Sağlık turizminde alarm zilleri, alışverişte rekor

Son yıllarda dünya genelinde yaşanan ekonomik, sosyal ve politik değişimlerin turizm sektörüne etkileri dikkat çekici boyutlara ulaştı. Türkiye de bu değişimlerden nasibini alan ülkeler arasında yer alıyor.

2024 yılının ilk yarısı itibarıyla elde edilen veriler, Türkiye’nin turizmde yeniden ivme kazandığını gösteriyor.

Özellikle alışveriş turizminde yaşanan yükseliş göze çarparken, bir dönem büyük potansiyel vadeden sağlık turizminde ise beklenmeyen bir gerileme söz konusu.

Geçmiş yıllarda bir düşüş trendi içinde olan alışveriş turizmi, 2024 yılı itibarıyla yeniden canlanmaya başladı. Turistlerin, Türkiye’yi yalnızca deniz, kum ve güneş üçlüsüyle değil; aynı zamanda uygun fiyatlı ve kaliteli ürünlerle de tercih etmeleri bu yükselişte önemli bir etken olarak öne çıkıyor.

Döviz kurlarındaki artış, Türkiye’deki ürünlerin yabancı turistler için daha cazip hale gelmesine neden oldu.

Özellikle Avrupa ve Orta Doğu ülkelerinden gelen ziyaretçiler, İstanbul, İzmir, Antalya gibi büyük şehirlerdeki alışveriş merkezlerini, tarihi çarşıları ve outlet mağazaları yoğun bir şekilde ziyaret ediyor.

Deri ürünlerinden tekstile, mücevherattan geleneksel el sanatlarına kadar pek çok kategoride alışveriş yapan turistler, tatil deneyimlerine ekonomik avantajları da dahil etmiş oluyor.

Ayrıca, Türkiye’nin son yıllarda yaptığı tanıtım faaliyetleri ve vize kolaylıkları, alışveriş turizmine yönelik farkındalığın artmasını sağladı.

Sosyal medya üzerinden yürütülen kampanyalar ve influencer iş birlikleriyle özellikle genç turistler arasında Türkiye, cazip bir alışveriş destinasyonu olarak öne çıkıyor.

Sağlık Turizmi Beklentilerin Gerisinde Kaldı

Öte yandan, bir zamanlar “yeni turizm modeli” olarak tanıtılan ve devlet destekleriyle hızla büyüyen sağlık turizminde 2024 yılı itibarıyla bir duraklama hatta gerileme yaşandığı görülüyor.

Son yıllarda büyük yatırımlar ve stratejik planlamalarla geliştirilen bu alanda, hem ziyaretçi sayısı hem de yapılan harcamalar açısından düşüş dikkat çekici.

Bu gerilemenin çeşitli nedenleri bulunuyor. İlk olarak, küresel düzeyde artan sağlık hizmeti rekabeti, Türkiye’nin sunduğu avantajların benzer hizmetleri daha uygun fiyatlarla sunan diğer ülkeler tarafından da sağlanabilmesiyle azalmış durumda.

Özellikle Hindistan, Tayland ve Macaristan gibi ülkeler, diş tedavileri, estetik cerrahi ve termal tedaviler gibi alanlarda Türkiye ile benzer kaliteyi daha düşük maliyetlerle sunarak rekabette öne geçebiliyor.

İkinci olarak, bazı ülkelerdeki olumsuz kamuoyunun da etkisiyle Türkiye’de sağlık hizmeti almak konusunda temkinli davranan bir turist profili oluşmaya başladı.

Sağlık hizmetlerinde yaşanan birkaç olumsuz olayın sosyal medya üzerinden yayılması, potansiyel sağlık turistlerinde güven sorunu yaratabiliyor.

Ayrıca, Türkiye’de sağlık turizmine yönelik pazarlama faaliyetlerinin alışveriş turizminde olduğu kadar etkili yürütülememesi de bir diğer önemli faktör.

Sağlık hizmeti sunumu konusunda altyapı güçlü olsa da, iletişim ve uluslararası hasta koordinasyon hizmetlerinde yaşanan aksamalar, sağlık turistlerinin memnuniyet düzeyini olumsuz etkileyebiliyor.

Genel Turist Sayısında Artış Sınırlı Kaldı

2024 yılının ilk altı aylık dönemine bakıldığında, Türkiye’nin toplam yabancı ziyaretçi sayısında sınırlı da olsa bir artış yaşandığı görülüyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın verilerine göre, Türkiye’ye gelen yabancı ziyaretçi sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2 oranında artarak 25 milyon 533 bin kişiye ulaştı.

Bu artış oranı, sektör temsilcileri tarafından olumlu bir gelişme olarak değerlendirilse de, turizmin potansiyeli göz önünde bulundurulduğunda yeterli bulunmuyor.

Turist sayısındaki bu sınırlı artışa rağmen, kişi başı harcamalarda gözle görülür bir sıçrama yaşanmadı. Hâlâ birçok turistin kısa süreli ve düşük bütçeli seyahatler tercih etmesi, toplam turizm gelirlerini beklentilerin altında tutuyor.

