BBVA'dan net mesaj: Güven ve istikrar belirleyici
Uluslararası finans kuruluşlarından biri olan BBVA Research, Türkiye ekonomisine dair yaptığı son değerlendirmede önemli bir güncellemeye gitti.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından bugün açıklanan Temmuz ayı enflasyon verisinin piyasa beklentilerinin gerisinde kalması, ekonomik analizlerde de yankı buldu.
BBVA Research, bu gelişmenin ardından 2025 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 31 seviyesinden yüzde 30 düzeyine çektiğini duyurdu.
Yayınladığı yeni makroekonomik değerlendirme raporunda, Türkiye ekonomisinde son dönemde yaşanan gelişmeleri detaylı biçimde ele alan BBVA Research, özellikle para politikası ve enflasyon görünümü konularında dikkat çeken analizler sundu.
Raporda, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) attığı adımların ve sıkı para politikası duruşunun etkilerinin önümüzdeki dönemde daha belirgin hissedileceği vurgulandı.
Temmuz Ayı Enflasyonu Beklentilerin Altında Kaldı
Türkiye’de enflasyon, son iki yıldır kamuoyunun ve piyasa aktörlerinin en çok odaklandığı ekonomik göstergelerin başında geliyor.
Özellikle 2023 yılının ikinci yarısından itibaren TCMB'nin faiz artışları ve sıkı para politikası uygulamaları, fiyat istikrarının yeniden sağlanması amacıyla hayata geçirilmişti. Bu kapsamda 2024 yılında da enflasyonla mücadelede kararlı adımlar atılmaya devam ediyor.
TÜİK tarafından açıklanan Temmuz 2025 tüketici fiyat endeksi (TÜFE) verileri, piyasa beklentilerinin altında bir artışa işaret etti.
Ekonomistler Temmuz ayında TÜFE'nin aylık bazda yüzde 2,4 artmasını beklerken, gerçekleşen rakam yüzde 2,1 seviyesinde oldu. Bu da yıllık enflasyonun beklentilere kıyasla daha sınırlı bir artış göstermesine neden oldu.
BBVA Research, bu verilerin ardından enflasyonda yavaşlamanın başladığına dair ilk somut sinyallerin geldiğini belirtti.
Kuruluş, özellikle çekirdek enflasyon göstergelerinde görülen yavaşlamanın ve baz etkisinin katkısıyla, yılın ikinci yarısında fiyat artışlarının hız kesebileceğine dikkat çekti.
2025 Enflasyon Tahmini Revize Edildi
BBVA Research, Temmuz ayı verilerinin analizinden sonra 2025 yılı sonuna ilişkin enflasyon öngörüsünü güncelledi.
Daha önce 2025 yılı sonunda TÜFE’nin yüzde 31 seviyesinde olacağını tahmin eden kuruluş, bu tahminini yüzde 30'a çekti. Raporda, bu aşağı yönlü revizyonun temelinde enflasyonda beklenenden daha erken ve daha güçlü bir yavaşlama ihtimalinin yer aldığı belirtildi.
Ancak BBVA Research, söz konusu tahminin hâlâ yüksek bir seviyeye işaret ettiğini ve fiyat istikrarına ulaşmak için para politikasında temkinli ve kararlı bir duruşun devam etmesi gerektiğini vurguladı.
Enflasyonda kalıcı düşüşün sağlanabilmesi için iç talebin dengelenmesi, mali disiplinin korunması ve enflasyon beklentilerinin yönetilmesi gerektiği de raporda altı çizilen hususlar arasında yer aldı.
Para Politikası ve Merkez Bankası'na Dair Beklentiler
Raporda yer alan en dikkat çekici bölümlerden biri, TCMB'nin para politikasına yönelik öngörüler oldu. BBVA Research, Merkez Bankası'nın 2024 yılı boyunca uyguladığı sıkı para politikasının, dezenflasyon sürecine önemli katkı sunduğunu belirtti.
Ayrıca, önümüzdeki dönemde faiz oranlarının uzun bir süre yüksek seviyelerde kalmasının muhtemel olduğunu değerlendirdi.
Kuruluş, özellikle hizmet fiyatlarındaki katılık, ücret artışları ve vergi düzenlemelerinin enflasyon üzerindeki yukarı yönlü baskılarının sürdüğüne dikkat çekerek, para politikasında gevşeme yönündeki adımların ancak 2025’in ikinci yarısından itibaren gündeme gelebileceğini ifade etti.
BBVA Research’e göre, TCMB’nin politika faizinde indirime gitmeden önce enflasyonda belirgin ve kalıcı bir düşüş eğiliminin gözlenmesi gerekecek.
Bu bağlamda, parasal duruşun korunması ve gerektiğinde daha fazla sıkılaştırma yapılması yönünde bir hazırlık içinde olunmasının, enflasyon hedeflemesi açısından önem taşıdığı vurgulandı.
