8 ayda işçinin 1,2 trilyon TL’si buharlaştı

Türkiye’de son yıllarda hızla yükselen enflasyon ve artan vergi yükü, çalışanların ücretlerini ciddi biçimde aşındırmaya devam ediyor.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR), yayımladığı Ücret Kayıpları İzleme Raporu ile işçilerin yaşadığı gelir kayıplarını rakamlarla ortaya koydu.

Raporda, Ocak–Ağustos 2025 döneminde çalışanların elde ettiği toplam maaşların 1 trilyon 155 milyar TL’lik kısmının enflasyon ve vergi nedeniyle eridiği vurgulandı.

Bu tablo, yalnızca makroekonomik göstergelerle sınırlı kalmıyor; doğrudan işçilerin sofrasına, yaşam standartlarına ve günlük harcamalarına yansıyan ağır bir tabloyu gözler önüne seriyor.

Asgari Ücretlilerin Kaybı Daha Derin

Rapora göre, enflasyonun hız kesmemesi ve yıl ortasında asgari ücrete ek zam yapılmaması, dar gelirli kesimin yükünü artırdı.

Bir asgari ücretli işçi, yalnızca enflasyon nedeniyle 2025 Ağustos ayı itibarıyla 4 bin 753 TL gelir kaybına uğradı. Bu rakam, düşük ücretli çalışanların bütçelerinde ciddi bir açık anlamına geliyor.

Enflasyon karşısında eriyen maaşlar, vergi dilimlerinin etkisiyle daha da küçülüyor. Çalışanların ödediği gelir vergisi oranı ve kesintiler, elde kalan net maaşları daha da sınırlıyor. DİSK-AR’ın verilerine göre her bir işçi, 8 aylık dönemde toplam 69 bin 200 TL kayıp yaşadı.

Enflasyon ve Vergi Kıskacında İşçiler

Türkiye’de yüksek enflasyon, yalnızca fiyatların artması değil, aynı zamanda ücretlerin satın alma gücünün azalması anlamına geliyor.

İşçiler, maaşlarını aldıkları gün harcamak zorunda kalıyor; birikim yapma ihtimali ise neredeyse ortadan kalkmış durumda.

Buna ek olarak, vergi sisteminin ağırlıklı olarak dolaylı vergilere dayanması da işçilerin gelirlerini tüketiyor.

Gıda, ulaşım, barınma ve enerji gibi temel ihtiyaçlara uygulanan vergiler, maaşların daha ilk günden erimesine yol açıyor.

DİSK-AR’ın çalışması, bu vergi yükünün işçilerin bütçesinde yarattığı baskıyı somut biçimde ortaya koyuyor.

Ara Zamın Yapılmaması Kaybı Katladı

Geçmiş yıllarda enflasyon karşısında işçilerin korunması amacıyla yıl ortasında yapılan asgari ücrete ara zam uygulaması, 2025 yılında yapılmadı. Bu karar, enflasyonun hız kesmediği bir dönemde işçilerin ücret kayıplarını daha da artırdı.

Asgari ücretin yılda sadece bir kez belirlenmesi, özellikle temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan milyonlarca çalışan için büyük bir sorun olarak öne çıkıyor.

Raporda, ara zam yapılmamasının yarattığı etki net şekilde ortaya konuldu: işçilerin reel gelir kaybı katlanarak büyüdü.

İşçiler 8 Ayda Ne Kaybetti?

DİSK-AR’ın raporu, yalnızca toplam rakamları değil, işçilerin bireysel kayıplarını da gözler önüne seriyor: Her bir işçi 69.200 TL kaybetti.

Asgari ücretli işçinin kaybı 4.753 TL oldu. Toplamda 1 trilyon 155 milyar TL işçilerin elinden çıktı. Bu rakamlar, yalnızca kâğıt üzerindeki hesaplar değil, doğrudan işçilerin günlük yaşamına yansıyan gerçek kayıplar anlamına geliyor.

