Altın tahtını koruyor: Türkiye’de tasarruf yatırımı yastık altında
Türkiye’de bireylerin tasarruf eğilimleri üzerine yapılan araştırmalar, ilginç ve dikkat çekici sonuçlar ortaya koyuyor. Her iki kişiden biri tasarruf yapabildiğini ifade ederken, biriktirilen paranın büyük bir kısmının finansal sistem dışında tutulduğu görülüyor.
Özellikle “yastık altı” tabir edilen yöntem, halk arasında hâlâ güvenli bir tercih olarak öne çıkıyor. Verilere göre toplam tasarrufların yaklaşık yüzde 63’ü bankalarda ya da yatırım araçlarında değil, doğrudan evlerde nakit veya altın olarak saklanıyor.
Tasarruf Kültürü ve Yastık Altının Gücü
Türkiye’de tasarruf denildiğinde akla ilk gelen yöntemlerden biri tarih boyunca altın oldu. Düğünlerde takı geleneği, aile büyüklerinin altın hediyeleri ve altının “krizlere karşı dayanaklı” algısı, bu kültürün kökleşmesine sebep oldu.
Günümüzde de bu alışkanlık değişmiş değil. Vatandaşların önemli bir bölümü bankaya yatırmak yerine altını evde saklamayı tercih ediyor.
Bunun en önemli nedenleri arasında, finansal piyasalardaki dalgalanmalara karşı duyulan güvensizlik ve anında erişilebilirlik isteği öne çıkıyor.
Yastık altında saklanan paranın yalnızca altınla sınırlı kalmadığını da belirtmek gerek. Özellikle son dönemde, artan faiz oranlarına rağmen vatandaşların nakit tutma eğiliminde de artış gözlemleniyor.
Nakit para, ihtiyaç halinde hızlıca kullanılabilmesi açısından tercih ediliyor. Bu durum, bireylerin finansal sisteme güven konusunda hâlâ soru işaretleri taşıdığını gösteriyor.
Genç Kuşak Borsaya Yöneliyor
Her ne kadar yastık altı tasarrufların hâlâ önemli bir kısmını oluşturuyor olsa da, genç nesil bu geleneksel yaklaşımı kırmaya başlamış durumda.
Özellikle üniversite çağındaki gençler ve yeni mezunlar arasında borsa, hisse senetleri ve dijital yatırım araçlarına olan ilgi giderek artıyor.
Bunun birkaç nedeni var: Yüksek getiri beklentisi: Gençler, altın ve nakit gibi durağan yatırım araçları yerine daha fazla kazanç imkânı sunan borsayı tercih ediyor.
Dijitalleşme: Mobil uygulamalar ve dijital bankacılık, yatırım yapmayı kolaylaştırıyor. Bu sayede gençler çok düşük miktarlarla bile hisse senetlerine veya fonlara yatırım yapabiliyor.
Bilgiye erişim: Sosyal medya ve çevrim içi platformlar, yatırım konusunda bilgiye ulaşmayı kolaylaştırdı. Gençler artık borsa dinamiklerini daha yakından takip edebiliyor.
Bu tablo, Türkiye’de tasarruf alışkanlıklarının zamanla değişmeye başladığını gösteriyor. Geleneksel yöntemler hâlâ baskın olsa da, yeni nesil yatırım araçlarına olan ilgide gözle görülür bir artış var.
Finansal Sistem Açısından Yastık Altı Sorunu
Tasarrufların büyük bölümünün finansal sistem dışında tutulması, ekonomik açıdan çeşitli riskler barındırıyor.
Yastık altındaki paralar ve altınlar, bankacılık sistemi içerisinde değerlendirilmediği için ekonomiye doğrudan katkı sağlamıyor. Oysa ki bu kaynaklar, sistem içine çekildiğinde yatırım, kredi ve üretim süreçlerine destek olabiliyor.
