TCMB faizi kademeli indiriyor: Enflasyon ve ekonomide umut sinyali
ABD merkezli yatırım bankası Morgan Stanley, Türkiye ekonomisiyle ilgili yakın döneme dair önemli öngörülerini paylaştı. Banka, özellikle Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) faiz politikaları ve enflasyon görünümü konusunda dikkat çekici tahminlerde bulundu.
Morgan Stanley’nin analizine göre, TCMB’nin önümüzdeki yıllarda faiz oranlarını kademeli şekilde indirmesi bekleniyor.
Banka, bu sürecin 2025’in sonuna kadar faizlerin yüzde 37 seviyelerine, 2026 sonunda ise yüzde 26 seviyelerine gerileyerek gerçekleşeceğini öngörüyor.
TCMB’nin Faiz Politikasında Kademeli Düşüş Öngörüsü
Morgan Stanley’nin raporunda, faiz indirimlerinin ekonomiye etkisi detaylı biçimde ele alındı. Banka, TCMB’nin faizleri düşürmesine rağmen, reel faizlerin hâlâ nispeten yüksek kalacağını vurguluyor.
Bu, yatırımcılar ve ekonomistler açısından önemli bir gösterge olarak değerlendiriliyor; çünkü reel faizler yüksek kaldığı sürece, tasarruf sahipleri için TL cinsinden getiriler cazip olmaya devam ediyor.
Banka, bu durumun hem para politikasının etkinliği hem de ekonomik dengeler açısından kritik görev alacağını belirtti.
Enflasyon tahminleri de raporda öne çıkan başlıklar arasında yer aldı. Morgan Stanley, Türkiye’de enflasyonun önümüzdeki iki yıl içinde kademeli olarak düşmesini bekliyor.
Bankanın projeksiyonlarına göre, 2025 yılı sonunda enflasyonun yüzde 30 seviyelerine gerilemesi beklenirken, 2026 sonunda ise tek haneli rakamlara yaklaşarak yüzde 21 seviyelerine düşeceği öngörülüyor.
Banka, enflasyonun yavaş yavaş düşmesine rağmen hâlâ yüksek seviyelerde seyredeceğine dikkat çekiyor. Bu durum, tüketici fiyatları üzerinde baskının bir süre daha devam edebileceği anlamına geliyor.
Morgan Stanley’nin raporunda, Türkiye ekonomisinin büyüme dinamikleri ve para politikasının etkileri de ele alındı.
Banka, faiz indirimlerinin ekonomik aktiviteyi destekleyici bir görev alacağı belirtiyor. Ancak bu sürecin kademeli olacağına ve hızlı bir düşüşün enflasyon üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğine dikkat çekiyor.
Banka, faizlerin kontrollü bir şekilde indirilmesinin, hem finansal istikrar hem de fiyat istikrarı açısından kritik öneme sahip olduğunu vurguluyor.
Raporda ayrıca, reel faizlerin yüksek kalmasının yatırımcı güveni üzerindeki olumlu etkilerine de değinildi.
Morgan Stanley, yüksek reel faiz ortamının yabancı yatırımcılar için Türkiye’yi cazip kılmaya devam edebileceğini ve sermaye girişlerini destekleyebileceğini ifade ediyor.
Bu durumun özellikle kısa vadeli piyasa hareketleri ve döviz kurları üzerinde dengeleyici bir görev alabileceği belirtiliyor.
Morgan Stanley’nin projeksiyonları, Türkiye ekonomisinin önümüzdeki dönemde karşılaşabileceği riskleri de içeriyor.
Banka, enflasyonun düşme eğiliminde olmasına rağmen hâlâ yüksek seviyelerde seyretmesinin, hane halkı ve işletmeler üzerinde maliyet baskısı yaratabileceğini öngörüyor.
Bu durum, tüketim ve yatırım kararlarını etkileyebilir ve ekonomik büyüme üzerinde sınırlayıcı bir etki oluşturabilir. Dolayısıyla, TCMB’nin faiz politikalarının bu dengeyi gözeterek kurgulanması gerektiği vurgulanıyor.
