Markalı perakende indirimle nakit döndürüyor: Kârlılık ikinci planda
BMD (Bürokratlar ve Meslek Dernekleri) Başkanı Sinan Öncel, tüketici fiyatlarındaki değişimlere ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Ağustos ayı itibarıyla yıllık Tüketici Fiyat Endeksi’nin (TÜFE) yüzde 32,95 seviyesinde gerçekleştiğini hatırlatan Öncel, özellikle hazır giyim ve ayakkabı sektöründe gözlemlenen fiyat hareketlerine dikkat çekti.
Bu sektörlerde uzun süredir yüksek seyreden fiyat artışlarının, indirim kampanyaları ve pazarlık ortamlarının etkisiyle önemli ölçüde yavaşladığını belirtti.
Öncel, yaptığı değerlendirmede, “Hazır giyim ve ayakkabı fiyatları, yıllık bazda yüzde 9,49 ile tek haneye geriledi. Bu durum, sektörde tüketici lehine yaşanan olumlu gelişmelerin göstergesidir” ifadelerini kullandı.
Öncel, tek haneli fiyat artışının uzun bir aradan sonra yaşandığını ve bunun hem tüketici hem de sektör açısından olumlu bir işaret olduğunu vurguladı.
Son yıllarda giyim ve ayakkabı sektöründe enflasyon kaynaklı fiyat artışları, tüketicinin alım gücünü ciddi şekilde etkilemişti.
Öncel, bu yüksek artışların özellikle hane halkı bütçesinde sıkıntılar yarattığını ifade ederek, indirim kampanyalarının devreye girmesiyle fiyatların dengelenmeye başladığını belirtti.
Sektördeki fiyat istikrarının, hem satış hacimlerini artıracağı hem de tüketici güvenini yeniden tesis edeceği öngörülüyor.
İndirim Kampanyalarının Görevi
BMD Başkanı, fiyat artışlarının tek hanelere düşmesinde indirim kampanyalarının kritik bir görev aldığını dile getirdi.
Özellikle yaz sezonu ve özel günlerde düzenlenen kampanyaların, stok fazlası ürünlerin satılmasını kolaylaştırdığı ve bunun da fiyatların dengelenmesine katkı sağladığını açıkladı.
Öncel, “Hazır giyim ve ayakkabı sektöründe fiyat artışlarının yavaşlaması, kampanyaların ve sezonluk indirimlerin etkisiyle mümkün oldu” dedi.
Ekonomik koşullar ve tüketici davranışları, fiyatların şekillenmesinde belirleyici görev alıyor. Öncel, tüketicilerin fiyatlara daha duyarlı hale geldiğini ve bu nedenle mağazaların rekabetçi fiyat stratejileri geliştirmek zorunda kaldığını ifade etti. Bu durum, fiyat artışlarının tek haneye düşmesinde etkili bir faktör olarak öne çıkıyor.
Tüketici Güveni ve Sektörün Geleceği
Tek haneli fiyat artışı, sektörün uzun vadeli sağlığı açısından da önemli bir gösterge olarak değerlendiriliyor. Öncel, fiyatların yavaşlamasının, tüketicilerin harcama davranışlarını olumlu yönde etkileyeceğini belirtti.
“Tüketici güveni yükseldiğinde, özellikle giyim ve ayakkabı gibi temel ihtiyaçlarda harcama artışı gözlemlenir” diyen Öncel, bu durumun ekonomiye genel olarak olumlu yansıyacağını vurguladı.
BMD Başkanı, sektörün sağlıklı bir şekilde büyümesi için fiyat istikrarının şart olduğunu ve tek haneli artışların bu bağlamda önemli bir adım olduğunu ifade etti.
Ayrıca, fiyatların düşmesinin sadece tüketici açısından değil, sektör temsilcileri açısından da uzun vadeli planlama ve stok yönetimi açısından avantaj sağladığını belirtti.
Enflasyonun Genel Görünümü
Öncel, TÜFE’nin yıllık yüzde 32,95 seviyesinde olmasının, genel ekonomideki fiyat hareketlerinin hâlâ yüksek olduğunu gösterdiğini ancak giyim ve ayakkabı sektöründe yaşanan düşüşün, bazı sektörlerde dengelenmenin başladığına işaret ettiğini ifade etti. Bu durum, diğer sektörler için de bir referans noktası olarak değerlendirilebilir.
Giyim ve ayakkabı sektöründe fiyatların tek haneye düşmesi, sektörde rekabeti artırırken tüketici memnuniyetini de yükseltiyor.
Öncel, bu gelişmelerin, markaların kampanya stratejilerini gözden geçirmesi ve tüketici odaklı yaklaşımını güçlendirmesi açısından kritik olduğunu belirtti.
Uzun süredir yüksek seyreden giyim ve ayakkabı fiyatları, indirim kampanyaları ve rekabetçi fiyatlandırma stratejileri sayesinde tek haneye düştü.
Bu durum, hem tüketici açısından harcama kolaylığı yaratıyor hem de sektörün istikrarlı büyümesine katkıda bulunuyor.
Öncel, fiyat istikrarının devam etmesi halinde, sektörün hem tüketici memnuniyeti hem de ekonomik katkı açısından daha sağlıklı bir tablo çizeceğini vurguladı.
