TCMB Başkanı Karahan: Fiyat istikrarı sürdürülebilir büyümenin ve refahın anahtarı
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi toplantısında yaptığı açıklamalarda enflasyon süreci ve para politikası duruşuna ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
Karahan, fiyat istikrarının sağlanmasının ekonomi açısından kritik bir hedef olduğunu vurgulayarak, Merkez Bankası’nın bu doğrultuda attığı adımların önemine dikkat çekti.

Toplantıda, hem kısa vadeli göstergelerin hem de orta vadeli projeksiyonların, Türkiye ekonomisinde dezenflasyon sürecinin devam ettiğini işaret ettiğini belirten Karahan, Merkez Bankası’nın bu süreçteki sıkı para politikası duruşunu korumaya kararlı olduğunu ifade etti.

Bu yaklaşımın, enflasyonun kontrol altına alınması ve düşüş trendinin kalıcı hale gelmesi açısından hayati öneme sahip olduğunu dile getirdi.

Karahan, konuşmasında özellikle kira ve eğitim fiyatlarındaki hızlı artışa dikkat çekti. Son dönemde konut kiralarında ve eğitim harcamalarında enflasyonun genel manşet enflasyonun iki katına yakın seyrettiğini belirten Başkan, bu durumun tüketici bütçeleri üzerindeki etkisine işaret etti.
Kira ve eğitim gibi kalemlerdeki fiyat artışlarının, genel fiyat eğiliminden daha hızlı gerçekleştiğini ifade eden Karahan, diğer hizmet ve mal gruplarındaki fiyat değişimlerinin ise manşet enflasyonla uyumlu olduğunu söyledi.
Merkez Bankası Başkanı, fiyat istikrarının sağlanması açısından para politikası araçlarının etkin bir şekilde kullanılması gerektiğini vurguladı.
Bu noktada, sıkı para politikası duruşunun enflasyonla mücadelede temel strateji olarak sürdürüleceğini belirtti.
Karahan, politika faizlerinin ve likidite yönetiminin, piyasadaki fiyat oluşumlarını istikrarlı bir şekilde yönlendirmek amacıyla kritik öneme sahip olduğunu sözlerine ekledi.
Kira ve eğitim fiyatlarının enflasyonun üzerinde seyretmesi, ekonomik analizlerde sıkça dikkat çeken bir konu olarak öne çıkıyor.
Bu durum, özellikle hane halkının harcama kalemlerini doğrudan etkileyerek, tüketici fiyatları genelinde bir baskı oluşturabiliyor.
Karahan’ın verdiği rakamlara göre, kira ve eğitim fiyatlarındaki artış yüzde 60 civarında seyrediyor ve bu oran, genel manşet enflasyonun iki katına yakın bir seviyeyi işaret ediyor.
Bu bağlamda, ilgili alanlarda fiyat artışlarının izlenmesi ve gerekli önlemlerin alınması, ekonomik istikrar açısından kritik görülüyor.
Başkan Karahan, konuşmasında ayrıca orta vadeli enflasyon görünümüne de değindi. Merkez Bankası’nın, önümüzdeki dönemde enflasyonun düşüş trendini sürdürmesini beklediğini belirten Karahan, bu öngörünün hem ekonomik göstergelere hem de piyasa beklentilerine dayandığını söyledi.
Karahan’a göre, bu süreçte sıkı para politikası duruşunun korunması, sadece enflasyonun düşmesini sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda fiyat istikrarının kalıcı hale gelmesine de katkı sağlayacak.
Konuşmasında genel ekonomik görünümü değerlendiren Karahan, fiyat istikrarının korunmasının ekonomik büyüme, yatırım ve finansal istikrar açısından temel bir ön koşul olduğunu vurguladı.
Bu nedenle, Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadeleye odaklanan politikalarını kararlılıkla sürdüreceğini belirtti.
Ayrıca, kısa dönem göstergelerin yanı sıra orta vadeli projeksiyonların da dikkate alınarak, politika adımlarının bu çerçevede şekillendirildiğini ifade etti.
Kira ve eğitim fiyatlarının enflasyonun üzerinde seyretmesi, hane halkının yaşam maliyetleri üzerinde doğrudan bir baskı oluşturuyor.
Bu durum, ekonomik aktörlerin ve politika yapıcıların dikkatini çeken önemli bir husus olarak öne çıkıyor.
Karahan’ın verdiği bilgilere göre, diğer hizmet gruplarında fiyat artışları genel enflasyonla uyumlu seyrederken, kira ve eğitim gibi bazı kalemlerdeki yükseliş, istatistiklerde ayrı bir kategori olarak ele alınmayı gerektiriyor.
