Eylül öncesi kritik sinyaller: Fed indirimde ağırdan alıyor

ABD Merkez Bankası (Fed), son dönemde para politikası konusunda yoğun bir baskı altında. Hem siyasi cepheden gelen eleştiriler hem de küresel ekonomik belirsizlikler, kurumun faiz politikalarını yeniden gündemin merkezine oturttu.

Özellikle ABD Başkanı Donald Trump’ın faiz indirimine yönelik ısrarlı talepleri ve Fed Başkanı Jerome Powell’ın son konuşmasında faiz indirimi ihtimaline kapı aralayan ifadeleri, finans çevrelerinde hareketli bir tartışma başlattı.

Bu tartışmalara St. Louis Fed Başkanı Alberto Musalem’in dikkat çekici açıklamaları eklendi. Musalem, Fed’in 16-17 Eylül tarihlerindeki toplantısında olası bir faiz indirimi konusunda net bir karar verebilmesi için daha fazla ekonomik veriye ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.

Trump’ın Baskıları Yeniden Gündemde

Donald Trump, başkanlık döneminde de Fed’e sık sık faizleri düşürmesi yönünde baskı yapmış, Powell ve diğer yetkilileri sert bir dille eleştirmişti.

Trump, ekonomik büyümeyi hızlandırmak ve iş dünyasına ucuz kredi olanakları sunmak amacıyla faiz indirimlerinin gerekli olduğunu savunmuştu.

Bugün yeniden siyasi sahnede güçlü bir aktör olarak yer alan Trump’ın benzer söylemleri, Fed üzerindeki baskının artmasına neden oluyor. Bu durum, Fed’in bağımsızlığına dair tartışmaları da yeniden alevlendiriyor.

Powell’ın Sözleri Piyasaları Hareketlendirdi

Fed Başkanı Jerome Powell, geçtiğimiz hafta yaptığı konuşmada, enflasyonun kontrol altına alınması yönünde kaydedilen ilerlemelere dikkat çekti.

Powell, enflasyonun arzu edilen seviyelere doğru geri çekildiğini, ancak hâlâ temkinli olunması gerektiğini söyledi.

Bununla birlikte, gerekirse faiz indirimlerinin gündeme gelebileceğini de ifade etti. Bu açıklama, yatırımcılar tarafından bir "yumuşama sinyali" olarak algılandı ve finans piyasalarında hareketliliğe yol açtı. Tahvil faizleri gerilerken, hisse senedi piyasaları da Powell’ın açıklamalarını olumlu karşıladı.

Musalem’den Temkinli Açıklama

St. Louis Fed Başkanı Alberto Musalem, Powell’ın sözlerinden sonra yapılan spekülasyonlara karşı daha temkinli bir yaklaşım sergiledi.

Musalem, Fed’in faiz politikasında aceleci davranmaması gerektiğini vurgulayarak, “Faiz indirimi için kesin bir karar vermeden önce daha fazla ekonomik veriye ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.

Özellikle enflasyon, istihdam verileri ve büyüme rakamlarının yakından takip edilmesi gerektiğini söyleyen Musalem, verilerin Fed’in 16-17 Eylül’deki toplantısında belirleyici olacağını belirtti.

Musalem’in açıklamaları, piyasaların hızlı bir faiz indirimi beklentisine girmesinin önüne geçmeyi amaçlayan bir mesaj olarak yorumlandı.

Analistler, Musalem’in sözlerini, “Fed içinde hâlâ temkinli bir kanat var ve bu kanat, aceleci adımlar atılmasına karşı çıkıyor” şeklinde değerlendirdi.

Fed’in Karar Mekanizması ve Belirsizlikler

Fed’in para politikası kararları, yalnızca ABD ekonomisi için değil, küresel ekonomi için de büyük önem taşıyor.

Faiz oranları, doların değeri, sermaye akışları ve emtia fiyatları üzerinde doğrudan etkili oluyor. Bu nedenle, Fed yetkililerinin en küçük açıklamaları bile piyasalar tarafından büyük bir hassasiyetle izleniyor.