DİSK-AR’dan Çözüm Önerileri

Rapor, yalnızca kayıpları tespit etmekle kalmıyor; aynı zamanda çözüm önerilerine de işaret ediyor. İşçilerin gelirlerinin korunabilmesi için: Enflasyona endeksli maaş artışlarının uygulanması, Asgari ücrete yıl içinde birden fazla kez zam yapılması, Vergi sisteminin çalışanlar lehine yeniden düzenlenmesi, Dolaylı vergilerin azaltılması, gibi adımların zorunlu hale geldiği vurgulanıyor.

İşçilerin Geliri Eriyor

Ocak–Ağustos 2025 döneminde ortaya çıkan tablo, Türkiye’de çalışan kesimin giderek daha ağır ekonomik koşullar altında yaşadığını gösteriyor.

Enflasyon ve vergilerin ortak baskısı, ücretleri adeta görünmez bir şekilde eritiyor. DİSK-AR’ın rakamları, işçilerin yaşadığı kayıpların büyüklüğünü çarpıcı biçimde ortaya koyarken, bu durumun yalnızca işçilerin değil, ülke ekonomisinin genel dengesi açısından da sürdürülemez olduğunu gösteriyor.

Eğer gerekli önlemler alınmazsa, önümüzdeki aylarda işçilerin reel gelirlerinde daha derin kayıplar yaşanması kaçınılmaz görünüyor.

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR), işçilerin ücret kayıplarını düzenli olarak takip ettiği çalışmasında Eylül ayı itibarıyla yöntemsel bir revizyona gitti. Bu yeni düzenleme ile araştırmanın kapsamı daha dar ve somut hale getirildi.

Buna göre, hesaplamalar yalnızca kayıtlı işçiler üzerinden yapılmaya başlandı. Kayıt dışı çalışanlar, vergisel veriler dikkate alınmadığından hesaplamanın dışında bırakıldı. Ayrıca, ücretlerin tespitinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nun yayımladığı resmi ücret istatistikleri esas alındı.

DİSK-AR, raporunda TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranlarını baz alarak değerlendirme yaptı. Ancak raporda, TÜİK’in verilerine yönelik eleştiriler de hatırlatılarak, gerçek hayat pahalılığının resmî rakamlardan daha yüksek olabileceği, dolayısıyla işçilerin yaşadığı reel gelir kaybının açıklananın ötesinde olabileceği vurgulandı.

Hesaplama yöntemi: Enflasyon ve vergi yükü birleşince kayıp büyüyor

Araştırmada kullanılan temel yöntem, işçilerin eline geçen ücretlerin satın alma gücünün enflasyon karşısında ne ölçüde eridiğini, aynı zamanda da vergi ve zorunlu kesintiler nedeniyle net gelirde yaşanan kaybı ortaya koymak üzerine kuruldu.

Böylece hem fiyat artışlarının hem de vergi yükünün işçi gelirinde yarattığı toplam erime bütüncül şekilde hesaplandı.

DİSK-AR’ın Ocak–Ağustos 2025 dönemini kapsayan incelemesine göre, ortalama işçi ücretlerinde yalnızca sekiz ayda toplam 1 trilyon 155 milyar TL’lik bir kayıp yaşandı.

Bunun 627,3 milyar TL’si enflasyondan, 528 milyar TL’si ise gelir vergisi ve sosyal güvenlik kesintilerinden kaynaklandı.

Bir işçinin altı aylık kaybı: 37 bin TL’nin üzerinde

Raporda, SGK’nın ortalama ücret verileri üzerinden somut bir örnek de paylaşıldı. Buna göre, Aralık 2024’te 47 bin 500 TL seviyesinde olan ortalama ücret, Haziran 2025 sonunda 50 bin 580 TL’ye yükseldi.

Ancak ücretteki nominal artışa rağmen, işçinin ödediği vergiler ve karşı karşıya kaldığı fiyat artışları hesaba katıldığında tablo tersine döndü.

Ortalama ücretli bir işçi, yalnızca altı ayda 37 bin 535 TL tutarında kayba uğradı. Yani elde ettiği ücret artışı, vergiler ve enflasyon karşısında eridi.

