Vinçler yükseldi, Rakamlar fırladı: İnşaatta patlama

Buna göre inşaat üretim endeksi, geçtiğimiz yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 20,3 oranında yükselerek Mart 2025'ten bu yana en yüksek büyüme oranına ulaştı. Bu artış, sektörde uzun süredir beklenen toparlanmanın işareti olarak değerlendiriliyor.

İnşaat sektörü, Türkiye ekonomisinin lokomotiflerinden biri olma özelliğini sürdürüyor. Hem istihdam üzerindeki etkisi hem de yan sanayilere olan katkısı ile ekonomik büyümenin temel taşlarından biri olan bu sektör, 2025 yılına hızlı bir başlangıç yaptı.

Mayıs ayı itibarıyla açıklanan yıllık bazdaki yüzde 20,3’lük artış, sektördeki hareketliliğin yalnızca geçici bir toparlanma olmadığını, aksine daha geniş çaplı bir canlanmanın işaretçisi olduğunu ortaya koyuyor.

Alt Kalemlerde Dikkat Çekici Yükselişler

TÜİK’in verileri, inşaat üretim endeksini oluşturan alt kalemlerde de belirgin artışlara işaret ediyor. Özellikle bina inşaatı kategorisinde gözlemlenen yüzde 23,3’lük artış, konut piyasasında yaşanan talep artışını ve yeni projelerin hız kazandığını gösteriyor.

Kentsel dönüşüm projeleri, konut ihtiyacındaki artış ve yatırım amaçlı gayrimenkul talebi bu büyümede etkili olmuş olabilir.

Bina dışı yapılar kategorisinde ise yüzde 10,1’lik bir büyüme kaydedildi. Bu gruba dahil olan altyapı projeleri, köprüler, yollar, enerji santralleri ve endüstriyel tesisler gibi yatırımlar, kamu ve özel sektör işbirlikleri ile yeniden hız kazandı.

Özellikle mega altyapı projelerine yönelik devlet destekli teşviklerin bu artışta önemli rol oynadığı düşünülüyor.

Bir diğer dikkat çekici gelişme ise özel inşaat faaliyetlerinde yaşandı. Bu alandaki üretim yüzde 17,4 oranında yükselerek, özel sektörün yeniden yatırımlara yöneldiğini ortaya koydu.

Özellikle büyük ölçekli konut ve ticaret projelerine olan ilgi, piyasalardaki güven ortamının yeniden oluşmaya başladığının sinyalini veriyor.

Pandemi Sonrası Süreçte Sektörün Performansı

Kovid-19 pandemisinin etkileriyle sarsılan inşaat sektörü, 2021-2023 döneminde önemli dalgalanmalar yaşamıştı.

Hem küresel tedarik zincirindeki aksamalar hem de inşaat maliyetlerindeki ani artışlar sektörde yavaşlamalara yol açmıştı.

Ancak son bir yılda, ekonomik göstergelerdeki görece istikrar ve faiz oranlarındaki kontrol çabaları, yatırımcıların sektöre olan ilgisini artırmaya başladı.

2025 yılı itibarıyla açıklanan bu olumlu veriler, sektörün pandemiden sonra kalıcı bir toparlanma sürecine girdiğini destekliyor.

Fiyatlar ve Talep Arasındaki Denge Yeniden Kuruluyor

Sektördeki büyümenin ardında yatan bir diğer unsur ise konut fiyatları ile talep arasındaki yeni denge. Son birkaç yılda hızla artan konut fiyatları, orta gelir grubunun erişimini zorlaştırmıştı.

Ancak çeşitli sosyal konut projeleri, konut kredilerine yönelik düzenlemeler ve yeni finansman modelleri sayesinde, konut talebinde yeniden canlanma gözlemlendi. Bu durum, inşaat firmalarının yeni projelere yönelmesini teşvik etti.

Bölgesel Dağılım: Marmara ve Ege İlk Sırada

İnşaat üretimindeki artış, bölgesel düzeyde de dikkat çekici bir dağılım sergiliyor. Özellikle Marmara ve Ege bölgelerinde, hem konut hem de altyapı projelerinde önemli hareketlilik yaşandı.

İstanbul, İzmir ve Bursa gibi büyük şehirlerde yürütülen kentsel dönüşüm çalışmaları ve yeni yerleşim alanlarının oluşturulması, üretim endeksini yukarı çeken etmenler arasında yer aldı. İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ise kamu destekli projelerin ağırlık kazandığı görüldü.