Son dönemde ABD’de enflasyonun düşüş eğilimi göstermesi olumlu bir gelişme olarak değerlendirilse de işsizlik oranındaki olası artış ve küresel ekonomik riskler Fed’in elini zorluyor.

Çin’in yavaşlayan ekonomisi, Avrupa’daki durgunluk sinyalleri ve gelişmekte olan ülkelerdeki kırılganlıklar, Fed’in atacağı her adımın daha da önemli hale gelmesine neden oluyor.

Piyasaların Beklentileri

Powell’ın konuşmasının ardından piyasalar, Eylül toplantısında çeyrek puanlık bir faiz indirimi ihtimalini ciddi şekilde fiyatlamaya başlamıştı.

Ancak Musalem’in açıklamaları bu beklentilerin bir miktar geri çekilmesine yol açtı. Yatırımcılar artık Fed’in kararını açıklamadan önce ağustos ayı enflasyon rakamlarına, istihdam verilerine ve büyüme göstergelerine daha fazla odaklanıyor.

Finans çevrelerinde iki farklı görüş öne çıkıyor: İyimser Kanat: Enflasyonun düşüş eğilimi göstermesi, resesyon riskinin artması ve küresel ekonomik baskılar nedeniyle Fed’in faiz indirimine gitmesi gerektiğini savunuyor.

Temkinli Kanat: Enflasyonun tamamen kontrol altına alınmadığını, hızlı bir faiz indiriminin ekonomide yeni bir ısınmaya yol açabileceğini ileri sürüyor. Musalem’in açıklamaları da bu ikinci görüşü destekler nitelikte.

Küresel Yansımalar

Fed’in faiz kararları, yalnızca ABD piyasalarını değil, küresel finans sistemini de etkiliyor. Özellikle gelişmekte olan ülkeler, yüksek faiz dönemlerinde sermaye çıkışları yaşarken, faiz indirimleri ise bu ülkelere yönelik sermaye girişlerini artırabiliyor.

Türkiye gibi kırılgan ekonomiler için Fed’in atacağı adımlar, döviz kurları ve enflasyon üzerinde doğrudan etkiye sahip. Bu nedenle, Ankara başta olmak üzere birçok başkent, Fed’in eylül toplantısına odaklanmış durumda.

Belirsizlik Devam Ediyor

Trump’ın baskıları, Powell’ın yumuşak tonlu mesajları ve Musalem’in temkinli açıklamaları, Fed’in faiz politikası konusunda farklı seslerin olduğunu gösteriyor.

Bu durum, 16-17 Eylül toplantısının önemini daha da artırıyor. Şu anda kesin olan tek şey, Fed’in kararını şekillendirecek en önemli faktörün önümüzdeki haftalarda açıklanacak ekonomik veriler olacağı.

Uzmanlara göre Fed’in asıl amacı, enflasyonu kalıcı biçimde kontrol altına almak ve aynı zamanda ekonomik büyümeyi destekleyici bir denge kurmak.

Ancak bu dengeyi sağlamak, küresel ekonomideki dalgalanmalar ve iç siyasi baskılar nedeniyle hiç de kolay görünmüyor.

Eylül toplantısına kadar hem piyasalarda hem de siyasi arenada faiz tartışmalarının devam etmesi bekleniyor. Musalem’in işaret ettiği gibi, nihai karar büyük ölçüde ekonomik verilerin yönüne bağlı olacak.

ABD Merkez Bankası (Fed), son aylarda hem iç politikadan hem de küresel piyasalardan gelen baskılarla birlikte faiz indirimine gidip gitmeyeceği konusunda piyasaların merakla beklediği sinyalleri vermeye devam ediyor.

Özellikle ABD Başkanı Donald Trump’ın sosyal medya üzerinden yaptığı yoğun eleştiriler ve “faizleri hızlıca indirin” yönündeki çağrıları, Fed’in bağımsızlığı konusunu yeniden gündeme taşımış durumda.

