TL’de dönüşüm başlıyor: Faizler düşüyor, reel getiriler yeniden şekilleniyor
İngiltere merkezli küresel finans devi HSBC, Türkiye ekonomisi ve döviz piyasalarına ilişkin yeni değerlendirmelerini paylaştı. Banka, yıl sonuna dair dolar/TL tahminini önceki 42 seviyesinden 44 seviyesine yükseltti.
HSBC, bu revizyonun temel gerekçesi olarak, Türkiye’de uygulanan politikaların getirdiği düşük reel faiz oranlarını ve Türk Lirası’nın reel kur açısından değerlenme göstermemesini gösterdi.
HSBC’nin analizine göre, Türkiye’deki faiz politikaları, döviz kurları üzerinde belirleyici bir etkiye sahip olmaya devam ediyor.
Banka, uzun süredir Türk Lirası’nın reel anlamda değerlenmediğine dikkat çekiyor. Bu durum, TL’nin uluslararası piyasalarda alım gücünü artırmadığı ve dolayısıyla yatırımcılar açısından cazibesini koruduğu anlamına geliyor.
HSBC uzmanları, düşük reel faiz ortamının da TL üzerinde baskı yaratmaya devam ettiğini belirtiyor. Bu bağlamda, bankanın yeni tahmini, mevcut ekonomik göstergeler ve piyasa koşulları ışığında şekillendi.
HSBC’nin değerlendirmesinde öne çıkan bir diğer husus ise, Türk Lirası’nın uluslararası para birimleri karşısında reel değer kazanamaması oldu.
Reel kur, enflasyon farkları ve döviz hareketleri göz önüne alındığında, bir para biriminin gerçek değerini gösterir.
Banka, TL’nin mevcut seviyelerinin reel anlamda yeterli bir değerlenme yaratmadığını ifade ediyor. Bu durum, özellikle döviz talebinin yüksek olduğu dönemlerde TL’nin değer kaybetmesine yol açabiliyor.
HSBC, bu perspektiften bakıldığında, yıl sonu tahminini 44 seviyesine yükseltmesinin mantıklı olduğunu vurguluyor.
Banka, düşük reel faiz ortamının TL üzerindeki baskıyı artırdığını da raporunda belirtiyor. Reel faizler, enflasyon oranı düşüldükten sonra yatırımcıya kalan gerçek getiri oranını ifade eder.
Türkiye’deki faiz politikaları, enflasyon karşısında yatırımcıya sınırlı bir getiri sunduğu için, dövize yönelim artabiliyor.
HSBC’ye göre, bu durum önümüzdeki dönemde dolar/TL kurunun yükselmesine neden olabilecek önemli bir faktör.
HSBC’nin tahmininde dikkat çeken bir başka nokta ise piyasa beklentilerinin de bu revizyonu destekler nitelikte olması.
Siyasi Riskler Devam Ediyor, TL Değer Kaybı Yavaşlayabilir
Banka, küresel ve yerel ekonomik göstergeleri analiz ederek, TL’de ciddi bir değerlenme beklentisinin olmadığını kaydediyor.
Bu çerçevede, yıl sonuna kadar dolar/TL’nin 44 seviyesine ulaşabileceği öngörülüyor. HSBC, bu tahminin yatırımcılar ve piyasa aktörleri için önemli bir rehber niteliğinde olduğunu belirtiyor.
Finansal uzmanlar, HSBC’nin tahminini değerlendirirken, Türkiye’nin makroekonomik görünümünü ve para politikalarını göz önünde bulunduruyor.
Düşük reel faizler, yüksek enflasyon ortamında yatırımcıların TL yerine döviz talebini artırmasına yol açabiliyor.
Bu da dolar/TL kurunun yükselmesine katkı sağlayabiliyor. HSBC’nin raporunda, benzer ekonomik dinamiklerin devam etmesi durumunda TL’de kayda değer bir değerlenmenin zor olduğu ifade ediliyor.
Banka, tahminini desteklemek için geçmiş dönem verilerini de dikkate alıyor. Önceki yıllarda TL’de gözlenen değer kayıpları ve enflasyon kaynaklı reel getiri düşüşleri, HSBC’nin mevcut değerlendirmelerini güçlendiriyor.
