Hazır Giyimde Tarihi Düşüş: Türkiye İhracatta 5. Sıraya Geriledi

Türkiye ekonomisinin uzun yıllardır dış ticaretteki en güçlü kalemlerinden biri olan hazır giyim ve konfeksiyon sektörü, son dönemlerde ihracat performansında ciddi bir düşüşle karşı karşıya kaldı.

Özellikle 2024 yılının Mayıs ve Haziran aylarında yaşanan gelişmeler, sektörün tarihindeki en düşük seviyelere gerilediğini ortaya koydu.

Yıllardır ihracatta ilk üç içerisinde yer almayı başaran hazır giyim sektörü, önce Mayıs ayında elektrik-elektronik sektörünün gerisine düşerek 4. sıraya indi, ardından Haziran ayında bir sıra daha kaybederek 5. sıraya geriledi.

İhracat Payında Tarihi Düşüş

Sektörün toplam ihracat içerisindeki payı da dikkate değer bir şekilde azaldı. Hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün ihracat pastasından aldığı pay Haziran ayında yüzde 6,2 seviyesine kadar düştü.

Bu oran, sektör tarihinin en düşük ihracat payı olarak kayıtlara geçti. Geçmiş yıllarda genellikle yüzde 9 ila 11 aralığında seyreden pay, son dönemde yaşanan global ekonomik sıkıntılar, Avrupa’daki durgunluk ve üretim maliyetlerindeki artış gibi nedenlerle bu seviyelere kadar geriledi.

Sektörde Gerilemenin Nedenleri

Hazır giyim sektöründeki bu gerilemenin arkasında hem küresel hem de yerel bazda birçok farklı neden bulunuyor.

Öncelikle sektörün en büyük pazarı olan Avrupa’da yaşanan ekonomik daralma, tüketici harcamalarını olumsuz etkileyerek ihracat talebinin azalmasına yol açtı.

Özellikle Almanya, Fransa ve İtalya gibi Türkiye'nin başlıca ihracat pazarlarında tüketicilerin tasarruf eğilimleri artarken, lüks olmayan ihtiyaçlara yönelik harcamalarda daralma yaşandı.

Öte yandan Türkiye’de artan üretim maliyetleri, özellikle enerji ve işçilik giderlerindeki yükseliş, Türk üreticilerin rekabet gücünü olumsuz etkiledi.

Döviz kurlarındaki dalgalanma da maliyet yönetimini zorlaştırdı. Bu durum, fiyat rekabetinde Bangladeş, Vietnam, Pakistan gibi düşük maliyetli üretim merkezlerinin gerisinde kalınmasına yol açtı.

Diğer Sektörlerin Yükselişi

Hazır giyimin sıralamada gerilemesine sebep olan bir diğer önemli faktör ise diğer sektörlerin güçlü performansı oldu.

Özellikle otomotiv endüstrisi, kimya, çelik ve elektrik-elektronik sektörleri ihracatta güçlü büyüme sergileyerek sıralamada öne geçti.

Elektrik-elektronik sektörü, teknolojik ürünlere olan küresel talebin artması ve Türkiye’deki üretim kapasitesinin genişlemesi sayesinde ihracatta ciddi bir sıçrama gerçekleştirdi.

Benzer şekilde, kimya sektöründe enerji ve petrokimya ürünlerine olan küresel talep devam ederken, otomotiv endüstrisi Avrupa başta olmak üzere birçok pazarda güçlü ihracatını sürdürdü.

Sektör Temsilcilerinden Uyarılar

Hazır giyim sektörünün temsilcileri, bu gerilemeyi yalnızca dönemsel bir sorun olarak görmüyor. Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD), İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) gibi kuruluşlar, uzun süredir uyarılarda bulunuyordu.

Sektör temsilcileri, üretim maliyetlerinin rekabet edilebilir seviyelere çekilmesi gerektiğini, sürdürülebilirlik ve dijitalleşme gibi alanlarda yatırımların artırılması zorunluluğunu vurguluyor.

