Bir öğrencinin aylık masrafı asgari ücretin iki katını aştı
Üniversiteye adım atmak, gençler için hayatın en heyecan verici dönemlerinden biri. Ancak son yıllarda bu heyecanın yanında ciddi bir endişe de var: Ekonomik yük.
Türkiye’de özellikle şehir dışında eğitim görmek isteyen öğrenciler için üniversite hayatı, artık sadece derslerden ve sınavlardan ibaret değil; yüksek maliyetler de işin içine girmiş durumda.
Yapılan hesaplamalara göre öğrencilerin aylık yaşam giderleri asgari ücretin iki katına yaklaşırken, üniversiteye başlangıç maliyetleri 100 bin lirayı aşmış durumda.
Üniversite okumak için farklı bir şehre giden öğrencilerin karşılaştığı ilk ve en büyük sorun barınma oluyor. KYK yurtlarının kontenjanı sınırlı ve özel yurt ücretleri her yıl katlanarak artıyor.
2025 itibarıyla büyük şehirlerde özel yurt fiyatları aylık 15-20 bin lira arasında değişiyor. Apart dairelerde ya da ev kiralayarak kalmak isteyenler ise en az 10-12 bin liralık kira ile karşılaşıyor.
Buna fatura, aidat ve depozito gibi ek kalemler eklendiğinde barınma gideri öğrenciler için en ağır yüklerden biri hâline geliyor.
Beslenme Artık Lüks Sayılıyor
Barınma sorununu çözen öğrencileri bu kez yemek masrafları zorluyor. Üniversitelerin yemekhane fiyatları bile ciddi oranda artmış durumda.
Bir öğrencinin yalnızca okul yemekhanesinde beslenmesi aylık 2-3 bin lirayı buluyor. Ancak çoğu zaman öğünler dışarıdan karşılanmak zorunda kalıyor.
Lokanta ve kafelerde yemek fiyatlarının yüksekliği göz önüne alındığında, öğrencilerin sağlıklı ve düzenli beslenmesi neredeyse imkânsız hâle geliyor. Ortalama bir öğrencinin aylık gıda harcaması 6-7 bin lirayı aşabiliyor.
Ulaşım Masrafları Katlanıyor
Öğrencilerin şehir içi ulaşıma da ciddi bütçe ayırması gerekiyor. Öğrenci indirimli kartlar avantaj sunsa da, sürekli toplu taşıma kullanmak zorunda kalan öğrenciler için aylık ulaşım gideri 1.500-2.000 liraya ulaşıyor. Üniversite kampüsü şehir merkezine uzak olan şehirlerde ise bu masraf daha da artıyor.
Eğitim Materyalleri Ekstra Yük
Eğitim süreci boyunca yalnızca barınma, yeme-içme ve ulaşım değil; kitaplar, defterler, elektronik cihazlar ve kırtasiye ürünleri de bütçeyi zorluyor.
Özellikle mühendislik, mimarlık, tıp gibi bölümlerde öğrencilerin bilgisayar, çizim araçları, laboratuvar malzemeleri gibi ekstra harcamaları oluyor.
Günümüzde ortalama bir laptopun fiyatı 20-30 bin lirayı bulurken, ders kitapları da 1.000 liradan aşağıya mal olmuyor. Yıl boyunca bu giderler toplamda on binlerce lirayı bulabiliyor.
Sosyal Hayat ve Beklenmeyen Giderler
Üniversite yılları sadece ders çalışmaktan ibaret değil. Öğrencilerin sosyalleşmesi, kulüp faaliyetlerine katılması, kültürel etkinliklerden faydalanması da onların gelişiminin bir parçası.
Ancak sinema, tiyatro, konser veya basit bir kahve molası bile artık yüksek maliyet anlamına geliyor. Bu da öğrencilerin sosyal hayata katılımını sınırlandırıyor.
Ayrıca sağlık harcamaları, kişisel bakım ürünleri ve beklenmedik giderler de eklenince bütçe her ay zorlanıyor.
Ailelerin Yükü Ağırlaşıyor
Aslında tüm bu masraflar yalnızca öğrencilerin değil, ailelerin de belini büküyor. Türkiye’de pek çok öğrenci eğitim giderlerini tamamen ailesinin desteğiyle karşılıyor. Ancak ortalama bir ailenin gelir düzeyi, bu giderleri karşılamaya çoğu zaman yetmiyor.
