İhracatta yükseliş, cari açıkta fren: Türkiye ekonomisi dengeleniyor
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye’nin ekonomik dengesinde sağlanan iyileşmenin kalıcılığına dikkat çekerek, önümüzdeki dönemde yapısal reformlara ve yüksek katma değerli üretime odaklanacaklarını açıkladı.

Bakan Şimşek, özellikle cari açıkta görülen olumlu gelişmelerin geçici değil, kalıcı bir düzeye ulaşmasını hedeflediklerini vurguladı. Bu amaç doğrultusunda kapsamlı dönüşüm adımlarının atılacağını belirtti.
Cari Dengedeki Gelişmeler
Türkiye ekonomisinin uzun yıllardır karşı karşıya olduğu temel sorunlardan biri olan cari açık, son dönemde önemli ölçüde daralmış durumda.
Bakan Şimşek, bu gelişmenin arkasında sıkı para politikaları, kontrollü kamu harcamaları, ihracat destekleri ve iç talebi dengeleyen politikaların yattığını ifade etti. Bununla birlikte, bu olumlu gidişatın sürdürülebilirliği için yapısal çözümlerin şart olduğunu söyledi.
Yapısal Reformların Önemi
Şimşek, sadece geçici mali ve parasal önlemlerle ekonomik dengenin korunamayacağını belirterek, üretim yapısında köklü değişikliklere ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.
Yapısal dönüşüm; sanayinin dijitalleşmesi, teknolojiye dayalı üretimin artırılması ve Ar-Ge yatırımlarının teşvik edilmesi gibi adımları içerecek.
Ayrıca ihracatın kalitesini artıracak reformlarla, Türkiye’nin küresel ticarette daha rekabetçi bir konuma gelmesi hedefleniyor.
Katma Değerli Üretime Odaklanma
Katma değerli üretimin artırılması, Şimşek’in ekonomik vizyonunun temel taşlarından biri olarak öne çıkıyor.
Türkiye’nin dış ticaret açığını azaltmasının ve cari fazlaya ulaşmasının anahtarı, daha fazla ileri teknoloji ürün üreten ve ihraç eden bir sanayi altyapısı oluşturmak.
Bu bağlamda, devlet destekleri ve teşvik sistemlerinin yeniden yapılandırılması, yüksek teknolojiye yatırım yapan firmalara öncelik verilmesi planlanıyor.
Sürdürülebilir Büyüme ve Makroekonomik Denge
Cari açıkta sağlanan iyileşme, ülkenin dış finansmana bağımlılığını azaltarak ekonomik istikrarı güçlendiriyor.
Bakan Şimşek, sürdürülebilir büyüme modeliyle hem dışa bağımlılığı azaltmayı hem de finansal piyasaların Türkiye’ye olan güvenini artırmayı hedeflediklerini belirtti.
Enflasyonla mücadele, kamu mali disiplininin korunması ve yatırım ortamının iyileştirilmesi de bu sürecin ayrılmaz parçaları olarak görülüyor.
Orta Vadeli Programın Gücü
Orta Vadeli Program (OVP), bu hedeflerin hayata geçirilmesinde temel politika belgesi olarak ön plana çıkıyor.
Şimşek, OVP’nin mali disiplin, fiyat istikrarı, yapısal reformlar ve dış dengenin korunması gibi alanlara odaklandığını ifade etti.
Bu plan sayesinde ekonomik büyüme daha dengeli bir şekilde gerçekleşecek, yatırımcı güveni artacak ve Türkiye'nin risk primi daha da düşecektir.
Yatırım Ortamının Güçlendirilmesi
Bakan Şimşek, Türkiye'ye daha fazla doğrudan yabancı yatırım çekebilmek için yatırım ortamının iyileştirilmesinin kritik öneme sahip olduğunu söyledi.
Hukuki güvencelerin artırılması, bürokrasinin azaltılması, dijital altyapının geliştirilmesi ve eğitim reformları gibi birçok alanda atılacak adımlar, bu hedefe ulaşmada yardımcı olacak.
Ayrıca, iş gücü kalitesinin artırılması için mesleki eğitim programlarının genişletilmesi ve üniversite-sanayi iş birliğinin güçlendirilmesi de öncelikler arasında.
Yeşil ve Dijital Dönüşüm
Şimşek’in çizdiği yol haritasında yeşil ekonomi ve dijitalleşme önemli bir yer tutuyor. Küresel ekonomide dönüşümün iki temel ekseni haline gelen bu alanlarda Türkiye'nin geri kalmaması gerektiğini vurgulayan Şimşek, karbon salımını azaltan, enerji verimliliğini önceleyen ve dijital teknolojileri merkeze alan yatırımların destekleneceğini açıkladı.
Böylece hem çevresel sürdürülebilirlik sağlanacak hem de uluslararası ticaret ağlarında rekabet gücü artırılacak.