Banka, raporunda ayrıca Türkiye’nin küresel ekonomik konjonktürdeki konumuna da değindi. Morgan Stanley, gelişmekte olan ülkeler arasında Türkiye’nin faiz ve enflasyon profili bakımından dikkat çeken bir örnek teşkil ettiğini belirtiyor.
Türkiye’deki faiz oranlarının hâlâ yüksek seyretmesinin, hem yerli hem de yabancı yatırımcılar açısından getiri sağlayan bir alan oluşturduğunu ifade ediyor.
Morgan Stanley’nin raporu, Türkiye ekonomisi için önümüzdeki iki yılın kademeli bir faiz indirimi ve enflasyon düşüşü süreci olacağını öngörüyor.
2025 sonunda faizlerin yüzde 37 seviyesine, 2026 sonunda ise yüzde 26 seviyesine gerilemesi bekleniyor.
Enflasyon ise 2025’te yüzde 30, 2026’da yüzde 21’e düşerek yavaş bir iyileşme gösterecek. Banka, bu süreçte reel faizlerin hâlâ yüksek kalacağını ve ekonomik dengelerin bu çerçevede yönetilmesi gerektiğini vurguluyor.
Türkiye ekonomisinin faiz ve enflasyon dinamikleri, önümüzdeki dönemde hem yatırımcı kararlarını hem de ekonomik büyüme ve finansal istikrarı belirleyecek en kritik faktörler arasında yer alıyor.
Morgan Stanley’nin öngörüleri, Türkiye ekonomisinin yakın geleceğine dair önemli ipuçları sunuyor. Faiz indirimleri ve enflasyon düşüşü süreci, ekonomik istikrarın korunması ve yatırımcı güveninin devamı açısından büyük önem taşıyor.
Bu nedenle, TCMB’nin kademeli ve dikkatli bir para politikası izlemesi, hem kısa vadeli piyasa dengelerini hem de uzun vadeli ekonomik büyümeyi şekillendirecek en kritik adım olarak öne çıkıyor.
ABD merkezli yatırım bankası Morgan Stanley, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) politika faizini bu yılın sonuna kadar yüzde 37’ye, 2026 sonunda ise yüzde 26’ya kadar kademeli bir şekilde düşürmesini beklediğini açıkladı.
Kurum, Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyaretin ardından yayımladığı raporda, Orta Vadeli Program (OVP) ile birlikte makroekonomik politikaların istikrarlı bir şekilde sürdürülmesinin, ekonomik şoklara karşı direnci artıracağını vurguladı.
Morgan Stanley’ye göre, para ve maliye politikalarında beklenen süreklilik, Türkiye ekonomisindeki toparlanma sürecine önemli bir destek sağlayacak.
Orta Vadeli Program, Ekonomide İstikrar Sağlayacak
Rapor, Orta Vadeli Program’ın, enflasyonla mücadeleyi desteklerken büyümede ılımlı bir seyir ve kademeli mali konsolidasyon öngördüğünü belirtiyor.
Morgan Stanley, kamu tarafından belirlenen ücret ve fiyat politikalarının enflasyon hedefleriyle uyumlu hale getirilmesinin taahhüt edildiğine dikkat çekti.
Banka, 2025’in ikinci çeyreğinden itibaren gözlemlenen mali ayarlamaların iç talep dengesi ve gelecekteki dezenflasyon süreci açısından umut verici olduğunu ifade etti.
Morgan Stanley, TCMB’nin halen faiz oranları, rezervler ve makro ihtiyati araçlar açısından yeterli politika alanına sahip olduğunu vurguluyor.
Bu durumun, döviz piyasasındaki gelişmelere rağmen kur istikrarını korumayı ve yerleşiklerin döviz talebini sınırlamayı mümkün kılacağını belirtti.
