MB’den bankalara TL ayarı: Hedefler düştü, KOBİ kredilerine nefes
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), finansal piyasaların dengesini sağlama ve para politikası hedefleri doğrultusunda, bankacılık sektörüne yönelik zorunlu karşılık düzenlemelerinde önemli bir değişikliğe gitti.
Merkez Bankası’nın bankalara gönderdiği resmi yazı doğrultusunda, Türk lirasına (TL) geçişi teşvik eden uygulamalarda güncellemeye gidilerek, TL’ye geçiş hedef oranları düşürüldü. Söz konusu düzenleme, 5 Temmuz 2025 tarihi itibarıyla yürürlüğe girecek.
Zorunlu karşılıklar, Merkez Bankası’nın finansal istikrarı sağlamada kullandığı temel araçlardan biridir. Bankaların topladıkları mevduatlara karşılık olarak Merkez Bankası’nda belirli bir oranda kaynak tutma zorunluluğu, piyasadaki likiditeyi düzenleme ve para arzını kontrol etme işlevi görür.
TCMB, son yıllarda TL’nin finansal sistemdeki ağırlığını artırmayı ve döviz mevduatlarının payını azaltmayı hedefleyen politikalar benimsemişti.
Bu kapsamda, TL’ye geçiş oranları bankalar için performans kriteri haline getirilmiş ve bu hedeflere ulaşamayan bankalara yönelik zorunlu karşılık oranları artırılarak ek mali yük getirilmişti.
Yeni Hedef Oranlarla Politika Esnekleşiyor
Yapılan son düzenleme, Merkez Bankası’nın TL’ye geçiş konusundaki hedeflerini sürdürülebilir bir seviyeye çekme yönünde adım attığını gösteriyor.
TL’ye geçiş hedef oranlarının düşürülmesiyle birlikte bankaların üzerinde oluşan baskının bir miktar hafifletilmesi amaçlanıyor.
Böylece bankaların TL mevduat paylarını artırmaya yönelik daha gerçekçi hedeflere yönlendirilmesi ve piyasadaki denge arayışının korunması hedefleniyor.
Özellikle son aylarda döviz kurlarında ve TL mevduatlarında gözlemlenen dalgalanmalar, Merkez Bankası’nın bu revizyon kararında etkili olmuş olabilir.
TL’ye geçiş sürecinde bankaların yaşadığı zorluklar dikkate alınarak, hedef oranların daha ulaşılabilir seviyelere çekilmesi, finansal istikrar açısından daha sürdürülebilir bir ortam yaratmayı hedefliyor.
5 Temmuz 2025’te Yürürlüğe Girecek
Yeni düzenleme 5 Temmuz 2025 tarihi itibarıyla uygulanmaya başlanacak. Bu tarihten itibaren bankalar, Merkez Bankası’nın belirlediği yeni TL’ye geçiş hedef oranlarına göre yükümlülüklerini yerine getirecek.
Söz konusu oranların aşağı çekilmiş olması, kısa vadede bankaların zorunlu karşılık yükünü hafifletirken, uzun vadede TL’nin sistemdeki payının artışını desteklemeye devam edecek.
TCMB’nin bu adımı, para politikası normalleşme sürecinin bir parçası olarak da değerlendirilebilir. Son dönemde kademeli olarak sürdürülen sadeleşme ve finansal piyasalara yönelik destekleyici adımlar, piyasa katılımcılarının beklentilerini dengelemeye yönelik önemli sinyaller veriyor.
TL'yi Teşvik Eden Politikaların Devamı
Merkez Bankası, TL’yi desteklemeye yönelik politikalarını sürdürüyor. Bu kapsamda, bankaların TL cinsinden mevduat artırma çabalarını teşvik eden düzenlemeler, makroekonomik istikrar hedefleriyle uyumlu şekilde devam ediyor.
Döviz tevdiat hesaplarının (DTH) toplam mevduattaki payının azaltılması, Merkez Bankası’nın temel hedeflerinden biri olarak öne çıkıyor.
TL’ye geçiş oranlarındaki revizyon, bu hedef doğrultusunda bankaların adaptasyon sürecini kolaylaştırmayı amaçlıyor.
Yeni düzenleme ile birlikte bankalar, TL mevduat payını artırırken likidite yönetimi ve kaynak maliyetlerini daha etkin planlayabilecek.
Böylece bankacılık sektörü, hem Merkez Bankası’nın makro hedeflerine katkı sunacak hem de piyasa koşullarına uygun şekilde hareket etme esnekliğine sahip olacak.
Piyasalarda Beklentiler Ne Yönde?
Merkez Bankası’nın zorunlu karşılık uygulamasına yönelik bu adımının, piyasalarda olumlu karşılanması bekleniyor.
Zira son dönemde bankalar, TL’ye geçiş hedeflerine ulaşmada bazı zorluklar yaşıyor ve bu durum finansal maliyetleri artırabiliyordu.
Hedef oranların düşürülmesiyle birlikte bankaların yükümlülüklerini daha rahat yerine getirebileceği, kaynak maliyetlerinin dengelenebileceği ve kredi mekanizmasının daha sağlıklı işleyeceği öngörülüyor.
