Kamu işçisine zam resti: TÜRK-İŞ masadan kalkabilir
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, kamu işçilerine yönelik yapılan zam teklifine dair önemli açıklamalarda bulundu.
Bakan Işıkhan, yapılan teklifin sendikalar tarafından kamuoyuna yanlış ve eksik şekilde yansıtıldığını ifade ederek, teklifin bu nedenle kabul edilmediğini dile getirdi.
Bu açıklama, toplu sözleşme sürecinde yaşanan gerginliklerin ardından geldi. Bakanlık tarafından hazırlanan zam teklifi, kamu işçilerinin ücretlerinde iyileştirme amacı taşısa da, sendika temsilcileri ile hükümet arasında görüş ayrılıklarının sürdüğü görülüyor.
Teklifimiz Şeffaf ve Gerçekçiydi
Vedat Işıkhan, yapılan zam teklifinin kamu maliyesi gerçekleri ve ekonomik dengeler gözetilerek hazırlandığını belirtti.
“Hazırladığımız teklif, kamu işçilerimizin refahını gözeten ve bütçe olanaklarımızla uyumlu bir içerik taşıyordu,” diyen Bakan, sürecin başından beri sendikalarla yapıcı bir diyalog yürütmeye gayret ettiklerini vurguladı.
Ancak Bakan Işıkhan’a göre, teklifin kamuoyuna sunuluş biçimi, teknik detaylardan uzak, yanlış yönlendirmelere açık bir şekilde gerçekleşti.
“Ne yazık ki, bazı sendika temsilcileri kamuoyunu yanıltacak şekilde teklifi sundular. Bu, hem kamu çalışanlarımızı hem de toplumda yanlış algıların oluşmasına neden oldu,” diye konuştu.
Toplu Sözleşme Sürecinde Tıkanıklık
Kamu işçileriyle hükümet arasındaki toplu iş sözleşmesi görüşmeleri bir süredir devam ediyor. Özellikle ücret artış oranları, sosyal haklar ve ek ödemeler gibi başlıklarda taraflar arasında net bir uzlaşı sağlanmış değil.
Bakanlık cephesi, tekliflerinin sürdürülebilir ve gerçekçi olduğunun altını çizerken, sendikalar bu teklifin beklentilerin çok altında kaldığını savunuyor.
İşçi temsilcileri, enflasyon karşısında kamu çalışanlarının alım gücünün ciddi oranda düştüğünü ve yapılan teklifin bu kayıpları telafi etmekten uzak olduğunu dile getiriyor.
Öte yandan hükümet, bütçe disiplini ve mali dengelerin korunması adına kontrollü bir artış yapılması gerektiği görüşünde.
Uzlaşmadan Yanayız, Kapımız Her Zaman Açık
Bakan Işıkhan, sürecin henüz tamamlanmadığını ve diyalog kanallarının açık tutulduğunu belirtti. "Sendikalarla aramızda fikir ayrılıkları olabilir ancak temel amacımız çalışanlarımızı mağdur etmeden makul bir noktada buluşmaktır. Bu doğrultuda görüşmelere devam edeceğiz," dedi.
İşçi sendikaları ile yapılacak yeni görüşmelerin tarihinin kısa süre içinde netleşmesi bekleniyor. Bakanlık kaynakları, önümüzdeki günlerde tarafların yeniden masaya oturabileceğini ve ek bazı düzenlemelerle teklifin revize edilebileceğini belirtiyor.
Kamuoyunda Yankı Uyandıran Açıklama
Bakan Işıkhan’ın açıklamaları, sosyal medyada ve kamuoyunda geniş yankı buldu. Birçok kamu çalışanı, gelişmeleri yakından takip ederken, sendikalardan da karşı açıklamalar gecikmedi.
Türk-İş ve Hak-İş gibi büyük işçi konfederasyonları, Bakan Işıkhan’ın iddialarını reddederek, kamuoyunu doğru bilgilendirdiklerini ve hükümetin yeterince adil bir teklif sunmadığını ileri sürdü.
Özellikle sabit gelirli çalışanlar açısından hayat pahalılığı, artan kiralar ve temel tüketim ürünlerine gelen zamlar nedeniyle maaş artışları kritik bir öneme sahip.
Sendikalar, hükümetin teklifinin bu şartları karşılamaktan uzak olduğunu ve toplu sözleşme masasının ciddiyetle işletilmesi gerektiğini savunuyor.
Ekonomik Göstergeler ve Bütçe Kısıtları
Bakanlığın teklifinde dikkate aldığı temel etkenlerden biri, Türkiye'nin mevcut ekonomik görünümü ve bütçe disiplini.