DİSK raporunda, bu kayıpların bireysel bütçeleri sarsmasının yanı sıra, ülke genelinde işçi sınıfının toplam gelirinde büyük bir erime anlamına geldiği vurgulandı.

Bu durumun reel ücretlerde ciddi bir gerilemeye yol açtığı, dolayısıyla milyonlarca çalışanın yaşam standartlarını düşürdüğü ifade edildi.

Vergi yükü artıyor: Ocak’ta 3 bin TL, Ağustos’ta 5 bin TL’nin üzerinde

Çalışmada, gelir vergisi dilimlerinin işçiler aleyhine belirlendiği yönündeki eleştiriler de yinelendi. Örneğin, Ocak ayında 3 bin TL’nin altında vergi ödeyen bir işçi, Ağustos ayına gelindiğinde 5 bin TL’nin üzerinde vergi vermek zorunda kaldı.

Bunun yanı sıra, Ocak ayında enflasyon nedeniyle aylık 1.885 TL kayba uğrayan bir işçi, Ağustos ayında aynı kalemden 7 bin 114 TL’yi aşkın bir erimeyle karşılaştı.

Bu örnekler, ücretlerin sabit olmasına karşın fiyatların hızla yükseldiği koşullarda işçilerin reel gelirlerinin sürekli gerilediğini açıkça ortaya koydu.

Raporda, hükümetin uyguladığı ekonomik politikaların ücretleri baskılamayı ve alım gücünü düşürmeyi amaçladığı eleştirisi yer aldı.

Ara zam yapılmaması kayıpları büyüttü

DİSK-AR’ın dikkat çektiği bir diğer unsur, Temmuz 2025’te asgari ücrete ara zam yapılmaması oldu. Bu durum, yalnızca asgari ücretlilerin değil, tüm ücretli kesimin kayıplarını artırdı.

Ağustos 2025 itibarıyla yalnızca sigortalı işçilerin aylık enflasyon kaynaklı kaybı 120,3 milyar TL’ye ulaştı. Aynı ayda enflasyon ve vergi kaynaklı toplam kayıp ise 196,8 milyar TL oldu.

Sekiz aylık birikimli tabloya bakıldığında ise işçilerin uğradığı toplam kayıp 1,2 trilyon liraya dayandı. Bunun 627,3 milyar TL’si enflasyondan, 528 milyar TL’si ise artan vergi yükünden kaynaklandı.

Üstelik bu hesaplamaya tüketimden alınan dolaylı vergiler dâhil edilmedi. Dolaylı vergiler de işçilerin alım gücünü zayıflatan ve enflasyonu körükleyen bir başka unsur olarak dikkat çekiyor.

Ücret ve vergide adalet çağrısı

Raporda, “Ücretler sabit, fiyatlar serbest bırakıldığında, emek gelirleri enflasyon karşısında ezilmektedir. Enflasyon ve adaletsiz vergi sistemi işçilerin ücretlerini eritmekte, gelir dağılımını bozmakta ve yoksulluğu artırmaktadır. Bu nedenle ücrette ve vergide adalet, işçiler için acil ve somut bir taleptir” ifadelerine yer verildi.

DİSK’in araştırması işçilerin gelirlerinin yalnızca fiyat artışlarıyla değil, aynı zamanda ağırlaşan vergi yüküyle de eridiğini gösteriyor.

Gelir kayıplarının ulaştığı boyut, hem bireysel hem de toplumsal ölçekte ciddi bir ekonomik sorun olarak gündemdeki yerini koruyor.

Bir arsa hikayesi; Tercüman Gazetesi… ASSAN’ın kaçırılan mallarıyla ilgili şok ihbar! Yasemin ve İzzet Özilhan çifti boşanıyor! Halk TV'de sürpriz ayrılık! İsmail Küçükkaya'dan veda Oyuncudan korkutan anlar: Burcu Binici bir anda yere yığıldı İş adamından acı haber! Feci şekilde hayatını kaybetti