Finansal piyasalarda ise bu adım, para politikasında dengeli ve öngörülebilir bir duruşun sürdüğüne işaret ediyor.
TCMB’nin piyasayı sıkılaştırıcı ya da gevşetici etkiler yaratmadan, kademeli ve kontrollü adımlarla politika setini şekillendirmeye devam ettiği görülüyor.
Gelecek Dönem Politika Adımları Merak Konusu
Uzmanlar, Merkez Bankası’nın önümüzdeki dönemde TL’yi destekleyen politika araçlarını çeşitlendirmeye devam edebileceğini değerlendiriyor.
Zorunlu karşılık oranları, TL’ye geçiş hedefleri, faiz politikası ve makro ihtiyati tedbirler gibi çeşitli araçlar, finansal istikrar hedefleri doğrultusunda dinamik olarak kullanılmaya devam edilecek gibi görünüyor.
Bununla birlikte, küresel piyasalarda yaşanan gelişmeler ve yurt içi enflasyon dinamikleri de TCMB’nin politika duruşunu etkilemeye devam edecek.
Enflasyonla mücadele sürecinde sıkı para politikası çerçevesinin korunması, TL’nin değerini destekleyen ana faktörlerden biri olarak önemini koruyor.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın zorunlu karşılık uygulamasına ilişkin yaptığı son düzenleme, bankaların TL’ye geçiş hedeflerine ulaşmasını kolaylaştıracak şekilde tasarlandı.
Hedef oranların düşürülmesiyle birlikte finansal sistemdeki TL ağırlığının artırılmasına yönelik politikalar daha sürdürülebilir hale getiriliyor.
5 Temmuz 2025 itibarıyla devreye girecek bu yeni uygulama, hem bankacılık sektörü açısından hem de makroekonomik istikrar açısından dengeli bir geçiş süreci sunmayı amaçlıyor.
TCMB'nin para politikası araçlarını etkin ve esnek biçimde kullanmaya devam edeceği; piyasa koşulları, enflasyon beklentileri ve finansal istikrar hedefleri doğrultusunda yeni adımların da gündeme gelebileceği öngörülüyor.
Bankacılık sektörü için daha öngörülebilir bir zemin oluşturan bu tür düzenlemeler, TL’nin finansal sistemdeki konumunu güçlendirmeye yönelik stratejik adımlar arasında yer almaya devam edecek.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), bankacılık sektörüne yönelik para politikası araçlarını sadeleştirme ve daha etkin hâle getirme adımlarına bir yenisini daha ekledi.
Bankalara iletilen resmi yazı ile duyurulan son düzenlemeler, 5 Temmuz 2025 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek.
Yeni düzenlemeler kapsamında, Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarından Türk lirası (TL) mevduata geçiş hedef oranları aşağı yönlü revize edildi.
Ayrıca kredi büyümesine dayalı zorunlu karşılık hesaplamasında bazı kalemler kapsam dışına çıkarılarak sektöre esneklik tanındı.
TL’ye Geçiş Oranlarında Yeni Hedefler Belirlendi
Yapılan düzenlemeye göre mevduat bankaları için daha önce yüzde 60 olarak uygulanan KKM yenileme ve TL’ye geçiş hedef oranı yüzde 40’a çekildi.
Katılım bankalarında ise benzer şekilde bu oran yüzde 45’ten yüzde 25’e indirildi. Böylece bankalar üzerindeki TL’ye geçiş baskısı kısmen hafifletilmiş oldu.
Ancak bankaların bu yeni hedef oranların altında kalmaları hâlinde uygulanacak caydırıcı komisyon oranında bir değişiklik yapılmadı.
Mevcut uygulamada olduğu gibi, hedeflerin altında kalan bankalardan yüzde 8 oranında komisyon tahsil edilmeye devam edilecek.
Zorunlu Karşılıklara Faiz Ödemesi Şartları da Güncellendi
Merkez Bankası, yalnızca hedef oranlara ulaşan bankalara sağladığı zorunlu karşılık faiz veya telafi ödemesi uygulamasında da aynı yeni oranları referans alacak.
Buna göre, mevduat ve katılım bankaları belirlenen TL’ye geçiş oranlarının üzerinde kaldıkları sürece, zorunlu karşılık hesaplarına Merkez Bankası tarafından faiz veya telafi ödemesi yapılabilecek.
Böylece bankalar açısından hem mevduat yapısında TL lehine iyileşme teşvik edilecek hem de bu hedefleri aşan kurumlar ek gelir imkânına sahip olacak.
Kredi Büyümesi Hesaplamasında Reeskont Kredileri Hariç Tutuldu
Düzenlemenin önemli başlıklarından biri de kredi büyümesine dayalı zorunlu karşılık hesaplamasında yapılan değişiklik oldu.
İhracatın ve döviz kazandırıcı hizmetlerin finansmanına yönelik kullandırılan reeskont kredileri artık kredi büyümesi hesaplamasına dahil edilmeyecek.
