Borsa İstanbul’da zorlu dönem, toparlanma zamanı

Borsa İstanbul’da özellikle BİST100 endeksi, 19 Mart tarihinden itibaren yaşanan sert dalgalanmaların ardından toparlanmakta güçlük çekiyor.

Borsa İstanbul’da zorlu dönem, toparlanma zamanı

Ancak son dönemde açıklanan mayıs ayı enflasyon verisinin beklentilerin altında gelmesi, piyasalarda hafif bir moral kaynağı yaratarak endeksin bu ay içinde pozitif bir seyir izlemesine olanak sağladı.

BİST100, Türkiye’nin en likit ve en büyük 100 şirketinin hisse senetlerinden oluşan bir endeks olarak, hem yerli hem de yabancı yatırımcıların genel ekonomik görünümü ve risk algısını en hızlı yansıtan göstergelerden biri.

Mart ayında yaşanan dalgalanmanın ardından piyasalar oldukça kırılgan bir yapıya büründü. Yatırımcılar bu belirsiz ortamda daha temkinli davranırken, endeks yılın ilk çeyreğinde ciddi değer kayıpları yaşadı.

Borsa İstanbul’da zorlu dönem, toparlanma yolda

BİST100’ün Son Durumu ve Mayıs Enflasyonu

Mayıs ayında açıklanan enflasyon verisi, piyasa beklentilerinin altında gelerek yüzde 3,7 oranında gerçekleşti.

Bu rakam, son dönemde yükselen enflasyon baskılarının bir nebze hafiflediği izlenimini verdi ve borsada kısa vadeli olumlu fiyatlamalara yol açtı.

Enflasyonun düşmesi, şirketlerin maliyetlerinde göreceli bir rahatlama, tüketici talebinde ise bir canlanma beklentisi doğurdu. Dolayısıyla hisse senetlerine olan ilgi yeniden artmaya başladı.

Borsa İstanbul’da zorlu dönem, toparlanma yolda

Uzman Görüşleri: Momentum Kazanma Arayışı

Deniz Yatırım Strateji ve Araştırma Genel Müdür Yardımcısı Orkun Gödek, piyasaların mevcut durumu ve geleceğe dönük beklentiler hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu.

Gödek, yatırımcıların hisse senetlerinde bir çıkış yaklaştığı düşüncesiyle momentum yaratma arayışı içinde olduğunu belirtiyor.

Bu momentum arayışının temelinde, mayıs enflasyon verisinin olumlu etkisiyle birlikte yılın ikinci yarısında piyasalarda bir toparlanma beklentisinin yer aldığını ifade ediyor.

Ancak Gödek, bu iyimserliğin temkinli bir yaklaşımı da beraberinde getirdiğini vurguluyor. Çünkü piyasalarda kalıcı bir yükseliş için yalnızca enflasyon verisinin iyi gelmesi yeterli değil.

Türkiye ekonomisinin kaderini belirleyecek en kritik unsurun TCMB’nin bundan sonraki para politikası kararları olduğunu söylüyor.

Merkez Bankası’nın faiz oranları ve likidite politikalarında atacağı adımlar, piyasaların yönünü belirleyecek ve yatırımcıların risk algısını şekillendirecek.

Borsa ve genel olarak finansal piyasalarda dalgalanmanın temel nedenlerinden biri, para politikasındaki belirsizlik ve sıkılaşma beklentileridir.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, ekonomik büyüme ve enflasyon hedefleri arasında dengeyi sağlamak amacıyla sık sık para politikasını değiştirmek zorunda kalıyor.

Faiz artırımı, piyasadaki likiditeyi kısıtlayarak enflasyonu dizginlemeye yönelik güçlü bir araç iken, aynı zamanda şirketlerin kredi maliyetlerini artırıp yatırım iştahını azaltıyor.

Özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilerde, TCMB’nin faiz kararları hem yerli hem de yabancı yatırımcıların borsaya bakışını derinden etkiliyor.

Faizlerin yüksek seyretmesi, genellikle hisse senetlerinden çıkışa ve tahvil gibi daha güvenli enstrümanlara yönelmeye neden oluyor.

Öte yandan faiz indirimleri, kısa vadede borsayı desteklese de enflasyonun tekrar yükselmesi riskini barındırıyor.

Orkun Gödek, Merkez Bankası’nın mevcut ekonomik göstergeleri ve küresel gelişmeleri göz önünde bulundurarak vereceği kararların, borsadaki toparlanmanın sürdürülebilir olup olmayacağını belirleyeceğini ifade ediyor.

