Ekonominin gücü: İmalat
Türkiye’de faaliyet gösteren şirketlerin bilanço büyüklükleri, geçen yıl önemli bir eşiği geride bıraktı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre, firmaların toplam aktif büyüklüğü 2024 yılı itibarıyla 95 trilyon 835 milyar 323 milyon lira olarak hesaplandı.

Bu rakam, hem şirketlerin finansal yapılarındaki genişlemeyi hem de Türkiye ekonomisinin reel sektör üzerinden kaydettiği gelişimi yansıtması açısından dikkat çekici bir gösterge niteliği taşıyor.
Bilanço, işletmelerin mali yapısını gösteren en temel tablolardan biridir. Bir firmanın sahip olduğu varlıklar, yükümlülükler ve özkaynaklar bilanço aracılığıyla takip edilir. “Toplam aktif büyüklük” ise işletmelerin sahip olduğu tüm varlıkların toplamını ifade eder.
Yani şirketlerin nakit, alacak, stok, yatırımlar ve diğer finansal enstrümanlardan oluşan varlıklarının tamamı bu kalemde toplanır.
Bu nedenle toplam aktif büyüklük, sadece tekil şirketler için değil, ülke ekonomisinin genel finansal kapasitesini anlamak açısından da kritik bir göstergedir.
2024 yılında açıklanan 95 trilyon liralık rakam, Türkiye’de faaliyet gösteren tüm sektörlerin toplam varlıklarının büyüklüğünü ortaya koyuyor.
Bu da işletmelerin hem üretim kapasitelerinin hem de finansal güçlerinin önceki yıllara kıyasla genişlediğini gösteriyor.
Sektörel Dağılımlar
TÜİK’in yayımladığı sektör bilançolarında, sanayi, hizmet, ticaret ve inşaat başta olmak üzere farklı alanlarda faaliyet gösteren firmaların mali büyüklükleri ayrı ayrı analiz edildi.
Özellikle imalat sanayi ve ticaret sektörü, aktif büyüklük içerisinde en yüksek paya sahip oldu. Sanayi firmalarının yatırım iştahının devam etmesi, ticaret firmalarının da hem iç piyasada hem dış ticarette büyüme göstermesi bu tabloya katkı sağladı.
Hizmetler sektöründe ise dijitalleşmenin hız kazanması, e-ticaretin yaygınlaşması ve turizm gelirlerindeki artış dikkat çekici bir görev aldı.
İnşaat sektörü, küresel ve yerel dalgalanmalara rağmen toplam aktif büyüklüğe önemli katkılar sundu. Enerji ve finans dışı hizmetler de büyümenin kayda değer bileşenleri arasında yer aldı.
Geçen yılın bilanço sonuçlarıyla karşılaştırıldığında, firmaların aktif büyüklüğünde nominal olarak kayda değer bir artış yaşandığı görülüyor.
Enflasyonist ortamın etkisiyle parasal büyüklüklerde artış kaçınılmaz olurken, reel olarak da şirketlerin yatırım ve üretim kapasitelerini geliştirdiği anlaşılıyor.
Özellikle büyük ölçekli firmaların yurtiçi ve yurtdışında gerçekleştirdikleri yatırımlar, bilanço genişlemesine ciddi katkı yaptı.
Küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) de aktif büyüklüklerinde artış kaydedildiği belirtiliyor. KOBİ’ler, Türkiye ekonomisinin belkemiği niteliğinde oldukları için bu gelişme, istihdam ve sürdürülebilir büyüme açısından olumlu değerlendiriliyor.
Finansal Dayanıklılık ve Riskler
Aktif büyüklükteki artış, şirketlerin finansal dayanıklılığının güçlendiğini gösterse de, bu tablonun arka planında bazı risk unsurları da bulunuyor.
Özellikle borçluluk oranları, firmaların likidite yönetimi ve küresel ekonomik belirsizlikler bu noktada kritik faktörler.
Şirketlerin bilanço büyüklüklerini artırmaları, doğru yönetilmediğinde finansal kırılganlıklara da yol açabilir.
Bu nedenle uzmanlar, varlıkların niteliği ve sürdürülebilirliği konusunda dikkatli olunması gerektiğini vurguluyor.
Makroekonomik Yansımalar
Türkiye’deki şirketlerin bilanço büyüklüklerinin artması, doğrudan makroekonomik dengelere de yansıyor.
