Asgari ücrette yeni dönem başlıyor
Asgari ücret belirleme sürecinde kritik dönemeç bugün başlıyor. Türkiye’de milyonlarca çalışanı ve işvereni doğrudan ilgilendiren asgari ücreti için gözler Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun yapacağı ilk toplantıya çevrildi.
İşçi temsilcileri, işveren tarafı ve hükümet kanadının bir araya geleceği bu toplantı, yeni ücretin belirlenmesi için yürütülecek müzakerelerin başlangıç noktası olacak.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da asgari ücretin ne kadar artırılacağı, ekonomik dengeler, enflasyon verileri, çalışanların yaşam koşulları ve işverenlerin ödeme kapasitesi ekseninde tartışılacak.
Komisyonun masasına hem işçi kesiminden hem işverenlerden hem de hükümet kanadından çeşitli beklentiler, teklifler ve hesaplamalar gelecek.
Milyonlarca kişinin merakla beklediği yeni rakam ise toplantıların tamamlanmasının ardından netleşecek.
Komisyonun Çalışma Yapısı ve Süreci
Asgari Ücret Tespit Komisyonu, yasalar gereği toplam 15 üyeden oluşuyor. Bunların beşi işçi tarafını, beşi işveren tarafını ve kalan beşi ise hükümeti temsil ediyor.
İşçi kesimini temsilen Türk-İş, işveren tarafını temsilen ise TİSK (Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu) toplantılarda yer alacak.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ise sürecin koordinasyonunu sağlayacak ve arabulucu rolü üstlenecek.
Komisyon, teknik hazırlıklar doğrultusunda yıl boyunca toplanabilse de asıl yoğun süreci aralık ayındaki görüşmeler oluşturuyor.
Bu dönemde taraflar, TÜİK’in açıkladığı enflasyon verilerini, alım gücündeki değişimleri, geçim maliyetlerini ve piyasa koşullarını dikkate alarak tekliflerini netleştiriyor.
İlk toplantıda genel çerçeve çizilirken, sonraki toplantılarda tarafların detaylı sunumlar yapması ve kendi beklentilerini gerekçeleriyle beraber masaya koyması bekleniyor.
İşçi Kesiminin Beklentileri ve Talepler
Her yıl olduğu gibi bu yıl da işçi kesiminin en büyük talebi, yüksek enflasyon karşısında çalışanların alım gücünü koruyacak bir artış yapılması yönünde.
Son dönemlerde temel ihtiyaç kalemlerinde yaşanan hızlı fiyat artışları, işçi temsilcilerini daha güçlü bir artış beklentisine yöneltiyor.
Özellikle gıda, barınma ve ulaşım gibi zorunlu harcamaların gelir üzerindeki baskısının arttığına dikkat çekiliyor.
Türk-İş’in daha önce açıkladığı araştırmalar, dört kişilik bir ailenin açlık ve yoksulluk sınırı seviyelerinin mevcut asgari ücretin oldukça üzerinde olduğunu gösteriyor.
Bu nedenle işçi temsilcileri, yeni asgari ücretin “insanca yaşam” koşullarını sağlayacak bir seviyeye ulaştırılması gerektiğini savunuyor.
Ayrıca kayıt dışı çalışmanın önüne geçilmesi, ücretin yıl içerisindeki erimesini engelleyecek mekanizmaların oluşturulması gibi ek talepler de gündemde.
İşveren Tarafının Yaklaşımı
İşverenler açısından ise temel kaygı, artan maliyetler karşısında işletmelerin sürdürülebilirliğini koruyabilmek.
Ücret artışının çok yüksek yapılması durumunda küçük ve orta ölçekli işletmelerin zorlanacağı, bunun da istihdam üzerinde baskı yaratabileceği dile getiriliyor.
TİSK, ücret artışlarıyla birlikte işverenlere yönelik desteklerin de artırılması gerektiğini her fırsatta vurguluyor.
Özellikle prim yükleri, sigorta maliyetleri ve diğer yan giderlerin işletmeler üzerindeki etkisi işverenlerin gündeminde önemli bir yer tutuyor.
Bu nedenle işveren temsilcileri, dengeli bir artış yapılması ve hükümetin bu süreçte destekleyici adımlar atması gerektiğini savunuyor.