Merkez Bankası Başkanı, bu çerçevede alınacak önlemlerin önemine de değindi. Kısa vadeli göstergelerin yanı sıra orta vadeli beklentilerin de izlenerek, politika faizlerinin ve diğer para politikası araçlarının etkin bir şekilde kullanılması gerektiğini belirtti.
Bu yaklaşımın, fiyat istikrarını sağlama ve dezenflasyon sürecini kalıcı hale getirme açısından kritik olduğunu ifade etti.
Fatih Karahan’ın açıklamaları, Türkiye ekonomisinde fiyat istikrarının sağlanması ve enflasyonla mücadelede Merkez Bankası’nın kararlı duruşunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Kira ve eğitim fiyatlarının manşet enflasyonun üzerinde seyretmesi, özellikle tüketici harcamaları üzerinde baskı oluştururken, Merkez Bankası’nın sıkı para politikası yaklaşımı, bu baskının kontrol altına alınması ve genel enflasyonun düşüş trendine devam etmesi için temel bir araç olarak öne çıkıyor.
Karahan’ın açıklamaları, ekonomide istikrar ve öngörülebilirlik sağlanması açısından kritik bir mesaj niteliği taşıyor.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, fiyat istikrarının sağlanmasının, Merkez Bankası’nın öncelikleri arasında en önemli hedef olduğunu vurgulayarak, dezenflasyon sürecinde kaydedilen ilerlemeyi önemsediklerini söyledi.
Karahan, kısa dönem göstergeler ve orta vadeli görünümün, fiyat düşüşünün sürdüğünü ve devam edeceğini gösterdiğini belirterek, bu düşüşün kalıcılığını temin etmek amacıyla sıkı para politikası duruşunun sürdürüleceğini ifade etti.
Karahan, JW Marriott Otel’de düzenlenen TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısında yaptığı konuşmada, Merkez Bankası olarak reel sektörle çift yönlü iletişime büyük önem verdiklerini dile getirdi.
Analizleri yalnızca makro ve mikro veriler üzerinden değil, saha görüşmelerinden elde ettikleri bilgilerle desteklediklerini, bu verilerin hem karar alma süreçlerinde hem de farklı sektörlerdeki yapısal sorunları tespit etmede kritik rol oynadığını aktardı.
Başkan Karahan, 2025 yılı boyunca 2 bin 500’den fazla firmayla görüştüklerini, son beş yılda ise yaklaşık 15 bin firma ile iletişim kurduklarını belirtti.
Bu çabayı bir adım öteye taşıyarak, “Para Politikası ve Makroekonomik Görünüm” başlıklı toplantılar düzenlemeye başladıklarını ve yeni yılda da bu toplantılara devam edeceklerini duyurdu.
TCMB’nin Üç Temel Önceliği
Karahan, TCMB’nin üç önceliğinin olduğunu, bunların “rezerv yeterliliğini sağlamak”, “kur korumalı mevduat (KKM) bakiyesini azaltmak” ve “fiyat istikrarını tesis etmek” şeklinde sıralandığını belirtti.
Bu bağlamda Merkez Bankası net rezervlerinin 120 milyar dolardan fazla artış gösterdiğini ve artık rezervlerin günlük olarak takip edilmediğini aktardı.
Ayrıca, koşullu yükümlülük niteliğindeki KKM hesaplarının bakiyesinin 143 milyar dolara ulaştığını, bugün bu bakiyenin 1 milyar doların altına indiğini belirten Karahan, bu konunun da başarıyla gündemden çıkarıldığını ifade etti.
Fiyat İstikrarı Öncelikli Hedef
Karahan, fiyat istikrarını en öncelikli hedef olarak tanımladı ve enflasyonun vatandaşın alım gücü ile yaşam standardı üzerinde doğrudan etkisi bulunduğunu vurguladı.
“Öncelikli hedefimiz enflasyonu kontrol altına almak” diyen Karahan, alınan önlemler sayesinde enflasyonun yüzde 75’i aşmamasını sağladıklarını ve ardından dezenflasyonu tesis ettiklerini söyledi.
Bugün itibarıyla enflasyonun yüzde 31 seviyesine gerilediğini ifade eden Karahan, kısa ve orta vadeli göstergelerin dezenflasyonun sürdüğünü teyit ettiğini belirtti.