Ekonomik Güven ve Finansal İstikrar
Cari dengenin iyileşmesi, döviz rezervlerinin güçlenmesi ve dış borç yükünün azalması, Türkiye’nin ekonomik güvenliğine önemli katkılar sağlıyor.
Şimşek, finansal piyasaların istikrarlı bir yapıya kavuşmasının, özel sektörün uzun vadeli yatırım yapabilmesi açısından büyük önem taşıdığını belirtti.
Kur oynaklığının azalması ve enflasyon beklentilerinin kontrol altına alınması, bu güven ortamının kalıcılığı açısından kritik olacak.
Sosyal Refah ve Adil Büyüme
Ekonomik istikrarın ve cari denge başarısının toplumun tüm kesimlerine yansıması gerektiğini vurgulayan Bakan Şimşek, adil gelir dağılımı, sosyal yardımların etkinliği ve istihdam politikalarının iyileştirilmesinin de öncelikli hedefler arasında olduğunu dile getirdi.
Ekonomik büyümenin sadece rakamlarla değil, toplumsal refah üzerindeki etkisiyle de ölçülmesi gerektiğini ifade etti.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in açıklamaları, Türkiye ekonomisinin geçici çözümlerle değil, kalıcı ve sağlam temellere oturtularak yeniden şekillendirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor.
Cari dengede sağlanan iyileşmenin sürdürülebilirliği, yapısal reformların kararlılıkla uygulanmasına, yüksek katma değerli üretime geçilmesine ve yeşil/dijital dönüşüme hız verilmesine bağlı.
Ekonomik dengeleri yeniden tesis ederken, yatırımcı güveni ve toplumsal refahın eş zamanlı olarak artırılması, hükümetin temel hedefleri arasında yer alıyor.
Türkiye’nin ekonomik görünümünü etkileyen en kritik göstergelerden biri olan dış ticaret verileri, 2025 yılı Mayıs ayı itibarıyla dikkat çeken gelişmelere sahne oldu.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, kişisel sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamayla bu gelişmeleri değerlendirdi.
Bakan Şimşek'in paylaşımı, küresel ekonomideki zorlu koşulların gölgesinde Türkiye’nin dış ticaretinde ortaya çıkan olumlu işaretlere odaklandı.
İhracatta Pozitif Yönlü Seyir Sürüyor
Küresel ekonomide yavaşlama, gerilimler ve finansal piyasalardaki belirsizliklerin etkisiyle dünya ticareti zor bir dönemden geçiyor. Bu tabloya rağmen Türkiye'nin ihracatında pozitif bir seyir sürüyor.
Mayıs ayında ihracat, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2,7 oranında artış gösterdi. Bu oran ilk bakışta mütevazı görünse de, mevcut uluslararası ticaret ortamı göz önünde bulundurulduğunda, bu artış önemli bir başarı olarak değerlendiriliyor.
Mehmet Şimşek, bu durumu "zorlu küresel koşullar, artan rekabet ve takvim etkisine rağmen" gerçekleşen bir gelişme olarak tanımladı.
Burada özellikle “takvim etkisi” ifadesi, çalışma günü sayısındaki farklılıkların ticaret hacmini etkileyebileceğine işaret ediyor. Bu tür etkiler dikkate alındığında, ihracattaki artışın arkasında daha güçlü bir dinamiğin olduğu söylenebilir.
İthalatta Sınırlı Artış: Dengelenmenin İşareti
Mayıs ayında ithalat da sınırlı bir artış gösterdi ve geçen yılın aynı ayına göre yüzde 2,1 oranında yükseldi.
Bu artış, ihracattaki yükselişle kıyaslandığında daha düşük kalıyor ve bu durum dış ticaret dengesine olumlu yansıma potansiyeli taşıyor.
İthalattaki bu görece sınırlı artış, Türkiye’nin dış ticaret açığının kontrolde tutulması açısından kritik öneme sahip.
Ayrıca ithalat kalemlerinde enerji gibi yüksek maliyetli girdilerdeki fiyat hareketlerinin de bu dengeyi etkilediği biliniyor.
Dolayısıyla, ithalat artışının düşük kalması, cari dengenin korunması açısından stratejik bir gelişme olarak yorumlanıyor.
Dış Ticaret Açığında Yatay Seyir: Kararlı Politikaların Sonucu
Bakan Şimşek’in açıklamasında dikkat çeken bir diğer unsur ise yıllıklandırılmış dış ticaret açığının bir önceki aya göre yatay seyrettiğine dair ifadesi oldu. Bu durum, dış ticaret açığının daha fazla büyümediği ve bir istikrar sağlandığını gösteriyor.