TİSK, geçmiş yıllarda olduğu gibi bu süreçte “ortak akıl” vurgusunu öne çıkararak hem çalışanı hem işvereni koruyacak bir karar alınması gerektiğini ifade ediyor.
Hükümetin Görevi ve Beklentiler
Hükümet kanadı, asgari ücretin belirlenmesinde hem arabulucu hem de yönlendirici bir rol üstleniyor. Ekonomik dengeler, kamu maliyesi ve piyasa koşulları göz önünde bulundurulduğunda, hükümetin hedefi genellikle sürdürülebilir bir artış oranı belirlemek oluyor.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, toplantı sürecinde taraflar arasında uyum sağlamaya çalışırken, TÜİK verileri ve ekonomik projeksiyonlar doğrultusunda teknik sunumlar gerçekleştiriyor.
Hükümet yetkilileri, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da çalışanların enflasyon karşısında korunacağı yönünde açıklamalarda bulunmuş durumda.
Ancak aynı zamanda işverenlerin üzerindeki yükün azaltılması için çeşitli teşvik ve desteklerin gündeme gelebileceği de konuşuluyor.
Toplantılardan Beklenenler
Bugün başlayacak ilk toplantı, sürecin yalnızca başlangıcını oluşturuyor. Genellikle birkaç tur görüşmenin ardından taraflar ortak bir noktada buluşuyor.
Geçmiş yıllara bakıldığında, asgari ücretin belirlenmesi çoğunlukla aralık ayının son haftasına kalıyor; ancak ekonomik şartların hassas olduğu dönemlerde sürecin hızlandırılması da mümkün.
Toplantıların seyrine göre yeni asgari ücretle ilgili beklentiler şekillenecek. İşçi kesimi yaşam maliyetine uygun güçlü bir artış isterken, işveren tarafı dengeli ve destekleyici bir yaklaşım bekliyor. Hükümetin ise iki taraf arasında denge sağlayacak bir formül bulması gerekecek.
Milyonlarca çalışan ve binlerce işveren açısından büyük önem taşıyan asgari ücret için süreç resmen başlamış durumda. Komisyonun alacağı karar yalnızca çalışanların gelirini değil, aynı zamanda ülke ekonomisinin genel dengesini de etkileyecek. Bu nedenle gözler önümüzdeki günlerde yapılacak görüşmelerde olacak.
Türkiye’de milyonlarca çalışanın gelir seviyesini doğrudan ilgilendiren yeni asgari ücret belirleme süreci resmen başlıyor.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da kamuoyunun yakından takip ettiği Asgari Ücret Tespit Komisyonu, ücret seviyesini belirlemek üzere ilk toplantısını gerçekleştirmeye hazırlanıyor.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, komisyonun ilk buluşması 12 Aralık saat 14.00’te bakanlığın ev sahipliğinde yapılacak.
Bu toplantı, hem görüşmelerin başlangıcı olması hem de komisyonun yeni yapısıyla ilk kez bir araya gelecek olması açısından önem taşıyor.
Komisyonda Yeni Dönem
Bakanlık tarafından yapılan davet kapsamında, işçi tarafını temsil eden TÜRK-İŞ ve işveren tarafını temsil eden Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), toplantıya katılmak üzere çağrıldı. Asgari Ücret Tespit Komisyonu, her yıl olduğu gibi işçi, işveren ve devlet temsilcilerinden oluşuyor.
Ancak bu yıl, komisyonda daha kapsayıcı bir yapının ortaya çıkması ve çalışma hayatındaki güncel taleplerin daha güçlü bir şekilde masaya yansıtılması bekleniyor.
Toplantının içeriği, sadece asgari ücret rakamını belirlemekten ibaret olmayacak. Çalışma hayatındaki genel ekonomik koşullar, enflasyonun seyri, işveren maliyetleri, iş gücü piyasasının ihtiyaçları ve çalışanların alım gücü gibi başlıklar detaylı şekilde ele alınacak.
İlk toplantıların genellikle “çerçeve belirleme” odaklı geçtiği bilinse de bu yıl ekonomik koşulların zorluğu nedeniyle müzakerelerin daha yoğun ve tempolu olacağı yorumları yapılıyor.
Mevcut Asgari Ücret ne Kadar?
Türkiye’de hâlen uygulanmakta olan asgari ücret, bekar bir işçi için aylık brüt 26.005,50 TL olarak belirlenmiş durumda.