Ayrıca, Avrupa Birliği'nin Yeşil Mutabakat kapsamında önümüzdeki yıllarda uygulamaya koyacağı çevre düzenlemelerinin sektör açısından yeni maliyet kalemleri yaratabileceği belirtiliyor.

İHKİB Başkanı Mustafa Gültepe, daha önce yaptığı açıklamalarda hazır giyim sektörünün Türkiye ekonomisindeki stratejik önemine dikkat çekmiş ve sektörün ihracatta yeniden ilk üçe girebilmesi için hükümetten destek paketleri beklediklerini ifade etmişti.

Sektörün Geleceği İçin Stratejiler

Uzmanlar, hazır giyim sektörünün yeniden büyüme ivmesi yakalayabilmesi için orta ve uzun vadeli stratejilere ihtiyaç olduğunu belirtiyor. Bu stratejiler arasında şunlar öne çıkıyor:

Katma Değerli Üretim: Basit fason üretimden çıkılarak tasarım odaklı, yüksek kaliteli ve markalı ürün ihracatının artırılması.

Pazar Çeşitlendirmesi: Avrupa’ya olan bağımlılığı azaltmak amacıyla ABD, Orta Doğu ve Afrika gibi yeni pazarlara yönelmek.

Sürdürülebilir Üretim: Karbon ayak izini azaltan, çevre dostu üretim tekniklerine yatırım yapmak ve Avrupa pazarının sürdürülebilirlik taleplerine uyum sağlamak. Dijitalleşme: Üretim süreçlerinde otomasyon ve dijitalleşmeyi artırarak verimliliği yükseltmek.

Kısa Vadede Beklentiler

2025’in ikinci yarısı itibarıyla Avrupa ekonomisinde toparlanma beklentisi olsa da sektörün bu toparlanmadan ne ölçüde faydalanabileceği belirsizliğini koruyor.

Küresel ticaretteki dalgalanmalar, finansal piyasaların yönü, sektörün ihracat performansı üzerinde belirleyici olmaya devam edecek.

Sektör temsilcileri, hükümetin enerji maliyetlerini düşürücü adımlar atması, finansmana erişimi kolaylaştırması ve özellikle KOBİ ölçeğindeki hazır giyim üreticilerine yönelik destek programları açıklamasının sektörün toparlanmasını hızlandırabileceğini dile getiriyor.

Türkiye hazır giyim ve konfeksiyon sektörü, uzun yıllardır sürdürdüğü ihracat liderliğinde zorlu bir dönemden geçiyor.

Yılın ilk yarısında yaşanan bu gerileme, yalnızca rakamsal bir düşüş değil, yapısal sorunların da sinyali olarak görülüyor.

Ancak sektörün güçlü üretim altyapısı, deneyimli insan kaynağı ve dünya çapında tanınan markalarıyla potansiyelini yeniden harekete geçirebileceği değerlendiriliyor.

Bunun için hem sektörün kendi iç dinamiklerinde dönüşüme gitmesi hem de kamusal desteklerin zamanında ve etkin şekilde devreye alınması büyük önem taşıyor.

Önümüzdeki dönemde hazır giyim ihracatının yeniden yükselişe geçip geçmeyeceği, büyük ölçüde sektörün bu zorluklara nasıl yanıt vereceğine bağlı olacak.

Türkiye ekonomisinin uzun yıllardır ihracattaki lokomotif sektörlerinden biri olan hazır giyim, 2025 yılının ikinci çeyreği itibarıyla ciddi bir kan kaybı yaşıyor.

Yıllardır otomotiv ve kimya sektörlerinin ardından üçüncü sırada konumlanan ve zaman zaman kimya sektörünü geride bırakarak ikinci sıraya kadar yükselen hazır giyim sektörü, son dönemde yaşanan gelişmelerle ihracat sıralamasında dikkat çekici bir gerileme yaşadı.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından açıklanan verilere göre, 26 sektör arasında rekabet eden hazır giyim, 2025 Mayıs ayında elektrik-elektronik sektörünün gerisine düşerek dördüncü sıraya geriledi. Haziran ayında ise bir basamak daha kaybederek beşinci sıraya yerleşti.

