilan eden firma sayısının yaklaşık 3.070 civarında olduğunu söyleyen Bakan, bu firmaların özel sektör cirosundaki payının yüzde 1’in oldukça altında olduğuna işaret etti.
Batık Kredi Oranları Düşük
Bankacılık sektöründeki tahsili geciken alacaklara ilişkin de bilgi veren Şimşek, ticari kredilerin sadece yüzde 1,6’sında tahsilat sorunu yaşandığını, bu oranın uzun dönem ortalamasının da yüzde 3,1 olduğunu belirtti.
Bireysel kredilerdeki tahsili mümkün olmayan borç oranının ise yüzde 3,8 olduğunu ifade etti. Karşılıksız çeklerin toplam içindeki payının da yüzde 2,6 olduğunu, bunun 10 yıllık ortalamanın çok az üzerinde olduğunu kaydetti.
Programımızın Temel Amacı Hayat Pahalılığıyla Mücadele
Bakan Şimşek, enflasyonla mücadeleye kararlılıkla devam ettiklerini belirterek, programın özünün hayat pahalılığını kalıcı olarak azaltmak ve vatandaşın alım gücünü artırmak olduğunu vurguladı.
Yıl sonu enflasyon hedefinin yüzde 24 ila 29 arasında olduğunu, orta noktanın ise gerçekleşmesi muhtemel tahmin olarak öne çıktığını söyledi. 2025 yılı içinse enflasyonun yüzde 20’nin altına indirilmesinin hedeflendiğini duyurdu.
Kira, Enflasyondaki En Büyük Kalem
Şimşek, Türkiye’de manşet enflasyonu yukarı çeken en önemli kalemin kira olduğuna dikkat çekti. Türkiye’de konut sahipliği oranının yüzde 56, kiracı oranının ise yüzde 28 olduğunu söyleyen Bakan, geriye kalan yüzde 16’lık kesimin ise aile apartmanlarında kirasız yaşadığını belirtti. Büyükşehirlerdeki geçim sıkıntısının temelinde de kiraların yüksekliği olduğunu ifade etti.
Enflasyonun Düşmesi, Fiyatların Gerilemesi Demek Değil
Bakan Şimşek, kamuoyunda sıkça yanlış anlaşılan bir noktaya da açıklık getirdi: “Enflasyonun düşmesi, fiyatların gerilemesi anlamına gelmez.
Geçen yıl 100 liraya aldığınız bir ürün bu yıl enflasyon yüzde 40 ise 140 liraya çıkar. Fiyat artışı devam eder ama daha yavaş olur.” Giyim ve ayakkabı gibi bazı kalemlerde enflasyonun şu an yüzde 14 civarında olduğunu söyledi.
Vergi Politikaları: Amacımız Vergide Adalet
Türkiye’de toplanan vergilerin milli gelire oranının yüzde 23,5 seviyesinde olduğunu ifade eden Şimşek, bu oranın Avrupa Birliği’nde yüzde 40, OECD ülkelerinde ise ortalama yüzde 33,9 olduğunu kaydetti.
Eleştirilerin yoğunlaştığı dolaylı vergilere ilişkin açıklamasında, Türkiye’de bu oranın milli gelire oranının yüzde 11 olduğunu, AB ortalamasının ise yüzde 13 civarında seyrettiğini belirtti.
Kurumlar Vergisi Artarken Gelir Vergisine Dokunulmadı
Şimşek, göreve geldikten sonra kurumlar vergisinde artış yaptıklarını ve bu oranın finansal kuruluşlar için yüzde 30’a çıkarıldığını söyledi. Ancak gelir vergisinde herhangi bir artış yapılmadığını ifade etti.
Amaçlarının yüksek gelir elde edenlerden daha fazla, düşük gelirli bireylerden ise daha az vergi almak olduğunu vurgulayan Bakan, “Vergi politikamızda temel amaç adaleti sağlamak” dedi.