İstihdam Üzerindeki Etkiler

İnşaat sektöründeki bu büyüme, istihdam verilerine de olumlu yansıdı. Özellikle mevsimsel etkilerin de devreye girmesiyle birlikte inşaat iş gücüne olan talep arttı.

Nitelikli iş gücüne yönelik arayışın artması, sektörde eğitimli eleman ihtiyacını da gündeme taşıdı. Bu gelişmeler, sektörle ilişkili meslek kollarında hareketliliğe ve istihdam olanaklarının genişlemesine zemin hazırlıyor.

Sektörel Beklentiler ve Geleceğe Dair Öngörüler

Uzmanlar, inşaat üretim endeksinde yaşanan bu artışın yılın ikinci yarısında da devam edebileceğini öngörüyor.

Özellikle enflasyonla mücadelede izlenen politikaların başarıya ulaşması ve finansal piyasaların daha da istikrarlı hale gelmesi durumunda, sektörün 2025 sonunda güçlü bir büyüme grafiği çizebileceği belirtiliyor.

Ancak bu olumlu tabloya rağmen, sektörün karşı karşıya olduğu bazı temel riskler de var. İnşaat maliyetlerinde yaşanabilecek yeni artışlar, döviz kuru kaynaklı belirsizlikler ve global ekonomik gelişmeler sektörel büyümeyi sınırlandırabilir.

Ayrıca çevresel sürdürülebilirlik ve enerji verimliliği konularında atılacak adımlar, sektörün uzun vadeli gelişiminde belirleyici olacak.

Güven ve Canlanma Dönemi Başladı

Mayıs 2025 verileri, inşaat sektörünün uzun süren durgunluk döneminin ardından yeniden hareketlenmeye başladığını net biçimde ortaya koyuyor.

TÜİK’in açıkladığı yüzde 20,3’lük yıllık artış oranı, yalnızca sektör profesyonelleri için değil, aynı zamanda ekonomi yönetimi açısından da moral verici bir gelişme niteliğinde.

Özellikle alt başlıklarda görülen artışlar, sektörün farklı kollarında dengeli bir büyümenin başladığını gösteriyor.

Önümüzdeki aylarda bu ivmenin korunması ve desteklenmesi, Türkiye ekonomisinin genel performansı açısından da büyük önem taşıyor.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2025 yılı Mayıs ayına ilişkin inşaat üretim endeksi verilerini kamuoyuyla paylaştı.

Açıklanan verilere göre, inşaat üretim endeksi yıllık bazda dikkat çekici bir artış göstererek yüzde 20,3 oranında yükseldi.

Bu artış, özellikle son aylarda yaşanan dalgalı seyrin ardından sektörde yaşanan en yüksek oranlardan biri olarak kayıtlara geçti.

Nitekim bu oran, Mart 2025'ten bu yana yıllık bazda kaydedilen en yüksek artış oranı olmasıyla öne çıkıyor.

İnşaat Sektörü Güçlü Bir Yükseliş Eğiliminde

Söz konusu veriler, inşaat sektörünün genel ekonomik hareketlilikle uyumlu şekilde toparlanma sürecine girdiğini ortaya koyuyor.

Özellikle son birkaç yıldır pandemi, küresel tedarik zinciri sorunları, döviz kuru dalgalanmaları ve inşaat maliyetlerindeki artış nedeniyle zor günler geçiren sektör, 2025 yılı itibarıyla yeniden büyüme ivmesi yakalamış durumda.

Mayıs ayında elde edilen bu artış, sadece istatistiki bir yükselişi değil; aynı zamanda konut ve altyapı yatırımlarının artması, özel sektör projelerinin hızlanması ve kamu kaynaklı altyapı çalışmaları gibi faktörlerin bir toplam sonucu olarak değerlendiriliyor.

Alt Sektörler Bazında İnşaat Endeksi Değerlendirmesi

TÜİK’in detaylandırdığı verilere göre, inşaat sektöründeki büyüme tüm alt kalemlerde belirgin şekilde hissedildi.

İnşaatın alt sektörleri olan bina inşaatı, bina dışı yapılar ve özel inşaat faaliyetleri incelendiğinde, her biri kendi içinde pozitif yönlü bir gelişme kaydetti.

Bina inşaatı sektörü, 2025 yılı Mayıs ayında, geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 23,3’lük bir artış kaydetti.

