Soğuk gelmeden cüzdan dondu

Sonbaharın son günleriyle birlikte soğuk hava dalgası Türkiye’nin birçok bölgesinde kendini hissettirmeye başladı. Havanın serinlemesiyle birlikte vatandaşlar kışlık alışverişe yönelirken, karşılarına çıkan fiyatlar ise adeta dudak uçuklatıyor.

Soğuk gelmeden cüzdan dondu

Özellikle kış aylarının vazgeçilmez parçaları olan bot ve mantolarda fiyatlar hızla artarken, raflarda 7 bin TL’den başlayan ürünlerin 11 bin TL’ye kadar yükseldiği gözleniyor.

Sektör temsilcilerine göre kışlık giyim fiyatlarındaki bu artışın birkaç temel nedeni bulunuyor. Döviz kurlarındaki dalgalanma, artan üretim maliyetleri ve perakende sektöründe yükselen kira giderleri fiyatları doğrudan etkiliyor.

Özellikle son yıllarda ithal hammaddeye bağımlılığın artması, deri ve kumaş fiyatlarının yükselmesine neden oldu.

Bunun yanı sıra enerji giderleri, lojistik maliyetleri ve işçilik ücretlerindeki artış da ürün fiyatlarının hızla yukarıya tırmanmasında önemli bir görev alıyor.

Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği’nden (TGSD) yapılan değerlendirmelerde, kur baskısının özellikle ithal edilen malzemelerde ciddi bir maliyet unsuru yarattığına dikkat çekiliyor.

Deri ve kaliteli kumaşların önemli bir kısmının yurt dışından tedarik edilmesi, fiyatların doğrudan döviz hareketlerine bağlı hale gelmesine yol açıyor.

2026’da kışlıklar %30 zamlı

Orta Gelir ve Alt Gelir Grupları Zorlanıyor

Kışlık giyimdeki fiyat artışı, özellikle düşük ve orta gelirli tüketiciler için büyük bir sorun oluşturuyor. Asgari ücretle geçinen bir ailenin bir birey için alacağı kaliteli bir bot ve mont, neredeyse maaşın yarısına denk geliyor.

Bu durum da birçok vatandaşın alışverişi ertelemesine ya da daha düşük kalite ve dayanıksız ürünlere yönelmesine neden oluyor.

Geçtiğimiz yıllarda ortalama 2–3 bin TL’ye alınabilen bir kışlık montun bugün 8–9 bin TL seviyelerine ulaşması, tüketicilerin bütçelerini ciddi anlamda zorluyor.

Aynı şekilde 2022’de 1.500 TL’ye satın alınabilen bir kışlık botun 2024 itibarıyla 7 bin TL’ye yaklaşması, fiyat artışının boyutunu net bir şekilde ortaya koyuyor.

2026’da kışlıklar %30 zamlı

İkinci El ve Uygun Fiyatlı Alternatiflere Yönelim

Artan fiyatlar karşısında tüketicilerin alışveriş alışkanlıkları da değişiyor. Özellikle ikinci el satış yapan platformlarda kışlık giyim ürünlerine olan ilgi hızla artarken, bazı markalar da daha düşük maliyetli sentetik kumaşlardan üretilmiş alternatif seriler sunmaya başladı.

Ancak uzmanlar, bu tarz ürünlerin hem sağlık hem de dayanıklılık açısından uzun vadede tüketicilere ek maliyet çıkarabileceğine dikkat çekiyor.

Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF), dar gelirli ailelerin kışlık alışverişte büyük ölçüde pazaryerlerine ve indirim dönemlerine yöneldiğini, ancak buna rağmen kaliteli ürünlere erişimin giderek zorlaştığını belirtiyor.

2026’da kışlıklar %30 zamlı

Sektörde 2026 Beklentisi: En Az %30 Zam

Sektör temsilcileri, mevcut ekonomik tablo ve maliyet baskıları dikkate alındığında önümüzdeki dönemde fiyat artışının durmasının zor göründüğünü ifade ediyor.

2026 yılı için yapılan öngörüler, kışlık giyim ürünlerinde en az yüzde 30’luk yeni bir artış yaşanacağı yönünde.