Bu krediler bilanço içindeki kredi büyüme sınırı ölçümünde dikkate alınmayacak. Böylece ihracatı ve döviz kazandırıcı faaliyetleri destekleyen finansman kaynakları bankalar açısından zorunlu karşılık baskısı oluşturmadan kullandırılabilecek.
Bankacılık Sektörü Düzenlemeleri Nasıl Yorumluyor?
Bankacılık sektörü kaynakları, TCMB’nin TL’ye geçiş oranlarını aşağı yönlü revize etmesini “sembolik” bir rahatlama olarak değerlendiriyor.
Kaynaklara göre bankalar, mevcut durumda zaten bu hedef oranları rahatlıkla tutturabiliyor ve ek bir aksiyon almaksızın belirlenen seviyelere ulaşabiliyor.
Dolayısıyla yapılan revizyonun sektör üzerinde kayda değer bir baskı azaltıcı etkisi olmayacağı, TL’ye geçiş hızında ise belirgin bir değişiklik yaratmayacağı öngörülüyor.
Ayrıca, zorunlu karşılık faiz veya telafi ödemesi alma kriterlerinin gevşetilmesi sektör tarafından olumlu karşılanıyor.
Bu durum, bankalara ilave faiz geliri yaratırken, TL’ye geçiş sürecine yönelik motivasyonu koruyor. Ancak genel beklenti, bu düzenlemelerin ardından TL’ye dönüşüm oranlarında hızlı ya da ani bir artış yaşanmayacağı yönünde.
Reeskont Kredileri Zaten Kredi Büyümesinde Belirleyici Değildi
Reeskont kredilerinin kredi büyümesi hesaplamasından çıkarılması ise sektör açısından teknik bir düzenleme olarak görülüyor.
Bankacılar, reeskont kredilerinin uygulamada zaten gayri nakdi nitelikte izlendiğini ve kredi büyüme hedefleri açısından belirleyici bir büyüklüğe ulaşmadığını ifade ediyor.
Bu nedenle söz konusu düzenlemenin bankaların toplam kredi büyümesi üzerinde anlamlı bir etkisi olmayacağı belirtiliyor.
Genel değerlendirmelere göre, Merkez Bankası’nın bu adımı daha çok teknik bir sadeleştirme ve hedef baskısını hafifleten “ince ayar” niteliği taşıyor.
KOBİ’ler İçin Nefes Kredisi Devreye Alınıyor
Düzenleme kapsamında KOBİ’lere yönelik finansman olanaklarının artırılması adına önemli bir adım daha atıldı.
TCMB’nin bankalara gönderdiği yazıya göre, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) koordinasyonunda hayata geçirilen TOBB Nefes Kredisi, bankaların kredi büyüme hedefi kapsamında değerlendirilmeyecek. Böylece bankalar, kredi büyüme sınırlamalarına takılmadan KOBİ’lere kaynak sağlayabilecek.
TOBB’un açıklamasına göre, yeni Nefes Kredisi başvuruları 8-9 Temmuz tarihleri itibarıyla başlayacak. TOBB’a bağlı oda ve borsalara üye işletmeler, Ziraat Bankası, Halkbank, Vakıfbank gibi kamu bankalarının yanı sıra Akbank, Yapı Kredi, Denizbank ve Ziraat Katılım şubelerinden kredi başvurusu yapabilecek. Kredi Garanti Fonu (KGF) da bu kredilere kendi öz kaynaklarıyla yüzde 80 oranında kefalet sağlayacak.
TOBB Nefes Kredisi kapsamında KOBİ’lere azami 2,5 milyon TL kredi limiti sunulacak. Krediler, 6 ay anapara ve faiz ödemesiz dönem dahil olmak üzere toplam 36 ay vadeli olarak kullandırılacak.
Böylece KOBİ’lerin finansmana erişimi kolaylaştırılırken, bankaların da kredi büyüme sınırlarına takılmadan reel sektörü desteklemesi amaçlanıyor.
Sektörde Beklenti: Sınırlı Etki
TCMB tarafından bankalara gönderilen yazıyla Nefes Kredileri’nin kredi büyümesi hedefinden muaf tutulduğu açık bir şekilde belirtildi.
Bu da KOBİ finansmanında daha esnek bir yaklaşımın önünü açmış oldu. Genel itibarıyla Merkez Bankası’nın bu düzenlemeleri, TL’ye geçiş sürecine yönelik politikalarını sürdürülebilir kılmayı hedeflerken, bankalar üzerindeki operasyonel baskıyı da yumuşatmayı amaçlıyor.
Kredi büyümesi hesaplamalarında yapılan sadeleştirmeler ve TL’ye geçiş hedeflerindeki revizyonlar, sektörün mevcut durumda zorlanmadan uyum sağladığı alanlara odaklanıyor.
Bu nedenle düzenlemelerin bankacılık sektörü üzerinde sınırlı bir etki yaratması ve finansal piyasalarda ani bir yön değişikliğine yol açmaması bekleniyor.
TCMB’nin son adımları, TL’ye geçişi destekleyen ancak bankacılık sektörüne aşırı yük getirmeyen, dengeleyici ve sadeleştirici bir politika adımı olarak değerlendiriliyor.