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın son raporlarında da görüldüğü üzere, kamu harcamalarının kontrol altında tutulması öncelikli hedefler arasında. Bu bağlamda, zam tekliflerinin belirli sınırlar çerçevesinde yapılması kaçınılmaz hale geliyor.
Bakan Işıkhan, “Mali disiplinden ödün vermeden, çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeyecek bir politika izliyoruz,” sözleriyle bu yaklaşımı özetledi.
Ancak bu strateji, sendikalar ve bazı ekonomistler tarafından yeterince kapsayıcı bulunmuyor. Onlara göre, yüksek enflasyon ortamında kamu çalışanlarının alım gücünün korunması yalnızca sınırlı zamlarla mümkün değil.
Sürece İlişkin Beklentiler
Taraflar arasındaki bu görüş ayrılığına rağmen, önümüzdeki dönemde bir uzlaşma zemininin oluşması umut ediliyor.
Gerek sendikalar gerekse hükümet, anlaşmazlığın toplumsal huzursuzluğa neden olmaması adına temkinli bir dil kullanmaya özen gösteriyor.
Uzmanlar, hükümetin önümüzdeki günlerde teklifini yeniden gözden geçirme ihtimalinin olduğunu, ancak bunun tamamen bütçe verileri ve ekonomik gelişmelere bağlı olacağını ifade ediyor.
Özellikle Merkez Bankası'nın enflasyon beklentileri ve yıl sonu öngörüleri, bu tür kararları doğrudan etkileyebilecek unsurlar arasında yer alıyor.
İşçilerin Talepleri Ne?
Kamu işçileri, yalnızca maaş artışı değil; aynı zamanda ikramiye, sosyal yardımlar, kıdem tazminatları ve çalışma koşulları gibi pek çok konuda iyileştirme talep ediyor.
Sendikalar, sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal haklar açısından da ciddi kazanımlar elde etmek istiyor.
Bu noktada Bakanlık ile sendikalar arasında yürütülen pazarlıkların oldukça kapsamlı olduğu ve her bir başlığın detaylı müzakereye açık olduğu görülüyor. Ancak mevcut tablo, tarafların uzlaşmaya henüz yakın olmadığını gösteriyor.
Temkinli İyimserlik
Toplu sözleşme süreci, hem kamu işçileri hem de hükümet açısından büyük önem taşıyor. Bakan Işıkhan’ın açıklamaları, hükümetin teklifinin arkasında durduğunu ancak iletişim kaynaklı sorunların süreci zorlaştırdığını ortaya koyuyor.
Tarafların karşılıklı güven ortamında ve yapıcı bir diyalogla yeniden masaya oturması halinde, kamu çalışanlarının beklentilerini karşılayan bir çözüm bulunabileceği düşünülüyor.
Bu süreçte toplumsal duyarlılığın ve ekonomik gerçekliğin göz ardı edilmemesi gerektiği ortak bir görüş olarak öne çıkıyor.
TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, bugün Ankara’da yaptığı açıklamada, kamu işçilerine yönelik 2025-2026 dönemi ücret artışlarıyla ilgili yürütülen görüşmelerde verilen sözlerin yerine getirilmediğini ifade etti.
Atalay’ın açıklamaları, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın daha önce yaptığı değerlendirmelere karşılık geldi.
İki taraf arasında kamu işçilerine yapılacak zam oranlarına dair süregelen görüş ayrılıkları kamuoyunun gündemine oturdu.
TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay, basın toplantısında yaptığı konuşmada, kamu işçilerine yönelik verilen sözlerin tutulmadığını belirterek, toplu iş sözleşmesi sürecinde hükümetin yaklaşımını eleştirdi.
TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ’in ortaklaşa yürüttüğü çalışmalarla belirlenen taleplerin dikkate alınmadığını ifade eden Atalay, hükümetin sunduğu zam teklifinin, işçilerin beklentilerinin oldukça gerisinde kaldığını söyledi.
Atalay, özellikle enflasyon karşısında alım gücü her geçen gün düşen kamu işçilerinin korunması gerektiğini vurguladı ve sürecin sadece matematiksel hesaplardan ibaret olmadığını, sosyal adaletin de göz önünde bulundurulması gerektiğini dile getirdi.
Bakan Işıkhan: Teklifimiz Enflasyonun Üzerinde
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan ise TÜRK-İŞ’in eleştirilerine karşı yaptığı açıklamada, hükümetin teklifinin gerçekçi ve enflasyonun üzerinde bir artışı içerdiğini savundu.
Bakan Işıkhan, 18 Temmuz tarihinde kamu işçilerine sunulan zam teklifinin çarpıtıldığını ve kamuoyuna yanlış yansıtıldığını belirtti.