Asgari ücretle geçinen bir aile için şehir dışında okuyan bir öğrencinin masraflarını karşılamak neredeyse imkânsız hâle gelmiş durumda.
Bu da birçok gencin ya kredi borcu altına girmesine ya da yarı zamanlı işlerde çalışmak zorunda kalmasına yol açıyor.
Üniversiteye Başlangıçta 100 Bin Liralık Yük
Üniversiteye yeni başlayan bir öğrencinin ilk yıl karşılaştığı maliyetler de düşündürücü. Kayıt ücreti, ev kiralama için depozito, ilk kira, yurt ücreti, temel eşyalar, kıyafet, bilgisayar ve kitap alımları derken başlangıç maliyeti 100 bin lirayı aşıyor. Bu rakam, ailelerin birikimlerini tüketmesine veya kredi çekmesine sebep olabiliyor.
Geleceğe Umutla Bakmak Zorlaşıyor
Artan masraflar yalnızca bugünü değil, öğrencilerin gelecek planlarını da etkiliyor. Maddi sıkıntılar nedeniyle eğitimine odaklanamayan, dersleri dışında sürekli çalışmak zorunda kalan gençler hem akademik hem de sosyal olarak yıpranıyor.
Uzun vadede bu durum, iş gücü piyasasına atılacak olan gençlerin verimliliğini ve motivasyonunu da olumsuz etkileyebilir.
Çözüm Beklentisi
Uzmanlar, bu ekonomik tablo karşısında devletin ve üniversitelerin öğrencilere daha fazla destek sağlaması gerektiğini vurguluyor.
Yurt kapasitesinin artırılması, burs miktarlarının yükseltilmesi, yemekhane ve ulaşım hizmetlerinin daha uygun fiyatlı hâle getirilmesi gibi adımlar öğrencilerin üzerindeki yükü hafifletebilir. Aksi hâlde eğitim hakkı giderek daha fazla maddi imkâna bağlı hâle gelecek gibi görünüyor.
Türkiye’de yükseköğrenim gören gençlerin karşı karşıya kaldığı ekonomik zorluklar her geçen yıl daha da ağırlaşıyor.
Özellikle büyükşehirlerde yaşayan ya da şehir dışında okumak zorunda kalan üniversite öğrencileri, yalnızca barınma ve temel ihtiyaçlarını karşılamak için bile ciddi bütçeler ayırmak durumunda kalıyor.
Eğitim-İş’in yaptığı son araştırma, öğrencilerin aylık harcamalarının asgari ücretin iki katını geçtiğini ortaya koyuyor.
Bu durum, üniversite eğitiminin toplumun geniş kesimleri için erişilmesi güç bir lükse dönüştüğünü gözler önüne seriyor.
Aylık Harcamalar Asgari Ücretin İki Katı
Araştırmaya göre, üç büyük şehir olan Ankara, İstanbul ve İzmir’de üniversite eğitimi gören bir öğrencinin ortalama aylık sabit gideri 50 bin TL’ye ulaşıyor.
Bu rakam, 2025 yılı itibarıyla net asgari ücretin neredeyse iki katı. Üstelik bu hesaplama yalnızca temel ihtiyaçlara dayalı.
Sosyal yaşamdan sağlık giderlerine kadar ek masraflar da eklendiğinde maliyetler çok daha yukarılara çıkabiliyor.
Barınma Giderleri Öğrencinin En Büyük Yükü
Öğrencilerin bütçesinde en büyük payı barınma giderleri oluşturuyor. Özel yurt fiyatları, şehirden şehre değişmekle birlikte oldukça yüksek seviyelere çıkmış durumda.
Ankara’da özel yurtların aylık ortalaması 38 bin 500 TL, İstanbul’da 40 bin TL, İzmir’de ise yaklaşık 29 bin TL olarak hesaplandı. Yurtların kapasite, konfor ve konumuna göre fiyatlar çok daha yüksek olabiliyor.
Kira yoluyla barınmayı tercih eden öğrenciler için tablo daha da karmaşık. Ankara, İstanbul ve İzmir’de öğrencilerin ödemek zorunda olduğu ortalama kira bedeli 25 bin TL.
Ayrıca depozito, emlak komisyonu ve ev eşyası gibi ek harcamalar da düşünüldüğünde, bir öğrencinin eve çıkma maliyeti daha ilk aşamada katlanıyor.