BMD’nin ağustos ayı perakende satış verilerini değerlendiren Başkan Öncel, önceki aya kıyasla hem satış adetlerinde hem de ciroda belirgin bir yükseliş yaşandığını ifade etti.
Öncel, bu artışın temelinde indirim kampanyalarının yattığını vurgulayarak, “Ağustos ayında gözlemlediğimiz satış ve ciro artışı Merkez Bankası verileriyle de doğrulanabiliyor.
Giyim ve ayakkabı sektöründe temmuz ayında 110,2 milyar lira olan kartlı harcama tutarı, ağustosta 131,1 milyar liraya yükseldi.
Aynı dönemde işlem adedi ise 64,5 milyondan 75,1 milyona ulaştı. Yemek sektöründe ise temmuzda 114,9 milyar lira olan kartlı harcama tutarı, ağustosta 149,1 milyar liraya, işlem adedi ise 220,1 milyondan 274,5 milyona çıktı.
Daha önce de belirttiğim gibi, bu artışın nedeni markaların kâr hedeflerini ikinci plana iterek nakit akışını sürdürmeyi ve yüksek faizli kredilerden uzak durmayı tercih etmesidir.” açıklamasını yaptı.
Öncel, markalı perakende satışlarının 2025’in ilk altı ayında daraldığını hatırlatarak, ikinci yarıda indirim kampanyalarıyla nakit akışını artırma çabalarının öne çıktığını dile getirdi.
Giyim ve ayakkabı markalarının büyük bir kısmının ağustos ayında satış gelirlerinin önemli bir bölümünü indirimli satışlardan elde ettiğini aktaran Öncel, “Giyim ve ayakkabı sektöründe faaliyet gösteren markalarımızın yüzde 65’i cirolarının en az yüzde 40’ını indirimli satışlardan, yüzde 44’ü ise yüzde 60 ve üzerini indirimli satışlardan sağladı. Hatta cirolarının yüzde 81 ve üzerini indirimlerden elde eden üyelerimizin oranı yüzde 23’e ulaşıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Temmuz ve ağustos aylarını karşılaştırdıklarında her üç markadan ikisinin satış adetlerinde ve cirolarında artış kaydettiğini belirten Öncel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu yükselişin temelinde indirim kampanyaları bulunuyor. Ağustos ayı satış ve ciro artışlarını Merkez Bankası verilerinden de doğrulayabiliyoruz. Giyim ve ayakkabı sektöründe temmuz ayında 110,2 milyar lira olan kartlı harcama tutarı ağustosta 131,1 milyar liraya çıkarken, işlem adedi 64,5 milyondan 75,1 milyona ulaştı. Yemek sektöründe ise temmuzdaki 114,9 milyar liralık harcama ağustosta 149,1 milyar liraya yükseldi, işlem sayısı da 220,1 milyondan 274,5 milyona çıktı. Bu artış, markaların yüksek faizli krediye başvurmaktan kaçınarak nakit akışını önceliklendirmesinden kaynaklanıyor.”
Öncel, ağustos ayı itibarıyla neredeyse her dört markadan üçünün yıllık ciro artışının TÜFE’nin altında kaldığını belirterek, bunun perakendecilerin maliyet ile fiyat baskısı arasında sıkıştığını gösterdiğini ifade etti.
Fiyatlar Avrupa’yı Geçti
BMD üyelerinin yarısının giyim ve ayakkabı sektöründen oluştuğunu hatırlatan Öncel, fiyatların Avrupa’ya kıyasla daha yüksek olduğunu ve bunun yabancıya yapılan satışları iki yıl öncesine göre yarı yarıya azalttığını söyledi.
Öncel, sektörün ana harcama kalemlerinde, giyim ve ayakkabı haricinde yıllık TÜFE’nin tek haneli rakamları zor gördüğünü, yüzde 20’nin altında kalan başka bir kategori bulunmadığını vurguladı.
Öte yandan, kira, ham madde ve işçilik başta olmak üzere yüksek maliyetlerin devam ettiğine dikkat çekti.
Maliyetlerdeki keskin artışın sektörde kırılganlığı artırdığını belirten Öncel, markalı perakendenin sürdürülebilir ve sağlıklı bir yapıya kavuşabilmesi için bir dizi önlem alınması gerektiğini söyledi.
Öncel, özellikle Borçlar Kanunu’nda mülk sahibine tanınan ‘sebepsiz fesih’ hakkının kaldırılması, hammadde ve ara mal ithalatında uygulanan ilave gümrük vergileri ile referans fiyat uygulamasının sona erdirilmesinin sektörü rahatlatacağını ifade etti.
Bu önlemlerin hızla devreye alınmasının markalı perakendenin yeniden sağlıklı bir yapıya kavuşması açısından kritik olduğunu vurguladı.
Ağustos ayı verileri perakendede ciro ve satış adetlerinde geçici bir toparlanmayı işaret etse de, bu artışın indirim kampanyalarına dayalı olduğunu ve markaların kârlılığı ikinci plana itmek zorunda kaldığını ortaya koyuyor.
Sektörde maliyet baskısının ve yüksek fiyat seviyelerinin devam etmesi, markaların sürdürülebilir büyüme ve kârlılık hedeflerini zorlaştırıyor.
Öncel, bu zorlukların üstesinden gelinmesi ve markalı perakendenin sağlıklı bir yapıya ulaşması için hem hukuki hem de ekonomik desteklerin önemine işaret ediyor.