Bununla birlikte, geçtiğimiz hafta ABD’nin Wyoming eyaletinde düzenlenen ve küresel ekonomi çevrelerince büyük önem atfedilen Jackson Hole toplantısında konuşan Fed Başkanı Jerome Powell, faiz indirimine kapı aralayan açıklamalarda bulunmuştu.

Ancak Powell’ın işaret ettiği bu olasılığa rağmen, Fed içerisinde farklı sesler yükseliyor. Özellikle bazı bölgesel Fed başkanları ve FOMC üyeleri, enflasyonun hâlâ hedef seviyenin üzerinde seyretmesi nedeniyle aceleci adımlar atılmasına karşı çıkıyor.

Enflasyon Hedefin Üzerinde, Endişeler Sürüyor

Fed yetkililerinden Musalem, yaptığı değerlendirmede enflasyon görünümünün hâlen risk barındırdığını dile getirdi. “Enflasyonun yüzde 3’e daha yakın olduğunu görüyoruz. Bu, göz ardı edilemeyecek bir gerçek,” ifadelerini kullanan Musalem, fiyat artışlarının kalıcı hale gelme ihtimalinin bulunduğunu ancak bunun Fed’in temel senaryosu olmadığını söyledi. Yine de böyle bir ihtimalin mevcut para politikasının yönünü belirlemede dikkate alınması gerektiğini vurguladı.

Enflasyonun uzun süre yüksek seviyelerde kalmasının, yalnızca tüketici harcamaları üzerinde değil, aynı zamanda yatırımcı güveni ve uzun vadeli büyüme beklentileri üzerinde de olumsuz etkiler yaratabileceğini belirten Musalem, “Eğer fiyat baskıları kalıcı hale gelirse, faiz indirimleri ekonomik toparlanmayı hızlandırmak yerine tersine daha büyük bir belirsizlik yaratabilir” uyarısında bulundu.

İş Gücü Piyasası: Henüz Gerçekleşmeyen Riskler

Enflasyonun yanı sıra Fed’in yakından takip ettiği diğer kritik alan ise iş gücü piyasası. Son dönemde istihdam piyasasında bazı yavaşlama sinyalleri görülse de işsizlik oranı hâlâ tarihsel ortalamaların altında seyrediyor.

Bu durum, Fed’in faiz politikasında aceleci davranmaması gerektiğini düşünen yetkililerin elini güçlendiriyor.

Musalem, “İş gücü piyasasında şimdilik ciddi bir zayıflık yok. Ancak önümüzdeki aylarda ekonomik aktivitede yaşanabilecek bir yavaşlama, istihdamı baskı altına alabilir. Bu da Fed’in politika duruşunu yeniden gözden geçirmesini gerektirir,” dedi.

İş gücü piyasasında ortaya çıkabilecek kırılganlıkların Fed için en kritik risklerden biri olduğunu vurgulayan Musalem, kısa vadede açıklanacak verilerin önemine dikkat çekti.

Politika Şu An Doğru Yerde

Musalem, Fed’in mevcut para politikası duruşunun doğru bir noktada olduğunu dile getirerek, “Bugünkü koşullar için izlenen politika uygun. Enflasyon hedefin üzerinde seyrediyor, ancak iş gücü piyasası halen güçlü. Bu nedenle faizlerin mevcut seviyede kalması makul” ifadelerini kullandı.

Bununla birlikte, politika yapıcıların sürekli olarak yeni gelen verileri takip ettiğini hatırlatan Musalem, “Eğer iş gücü piyasasında ciddi bir risk oluşursa ya da enflasyondaki yavaşlama beklenenden hızlı gerçekleşirse, o zaman faizlerde bir değişiklik gündeme gelebilir,” diye konuştu.

Powell’ın Mesajları ve Piyasa Beklentileri

Fed Başkanı Jerome Powell’ın Jackson Hole toplantısındaki konuşması ise piyasalar tarafından oldukça dikkatle izlendi.