Döviz Kuru ve Mali Politika Etkileri
Enflasyon tahminlerinde yapılan revizyonlar, sadece fiyat dinamiklerinden değil, aynı zamanda döviz kuru gelişmelerinden ve maliye politikasının yönünden de etkileniyor.
BBVA Research, Türk Lirası'nın son dönemdeki görece istikrarlı seyri ile maliye politikasında sürdürülen disiplinin, enflasyonla mücadeleye destek verdiğini kaydetti.
Raporda, özellikle yılın ikinci yarısında kamu harcamalarının kontrol altında tutulmasının ve yeni vergi düzenlemelerinin sınırlı kalmasının, enflasyon üzerindeki mali genişleme kaynaklı baskıların azalmasına yardımcı olabileceği ifade edildi.
Öte yandan, küresel emtia fiyatlarındaki gelişmelerin ve jeopolitik risklerin de dikkatle izlenmesi gerektiği belirtildi.
Riskler ve Belirsizlikler: Dış Şoklara Dikkat
BBVA Research, Türkiye ekonomisine yönelik pozitif senaryoların yanında, olası risk faktörlerine de dikkat çekti.
Raporda, özellikle küresel piyasalarda yaşanabilecek ani oynaklıklar, enerji fiyatlarında yaşanacak artışlar ve bölgesel gerilimlerin Türkiye’de enflasyon görünümünü olumsuz etkileyebileceği belirtildi.
Ayrıca, enflasyon beklentilerinin yüksek kalması ve fiyatlama davranışlarında bozulma ihtimalinin devam etmesi durumunda, dezenflasyon sürecinin daha uzun ve maliyetli olabileceği vurgulandı.
Bu nedenle, hem para politikasında hem de yapısal reformlarda istikrarın korunması gerektiğinin altı çizildi.
İyimserlik Temkinle Dengelenmeli
BBVA Research’ün yayımladığı makroekonomik analiz, Türkiye’de enflasyonla mücadele sürecinin olumlu sinyaller vermeye başladığını ancak bu sürecin başarıyla sonuçlanması için dikkatli adımların devam etmesi gerektiğini ortaya koyuyor.
Temmuz ayında enflasyonun beklenenden düşük gelmesi umut verici bir gelişme olarak yorumlansa da, kalıcı bir iyileşmeden söz edebilmek için yapısal faktörlerde ilerleme sağlanması gerektiği vurgulanıyor.
2025 yıl sonu enflasyon tahmininin yüzde 31’den yüzde 30’a indirilmiş olması, olumlu bir gelişme olsa da, hâlâ yüksek seviyelere işaret ediyor.
Bu durum, hem ekonomi yönetiminin hem de piyasa aktörlerinin temkinli bir iyimserlik içinde olmaları gerektiğine işaret ediyor.
Türkiye ekonomisinin istikrar kazanması için hem iç hem dış kaynaklı risklerin dikkatle yönetilmesi, para ve maliye politikalarının uyum içinde çalışması büyük önem taşıyor.
BBVA Research, Türkiye ekonomisine dair yayımladığı son raporunda, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) para politikası stratejisine yönelik kapsamlı bir değerlendirme sundu.
Raporda, TCMB’nin 2025 yılına girerken faiz indirimlerine başlamasının beklendiği, ancak bu sürecin hızlı ve agresif değil; aksine kademeli ve temkinli bir yaklaşımla yürütüleceği öngörülüyor.
Bu durum, merkez bankasının enflasyonla mücadeledeki kararlılığını koruma isteğinin yanı sıra, finansal istikrarı gözetme yönündeki yaklaşımını da yansıtıyor.
BBVA Research, faiz indirimlerinin zamanlaması ve büyüklüğünün doğrudan dezenflasyon sürecine etki edeceğini vurguluyor.
Rapora göre, erken ya da ölçüsüz indirilen faizler, mevcut kırılganlıkları artırabilir ve enflasyon beklentilerinde yeniden bir bozulmaya neden olabilir.
Bu bağlamda, TCMB’nin ihtiyatlı duruşunu sürdürmesi ve piyasaların güvenini koruyacak adımlar atması gerektiği belirtiliyor.
Para Politikası Kadar Mali Disiplin de Kritik Görev Alıyor
Değerlendirmede sadece para politikası araçlarının değil, aynı zamanda maliye politikası çerçevesinde atılacak adımların da enflasyonla mücadelede belirleyici olduğuna dikkat çekiliyor.
BBVA Research’e göre, kamu harcamalarında disiplinin sağlanması, bütçe açığının kontrol altına alınması ve vergi politikalarının etkinliği, fiyat istikrarı hedeflerine ulaşılması açısından büyük önem taşıyor.
Mali disiplinden sapmalar, piyasa güvenini zedeleyebileceği gibi enflasyonist baskıların da yeniden artmasına yol açabilir.