Banka, ekonomik göstergelerde belirgin bir iyileşme veya reel faizlerde yükseliş gözlenmediği sürece, TL’nin dolar karşısında değer kazanmasının sınırlı olacağını öngörüyor.
HSBC’nin son raporu, Türkiye’de düşük reel faiz ve reel kurda değerlenme olmamasının dolar/TL kuru üzerindeki etkilerini ortaya koyuyor.
Yıl Sonu Beklentileri Yükseldi: 42’den 44’e
Banka, bu çerçevede yıl sonu tahminini 42’den 44 seviyesine yükselterek, yatırımcıları ve piyasayı olası senaryolara hazırlamış oldu.
HSBC’nin analizine göre, TL’nin reel anlamda değer kazanamaması ve düşük reel faiz ortamının devam etmesi, kurda yukarı yönlü hareketlerin sürmesini destekleyebilir.
Bu değerlendirme, finans dünyasında dikkatle izleniyor. Yatırımcılar, HSBC’nin öngörülerini dikkate alarak portföy stratejilerini ve döviz pozisyonlarını yeniden şekillendirebilir.
Ayrıca, Türkiye ekonomisinin makroekonomik göstergeleri ve para politikaları, önümüzdeki aylarda dolar/TL hareketlerini belirlemede kritik görev alacak gibi görünüyor.
HSBC’nin tahminleri, bu bağlamda hem ekonomik aktörler hem de bireysel yatırımcılar için önemli bir referans noktası sunuyor.
HSBC’nin dolar/TL tahminindeki yukarı yönlü revizyon, Türkiye ekonomisinin mevcut koşulları ve döviz piyasasının dinamikleri çerçevesinde anlaşılabilir bir durum olarak öne çıkıyor.
Faiz İndirimi Belirsizliği Artırdı
Banka, düşük reel faiz ve reel kurdaki değerlenme eksikliğinin, TL’nin yıl sonuna kadar dolar karşısında sınırlı bir değer kaybı yaşamasına neden olabileceğini öngörüyor.
Bu perspektif, yatırımcılar ve piyasa gözlemcileri için önümüzdeki dönemde dikkatle izlenmesi gereken bir tabloyu ortaya koyuyor.
Bankanın strateji ekibinde yer alan Murat Toprak, yayımladığı son notta yıl sonu beklentilerini önceki 42 seviyesinden 44 seviyesine yükselttiklerini duyurdu.
Merkez Bankası İçin Esnek Faiz Politikası Artık Mümkün
Toprak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) döviz kuru politikası çerçevesinde Türk lirasını sabit tutmaya devam ettiğini vurgularken, merkez bankasının örtülü olarak yürüttüğü reel TL değerlenmesi hedefinin geçen yıla kıyasla daha gevşek bir görünüme sahip olduğunu ifade etti.
8 Eylül tarihli raporda, siyasi gelişmelerin Türk lirası üzerinde oluşturduğu risklerin devam ettiği belirtilirken, aynı zamanda makroekonomik ve finansal dinamiklerin yıl sonuna kadar Türk lirasının nominal değer kaybının görece yavaş olmasını destekleyebileceği değerlendirmesi de yapıldı.
Toprak, faiz indirim döngüsünün başlamasıyla birlikte ekonomik görünümde belirsizliklerin arttığını belirtti.
Özellikle uzun bir dönem boyunca yüksek nominal ve reel faiz oranlarının uygulanmasının ardından, getiri sıkışıklığı ve TL mevduat faizlerindeki düşüşün belirli riskler yaratabileceğine dikkat çekti.
Bankanın görüşüne göre, enflasyon artık sürdürülebilir bir düşüş trendine girmiş durumda ve finansal istikrar riskleri de geçmişe göre daha düşük seviyelerde bulunuyor.
Bu bağlamda, TCMB’nin faiz oranlarını düşürerek reel faizleri daha da sıkıştırmak için güçlü gerekçeleri olduğu ifade edildi.
Banka, artık reel faizleri yüksek tek haneli seviyelerde tutmanın gerekli olmadığını öngörüyor ve bu yaklaşımın ekonomik istikrar açısından da uygun olduğunu belirtiyor.
