Milyonların gözü bu haftada: Asgari ücret açıklanıyor
Türkiye genelinde milyonlarca çalışanı doğrudan ilgilendiren asgari ücret zammı sürecinde sona yaklaşılıyor. 2026 yılında geçerli olacak yeni asgari ücretin ne kadar olacağı, hem çalışanlar hem de işverenler tarafından büyük bir dikkatle takip ediliyor.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun yürüttüğü çalışmalar kapsamında kritik aşamaya girilirken, üçüncü toplantı öncesinde beklentiler ve tahminler de netleşmeye başladı.
Asgari ücret görüşmeleri her yıl olduğu gibi bu yıl da Aralık ayına yaklaşılırken hız kazandı. Hükümet, işçi ve işveren temsilcilerinden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu, yeni yılda uygulanacak ücret seviyesini belirlemek için bir dizi toplantı gerçekleştiriyor.
Şu ana kadar yapılan görüşmelerde taraflar taleplerini masaya koyarken, kamuoyunun merak ettiği “nihai rakam” sorusu henüz netlik kazanmış değil.

Üçüncü Toplantı Kritik Öneme Sahip
Sürecin en önemli aşamalarından biri olarak görülen üçüncü toplantı için geri sayım başladı. Bu toplantının, rakamların somutlaşması açısından belirleyici olacağı ifade ediliyor.
İlk toplantılarda genel ekonomik görünüm, enflasyon verileri, geçim koşulları ve işverenlerin maliyet baskısı gibi başlıklar ele alınmıştı. Üçüncü toplantıda ise pazarlığın daha net rakamlar üzerinden yapılması bekleniyor.
Ekonomi çevrelerine göre bu aşamadan sonra belirsizliğin büyük ölçüde ortadan kalkması ve tarafların ortak bir noktada buluşması hedefleniyor.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın koordinasyonunda yürütülen görüşmelerde, hem çalışanların alım gücünün korunması hem de işverenlerin sürdürülebilirliği gözetilmeye çalışılıyor.

Uzmanlardan Zam Oranına Dair Tahminler
Asgari ücret zammına ilişkin kamuoyunda farklı senaryolar konuşulurken, ekonomistler ve çalışma hayatı uzmanları da değerlendirmelerini paylaşıyor.
Son açıklamalarda bir uzman, 2026 yılı için asgari ücret artış oranının yüzde 25 ile yüzde 30 aralığında şekillenebileceğini öngördü. Bu tahmin, mevcut enflasyon görünümü ve yıl sonu beklentileri dikkate alınarak yapıldı.
Uzmanlara göre, son dönemde açıklanan enflasyon verileri ve ekonomik dengeler, zam oranının çok daha yüksek seviyelere çıkmasını zorlaştırıyor.
Ancak çalışanların yaşam maliyetlerindeki artış da göz ardı edilemeyecek bir unsur olarak masada duruyor. Bu nedenle orta seviyede, dengeli bir artış formülü üzerinde duruluyor.

Masadaki İki Kritik Rakam Ne Anlama Geliyor?
Kulislere yansıyan bilgilere göre, komisyonda iki temel senaryo öne çıkıyor. Bunlardan ilki, enflasyona paralel bir artış yapılması. İkinci senaryo ise refah payı eklenerek daha güçlü bir zam oranı belirlenmesi yönünde. Bu iki yaklaşım arasındaki fark, nihai rakamın hangi seviyede olacağını doğrudan etkileyecek.
İşçi tarafı, artan kira, gıda ve ulaşım giderleri nedeniyle daha yüksek bir zam talep ederken; işveren kesimi ise maliyetlerin kontrol altında tutulması gerektiğini savunuyor. Hükümet kanadı ise her iki tarafın beklentilerini dengeleyen bir çözüm üzerinde çalışıyor.

Belirsizlik Bu Hafta Sona Erebilir
Kamuoyunda oluşan genel beklenti, asgari ücret konusundaki belirsizliğin bu hafta içinde netleşeceği yönünde.
Üçüncü toplantının ardından gerekirse son bir toplantı daha yapılarak nihai kararın açıklanması bekleniyor.
Geçmiş yıllardaki uygulamalara bakıldığında, Aralık ayının ikinci yarısında rakamın kamuoyuyla paylaşılması güçlü bir ihtimal olarak öne çıkıyor.
Yeni asgari ücretin açıklanmasıyla birlikte sadece çalışanların maaşları değil; birçok sosyal yardım, prim ve ödeme kalemi de yeniden hesaplanacak. Bu nedenle alınacak karar, geniş bir kesimi ilgilendiriyor.