Bu durum, hali hazırda yüksek fiyatlarla karşı karşıya kalan tüketicilerin önümüzdeki yıllarda kışlık giyime erişiminin daha da zorlaşacağını ortaya koyuyor.

Uzmanlar, artan maliyetlere karşılık üreticilerin de ayakta kalabilmek için fiyatlara zam yapmaktan başka çare bulamadığını belirtiyor.

2026’da kışlıklar %30 zamlı

Küresel Enflasyon ve Moda Endüstrisindeki Yansımalar

Fiyat artışları sadece Türkiye’ye özgü değil. Küresel ölçekte de enerji, lojistik ve hammadde maliyetlerinin yükselmesi nedeniyle moda endüstrisinde benzer eğilimler gözleniyor.

Avrupa’da da kışlık mont ve bot fiyatlarında son iki yılda yüzde 25–40 arası artış kaydedildi. Ancak alım gücü açısından Türkiye’deki tüketicilerin çok daha fazla zorlandığı açıkça görülüyor.

Türkiye’de asgari ücret ile Avrupa’daki asgari ücret arasındaki fark dikkate alındığında, bir Alman ya da Fransız tüketicinin maaşının küçük bir bölümünü ayırarak alabildiği bir mont, Türkiye’deki tüketici için neredeyse maaşın üçte birine denk geliyor.

2026’da kışlıklar %30 zamlı

Çözüm Önerileri: Yerli Üretim ve Devlet Destekleri

Uzmanlara göre fiyat artışlarının önüne geçebilmek için yerli üretimin teşvik edilmesi büyük önem taşıyor.

Türkiye’de tekstil sektörünün güçlü bir alt yapısı bulunmasına rağmen, hammadde bağımlılığı ve üretim maliyetlerinin yüksekliği fiyatların dengelenmesini engelliyor.

Devletin yerli üreticiye hammadde desteği, kira teşviki ve vergi indirimi sağlaması halinde hem üretici nefes alabilir hem de tüketiciler daha uygun fiyatlara ürün bulabilir. Aksi halde önümüzdeki yıllarda kışlık giyim alışverişi birçok aile için lüks haline gelebilir.

Bot ve manto fiyatlarının 7–11 bin TL seviyelerine ulaşması, kışlık giyim alışverişini dar gelirli kesimler için neredeyse imkânsız hale getirdi.

Artan maliyetler, döviz kuru ve kira baskısı sektörün fiyatları yukarı çekmesine neden olurken, 2026’da en az yüzde 30’luk yeni zamlar kapıda görünüyor.

Tüketicilerin ikinci el ve uygun fiyatlı alternatiflere yönelmesi kaçınılmaz olsa da, kalıcı bir çözüm için üretim politikalarının gözden geçirilmesi ve destekleyici önlemlerin hayata geçirilmesi gerekiyor.

Barınma ve gıda harcamalarının bütçelerde daha büyük pay alması, kışlık kıyafet alışverişini ikinci plana itti.

Vatandaşlar önceliğini temel ihtiyaçlara verirken, giyim sektöründe fiyatlar döviz kuru, artan maliyetler ve yüksek kira baskısı nedeniyle yukarı yönlü seyrediyor.

Sektör temsilcileri, bu şartlarda kâr elde etmenin mümkün olmadığını ifade ediyor. Uzmanlara göre 2026’da kışlık ürün fiyatlarında en az yüzde 30 artış kaçınılmaz görünüyor.

Soğuk havaların yaklaşmasıyla birlikte bot, mont ve manto gibi kışlık kıyafetlere olan talep artarken, fiyatların ulaştığı seviyeler özellikle dar gelirli kesimler için büyük zorluk yaratıyor. Piyasalarda bot ve mont fiyatları 7 ila 11 bin TL arasında değişiyor.

Geliri düşük haneler için bu ürünlere erişim giderek zorlaşıyor. Sektör temsilcileri, fiyat artışlarının temel nedenlerini üç başlıkta topluyor: Yükselen üretim maliyetleri, döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve perakendecilerin karşı karşıya kaldığı ağır kira yükü.