Özellikle önümüzdeki toplantılarda faiz politikasında herhangi bir gevşeme sinyali piyasalarda olumlu karşılanacak ve hisse senetlerinde yukarı yönlü hareketlere ivme kazandıracak.

Ancak enflasyonda tekrar yükseliş veya para politikasında sıkılaşmanın sürmesi halinde, borsada yeni dalgalanmaların yaşanması kaçınılmaz olacak.

Borsa İstanbul’da zorlu dönem, toparlanma yolda

Yatırımcıların Beklentileri ve Risk Algısı

Piyasadaki belirsizlik ortamı yatırımcıların risk iştahını doğrudan etkiliyor. Mart ayındaki sert düşüşlerin ardından yatırımcıların çoğu temkinli davranmaya başladı.

Ancak mayıs enflasyonunun beklenenden iyi gelmesiyle beraber piyasalarda bir iyimserlik havası oluştu. Bu iyimserlik, henüz tam anlamıyla toparlanma anlamına gelmese de kısa vadeli alım fırsatlarının ortaya çıktığını gösteriyor.

Yatırımcılar, önümüzdeki dönemde Merkez Bankası’nın kararlarını yakından takip ederken, aynı zamanda küresel ekonomik gelişmeler ve riskleri de göz önünde bulunduruyor.

Özellikle ABD ve Avrupa’daki faiz politikaları, doların seyrindeki değişimler, enerji fiyatları ve uluslararası ticaret dengeleri gibi faktörler, Türkiye piyasalarını dolaylı yoldan etkileyen önemli unsurlar arasında yer alıyor.

Zor Dönem Geride Mi?

Genel tabloya baktığımızda, BİST100 endeksinin 19 Mart sonrası yaşadığı sarsıntının etkilerinin henüz tamamen geride kalmadığını söylemek mümkün.

Mayıs ayında gelen olumlu enflasyon verisi piyasalara moral verdi ve endeks bu ay pozitif bir performans sergiledi.

Ancak kalıcı bir yükseliş için piyasalarda momentum yaratmanın ötesinde, Merkez Bankası’nın para politikası duruşunun netleşmesi gerekiyor.

Uzmanların ortak görüşü, önümüzdeki dönemde TCMB’nin faiz kararlarının piyasa dinamiklerini belirleyeceği yönünde.

Yatırımcıların da bu kritik kararlar öncesinde temkinli bir tutum sergilemesi bekleniyor. Bu nedenle, borsada en zor dönem geride kalmış olabilir ancak tam anlamıyla rahat bir nefes almak için henüz erken.

Ekonomik ve politik gelişmelerin yakından takip edilmesi, yatırımcıların doğru kararlar alabilmesi açısından büyük önem taşıyor.

Borsa İstanbul, 19 Mart tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik gerçekleştirilen gözaltı ve tutuklama süreci sonrası yaşanan sarsıntıdan henüz tam olarak kurtulamamış durumda.

Mayıs ayında açıklanan pozitif enflasyon verisi sonrasında, uzun bayram tatiline yaklaşık 240 dolar seviyesinden giren BIST 100 endeksi, açılışı 243,55 dolar civarında yaptı.

Oysa 14 Mart'ta endeks 297 doların üzerinde seyrediyordu. Uzmanlar, borsanın toparlanma isteği gösterdiğini belirtse de, kalıcı bir yükseliş için en az iki çeyreklik bir sürecin geçmesi gerektiğine dikkat çekiyor.

Ayrıca, önümüzdeki kritik Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantısı (19 Haziran) ile hemen öncesindeki ABD Merkez Bankası (Fed) kararı (18 Haziran) yakından takip edilecek önemli gelişmeler arasında yer alıyor.

BIST 100 Endeksi 14 Mart Seviyesinin Altında

Borsa İstanbul, reel olarak yatırımcılarına kayıp yaşatmaya devam ediyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre BIST 100 endeksi mayıs ayında yüzde 1,53, son üç ayda yüzde 10,55, son 6 ayda yüzde 13,13, yıllık bazda ise yüzde 33,85 oranında reel değer kaybı yaşadı.

14 Mart'taki seviye baz alındığında, BIST 100 endeksi yaklaşık yüzde 11,5 geride bulunuyor. Yıllık bazda ise endeks, yüzde 2,4 seviyesinde ekside seyrediyor.