Çeşitli yasal kesintiler çıkarıldığında, çalışanların eline geçen net tutar 22.104,67 TL oluyor. Bu rakam, sosyal güvenlik primi, işsizlik sigortası primi ve gelir vergisi düzenlemeleri sonrasında çalışan tarafından alınan gerçek ücreti ifade ediyor.
Diğer yandan asgari ücret yalnızca işçi açısından değil, işveren açısından da önemli mali yükler barındırıyor.
Bir işçi için asgari ücretin işverene toplam maliyeti 30.621,48 TL olarak hesaplanıyor. Bu toplam maliyetin içinde brüt ücretin yanı sıra, işverenin ödemekle yükümlü olduğu sosyal güvenlik primi ve işveren işsizlik sigorta fonu kesintileri de yer alıyor. Bu çerçevede:
Brüt asgari ücret: 26.005,50 TL
İşverenin ödediği sosyal güvenlik primi: 4.095,87 TL
İşveren işsizlik sigorta fonu: 520,11 TL
Bu kalemler toplandığında, işverenin her bir asgari ücretli çalışan için yaptığı toplam ödeme 30 bin lirayı aşıyor.
Yeni Asgari Ücret Sürecinde Beklentiler
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun çalışmalarına başlamasıyla birlikte kamuoyunda en çok merak edilen konu, yeni ücret seviyesinin nasıl belirleneceği.
Son yıllarda yüksek enflasyon ve yaşam maliyetlerindeki artış nedeniyle asgari ücretin alım gücünde ciddi erimeler meydana geldi.
Bu durum, hem işçi temsilcilerinin hem de kamuoyunun daha yüksek bir artış beklentisine girmesine yol açtı.
TÜRK-İŞ, daha önce yaptığı açıklamalarda, çalışanların geçim şartlarının giderek zorlaştığını ve yapılacak zammın “refah payı” içermesi gerektiğini vurgulamıştı.
Buna karşılık işveren tarafını temsil eden TİSK ise ücret artışlarının sürdürülebilir bir istihdam ortamını koruyacak şekilde yapılmasının önemine dikkat çekiyor.
İşveren maliyetlerinin aşırı yükselmesinin hem küçük işletmeleri zorlayabileceği hem de istihdam kayıplarına yol açabileceği değerlendiriliyor.
Devlet tarafı ise genellikle iki kesimin beklentilerini dengeleyen bir yaklaşım benimseyerek hem çalışanları enflasyondan korumayı hem de işverenlerin yükünü dengelemeyi hedefliyor.
Vergi dilimleri, prim destekleri veya ek teşvikler gibi uygulamaların tekrar gündeme gelebileceği ifade ediliyor.
Toplantı Sürecinin İşleyişi
Asgari Ücret Tespit Komisyonu genellikle birkaç toplantı sonunda karar verir. İlk toplantıda ekonomik veriler, TÜİK’in hesaplamaları, Türkiye’deki geçinme endeksleri, işgücü maliyetleri ve diğer teknik raporlar paylaşılır. Sonraki toplantılarda işçi ve işveren taraflarının talepleri detaylı şekilde dile getirilir.
Nihai karara ulaşılamazsa komisyon aralık ayı boyunca görüşmelere devam eder. Geçmiş yıllarda komisyonda yer alan taraflar çoğu zaman rakam üzerinde uzlaşmadan masadan kalkmış, nihai karar kamuoyu açıklamasıyla duyurulmuştu. Bu nedenle bu yıl da benzer bir süreç yaşanması olası görülüyor.
Çalışanlar ve İşverenler Yeni Rakamı Bekliyor
Türkiye’de yaklaşık 7 milyon kişi doğrudan asgari ücretle çalışıyor, ancak ücret skalasının alt basamaklarında olan diğer çalışanlar da asgari ücret artışından dolaylı şekilde etkileniyor.
Bu nedenle yeni ücret sadece asgari ücretlileri değil, toplam çalışan nüfusun önemli bir kısmını ilgilendiriyor.
İşverenler açısından ise maliyetlerde yaşanacak artış, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin bütçelerini etkileyecek.
Dolayısıyla hem iş dünyası hem de çalışanlar, belirlenecek rakamın dengeli, sürdürülebilir ve ekonomik koşullara uyumlu olmasını bekliyor.