Ancak alışveriş turizminin yeniden ivme kazanması, kişi başı harcama oranlarını uzun vadede yukarıya çekebilir.

Türkiye’nin Turizm Stratejisinde Yeni Dönem

Alışveriş ve sağlık turizmi alanlarındaki bu zıt yönlü gelişmeler, Türkiye’nin turizm stratejisinde yeni bir döneme girilmesi gerektiğini gösteriyor.

Sürdürülebilir ve kaliteli turizm anlayışının benimsenmesi, hem turist memnuniyetini artıracak hem de ülke ekonomisine daha fazla katkı sağlayacaktır.

Alışveriş turizminin ivmesini koruyabilmesi için şehir planlamaları, ulaşım olanakları ve yabancı dostu hizmet altyapısının güçlendirilmesi önem taşıyor.

Ayrıca, alışveriş festivalleri, uluslararası markalarla iş birlikleri ve vergi iade sistemlerinin daha etkin hale getirilmesi de turistlerin alışveriş deneyimini zenginleştirebilir.

Sağlık turizminin yeniden eski gücüne kavuşabilmesi içinse daha güçlü bir uluslararası tanıtım stratejisi, dijital pazarlama yatırımları ve hasta memnuniyeti odaklı hizmet modelleri hayata geçirilmeli.

Özellikle sağlık alanında hizmet veren kuruluşların akreditasyon süreçleri ve hasta güvenliği standartları uluslararası seviyeye çıkarılmalı.

2024 yılı itibarıyla Türkiye’nin turizm sektöründe alışveriş turizminin yeniden canlandığı, sağlık turizminin ise beklenmedik bir şekilde gerilediği bir tablo karşımıza çıkıyor.

Turist sayısındaki sınırlı artış umut verse de, bu artışın ekonomik katkıya dönüşebilmesi için stratejik hamlelere ihtiyaç var.

Turizmde sürdürülebilir başarı, yalnızca rakamsal artışlarla değil, turist memnuniyeti, harcama düzeyi ve hizmet kalitesi gibi birçok faktörün dengeli yönetilmesiyle mümkün olacaktır.

Türkiye'nin sahip olduğu doğal, kültürel ve ekonomik avantajları daha etkili kullanarak, hem alışveriş hem de sağlık turizmini yeniden dengeye oturtması, sektörün geleceği açısından büyük önem taşıyor.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) en güncel verilerine göre, son yıllarda inişe geçmiş olan alışveriş turizmi yeniden ivme kazanırken, bir dönem hızlı bir yükseliş yaşayan sağlık turizmi ise dikkat çekici bir düşüş sürecine girdi. Bu eğilimlerin arkasında ise ekonomik göstergelerden sektörel gelişmelere kadar birçok faktör yer alıyor.

Özellikle döviz kurlarındaki artış ve enflasyonun artış hızındaki yavaşlama, yabancı turistlerin Türkiye’deki alım gücünü artırdı.

Bu durum, ülkeye alışveriş amacıyla gelen ziyaretçilerin sayısında yeniden artış yaşanmasına zemin hazırladı. Ekonomik şartlardaki bu değişim, Türkiye’yi uygun fiyatlı ve çeşitli alışveriş olanakları sunan cazip bir destinasyon haline getirdi.

Buna karşılık, son dönemlerde sağlık alanında yaşanan bazı olumsuz gelişmeler, bu sektöre yönelik algıyı olumsuz yönde etkiledi.

Yaşanan sağlık skandalları, güven ortamını sarsarak, sağlık turizmine olan ilgide gözle görülür bir azalmaya neden oldu.

Yılın İlk Yarısında Alışveriş İçin Gelen Turist Sayısı Yüzde 7 Arttı

2025 yılının Ocak-Haziran dönemine ait veriler, alışveriş turizminde yeniden bir hareketlenme yaşandığını ortaya koyuyor.

Geçtiğimiz yılın aynı döneminde 1 milyon 733 bin olan alışveriş amaçlı turist sayısı, bu yıl yüzde 7 oranında artarak 1 milyon 855 bine ulaştı. Bu artışla birlikte, alışveriş turizminin toplam turistler içerisindeki payı da yüzde 5,4’ten yüzde 5,6’ya yükseldi.

Bu rakamlar, sadece ziyaretçi sayılarındaki artışı değil, aynı zamanda bu turistlerin yaptığı harcamalardaki artışı da yansıtıyor.

Özellikle giyim, ayakkabı ve hediyelik eşya alışverişlerinde dikkat çekici bir büyüme söz konusu. 2025’in ilk yarısında bu alanlardaki turist harcamaları bir önceki yılın aynı dönemine göre 183 milyon dolarlık bir artışla 3 milyar 742 milyon dolara çıktı. Bu da alışveriş turizminin yalnızca nicelik değil, nitelik açısından da büyümeye devam ettiğini gösteriyor.