Bu nedenle, raporda para ve maliye politikaları arasında güçlü bir eşgüdüm gerekliliği vurgulanıyor. Özellikle enflasyon beklentilerinin henüz yeterince çıpalanmadığı bir dönemde, hükümetin ve Merkez Bankası’nın uyum içinde hareket etmesi, piyasaların yönünü tayin etmede önemli bir unsur olarak öne çıkıyor.
Enflasyon Beklentilerinde Kalıcılık Sorunu Devam Ediyor
Raporda yer alan bir diğer önemli tespit ise, mevcut enflasyon beklentilerinin hâlen yüksek seviyelerde seyrettiği ve bu beklentilerin henüz güçlü bir şekilde çıpalanamadığı yönünde.
BBVA Research, bu durumun enflasyon görünümünü bozan yukarı yönlü riskleri canlı tuttuğunu belirtiyor.
Yani, kamuoyunun ve piyasa aktörlerinin gelecekteki fiyat artışlarına dair güvensizliği devam ediyor; bu da fiyatlama davranışlarının bozulmasına neden olabiliyor.
Enflasyon beklentilerindeki bu kalıcılık sorunu, Merkez Bankası’nın enflasyon hedeflemesi politikalarını zayıflatabilir.
Bu nedenle, para politikasında güven tesis etmek, öngörülebilirliği artırmak ve beklentileri çıpalamak için güçlü iletişim stratejilerine ihtiyaç duyuluyor.
Özellikle faiz kararlarının gerekçelendirilmesi ve ileriye dönük yönlendirmelerin net bir dille yapılması, beklentileri yönetme sürecinde belirleyici olabilir.
2025 Enflasyon Tahmini ve Temel Risk Faktörleri
BBVA Research’ün raporunda yer alan 2025 yılı sonu enflasyon tahmini, enflasyonla mücadelede bazı olumlu sinyallerin belirmeye başladığına işaret etse de, henüz kırılganlıkların tamamen ortadan kalkmadığını ortaya koyuyor.
Raporda, fiyat istikrarının sağlanması adına yapısal reformlara, istikrarlı makroekonomik adımlara ve güven artırıcı politikalara halen ihtiyaç duyulduğu vurgulanıyor.
Özellikle iç talep koşullarının yüksek seyretmesi, döviz kuru oynaklığı ve küresel piyasalarda enerji fiyatlarındaki belirsizlikler, dezenflasyon sürecinde başarıyı etkileyebilecek temel faktörler arasında sıralanıyor.
Türkiye ekonomisinde tüketim harcamalarının halen canlı olması, fiyatlar üzerindeki baskının sürmesine neden olabilirken; kurdaki dalgalanmalar ise hem ithalat maliyetlerini hem de genel fiyat seviyelerini olumsuz etkileyebilir.
Enerji fiyatlarının seyri ise hem üretim maliyetleri hem de cari açık üzerinde doğrudan etkili bir unsur. Küresel enerji piyasalarında olası bir fiyat artışı, Türkiye gibi enerji ithalatçısı ülkeler için ek baskı yaratabilir. Bu da enflasyonla mücadelede yürütülen politikaların etkisini azaltabilir.
Politika Eşgüdümünde Yeni Dönem
Raporun genel çerçevesinden çıkan temel mesaj, Türkiye ekonomisinin enflasyonla mücadelede kritik bir eşikte bulunduğudur.
BBVA Research, önümüzdeki dönemde para ve maliye politikalarının daha koordineli bir şekilde yürütülmesi gerektiğini, tek başına faiz artışları ya da indirimlerinin yeterli olmayacağını ifade ediyor.
Yapısal reformların da bu sürece entegre edilmesi, enflasyonist eğilimlerin kalıcı olarak kırılması açısından hayati bir önem taşıyor.
Bununla birlikte, ekonomik aktörlerin ve halkın Merkez Bankası politikalarına olan güveninin artırılması, beklenti yönetimi açısından olmazsa olmaz olarak öne çıkıyor.
Bu güvenin tesisi ise yalnızca teknik adımlarla değil, aynı zamanda tutarlı ve şeffaf bir politika çerçevesiyle mümkün olabilecektir.
Dengeli ve Sabırlı Bir Para Politikası İzlenmeli
BBVA Research’ün analizine göre Türkiye ekonomisi, 2025 yılında dezenflasyon sürecinde ilerleme kaydedebilir ancak bu süreçte izlenecek politika setlerinin dengeli, temkinli ve veriye dayalı olması gerekmektedir.
Merkez Bankası’nın faiz indirimi kararlarında sabırlı olması, iç talep koşullarını ve küresel gelişmeleri dikkatle izlemesi beklenmektedir.
Aynı şekilde, mali disiplinin sağlanması ve beklentilerin yönetilmesi de enflasyonla mücadelenin başarısı için kilit görev almaktadır.
Türkiye, ekonomik istikrarı kalıcı hale getirmek istiyorsa, sadece kısa vadeli önlemlerle değil; aynı zamanda yapısal ve kurumsal adımlarla da desteklenen bütüncül bir ekonomik programı hayata geçirmek zorundadır.