Powell, Eylül ayında faiz indiriminin mümkün olabileceğine işaret etmiş, ancak bunun kesin bir karar olmadığının da altını çizmişti.

Musalem, Powell’ın bu sözlerini değerlendirirken, “Buradaki kilit kelime ‘olabilir’ bence. Başkan’ın söyledikleri kesin bir adım anlamına gelmiyor. Daha ziyade, gelen verilere göre şekillenecek esnek bir politika anlayışına işaret ediyor,” değerlendirmesinde bulundu.

Bu açıklamalar, Fed’in önümüzdeki dönemdeki kararlarının ekonomik verilerle daha da bağlantılı hale geleceğini ve piyasalardaki beklentilerin sürekli dalgalanabileceğini gösteriyor.

Tarifelerin Enflasyon Üzerindeki Etkisi

Son dönemde ticaret politikalarındaki belirsizlikler de enflasyon ve büyüme görünümünü etkileyen faktörler arasında.

Özellikle ithalat tarifelerinin tüketici fiyatlarına yansıma potansiyeli, ekonomistler arasında sıkça tartışılan bir konu.

Musalem, bu konuda yaptığı değerlendirmede, “Tarifelerin enflasyon üzerindeki etkisinin kısa vadeli olacağını düşünüyorum. Kalıcı bir baskı yaratmasını beklemiyorum,” dedi.

Ancak Musalem’e göre, asıl risk tarifelerden değil, ekonomik yavaşlamadan kaynaklanabilir. “Asıl dikkat edilmesi gereken nokta, büyümenin zayıflamasıyla birlikte iş gücü piyasasında yaşanabilecek sorunlar. Bu tür bir zayıflama Fed’in kararlarını doğrudan etkiler,” ifadelerini kullandı.

Eylül Kararı İçin Kritik İstihdam Raporu

Fed’in Eylül ayında yapacağı toplantı öncesinde açıklanacak olan Ağustos ayına ilişkin istihdam raporunun, faiz kararı üzerinde belirleyici olacağı görüşü öne çıkıyor.

Musalem, “Bu rapor bizim için kritik. İş gücü piyasasının sağlığı hakkında en güncel verileri sunacak. Eğer istihdamda güçlü bir seyir devam ederse, faiz indirimi ihtimali azalır. Ancak zayıflama sinyalleri belirginleşirse, o zaman farklı bir tablo ortaya çıkabilir,” dedi.

Ekonomik verilerin belirsizliği azaltmada kilit rol oynadığını vurgulayan Musalem, “Ne kadar çok veri alırsam, o kadar sağlıklı bir değerlendirme yapabilirim. Tarifelerin etkili olup olmadığını ve iş gücü piyasası risklerinin gerçek olup olmadığını bu şekilde daha net görebiliriz,” şeklinde konuştu.

Belirsizlik Devam Ediyor

Genel tabloya bakıldığında, Fed yetkililerinin temkinli açıklamaları, faiz indirimi konusunda aceleci bir adım atılmayacağına işaret ediyor.

Piyasalarda Powell’ın sözleri sonrası artan indirim beklentisi, Musalem gibi üyelerin açıklamalarıyla dengelenmiş durumda. Bu da Eylül toplantısı öncesinde piyasalarda volatilitenin devam edebileceğini gösteriyor.

Fed’in önümüzdeki süreçteki kararları, büyük ölçüde enflasyon ve istihdam verilerinin seyrine bağlı olacak.

Trump’ın baskıları, piyasa beklentileri ve küresel ekonomik gelişmeler bir yana, Fed’in temel belirleyicisi yine ekonomik veriler olacak.

'Temel İçgüdü'deki ünlü ev rekor fiyata satışa çıkarıldı! İşte Marmara Forum'un yeni sahibi İş adamını altın tabut ile gömdüler Ünlülerin kuyumcusu gözaltına alındı Ali Ağaoğlu açıkladı: İnşaatı bıraktım Market zincirinden milyonlarca müşteriyi etkileyecek karar!