Bu alt başlık, konut üretiminden ticari yapılaşmaya kadar birçok unsuru kapsadığı için sektörün lokomotifi konumunda yer alıyor.

Yılın ilk yarısında artan konut talebi, kamu destekli kredi kampanyaları ve şehirleşme projeleri bu artışın temel nedenleri arasında gösteriliyor.

Bina dışı yapılar inşaatı, aynı dönemde yüzde 10,1 oranında artış gösterdi. Bu alt kategorideki yükseliş, köprüler, otoyollar, barajlar, enerji santralleri gibi altyapı projelerine olan ilginin devam ettiğini gösteriyor.

Özellikle mega projeler ve kamu-özel sektör ortaklığıyla yürütülen yatırımlar bu segmentteki artışın temel dinamiğini oluşturuyor.

Özel inşaat faaliyetleri ise yıllık bazda yüzde 17,4 oranında artarak dikkat çekici bir büyüme ortaya koydu.

Bu artış, inşaat şirketlerinin yeni projelere yönelmesi, yatırımların hızlanması ve özel sektörün inşaat alanındaki iş hacminin genişlemesi ile ilişkilendiriliyor.

Aylık Bazda da Pozitif Seyir Sürüyor

Mayıs ayı verileri yalnızca yıllık bazda değil, aynı zamanda aylık bazda da sektörün güçlü bir performans sergilediğini ortaya koyuyor.

Nisan 2025 ile karşılaştırıldığında, inşaat üretim endeksinin yüzde 4,8 oranında arttığı gözlemlendi. Bu durum, kısa vadeli inşaat faaliyetlerinin de hız kazandığına işaret ediyor.

Bina inşaatı sektörü, bir önceki aya göre yüzde 5,6 oranında artış kaydetti. Bu artışta, mevsimsel koşulların elverişli hale gelmesiyle birlikte şantiyelerdeki işlerin hız kazanması önemli görev aldı.

Bina dışı yapıların inşaatında yüzde 2,7 oranında artış gerçekleşti. Özellikle altyapı projelerinde ihale süreçlerinin tamamlanmasıyla birlikte sahada fiili çalışmaların yoğunlaştığı görülüyor.

Özel inşaat faaliyetleri de aylık bazda yüzde 3,4 oranında yükselerek hem bireysel girişimlerin hem de şirket bazlı büyük yatırımların hızlandığını ortaya koydu.

İnşaat Sektörünün Ekonomiye Katkısı Artıyor

İnşaat sektörü, Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörlerinden biri olma özelliğini sürdürmeye devam ediyor.

İstihdam, malzeme tedariki, altyapı ve şehirleşme gibi pek çok başlıkta yarattığı etki ile sektörel büyüme, makroekonomik göstergeler açısından da büyük önem taşıyor.

Son aylarda inşaat malzemeleri fiyatlarında yaşanan stabilizasyon, yatırımcı güvenini artırırken; şehir merkezlerinde kentsel dönüşüm projelerinin hız kazanması da üretim endeksine pozitif katkı sağlıyor.

Uzmanlar Ne Diyor?

Ekonomi uzmanları ve sektör temsilcileri, açıklanan verileri olumlu buluyor. Özellikle yılın ikinci yarısına girilirken, bu büyüme trendinin devam edeceği öngörülüyor.

Konut talebindeki canlılık, deprem bölgesindeki yeniden yapılandırma süreci ve devlet destekli altyapı yatırımları, sektörün kısa vadede büyümeye devam edeceğine işaret ediyor.

Bununla birlikte, faiz oranları, maliyet baskıları ve döviz kurlarındaki hareketlilik gibi risk unsurlarının da yakından takip edilmesi gerektiği vurgulanıyor.

İnşaatta Canlanma Sürüyor

Mayıs 2025 itibarıyla açıklanan TÜİK inşaat üretim endeksi verileri, sektörün toparlanma sürecinin hız kazandığını ve bu alandaki yatırım iştahının arttığını gösteriyor.

Hem yıllık hem de aylık bazda elde edilen güçlü büyüme rakamları, inşaat sektörünün yeniden ivme kazandığının somut bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.

Önümüzdeki aylarda bu büyümenin sürdürülebilirliğini koruyup koruyamayacağı, ekonomi yönetiminin alacağı kararlar, küresel piyasalardaki gelişmeler ve iç talep dengesiyle doğrudan bağlantılı olacak. Ancak mevcut görünüm, sektör açısından olumlu bir tablo çiziyor.