Vestel'den bir kötü haber daha! Bu kez işçi baskı altında

Vestel’in Manisa fabrikasında beyaz yaka çalışanlar, artan iş yükü, keyfi disiplin uygulamaları ve tazminatsız işten çıkarma baskısı altında.

Vestel'den bir kötü haber daha! Bu kez işçi baskı altında

Türkiye’nin en büyük sanayi tesislerinden biri olan Vestel’de, beyaz yaka çalışanların üzerindeki baskı son aylarda gözle görülür biçimde artış gösterdi. Son zamanlarda işçi kıyımıyla gündeme gelen şirket, maliyetleri düşürme gerekçesiyle uyguladığı yöntemlerle özellikle mühendisler ve teknik kadro üzerinde ciddi bir psikolojik yıpranma yaratıyor.

Şirket içinde görev tanımları giderek silikleşirken, beyaz yaka çalışanlara fazladan sorumluluklar yükleniyor. Yoğun iş temposunun yanı sıra, küçük ihmallerin dahi bir “disiplin meselesi” olarak ele alınması, çalışanlar arasında sürekli bir stres ve kontrol duygusu yaratıyor. Dinlenme araları, özel konuşmalar ya da kısa molalar dahi “Takip edilen davranışlar” arasına girmiş durumda. Kimi çalışanlar, karar süreçlerine dair en küçük bir eleştirinin ya da önerinin dahi “uyumsuzluk” olarak etiketlendiğini dile getiriyor.

RİSKLİ UYGULAMALARI İNİSİYATİF ALMADAN HAYATA GEÇİRİYORLAR

Yeni maliyet politikaları çerçevesinde şirket dışı çözüm ortaklarıyla teknik iş birlikleri artarken, kimi bilgilerin ya da çizimlerin dışarıyla paylaşılması yönünde yöneticiler tarafından dolaylı baskılar kuruluyor. Normal şartlarda gizlilik kapsamında değerlendirilebilecek belgelerin ise çalışanın inisiyatifiyle paylaşılmış gibi gösterilmesi dikkat çekiyor.

Karar ya da talimat yazılı verilmediği gibi, ortaya çıkacak sonuçlardan da yalnızca alt kademe sorumlu tutuluyor. Böylece yöneticiler inisiyatif almadan, riskli uygulamaları çalışanlar eliyle hayata geçirilmiş oluyor. Bu durum, hem etik açıdan ciddi soru işaretleri doğuruyor hem de çalışanların üzerindeki baskıyı katlıyor.

SENDİKASIZLIK

Vestel’de mavi yakalı çalışanlar sendikalı olsa da beyaz yaka için benzer bir koruma mekanizması bulunmuyor. Bu durum, yönetim kadrolarının beyaz yaka üzerinde daha kontrolsüz bir baskı kurmasına yol açıyor. Fazla mesailer, hafta sonu çalışmaları ya da görev dışı işler konusunda herhangi bir sınırlama ya da itiraz mekanizması bulunmuyor. Üstelik bu durum artık bir istisna değil, iş kültürünün sıradan bir parçası haline gelmiş durumda.

TAZMİNATSIZ İŞTEN ÇIKARMALARDA ARTIŞ

Tüm bu tabloya, son dönemde giderek artan tazminatsız işten çıkarmalar da eklendi. Kanunun “ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılık” başlığını içeren 25. maddesi gerekçe gösterilerek yapılan bu fesihler, genellikle küçük hataların büyütülmesiyle temellendiriliyor. Bu yöntem, hem kıdem ve ihbar tazminatı ödememek hem de çalışanları sindirmek amacıyla sistematik bir biçimde kullanılıyor.

Kaynak: OdaTV