Yıllıklandırılmış veriler, aylık dalgalanmaların etkisini azaltarak daha uzun vadeli bir görünüm sunar. Bu bağlamda dış ticaret açığının yatay seyretmesi, Türkiye ekonomisinin dış ticarette belirli bir denge noktasına ulaşmakta olduğunu ortaya koyuyor. Şimşek’in bu açıklamaları, uygulanan ekonomi politikalarının meyvesini verdiğine işaret ediyor.
Cari Dengedeki İyileşme ve Kalıcılık Hedefi
Cari denge, Türkiye ekonomisinin kırılganlıklarının azaltılması açısından kilit bir göstergedir. Mehmet Şimşek’in vurguladığı bir diğer önemli konu ise bu dengeye dair sürdürülebilir iyileşme hedefidir.
Açıklamada, “Hedefimiz cari dengede sağladığımız iyileşmeyi, yapısal dönüşüm adımları ve katma değerli üretime yönelik desteklerle kalıcı hale getirmektir.” ifadelerine yer verildi.
Bu vurgu, sadece kısa vadeli tedbirlerle değil, uzun vadeli ve stratejik politikalarla sürdürülebilir bir ekonomik yapı kurma iradesini yansıtıyor.
Yapısal dönüşüm adımları, ekonominin üretim kapasitesini artırma, teknolojik dönüşümü sağlama ve yüksek katma değerli ürünlerin ihracatını artırma hedeflerini içeriyor.
Yüksek Katma Değerli Üretim: Yeni Dönemin Anahtarı
Türkiye'nin dış ticarette sürdürülebilir başarı elde etmesinin yolu, düşük maliyetli ve düşük teknolojiye dayalı üretimden ziyade, yüksek katma değerli ve yenilikçi ürünlerin ön plana çıkmasından geçiyor.
Mehmet Şimşek’in açıklamasında bu hususa açıkça işaret edilmesi, hükümetin önümüzdeki dönemde ihracat yapısında nitelikli bir dönüşüm hedeflediğini gösteriyor.
Bu kapsamda Ar-Ge yatırımları, dijitalleşme, yeşil dönüşüm ve sanayide ileri teknoloji kullanımı gibi alanlara verilecek teşviklerin, dış ticaret dengesine olumlu katkı sağlaması bekleniyor.
Katma değerli ürünlerle ihracatın artırılması, bir yandan döviz gelirlerini yükseltirken diğer yandan dış finansman ihtiyacını da azaltacaktır.
Zorlu Küresel Koşullarda Ekonomik Dayanıklılık
Uluslararası para politikalarındaki sıkılaşma, dünya genelinde talep daralması, bölgesel çatışmalar ve tedarik zinciri sorunları gibi birçok olumsuzluk küresel ticareti baskı altında tutuyor.
Bu koşullarda Türkiye'nin dış ticaret performansı, ekonominin dayanıklılığı açısından önemli sinyaller veriyor.
Mehmet Şimşek’in vurguladığı “artan rekabet” ve “zorlu koşullar” ifadesi, sadece mevcut riskleri değil, aynı zamanda bu risklerin başarıyla yönetildiğini de ortaya koyuyor. Türkiye’nin ticaret hacminde sağlanan istikrar, uluslararası piyasalarda güven artırıcı bir etki yaratıyor.
Ekonomik Programın Kararlılığı ve Güven Mesajı
Şimşek’in mesajı sadece verilerin yorumu değil, aynı zamanda ekonomi yönetiminin kararlılığını yansıtan bir güven beyanı olarak da okunmalı.
Verilerin açıklanmasının hemen ardından yapılan bu değerlendirme, kamuoyuna ve yatırımcılara istikrarın süreceğine dair önemli bir sinyal gönderiyor.
Yapısal reformlara bağlılık ve üretim yapısında dönüşüm kararlılığı, dış finansman kaynaklarının Türkiye’ye olan ilgisini canlı tutacak unsurlar arasında yer alıyor. Bu da döviz rezervlerinin güçlenmesine ve kur istikrarına katkı sağlayacaktır.
Stratejik Adımlar ve Umut Veren Veriler
Mayıs 2025 dış ticaret verileri, Türkiye ekonomisinin küresel zorluklara rağmen dirençli bir yapıya sahip olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
İhracatta devam eden artış, ithalattaki sınırlı yükseliş ve dış ticaret açığındaki yatay seyir, ekonomik programın başarısını destekleyen gelişmeler arasında yer aldı.
Mehmet Şimşek’in ifadesiyle, cari dengedeki iyileşmenin kalıcı hale getirilmesi ancak uzun vadeli, yapısal reformlarla mümkün olacak.
Türkiye'nin yüksek katma değerli üretime odaklanarak küresel ticarette daha rekabetçi bir pozisyona ulaşması, sadece dış ticaret değil, genel ekonomik istikrar açısından da belirleyici olacaktır.