Ekonomi uzmanları, bu noktada hem bireyleri hem de devleti ilgilendiren iki yönlü bir çözüm ihtiyacına dikkat çekiyor: Finansal okuryazarlığın artırılması: Vatandaşların yatırım araçları konusunda bilinçlenmesi, finansal sisteme olan güveni artırabilir.
Teşvik politikaları: Devletin, tasarrufları bankacılık sistemine çekmek için cazip teşvikler sunması gerekiyor.
Vadeli mevduata ek avantajlar, altına dayalı hesaplar veya vergi indirimleri gibi uygulamalar, yastık altı alışkanlığını azaltabilir.
Tasarrufun Psikolojik Boyutu
Tasarruf yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda psikolojik bir davranıştır. İnsanlar belirsizlik dönemlerinde ellerinde tuttukları nakit veya altının kendilerini güvende hissettirdiğini düşünüyor.
Bu psikolojik faktör, yastık altını vazgeçilmez kılan unsurlardan biri. Ayrıca geçmişte yaşanan finansal krizler ve bankacılık sorunları, bireylerde “her an erişilebilir tasarruf” isteğini pekiştirmiş durumda.
Değişim Başlıyor Ama Yavaş
Türkiye’de tasarruf alışkanlıkları köklü bir dönüşüm sürecinde. Altın ve nakit, hâlâ güvenli liman olmayı sürdürüyor ve toplam birikimlerin büyük bölümünü oluşturuyor.
Ancak genç neslin borsaya yönelmesi, uzun vadede bu tabloyu değiştirebilir. Dijitalleşme, finansal okuryazarlığın artması ve devletin teşvik politikaları, yastık altı alışkanlığını azaltma potansiyeline sahip.
Bugün itibarıyla, tasarrufun adresi hâlâ büyük ölçüde yastık altı olsa da, yarının Türkiye’sinde finansal sistemin daha etkin bir rol üstlenmesi bekleniyor.
Altın ve nakit, geleneksel değerini korumaya devam ederken; gençler, geleceğin yatırım trendlerini belirleyen en önemli aktörler olarak öne çıkıyor.
Kira, fatura ve artan yaşam maliyetleri altında ezilen vatandaş, eline geçen sınırlı gelirle tasarruf etmeye çalışıyor.
Ancak yapılan araştırmalar, Türkiye’de tasarruf yapabilenlerin büyük bölümünün birikimlerini hâlâ geleneksel yöntemlerle, yani “yastık altında” değerlendirdiğini ortaya koyuyor.
ING’nin 2025 yılının ikinci çeyreğine ilişkin “Türkiye’nin Tasarruf Eğilimleri Araştırması”na göre, her iki kişiden biri tasarruf yapıyor. Genel tasarruf oranı yüzde 54’e yükselmiş durumda.
Kadınlar yüzde 56,7 ile erkeklerden daha fazla birikim eğilimi gösterirken, erkeklerde bu oran yüzde 51 seviyelerinde kaldı.
Altın Tahtını Koruyor
Tasarruf araçlarına bakıldığında, altın hâlâ en güçlü yatırım tercihi olmaya devam ediyor. Yastık altında saklanan altın yüzde 35’lik oranla listenin zirvesinde yer aldı.
Evde saklanan nakit Türk lirası ve döviz ise yüzde 28’lik oranla ikinci sırada bulunuyor. Bu veriler, toplamda yüzde 63’lük kesimin birikimlerini banka ya da resmi kurumlar yerine evde saklamayı tercih ettiğini gösteriyor.
Banka vadeli TL mevduat hesapları yüzde 21 ile sınırlı kalırken, hisse senedi ve borsaya yönelenlerin oranı yüzde 19 oldu.
Altın ve diğer değerli metallerin banka hesaplarında tutulma oranı ise yüzde 18’de kaldı. Böylece, finansal sistem içindeki tasarruf oranlarının, geleneksel yöntemlerin gerisinde kaldığı dikkat çekiyor.