2026’da kışlıklar %30 zamlı

İndirimler Sezon Başında Geliyor

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektör Meclisi Başkanı Şeref Fayat, 2025–2026 sonbahar/kış sezonuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Fayat, enflasyonun 2025 sonunda yüzde 25–30 seviyelerinde olmasını beklediklerini ancak sektörün fiyatlara bu oranı yansıtamadığını belirterek şunları söyledi:

“Bu kış ürünlerinde yalnızca yüzde 20 civarında fiyat artışı yapabildik. Ancak bu bile tüketiciye ağır geldi. Çünkü perakendede yüzde 20 ila 35 oranında bir daralma yaşanıyor. Şirketler sezon başı fiyatlarıyla ürün satmakta zorlandıkları için indirimler normalden çok daha erken başlıyor. Bu da kâr marjlarını daha da aşağıya çekiyor.”

2026’da kışlıklar %30 zamlı

2026’da Fiyatlar En Az Yüzde 30 Yükselecek

Fayat, Cumhuriyet gazetesine yaptığı açıklamada gelecek yıla ilişkin beklentilerini ise şu şekilde dile getirdi: “2026’da sektörün yeniden enflasyonun altında kalması mümkün değil. Hem üretimde hem de perakendede satış fiyatları en az yüzde 30 artacak. Sıkı para politikasının ve baskılanan kurun sürmesi halinde üreticiler, kârlılık yerine yalnızca nakit akışını korumaya çalışacak. İç tüketimde belirgin bir toparlanma ihtimali de görünmüyor. Dolayısıyla sektör için zor bir yıl olacak.”

Kira Baskısı Maliyetleri Artırıyor

Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Toygar Narbay ise kira artışlarının perakendeciler üzerinde yarattığı baskıya dikkat çekti.

Narbay, özellikle alışveriş merkezlerinde kira taleplerinin enflasyonun çok üzerinde olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı: “AVM’lerin yüksek kira talepleri, perakendeciyi doğrudan fiyat artışına zorluyor. Bu da nihai tüketiciye yansıyor. Öte yandan bankaların aldığı yüksek komisyonlar da maliyetleri yükselten başka bir faktör. Eğer bu komisyonlar düşürülürse enflasyona olumlu katkı sağlanabilir. Ayrıca faiz yükü de yıl sonunda ürün fiyatlarına ek maliyet olarak yansıyor.”

Yüzde 600’e Varan Kira Artış Talepleri Var

Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Sinan Öncel ise son bir yılda giyim fiyatlarının tüketici enflasyonunun (TÜFE) altında arttığını vurguladı.

Buna rağmen perakendecilerin çok ağır kira baskısı altında olduğunu ifade eden Öncel, sektörün karşı karşıya kaldığı tabloyu şöyle anlattı: “TÜFE yüzde 30 seviyelerine gerilemiş olmasına rağmen AVM’lerde perakendeciler ciro üzerinden kira ödüyor. Bunun yanı sıra 10 yıllık kontrat süresini dolduran işletmeler, yüzde 600’e varan kira artış talepleriyle karşılaşıyor. Üstelik mülk sahipleri, kontrat süresi dolduğunda ‘sebepsiz fesih’ hakkını kullanabiliyor. Bu da perakendecinin pazarlık gücünü tamamen ortadan kaldırıyor. Böyle bir ortamda kiracı, kira yükünü etikete yansıtmak zorunda kalıyor.”

Vatandaşın Bütçesi Daraldı, Sektör Çıkış Arıyor

Tüm bu gelişmeler ışığında, hem tüketiciler hem de üreticiler için tablo giderek ağırlaşıyor. Vatandaş, kira ve gıda fiyatlarının yükselmesiyle kışlık alışverişini ertelemek zorunda kalırken, üretici ve perakendeciler ise artan maliyetleri fiyatlara tam olarak yansıtamıyor.

Uzmanlara göre önümüzdeki yıl fiyatlardaki yükseliş kaçınılmaz olacak. Ancak alım gücü giderek zayıflayan geniş bir kesim için kışlık ürünlere erişim daha da zorlaşacak.

Sektör temsilcileri, hem kira düzenlemeleri hem de finansal maliyetlerin hafifletilmesi gerektiğini, aksi halde hem üretimde hem de perakendede daralmanın devam edeceğini vurguluyor.