Asgari Ücret Sadece Maaş Değil, Ekonomik Gösterge
Asgari ücret, Türkiye’de yalnızca en düşük maaşı alan çalışanları ilgilendiren bir rakam olmanın ötesinde, ekonomik ve sosyal bir gösterge olarak kabul ediliyor. Özel sektörde pek çok ücretin belirlenmesinde referans olarak kullanılması, bu rakamın önemini daha da artırıyor.
Ayrıca işsizlik maaşı, stajyer ücretleri, genel sağlık sigortası primleri ve bazı idari para cezaları gibi pek çok kalem asgari ücrete bağlı olarak değişiyor. Bu nedenle yapılacak zam oranı, ekonominin farklı alanlarında zincirleme etki yaratıyor.

Gözler Resmî Açıklamada
Tüm bu gelişmeler ışığında, milyonlarca çalışan gözünü yapılacak resmî açıklamaya çevirmiş durumda. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun üçüncü toplantısından çıkacak mesajlar, nihai kararın hangi yönde şekilleneceğine dair güçlü ipuçları verecek.
Önümüzdeki günlerde yapılacak açıklamayla birlikte 2026 yılında geçerli olacak yeni asgari ücretin netleşmesi ve uzun süredir devam eden belirsizliğin sona ermesi bekleniyor.
Çalışanlar, alım güçlerini bir nebze olsun rahatlatacak bir artış umarken; iş dünyası da dengeli ve sürdürülebilir bir sonuç bekliyor.
Yeni asgari ücretin ne kadar olacağına ilişkin belirsizlik, milyonlarca çalışan ve işveren tarafından yakından takip ediliyor.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun gerçekleştirdiği ikinci toplantının ardından, gözler artık sürecin en kritik aşaması olarak görülen üçüncü toplantıya çevrilmiş durumda. Özellikle hayat pahalılığı, artan enflasyon ve alım gücündeki düşüş nedeniyle kamuoyunda beklenti oldukça yüksek.
Komisyon toplantıları devam ederken, ekonomistler ve uzman isimler de olası zam oranlarına dair değerlendirmelerini paylaşmayı sürdürüyor.
Bu isimlerden biri olan Ekonomist Mahmut Aydoğmuş, mevcut süreci ve olası zam senaryolarını ayrıntılı biçimde ele aldı.

İkinci Toplantı Beklentiler Doğrultusunda geçti
Aydoğmuş’a göre, ikinci toplantıda herhangi bir rakamın net biçimde masaya yatırılmaması sürpriz olmadı.
Sürecin doğası gereği, ilk toplantılarda daha çok genel ekonomik çerçeve, enflasyon verileri ve işveren-çalışan dengesi gibi temel konular ele alınıyor.
Aydoğmuş, bu toplantının da önceki yıllara benzer şekilde gerçekleştiğini belirterek şu değerlendirmede bulundu:
“İkinci toplantının, beklendiği gibi daha çok genel bir çerçevede geçtiğini söyleyebiliriz. Bu aşamada rakam konuşulmasını beklemiyorduk.
Daha ziyade üçüncü toplantı öncesi bir simülasyon süreci yaşandı. Bu hafta içerisinde artık belirsizliğin büyük ölçüde ortadan kalkacağını, sürecin daha net bir tabloya kavuşacağını düşünüyorum.”
Asgari ücrete yapılacak artışın oranı, şu anda kamuoyunun en çok merak ettiği konuların başında geliyor.
Aydoğmuş, mevcut müzakerelerin yüzde 25 ile yüzde 30 bandında yoğunlaştığını ifade etti. Bu aralığın dışına çıkılmasının ise şu aşamada zor göründüğünü vurguladı.
“Şu anda masada yüzde 25 ile yüzde 30 arasında bir artış oranının konuşulduğunu söyleyebiliriz. Ben şahsen yüzde 25’in altındaki bir artışı düşük bir ihtimal olarak görüyorum. Ancak yüzde 30’un üzerine çıkılması da mevcut ekonomik koşullar dikkate alındığında pek olası görünmüyor.”
Bu değerlendirme, hem çalışan kesimin beklentilerini hem de işverenlerin maliyet hesaplarını dengeleyen bir çerçeve olarak öne çıkıyor.