Kurum, enflasyonun gelecek yıl da devam edeceğini öngörmekle birlikte, iç talepteki direnç, hizmet sektöründeki yapışkan fiyatlar ve yüksek enflasyon beklentileri nedeniyle hükümetin belirlediği hedeflere göre daha yavaş bir düşüş trendi izleneceğini öngörüyor.
Morgan Stanley, bu çerçevede enflasyonun 2025 sonunda yüzde 30’a, 2026 sonunda ise yüzde 21’e gerilemesini bekliyor.
Bankanın raporunda, faiz indirimlerinin 2025 sonunda yüzde 37’ye, 2026 sonunda ise yüzde 26’ya kadar kademeli olarak gerçekleşeceği tahmin edilirken, reel faizlerin nispeten yüksek seviyelerde kalacağı ifade edildi.
Bu durumun, yatırımcıların Merkez Bankası’nın ihtiyatlı para politikasına güvenerek kısa vadeli dolar/TL işlemlerini sürdürmesini destekleyeceği vurgulandı.
Morgan Stanley’ye göre, bir yıllık OIS (Overnight Indexed Swap) eğrisinin hâlen yatırımcılar tarafından talep göreceği öngörülüyor.
Rapor, reform programlarının yetkililer tarafından kararlılıkla desteklenmeye devam etmesinin ülke risk primleri üzerinde dengeleyici bir etki yaratacağını belirtiyor.
Morgan Stanley, kısa vadede ülke risk primlerinde önemli bir değişim beklemese de, açıklanan ihraçların özellikle eğrinin orta kısmında yoğunlaşmasıyla 10-30 yıllık vadelerde marjinal bir yataylaşmanın ortaya çıkacağını öngörüyor.
Morgan Stanley’nin değerlendirmelerine göre, OVP ve mali politikaların koordineli bir şekilde uygulanması, hem iç talepte hem de enflasyon görünümünde olumlu bir etki yaratacak.
Kurum, özellikle kamu gelir ve gider dengesinin sağlanmasının, ekonomik istikrar için kritik olduğunu belirtiyor.
Rezervler ve Faizler: TCMB’nin Politika Alanı
Bununla birlikte, enflasyonun düşüş hızının sınırlı olmasının, Merkez Bankası’nın rezerv ve faiz politikalarını aktif bir şekilde yönetmesini gerektirdiğini vurguluyor.
Rapor, Türkiye’nin mali disiplin ve yapısal reformlar konusundaki kararlılığının sürdürülebilir büyüme için önemine işaret ediyor.
Morgan Stanley, yatırımcıların Merkez Bankası’nın ihtiyatlı duruşuna güvenerek portföylerini çeşitlendirmeyi sürdürebileceğini, bu durumun da kısa vadeli döviz piyasasında dalgalanmaların sınırlı kalmasını sağlayacağını ifade ediyor.
Ayrıca, raporda 2025 ve 2026 için öngörülen faiz indirimlerinin kademeli olması, piyasada ani bir şok yaşanmasını önleyecek ve ekonomik toparlanmanın daha sağlıklı bir şekilde ilerlemesini sağlayacak bir unsur olarak öne çıkıyor.
Morgan Stanley’ye göre, reel faizlerin yüksek kalması, yatırımcıların TL cinsinden araçlara ilgisini canlı tutarken, aynı zamanda enflasyonla mücadelede de destekleyici bir unsur olacak.
Morgan Stanley raporu, Türkiye’nin makroekonomik politikalarının istikrarını koruyarak, döviz ve enflasyon piyasalarında şoklara karşı dayanıklılığını artıracağını ortaya koyuyor.
Mali Disiplin ve Reformlarla Dezenflasyon Umudu
Orta Vadeli Program ile sağlanan mali disiplin, kademeli faiz indirimleri ve yapısal reformlarla desteklenen politika çerçevesi, ekonomik toparlanma ve uzun vadeli istikrar açısından kritik bir görev alacak. Yatırımcılar, bu çerçevede Merkez Bankası’nın ihtiyatlı duruşunu yakından izlemeye devam edecek.