Gençler Yatırımda Borsayı Tercih Ediyor
Araştırmanın yaş gruplarına göre dağılımı, yatırım tercihleri açısından önemli bir ayrışmayı gözler önüne serdi.
55 yaş üstündeki kesim, büyük oranda yastık altını tercih ederken, gençler daha farklı bir yol izliyor. 18-24 yaş grubundaki gençlerin yüzde 28’i birikimlerini hisse senedi ve borsada değerlendirdiğini belirtti. Bu sonuç, genç kuşakların finansal araçlara erişimde daha cesur ve yenilikçi davrandığını ortaya koyuyor.
Gelir Yetersizliği Tasarrufun Önünde Engel
Tasarruf yapamayanların en büyük gerekçesi ise düşük gelir. Katılımcıların yüzde 67’si, gelirlerinin tasarruf yapmaya elvermediğini söyledi.
En önemli engeller arasında düşük maaş, işsizlik, yüksek kira bedelleri, artan fatura yükü ve zorunlu yaşam giderleri öne çıktı.
Detaylı incelemeye göre, katılımcıların yüzde 40’ı “elime geçen para temel ihtiyaçlara bile yetmiyor” dedi.
Yüzde 25’i “iş bulamadığı için tasarruf edemediğini” ifade ederken, yüzde 24’ü elektrik, su ve doğalgaz gibi temel hizmet faturalarının bütçelerini tükettiğini vurguladı.
Borçluluk Yükseliyor: Kredi Kartı Başrolde
Araştırma, tasarruf eğilimleriyle birlikte borçluluk oranlarını da ortaya koydu. Türkiye’de her iki kişiden biri borçlu. Katılımcıların yüzde 51’i bir bankaya, kuruma ya da kişiye borcu olduğunu belirtti.
Tasarruf yapanlarda borçluluk oranı yüzde 48’de kalırken, hiç tasarruf edemeyenlerde bu oran yüzde 54’e kadar çıktı. Borç dağılımında ilk sırayı yüzde 46 ile kredi kartı borçları alıyor.
Bunu yüzde 40 oranıyla banka kredileri izliyor. Bu tablo, vatandaşların kredi kartı harcamalarıyla geçim açığını kapatmaya çalıştığını gösteriyor.
Harcamalar Kısıldı: Zorunlu İhtiyaçlar Öncelikli
Rapora göre, vatandaşların tüketim alışkanlıklarında daralma eğilimi devam ediyor. Market alışverişlerinde artık temel ihtiyaçlar dışındaki harcamalar neredeyse yapılmıyor.
Katılımcıların yüzde 55’i markete gittiğinde yalnızca zorunlu ihtiyaçlarını aldığını belirtirken, yüzde 56’sı ise bir ürünü almak için indirim kampanyalarını beklediğini ifade etti.
Bu tasarruf eğilimi sosyal yaşamda da kendini gösteriyor. Araştırmaya göre, vatandaşların yüzde 61’i tiyatro, konser gibi etkinliklere para ayıramadığını söylerken, yüzde 54’ü maddi sıkıntılar nedeniyle sosyal hayatta yapmak istediklerini ertelemek zorunda kaldığını aktardı.
Geleneksel Güvenli Liman
Türkiye’de tasarruf eğilimleri giderek artsa da, birikimlerin yönlendirildiği alanlar geleneksel alışkanlıkların hâlâ çok güçlü olduğunu ortaya koyuyor.
Altın, ekonomik dalgalanmalara karşı güvenli liman olma özelliğini korurken, bankacılık sistemindeki ürünlere olan ilgi sınırlı kalıyor.
Genç kuşakların borsaya yönelmesi dikkat çekici bir gelişme olarak görülse de, gelir yetersizliği ve borçluluk sorunları nedeniyle geniş kitleler için tasarruf hâlâ büyük bir mücadele alanı olmaya devam ediyor.