Bu gerileme, sadece sıralama ile sınırlı kalmadı; sektörün Türkiye genel ihracatından aldığı pay da tarihsel olarak en düşük seviyesine indi.

Hazır giyim sektörünün toplam ihracattaki payı yüzde 6,2’ye gerileyerek, son yılların en düşük oranını gördü.

2019 yılında sektörün ihracat içindeki payı yüzde 10 seviyelerinde iken, yıllar içinde bu oran kademeli olarak düşüş gösterdi.

2020’de yüzde 9,8, 2021’de yüzde 9,2, 2022’de yüzde 8,6, 2023’te yüzde 8,1 ve 2024’te ise yüzde 6,9’a gerileyen sektör payı, 2025’te de düşüş trendini sürdürerek yüzde 6,2 seviyesine kadar geriledi.

Bu düşüş, sektörün küresel ve yerel rekabet gücündeki zayıflamanın bir yansıması olarak değerlendiriliyor.

Rekabet Gücünü Azaltan Temel Faktörler

Sektör temsilcilerine göre bu gerilemenin temel nedenleri arasında birim maliyetlerde yaşanan artış başı çekiyor. Türkiye’de hazır giyim üretiminde maliyetler; özellikle enerji, işçilik ve ham madde gibi kalemlerde, başta Bangladeş, Vietnam ve Mısır olmak üzere rakip ülkelere kıyasla yüzde 40-50 oranında daha yüksek seviyelere ulaştı. Bu durum, fiyat odaklı rekabetin hâkim olduğu küresel hazır giyim ticaretinde Türk üreticileri zora soktu.

Buna ek olarak, Avrupa pazarında yaşanan ekonomik durgunluk, Türkiye’nin en büyük ihracat pazarı olan Avrupa Birliği ülkelerinden gelen talebi olumsuz etkiledi.

Kur artışının ise iç piyasadaki yüksek enflasyon karşısında yetersiz kalması, maliyetleri döviz bazında daha da ağırlaştırdı ve ihracatçının rekabet gücünü zayıflattı.

Siparişler Rakiplere Kayıyor, İç Pazar İthalata Yöneliyor

Türk hazır giyim sektörünün yaşadığı bu zorluklar, küresel alıcıların sipariş rotalarını da değiştirdi. Sektör temsilcileri, birçok Avrupalı alıcının üretim siparişlerini maliyet avantajı sunan Bangladeş, Vietnam, Mısır gibi ülkelere kaydırdığını ifade ediyor.

Sadece dış pazarlarda değil, iç piyasada da ithalat eğilimi artış gösteriyor. TÜİK verilerine göre, 2023 yılında toplam 3 milyar 560 milyon dolarlık hazır giyim ithalatı yapılırken, 2025’in ilk 5 ayında ithalat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 20,9 oranında artış göstererek 1 milyar 503 milyon dolara ulaştı.

Bu durum, yurt içindeki hazır giyim üreticilerinin hem ihracatta hem de iç pazarda baskı altında kalmasına neden oldu.

İhracat Rakamlarında Kayda Değer Düşüş

2025 yılının ilk altı ayında hazır giyim sektörünün ihracat performansı da zayıf seyretti. Geçen yılın aynı dönemine kıyasla ihracat yüzde 6,5 oranında azalarak 8 milyar 127 milyon dolara düştü. Özellikle Haziran ayındaki performans, sektörün içinde bulunduğu sıkıntıları daha net ortaya koydu.

Haziran ayında yapılan ihracat, bir önceki aya göre yüzde 21 oranında azalarak 1 milyar 200 milyon dolara geriledi.

Geçen yılın Haziran ayına göre ise düşüş yüzde 6,9 olarak kaydedildi. Bu gerileme, sektördeki kan kaybının geçici değil, yapısal nitelikte olduğuna işaret ediyor.