Yeme-İçme ve Sosyalleşmenin Bedeli
Beslenme, öğrenciler için ikinci büyük gider kalemi. Üniversite öğrencisinin yalnızca tek öğün yemek için ayırması gereken aylık bütçe yaklaşık 12 bin TL’ye ulaşmış durumda.
Bu hesaba kahvaltı ve diğer öğünler dahil edilmediğinde bile rakamın büyüklüğü dikkat çekiyor. Sağlıklı beslenmek isteyen bir öğrencinin gıda masrafları daha da artıyor.
Sosyalleşmek, yani yalnızca bir kafede kahve veya çay içmek bile artık öğrenciler için lüks hale gelmiş durumda.
Araştırmaya göre öğrenciler ayda yalnızca bu tür sosyal aktiviteler için ortalama 6 bin TL harcamak zorunda kalıyor. Bu, öğrencilerin sosyal hayatlarını ciddi şekilde kısıtlayan bir unsur olarak öne çıkıyor.
Ulaşım ve Faturalar da Eklendiğinde Masraflar Katlanıyor
Büyükşehirlerde yaşayan öğrencilerin ulaşım maliyetleri de aylık giderler içinde önemli bir kalem. Öğrenciler için indirimli abonman ücretleri bile yüksek seviyelere çıkmış durumda.
Ankara’da aylık 350 TL, İstanbul’da 380 TL, İzmir’de ise 480 TL ulaşım gideri söz konusu. Özellikle kampüs ile ev veya yurt arasındaki mesafeler dikkate alındığında bu rakamlar kaçınılmaz hale geliyor.
Kendi evinde kalan öğrenciler içinse faturalar ekstra bir yük getiriyor. Elektrik, su, doğal gaz, internet ve apartman aidatı gibi zorunlu giderler yıllık ortalama 36 bin TL’yi buluyor.
Bu da aylık bazda 3 bin TL’ye denk geliyor. Dolayısıyla kira dışında öğrencilerin barınma giderleri daha da ağırlaşıyor.
Eğitim Materyalleri ve Teknoloji Giderleri
Eğitim materyalleri, öğrencilerin göz ardı edemeyeceği başka bir harcama alanı. Üniversite öğrencisinin her yıl ortalama 2 bin 500 TL kitap ve 670 TL kırtasiye masrafı oluyor.
Buna ek olarak, derslerde ve araştırmalarda kullanılacak bir bilgisayara sahip olmak neredeyse zorunluluk haline gelmiş durumda.
Orta seviyede bir bilgisayar için öğrencinin ödemesi gereken tutar ise yaklaşık 30 bin TL. Bu, öğrencilerin başlangıç maliyetlerini ciddi ölçüde artırıyor.
Üniversiteye Başlangıç Maliyeti 100 Bin TL’yi Aşıyor
Tüm bu giderler toplandığında üniversite hayatına başlayan bir öğrencinin yalnızca ilk yıl karşılaşacağı başlangıç maliyeti 105 bin TL’yi geçiyor.
Kira, depozito, bilgisayar, kitap, temel eşyalar ve diğer harcamalar düşünüldüğünde bu rakam daha da artabiliyor. Düzenli aylık giderler ise asgari ücretin iki katını aşarak en az 50 bin TL seviyesine ulaşıyor.
Eşit Eğitim Hakkı Zedeleniyor
Ortaya çıkan tablo, üniversite eğitiminin toplumun geniş kesimleri için ulaşılması zor bir hedefe dönüştüğünü gösteriyor.
Yüksek maliyetler nedeniyle öğrenciler ya eğitimlerini yarıda bırakma riskiyle karşı karşıya kalıyor ya da ders dışı uzun saatler çalışarak geçimlerini sağlamaya çalışıyor.
Bu durum, yalnızca öğrencilerin akademik başarılarını değil, aynı zamanda psikolojik ve sosyal yaşamlarını da olumsuz etkiliyor.
Eğitim-İş’in raporu, gençlerin geleceğe dair umutlarını azaltan ekonomik koşulları açıkça gözler önüne seriyor.
Barınma, beslenme, ulaşım ve eğitim materyali gibi en temel ihtiyaçların bile karşılanmasının zorlaştığı bu ortamda, üniversite eğitimi giderek daha çok maddi imkânı olan kesimlerin ayrıcalığı haline geliyor.
Bu tablo, eğitimde fırsat eşitliğinin ciddi biçimde zedelendiğinin somut bir göstergesi olarak karşımıza çıkıyor.