Mayıs ayı enflasyonunun beklentilerin üzerinde açıklanmasıyla tatil öncesi pozitif kapanış yapan endeks, haziran ayında ise yüzde 6,33 oranında artış kaydetti.

Ancak yatırımcı sayısındaki azalma ve portföy büyüklüğünde yaşanan erime, borsanın zor günler geçirmesine neden oluyor.

Orkun Gödek: En Zorlu Dönem Muhtemelen Geride Kaldı

Deniz Yatırım Strateji ve Araştırma Genel Müdür Yardımcısı Orkun Gödek, 19 Mart sonrası dönemi “Türk hisse senetleri açısından en zorlu dönem” olarak tanımlıyor.

Alternatif yatırımlardan kaynaklanan hızlı getiri artışı, piyasalardaki yüksek volatilite, fiyatlama belirsizliği ve şirket bilançoları üzerindeki soru işaretleri nedeniyle hisselerin ciddi bir baskı altında olduğunu vurgulayan Gödek, bununla birlikte bu zorlu dönemin büyük olasılıkla geride kaldığını veya çıkış yolunda olduğunu düşünüyor. Bu durum, piyasaya yeniden momentum kazandırma arayışının da sinyallerini veriyor.

Merkez Bankası'nın Faiz Politikası ve Fonlama Maliyeti

Gödek’in değerlendirmelerine göre, Merkez Bankası’nın fiyat istikrarını korumak ve dolarizasyonu önlemek amacıyla ortalama fonlama maliyetini artıran kompozisyon değişikliği, faiz indirimi sürecine kısa vadede başlanabileceği sinyalini taşıyor. Bu gelişme, BIST 100 endeksinin 9000 puan civarını ‘dip fiyatlar’ olarak algılamasına olanak sağlıyor.

Gödek, faiz indirimi beklentilerinin sadece politika faizi üzerinden değerlendirilmemesi gerektiğini belirtiyor.

Ona göre, gerçek kırılma noktası ortalama fonlama maliyetindeki değişiklik olacak. Bu da haftalık repo işlemleriyle sağlanan fonlama miktarına bağlı.

Haftalık repo fonlamasının artırılmasıyla fonlama maliyetinin yüzde 46-47 civarına kalıcı olarak indirilmesi, günümüz koşullarında “faiz indirimi” olarak kabul edilebilir.

Kısa Vadede Tepki Yükselişi, Uzun Vadede Sabır Gerekiyor

Gödek, son 3 ayda 5 kez denenmesine rağmen geçilemeyen 250 dolar seviyesinin TL bazında 9750-9800 bandına karşılık geldiğini belirterek, buradaki yükselişlerin tepki yükselişi olarak görülebileceğine dikkat çekiyor.

Ancak, uzun süredir satış baskısı altında olan ve para çıkışının yaşandığı piyasada bu tür tepki hareketlerinin kalıcı bir toparlanmaya dönüşmeyebileceği riskine işaret ediyor.

Daha kalıcı bir toparlanmanın sağlanması için şirket bilançolarından destek gelmesi gerektiğini ve bunun da en iyimser senaryoda en az iki çeyrek süreceğini vurgulayan Gödek, yatırımcılara portföy dağılımını alternatif getirilere göre temkinli yapmaları tavsiyesinde bulunuyor.

Stratejik olarak, gelişmekte olan piyasalarda hisse senedi ağırlığının uzun vadede en az yüzde 20-30 oranında tutulmasının önemli olduğunu belirtiyor.

Yapı Kredi Yatırım’ın Görüşleri

Yapı Kredi Yatırım analistleri de BIST 100 endeksindeki yükselişlerin, beklentilerin altında kalan enflasyon verisi ile desteklendiğini ifade ediyor.

Ancak büyük resimde ekonomi yönetiminin attığı adımlar, enflasyon eğilimi ve Merkez Bankası’nın faiz politikasına ilişkin beklentilerin halen piyasa için odak noktası olduğunu belirtiyorlar.

Geçen hafta açıklanan enflasyon verisinin, Merkez Bankası’nın durdurduğu faiz indirimlerine yeniden başlaması için biraz ek alan yarattığı ifade edilirken, piyasanın yaz sonuna doğru faiz indirim sürecinin tekrar başlayacağını beklediği dile getiriliyor.

Gecelik faiz oranlarının yüzde 49 seviyelerinde seyrettiği ortamda, faiz indiriminin öncesinde bu oranların politika faizine yakınlaşıp yakınlaşmayacağı da kritik takip konusu olarak öne çıkıyor.