İlk altı ay için teklif edilen yüzde 24’lük artışın, mevcut enflasyon rakamlarının üzerinde olduğunu söyleyen Işıkhan, bu teklifin yeterince adil olduğunu savundu.
"Biz sendikalarla birlikte çalışmak istiyoruz. Görüşmeye açığız, kapımız kendilerine her zaman açık" diyerek sürecin diyalogla çözülmesini umduklarını ifade etti.
TÜHİS’in Son Teklifi Ne İçeriyor?
Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası (TÜHİS) tarafından kamu işçilerine sunulan son teklifin detayları ise şu şekilde sıralandı:
2025’in ilk altı ayı için yüzde 24 zam
2025’in ikinci yarısı için yüzde 11 zam
2026’nın ilk yarısı için yüzde 10 zam
2026’nın ikinci yarısı için yüzde 6 zam
Bu oranlar kademeli bir ücret artışı öngörmekle birlikte, sendikaların talep ettiği oranların oldukça altında kalıyor.
TÜHİS’in teklifine göre zamlar, ağırlıklı olarak enflasyon verilerine dayandırılırken, refah payı gibi işçilerin alım gücünü artırmaya yönelik ek unsurlar içermiyor.
Sendikaların Talebi: Yüzde 50 Zam ve Refah Payı
TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ tarafından ortak hazırlanan toplu iş sözleşmesi taslağında ise kamu işçilerinin ücretlerine yönelik daha yüksek oranlar talep ediliyor. Sendikaların hazırladığı metinde yer alan temel talepler şu şekilde:
Kamu işçileri için günlük brüt en düşük ücretin 1.800 TL’ye yükseltilmesi
2025’in ilk altı ayı için yüzde 50 oranında zam
2025’in ikinci altı ayı ve 2026’nın her iki yarıyılı için yüzde 25 zam
Her dönem için yüzde 10 oranında refah payı
Kıdeme dayalı ek ücret artışları (kıdem zammı)
Sendikalar, enflasyon farkının yanı sıra işçilerin refah seviyesini koruyacak ve yükseltecek ek iyileştirmelerin sözleşmede yer almasını istiyor.
Özellikle refah payının, işçilerin reel gelir kaybının önlenmesinde önemli bir rol oynayacağına dikkat çekiliyor.
Taraflar Arasında Farklı Yaklaşımlar
Ortaya çıkan tablo, kamu işverenleri ile işçi sendikaları arasında ciddi bir görüş farklılığı olduğunu ortaya koyuyor.
Hükümet ve TÜHİS, zam oranlarını mevcut ekonomik koşullar ve enflasyon verileri çerçevesinde belirlediklerini belirtirken, sendikalar bu yaklaşımı yetersiz buluyor ve ekonomik büyümenin adil paylaşımı gerektiğini savunuyor.
Kamu işçilerinin alım gücünün giderek düştüğünü belirten sendikalar, hayat pahalılığı karşısında daha güçlü bir ücret politikasının benimsenmesini istiyor.
Ayrıca, çalışma koşullarındaki zorluklara rağmen işçilerin ücretlerinin asgari düzeyde artmasının, sosyal barışı da zedeleyebileceği uyarısında bulunuluyor.
Sürecin Devamı Ne Yöne Evrilecek?
Toplu sözleşme görüşmelerinin önümüzdeki günlerde hız kazanması bekleniyor. Bakan Işıkhan’ın "kapımız açık" açıklaması, hükümetin sendikalarla müzakereye devam etmek istediğine işaret ederken, TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ’in taleplerinde geri adım atmaya niyetli olmadığı görülüyor.
Eğer taraflar arasında uzlaşma sağlanamazsa, kamu işçileriyle ilgili ücret artışı görüşmeleri daha da sertleşebilir. Bu durumda grev seçeneği dahil olmak üzere çeşitli eylem yolları sendikaların gündemine gelebilir.
Kamu İşçisinin Gözü Masada
Türkiye’de yaklaşık 700 bin kamu işçisini doğrudan ilgilendiren bu toplu iş sözleşmesi süreci, aynı zamanda özel sektördeki işçilerin de ücret beklentileri açısından önemli bir referans niteliği taşıyor.
TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ, işçilerin geçim sıkıntısı içinde olduğu bir dönemde, güçlü ve kalıcı bir ücret artışı sağlamak istiyor. Hükümet ve TÜHİS ise daha kontrollü ve bütçe odaklı bir yaklaşımı benimsiyor.
Tarafların nasıl bir orta yol bulacağı, sadece işçiler değil, geniş halk kesimleri tarafından da dikkatle takip ediliyor.