Firmaların büyüyen varlıkları, üretim kapasitesinin genişlediğini, istihdamın artabileceğini ve ihracat potansiyelinin güçlendiğini gösteriyor.
Ayrıca bu tablo, bankacılık sektörü açısından da önemli bir veri seti oluşturuyor. Çünkü bankalar, kredi tahsis süreçlerinde firmaların aktif büyüklüklerini dikkate alarak karar alıyor.
Öte yandan artan aktif büyüklük, uluslararası yatırımcıların Türkiye’ye olan ilgisini de artırabilir. Yabancı sermaye, güçlü bilançoya sahip firmalara yönelme eğiliminde olduğundan, 95 trilyon liralık bu seviye, Türkiye’nin yatırım cazibesini destekleyen unsurlardan biri olarak öne çıkıyor.
Geleceğe Yönelik Beklentiler
2025 ve sonrası için beklentiler, Türkiye ekonomisinin dengeli bir büyüme patikasına oturmasıyla birlikte firmaların bilanço büyüklüklerinin daha da artacağı yönünde.
Dijital dönüşüm yatırımları, yeşil enerji projeleri ve sürdürülebilirlik odaklı üretim süreçleri, önümüzdeki dönemde bilançoların en önemli bileşenleri olacak.
Ayrıca küresel tedarik zincirinde Türkiye’nin üstlendiği stratejik rol, sanayi firmalarının aktif büyüklüklerini daha da genişletebilir.
TÜİK tarafından açıklanan verilere göre, Türkiye’de şirketlerin toplam aktif büyüklüğü 2024 yılında 95 trilyon 835 milyar 323 milyon lira seviyesine ulaşarak tarihi bir eşiği geçti.
Bu tablo, ülke ekonomisinin üretimden ticarete, hizmetlerden inşaata kadar geniş bir alanda büyüdüğünü ortaya koyuyor.
Her ne kadar enflasyon, borçluluk ve küresel belirsizlikler gibi risk faktörleri bulunsa da, şirketlerin bilanço büyüklüklerindeki bu artış, Türkiye ekonomisinin dinamizmini ve potansiyelini güçlü bir şekilde yansıtıyor.
Türkiye’de ekonomik hayatın önemli aktörleri olan işletmelerin sektörel dağılımları ve finansal performansları, her yıl açıklanan toplulaştırılmış bilançolarla kamuoyuna yansıtılıyor.
2024 yılına ilişkin veriler incelendiğinde, firma sayılarından aktif büyüklüklere, öz kaynaklardan net kara kadar birçok göstergenin hem sektörler bazında hem de genel ekonomik görünüm açısından dikkat çekici sonuçlar ortaya koyduğu görülüyor.
Firma Sayılarında Ticaret Sektörünün Ağırlığı
Türkiye genelinde toplam 1 milyon 104 bin 27 firma faaliyet gösteriyor. Bu firmaların sektörlere göre dağılımı incelendiğinde, toptan ve perakende ticaret, motorlu kara taşıtlarının ve motosikletlerin onarımı sektörünün ilk sırada yer aldığı göze çarpıyor.
Bu alanda faaliyet gösteren 356 bin 62 firma, toplam işletmelerin üçte birine yakınını oluşturuyor. Bu durum, Türkiye’de ticaret ve satış odaklı iş kollarının hâlâ ekonominin temel dinamiklerinden biri olduğunu ortaya koyuyor.
Diğer taraftan, imalat sektörü de dikkat çekici bir büyüklüğe sahip. İmalat alanında faaliyet gösteren firmaların toplam içindeki payı, geçen yıl için yüzde 16,4 olarak hesaplandı. Bu oran, Türkiye ekonomisinin üretim kapasitesinin ve sanayiye dayalı yapısının önemini vurguluyor.
Finansal Büyüklüklerde İmalatın Liderliği
2024 yılı toplulaştırılmış bilançolarına göre, tüm firmaların aktif büyüklüğü toplamda 95 trilyon 835 milyar 323 milyon lira seviyesinde gerçekleşti.
Şirketlerin finansal yapıları incelendiğinde, kısa ve uzun vadeli yabancı kaynaklar toplamı 47 trilyon 230 milyar 459 milyon lira olurken, öz kaynakların toplamı 48 trilyon 604 milyar 864 milyon lira olarak belirlendi. Bu tablo, firmaların yaklaşık yarı yarıya borç ve öz kaynakla faaliyetlerini sürdürdüğünü gösteriyor.