Sadece Maaş Artışı Değil, Yan Haklar da Gündemde
Aydoğmuş, asgari ücret sürecinin yalnızca net maaş artışından ibaret olmadığının da altını çizdi. Kamuoyunda daha çok “asgari ücret kaç lira olacak?” sorusu ön plana çıksa da, masada bunun dışında farklı başlıkların da bulunduğunu hatırlattı.
“Toplumun odağı doğal olarak net maaşta. Çünkü milyonlarca kişiyi doğrudan ilgilendiriyor. Ancak asgari ücret görüşmeleri yalnızca kök maaş artışıyla sınırlı değil. Sosyal haklar, yan ödemeler ve işveren destekleri gibi farklı unsurlar da bu sürecin bir parçası.” Bu noktada özellikle işveren üzerindeki yükün azaltılması, istihdamın korunması ve kayıt dışılığın önlenmesi gibi başlıkların da komisyon gündeminde yer aldığı belirtiliyor.
Türkiye’de Tek Tip Asgari Ücret Uygulaması
Aydoğmuş, Türkiye’de uygulanan asgari ücret sisteminin de altını çizerek, ülkemizde bölgesel ya da sektörel farklılıkların olmadığını hatırlattı. Bu durum, açıklanacak rakamın tüm çalışanlar için aynı etkiyi yaratması anlamına geliyor.
“Türkiye’de asgari ücret tek tiptir. Yani sektör, bölge, kıdem ya da meslek fark etmeksizin herkes için aynı taban ücret uygulanıyor. Bu nedenle açıklanacak rakam, çok geniş bir kesimi doğrudan etkileyecek.” Bu durum, asgari ücret artışının sosyal ve ekonomik etkilerini daha da önemli hale getiriyor.
Enflasyon Farkı Telafi Edilecek mi?
Halihazırda yürürlükte olan net asgari ücretin 22 bin 104 TL olduğunu hatırlatan Aydoğmuş, temmuz ayında ara zam yapılmamasının çalışanlar üzerinde ciddi bir baskı oluşturduğunu ifade etti.
Bu nedenle yeni artışın, yalnızca geleceğe yönelik değil, geçmiş dönemde yaşanan enflasyon kaybını da telafi etmesi gerektiğini dile getirdi.
“Temmuz ayında bir artış yapılmamıştı. Dolayısıyla son bir yılda oluşan enflasyon farkı ciddi bir kayıp yarattı. Şimdi asıl soru şu: Bu kayıp ne ölçüde telafi edilecek? İşte bu noktada yüzde 25-30 bandı önem kazanıyor.”
Aydoğmuş’a göre, bu çerçevede yapılacak bir artışla birlikte yeni asgari ücretin 27 bin ile 28 bin TL aralığında şekillenmesi oldukça güçlü bir ihtimal.
Beklenen Rakam: 27-28 bin TL
Ekonomist Aydoğmuş, değerlendirmesinin sonunda kişisel öngörüsünü de paylaştı: “Mevcut veriler ve görüşmeler ışığında, bu hafta içerisinde 27 bin ile 28 bin TL bandında bir asgari ücretin açıklanmasını bekliyorum.”
Bu rakam, hem enflasyon farkının kısmen telafi edilmesini hem de işverenlerin maliyet yükünün kontrol altında tutulmasını hedefleyen bir denge noktası olarak görülüyor.
Olası Zam Senaryoları
Mevcut net asgari ücret olan 22 bin 104 TL üzerinden hesaplanan olası zam senaryoları ise şöyle sıralanıyor:
Yüzde 20 zam yapılması durumunda: 26 bin 524 TL
Yüzde 25 zam yapılması durumunda: 27 bin 630 TL
Yüzde 30 zam yapılması durumunda: 28 bin 735 TL
Yüzde 35 zam yapılması durumunda: 29 bin 840 TL
Yüzde 40 zam yapılması durumunda: 30 bin 945 TL
Bu tabloda özellikle yüzde 25 ve yüzde 30 oranlarının ön plana çıktığı görülüyor. Asgari ücret görüşmeleri, yalnızca bir maaş artışından ibaret olmayıp, Türkiye ekonomisinin genel dengeleri açısından da kritik öneme sahip.
Üçüncü toplantıyla birlikte rakamın netleşmesi ve belirsizliğin sona ermesi bekleniyor. Milyonlarca çalışan, açıklanacak yeni rakamın hayat pahalılığı karşısında bir nebze de olsa rahatlama sağlamasını umut ediyor.