Mısır Etkisi: Üretimde Yön Değişimi ve İthalat Artışı

Son yıllarda artan üretim maliyetlerine karşı çözüm arayan birçok Türk hazır giyim firması, yatırım yönünü Mısır’a çevirdi. Enerji ve işçilik maliyetlerinin daha düşük olduğu, aynı zamanda serbest ticaret anlaşmaları sayesinde gümrük avantajı sunan Mısır, Türk firmaları için cazip bir üretim üssü haline geldi.

Bu stratejik kayma, firmalara maliyet avantajı sağlarken Türkiye’deki üretim ve ihracat dengelerini olumsuz etkiledi.

2024 ve 2025 yıllarında Mısır’dan Türkiye’ye yapılan hazır giyim ithalatındaki artış bu değişimi net bir şekilde ortaya koyuyor.

2024’ün ilk 5 ayında Türkiye’nin Mısır’dan gerçekleştirdiği hazır giyim ithalatı 170 milyon dolara ulaştı. Bu rakamla Mısır, uzun yıllardır Türkiye’ye hazır giyim ürünü tedarik eden Bangladeş, Vietnam ve Hindistan gibi ülkeleri geride bırakarak Çin’in ardından Türkiye’nin ikinci büyük tedarikçisi konumuna yükseldi.

Sektör temsilcileri, Mısır’a kaydırılan yatırımların Türkiye’deki üretim, istihdam ve katma değer yaratma potansiyelini olumsuz etkilediğine dikkat çekiyor.

Üretim tesislerinin yurtdışına kaymasıyla birlikte Türkiye’deki istihdam azaldı, yerel tedarik zincirleri zarar gördü ve ülkenin cari açığını kapatmada önemli rol oynayan yüksek katma değerli ihracat geliri azaldı.

Geleceğe Yönelik Endişeler ve Çözüm Arayışları

Hazır giyim sektörünün ihracattaki gerilemesi, yalnızca sektör temsilcilerini değil, Türkiye ekonomisinin genel ihracat stratejisini de düşündürüyor.

Sektör paydaşları, mevcut durumun sürdürülebilir olmadığını vurguluyor ve rekabet gücünün artırılması için kapsamlı önlemler alınması gerektiğini ifade ediyor.

Bu kapsamda önerilen çözüm yolları arasında enerji ve işçilik maliyetlerinin kontrol altına alınması, döviz kurlarında ihracatçıyı destekleyecek dengeli politikaların izlenmesi, Avrupa dışı pazarlara açılım stratejilerinin geliştirilmesi ve yerli üretimin ithalata karşı korunması gibi adımlar yer alıyor.

Ayrıca, teknoloji yatırımları ve markalaşma yoluyla katma değeri yüksek ürünlere odaklanmak da sektörün orta ve uzun vadede rekabet gücünü artırabilecek önemli stratejiler olarak öne çıkıyor.

Aksi takdirde, mevcut gidişatın devam etmesi halinde Türkiye’nin küresel hazır giyim pazarındaki konumunun daha da gerileyebileceği ifade ediliyor.

Türkiye hazır giyim sektörü, mevcut zorluklara karşı yapısal dönüşüm ve rekabetçi stratejiler geliştirmezse, hem ihracatta hem de iç pazarda kan kaybetmeye devam edebilir.

Sektörün yeniden ivme kazanması için kamu, özel sektör ve sektör birliklerinin ortak bir vizyonla hareket etmesi gerektiği görülüyor.

Boşanmadan Fikret Orman ile aşk yaşayan Güzide Duran'dan yeni hamle! Banka ve bilirkişilere şok suçlama! Ünlüler, Ayşe Barım için adliyeye koştu! Ciner'den 'Galler' kararı! Demirören'in Ziraat Bankası'na ödediği rakam belli oldu Lüks sitede skandal ölüm! Fenerbahçeli isim hayatını kaybetti