Fiyat istikrarının sağlanmasının, öngörülebilirlik ve uzun vadeli yatırımlar açısından kritik olduğuna dikkat çeken Karahan, yüksek enflasyon dönemlerinde büyümenin çok dalgalı olduğunu, maliyet artışlarının belirsiz hareket ettiğini ve uzun vadeli planlama ile verimlilik artırıcı yatırımların zorlaştığını söyledi.
Böyle dönemlerin uzun sürmesi halinde ekonominin verimliliğinin düşeceğini ve uzun vadeli büyüme potansiyelinin olumsuz etkileneceğini belirtti.
Faizler ve Yatırım Ortamı
Karahan, fiyat istikrarı sağlandığında faizlerin kalıcı olarak düşük seviyelerde olacağını ve uzun vadeli finansman imkanlarının uygun koşullarda sağlanabileceğini ifade etti.
Bu durumun, yatırım ortamını iyileştirerek uzun vadeli yatırımların önünü açacağını ve sürdürülebilir büyüme ile refah artışının toplumun daha geniş kesimlerine yayılacağını söyledi.
2003 öncesinde Türkiye’de enflasyonun ortalama yüzde 70 seviyelerinde seyrettiğini, sonrasında sıkı para ve maliye politikaları ile yapısal reformların uygulanmasıyla fiyat istikrarı dönemine geçildiğini hatırlatan Karahan, 15 yıllık dönemde fiyat istikrarının kısmen sağlandığını ifade etti.
Bu süreçte enflasyon hedefinin üzerinde seyretse de, sıkı para politikası ve kontrollü maliye politikaları sayesinde yatırımların hızlandığını söyledi.
Karahan, Türkiye’nin 2020’den sonra yeniden yüksek enflasyonla karşı karşıya kaldığını, bu dönemde para politikasının gevşek, kredi maliyetlerinin düşük ve kredi arzının bol olduğunu hatırlattı.
Bu ortamda yatırımların hızlanması beklenirken, veriler özel tüketimdeki hızlı artışa rağmen yatırım büyümesinin düşmediğini, aksine yavaşladığını gösterdi.
Sağlıksız Büyüme Kompozisyonu
2020 sonrası dönemde özel tüketimin yatırım büyümesini aşarak hızlı artması, üretim kapasitesindeki artışın sınırlı olması nedeniyle ithalat yoluyla karşılandığını belirten Karahan, 2023 başında cari açığın milli gelire oranının ithalat kaynaklı olarak yüzde 5’i aştığını söyledi.
Fiyat istikrarı sağlandığında büyüme kompozisyonunun düzeleceğini ve yatırım-tüketim dengesinin daha sağlıklı hâle geleceğini vurguladı.
Parasal sıkılaşma politikasının iki yılı aşkın süredir sürdüğünü, bu dönemde yatırım büyümesinin yüzde 7,7’ye ulaştığını ve özel tüketimdeki hızlı artışın önemli ölçüde yavaşladığını ifade etti.
Dezenflasyon Süreci ve Fiyatlama Davranışları
Karahan, enflasyonun düşüşünde talep dengesi, fiyatlama davranışlarının normalleşmesi ve enflasyon beklentilerindeki iyileşmenin rol oynadığını belirtti.
Kasım itibarıyla manşet enflasyonun yüzde 31’e gerilediğini, temel mallarda enflasyonun yüzde 19’un altında, gıda ve hizmet kalemlerinde ise daha yüksek olduğunu ifade etti.
Gıda fiyatlarındaki oynaklık ve kira ile eğitimdeki yüksek fiyat artışları gibi unsurların enflasyon üzerinde etkili olduğunu söyledi.
Maliyet yönlü baskıların gerilediğini ve üretici fiyatlarının düşüş kaydettiğini vurgulayan Karahan, inşaat sektörü başta olmak üzere maliyet artışlarının enflasyonu yukarı çekme etkisinin azaldığını söyledi.
Faizler ve Kredi Vadeleri
Politika faizinin kısa vadeli faizleri belirlediğini ancak uzun vadeli kredilerde faizlerin enflasyon gerçekleşmeleri ve beklentilerine göre şekillendiğini söyleyen Karahan, faiz indirimlerinin kredi maliyetlerini düşürdüğünü ve 2-5 yıl vadeli kredilerin payının arttığını belirtti. Fiyat istikrarı ve öngörülebilirlik arttıkça kredi vadelerinin de yükseleceğini öngördüklerini ifade etti.
Karahan, politika faizine ilişkin adımların enflasyon görünümüne odaklı, ihtiyatlı ve toplantı bazlı şekilde alınacağını, fiyat istikrarının sürdürülebilir büyüme ve toplumsal refah artışı için temel koşul olduğunu vurguladı.