Sektörler bazında aktif büyüklükler değerlendirildiğinde, imalat sektörü 25 trilyon 676 milyar 467 milyon lira ile ilk sırada yer aldı.
İmalatın ardından toptan ve perakende ticaret, motorlu kara taşıtlarının ve motosikletlerin onarımı sektörü 18 trilyon 576 milyar 976 milyon lira aktif büyüklükle ikinci sırayı aldı.
Bu sonuç, üretim ve ticaret sektörlerinin ekonominin lokomotif güçleri olduğunu bir kez daha teyit ediyor.
Öz Kaynaklarda Üretim Gücü
Firmaların mali yapılarını güçlendiren en önemli göstergelerden biri de öz kaynak büyüklüğü. 2024 verilerine göre, imalat sektörü 13 trilyon 277 milyar 638 milyon lira öz kaynak büyüklüğüyle zirvede bulunuyor.
Onu 7 trilyon 351 milyar 87 milyon lira ile ticaret sektörü ve 7 trilyon 256 milyar 881 milyon lira ile mesleki, bilimsel ve teknik faaliyetler sektörü izledi.
Bu tablo, üretim yapan firmaların sermaye yapılarının güçlü olduğunu ortaya koyarken, hizmet ve ticaret odaklı sektörlerin de öz kaynaklarını artırma konusunda önemli bir ivme yakaladığını gösteriyor.
Karlılıkta İmalat Zirvede
Toplulaştırılmış gelir tablosu verileri, sektörlerin kârlılık durumunu gözler önüne seriyor. 2024 yılında tüm firmaların toplam net kârı 1 trilyon 947 milyar 327 milyon lira olarak gerçekleşti.
Karlılıkta yine imalat sektörü öne çıktı. Bu sektörün elde ettiği 559 milyar 89 milyon liralık net kâr, onu açık ara lider konumuna getirdi.
İmalatı, 299 milyar 587 milyon lira net kâr ile ticaret sektörü, 286 milyar 168 milyon lira net kâr ile mesleki, bilimsel ve teknik faaliyetler sektörü takip etti.
Bu veriler, üretim, ticaret ve bilgi temelli sektörlerin Türkiye ekonomisinde kârlılığın ana merkezleri olduğunu gösteriyor.
Öte yandan bazı sektörler yılını zararla kapattı. Eğitim sektörü 3 milyar 145 milyon lira, su temini, kanalizasyon, atık yönetimi ve iyileştirme faaliyetleri sektörü ise 1 milyar 675 milyon lira net zarar açıkladı. Bu sonuçlar, özellikle sosyal hizmet niteliği taşıyan bazı alanların finansal sürdürülebilirlik açısından zorlandığını ortaya koyuyor.
Net Satışlar ve Faaliyet Kârı
Sektör bilançoları kapsamında tüm firmaların toplam net satışları 78 trilyon 245 milyar 505 milyon lira oldu. Ayrıca, 2024 yılı için toplam faaliyet kârı 3 trilyon 746 milyar 226 milyon lira olarak kayıtlara geçti.
Bu göstergeler, Türkiye’de şirketlerin üretimden satışa, satıştan kârlılığa uzanan zincirde büyük bir ekonomik potansiyel taşıdığını ortaya koyuyor.
Genel Değerlendirme
2024 yılına ilişkin bu kapsamlı veriler, Türkiye ekonomisinin hem üretim hem de ticaret yönüyle dengeli bir yapıya sahip olduğunu gösteriyor.
Firma sayılarında ticaretin ağırlığı göze çarparken, finansal büyüklüklerde ve kârlılıkta imalat sektörü liderliğini koruyor.
Öz kaynak açısından güçlü bir konumda bulunan imalat, ülkenin sanayi gücünü simgelerken, ticaret ve hizmet sektörleri de hem istihdam hem de ekonomik katkı açısından önemli görevler üstleniyor.
Buna karşılık, eğitim ve atık yönetimi gibi bazı sektörlerde kârlılığın düşük veya negatif olması, bu alanlarda daha verimli iş modellerine ve destekleyici politikalara ihtiyaç duyulduğunu ortaya koyuyor.
Genel tabloya bakıldığında ise, Türkiye’de şirketlerin 2024 yılında güçlü bir finansal performans sergilediği ve ekonomiye önemli katkı sunduğu söylenebilir.