Yeme-İçme Harcamaları Gastronomi Turizmini Öne Çıkardı

Alışveriş dışındaki harcama kalemlerine bakıldığında, turistlerin yeme-içme harcamalarında da belirgin bir artış yaşandığı görülüyor.

Türkiye, son yıllarda döviz bazında nispeten daha uygun fiyatlı bir ülke haline gelirken, özellikle restoran ve kafe harcamaları turistler açısından daha cazip hale geldi. Bu da gastronomi turizmini destekleyen önemli bir faktör olarak öne çıkıyor.

2025’in ilk altı ayında Türkiye’nin toplam turizm geliri yüzde 7’lik bir artışla 25,4 milyar dolara yükselirken, bu gelirin 5 milyar 427 milyon dolarlık kısmı yeme-içme harcamalarından elde edildi.

Geçtiğimiz yıl aynı dönemde bu rakam 4 milyar 738 milyon dolar seviyesindeydi. Yani yeme-içme alanında 689 milyon dolarlık bir ek gelir elde edilmiş oldu.

Bu artış, oranlara da yansıdı. 2024’ün ilk yarısında turizm gelirleri içerisindeki yeme-içme harcamalarının payı yüzde 20 seviyesindeyken, 2025’te bu oran yüzde 21,35’e çıktı.

Bu veriler, Türkiye’nin sadece tarihi ve kültürel değerleriyle değil, aynı zamanda mutfak kültürüyle de turistler için önemli bir çekim merkezi olmaya başladığını ortaya koyuyor.

Sağlık Turizminde Güven Krizi ve Ekonomik Kaybın Gölgesi

Öte yandan, geçmiş yıllarda adeta parlayan ve Türkiye’yi global sağlık turizmi arenasında üst sıralara taşıyan sağlık turizmi, 2025 yılının ilk yarısında kan kaybetti.

Özellikle saç ekimi, estetik cerrahi ve obezite cerrahisi gibi alanlarda büyük ilgi gören Türkiye, bu alanda ciddi bir talep düşüşü ile karşılaştı.

Geçmişte televizyon programlarına ve uluslararası belgesellere konu olan sağlık hizmetleri sayesinde Türkiye’ye gelen yabancı hasta sayısı, 2021’de 243 bin iken bu sayı 2022’de 663 bine, 2023’te ise 788 bine çıkmıştı.

2024’ün ilk yarısında ise bu sayı 801 bine ulaşarak zirve yaptı. Ancak 2025’in ilk yarısında 68 bin kişilik bir düşüşle sağlık turisti sayısı 733 bine geriledi.

Bu azalma, sadece ziyaretçi sayısıyla sınırlı kalmadı. Sağlık turizminden elde edilen gelir de aynı dönemde ciddi oranda düştü.

2024’ün ilk yarısında 1 milyar 622 milyon dolar olan sağlık turizmi geliri, 2025’te 229 milyon dolarlık bir kayıpla 1 milyar 392 milyon dolara geriledi.

Uzmanlar bu düşüşün temel nedenleri arasında sektördeki denetim eksikliklerini, artan şikâyetleri ve bazı ölümle sonuçlanan olayları gösteriyor.

Bu gelişmeler, sağlık alanındaki güven sorununu derinleştirirken, Türkiye'nin bu sektördeki itibarını da zedeledi.

Genel Görünüm: Turizm Harcamalarında Alışkanlık Değişimi

2025 yılı itibarıyla Türkiye’ye gelen turistlerin harcama eğilimlerinde önemli değişiklikler yaşandığı dikkat çekiyor.

Alışveriş ve yeme-içme harcamalarının artış göstermesi, klasik “gör-geç” tarzı ziyaretlerin yerine daha deneyim odaklı bir turizm anlayışının benimsendiğine işaret ediyor.

Buna karşılık sağlık turizminde yaşanan gerileme, bu alanda yeniden yapılandırma, sıkı denetim ve güven tazeleme ihtiyacını ortaya koyuyor.

Türkiye’nin sağlık alanındaki rekabet avantajını sürdürebilmesi için sadece hizmet kalitesini değil, aynı zamanda hasta güvenliğini ve şeffaflığı da ön planda tutması gerekiyor.

TÜİK’in son verileri, Türkiye turizminde dengelerin değiştiğini gözler önüne seriyor. Alışveriş ve gastronomi turizmi yeniden cazip hale gelirken, sağlık turizminde yaşanan düşüş dikkatle ele alınması gereken bir konu olarak öne çıkıyor.

Türkiye, bu yeni turizm dinamiklerini iyi analiz ederek hem ekonomik kazancını artırabilir hem de marka değerini güçlendirebilir.

Rahmi Koç, geleneği bozmadı Koç Holding ile Kırşehir halkı karşı karşıya geldi Türk iş adamı uzaya çıkan üçüncü Türk oldu! Gökalp İçer, 154 milyon doları nasıl akladı? İnan Kıraç'ın kızı İpek Kıraç'tan yeni hamle! Akkuyu Nükleer Santrali'nden kötü haber!