Toprak’ın değerlendirmelerine göre, bankanın projeksiyonları doğrultusunda reel faizler 2025 yılının sonunda yaklaşık yüzde 5 seviyesinde olacak.
2026 yılına gelindiğinde ise bu oranların yüzde 3-4 civarında seyretmesi ve halen pozitif bölgede kalması bekleniyor.
Bu, merkez bankasının faiz politikalarının, ekonomik büyüme ve finansal istikrarı dengede tutacak şekilde şekillendirildiğinin bir göstergesi olarak yorumlanabilir.
TCMB’nin Döviz Kuru Politikası: Sabit Ama Daha Esnek
Raporda, TCMB’nin döviz kuru politikasının temel amacının TL’yi istikrarlı tutmak olduğu belirtilirken, örtülü reel değer hedeflerinin daha esnek hale geldiği vurgulandı.
Bu durum, özellikle geçen yıla kıyasla TL’nin değerinin yönetiminde merkez bankasının daha az müdahaleci bir yaklaşım benimsemeye başladığını gösteriyor.
Bu politika değişikliği, ekonomideki diğer makro-finansal değişkenlerle birlikte, TL’nin nominal değer kaybının daha kontrollü bir hızda gerçekleşmesini sağlayabilir.
Toprak, faiz indirimlerinin başlamasından bu yana getirilerin sıkıştığını ve TL mevduatlarına ödenen faiz oranlarının düştüğünü belirterek, bunun bazı riskleri beraberinde getirebileceğini ifade etti.
Özellikle yüksek nominal ve reel faizlerin uzun süre uygulanmasının ardından, piyasalarda oluşabilecek belirsizlikler dikkatle takip edilmelidir.
Ancak bankanın genel değerlendirmesi, bu risklerin yönetilebilir düzeyde olduğu ve ekonomik sistemin genel sağlığını ciddi şekilde tehdit etmediği yönünde.
Bankanın raporunda ayrıca enflasyonun artık kalıcı bir düşüş eğilimi gösterdiği ve finansal istikrar risklerinin önceki dönemlere kıyasla azaldığı belirtildi.
Bu çerçevede TCMB’nin faiz indirimi yoluyla reel faizleri düşürmesinin gerekçeli olduğu ve ekonomik dengelerin korunmasına katkı sağlayacağı vurgulandı.
Banka, reel faizlerin yüksek tek haneli seviyelerde tutulmasının artık gerekli olmadığını ve bunun yerine daha esnek bir faiz politikası uygulanmasının uygun olacağını öngörüyor.
Raporda yer alan bir diğer önemli nokta ise bankanın gelecek yıllara ilişkin faiz beklentileri oldu. Bankaya göre, 2025 yılının sonunda reel faiz oranları yaklaşık yüzde 5 seviyesinde olacak.
2026 yılına gelindiğinde ise bu oranların yüzde 3-4 aralığında seyretmesi ve pozitif bölgede kalması bekleniyor.
Bu projeksiyon, TCMB’nin faiz politikalarının ekonomik istikrarı destekleyecek şekilde tasarlandığını ve enflasyonla mücadele ile büyüme arasında dengeli bir yaklaşım benimsediğini gösteriyor.
Bankanın değerlendirmeleri Türk lirası ve faiz politikaları açısından birkaç önemli mesaj içeriyor. TCMB, döviz kuru politikasında istikrarı korumaya devam ederken, reel TL değerlenmesinde daha gevşek bir yaklaşım sergiliyor.
Faiz indirim döngüsü ve nominal ile reel faizlerdeki değişimler ise piyasada bazı riskler yaratabilecek olsa da, bankanın genel görüşü bu risklerin yönetilebilir olduğu yönünde.
Enflasyon Düşüş Yörüngesinde, Finansal Riskler Azaldı
Ayrıca enflasyonun düşüş trendine girmesi ve finansal istikrar risklerinin azalması, faiz indiriminin ekonomik açıdan uygun bir adım olduğunu destekliyor.
Reel Faizlerde Büyük Değişim: 2025’te %5, 2026’da %3-4
Bu bağlamda, 2025 ve 2026 yıllarında reel faizlerin düşüş trendini sürdürmesi, hem ekonomik büyümeyi teşvik edecek hem de finansal piyasaların istikrarını koruyacak şekilde yorumlanabilir.